Düşene Tekme Sans Frontiers

MEYDAN

Sınır Tanımayan Kadındövücüler

Geçen hafta ABD kamuoyu, Tayyip Erdoğan’ın korumalarını (ve dolayısıyla Tayyip Erdoğan’ı) yakından gözlemleme fırsatı buldu. Sonuç: tiksinti ve infial. Cumhuriyetçi yani muhafazakar seçmen grupları da dahil neredeyse herkeste hem de. Bunlar Türkiye’ye pek yansıyamıyor.

 

New York Times, kadın yumruklayan, hoparlörlü yere düşmüş göstericinin yüzünü falan tekmeleyen bu kişileri ifşa eden ayrıntılı bir analiz hazırlamış. Koyu takım elbiseliler, haki pantolonlular, sivil destekçiler diye gruplara bile ayırmış – her birinin ne yaptığını kare kare, yavaş çekim gösteriyor. Türkçesi de var.

 

Takım elbiseli AKP’lilerin yere düşmüş insan tekmeleme sevdasını zaten Soma’dan iyi biliyoruz da böyle her bir meymenetsiz suratı o baloncuklar içinde, Amerikan polisiyelerinden tanıdığımız şema oklarıyla falan görmek… ayrı bir deneyim.

 

New York Times bunu tabii açık açık söylemiyor ama olayı ABD kamuoyu için şok edici yapan asıl şey tahmin ettiğiniz üzere, kadın dövmedeki bu rahatlık ve yere düşene göstericiye tekmeler atmalı çirkeflik. Ve buna bu kadar keskin bir görsellikte tanık olmak.

 

Oysa ABD’de bir “Türk” imajı vardıysa, soğuk savaş yıllarının da etkisiyle o imaj (Avrupa’daki gibi direkt barbar değil) daha çok “biraz kaba saba ama yiğit, onurlu dostlarımız” civarında gezerdi. Son birkaç senedir o sıfat Kürtlerin, bu bariz. İki sebebi var, birincisi Erdoğan. İkincisi de Hollywood’un dahi yazamayacağı tek boyutlulukta bir iğrençlik olan IŞİD’e karşı Kürtlerin verdiği kadınlı erkekli mücadele. Amerika’daki hem sağcı hem solcu seçmeni acayip etkiliyor bu, o yüzden mesela AKP’lilerin medet umduğu Trump dahi, seçimden önceki dış politika röportajında bildiğin “Kürtlerin fanıyım” dedi, aynen bu kelimelerle. Kendisi için bir bok ifade ettiğinden değil, kamuoyunda böyle bir hava olduğunu, önceden Amerikalıların pek bir haberinin olmadığı bu halka artık sempati ve saygı duyulduğunu bildiği için.

 

Amerika’nın sürüyle günahını hepiniz gibi bilmekle birlikte, bu sınır tanımayan kadın dövücüleri böyle oklu moklu kriminal şemada görmek ne yalan söyleyeyim hoşuma gitti. Hâlâ hapiste olan Ahmet Şık’ın da dediği gibi, aynen mafya işte. Mafya olmaktan da gurur duyuyorlar. Mafyaların sonunun genellikle ne olduğunun bilincindeler mi ama, emin değilim.

 

Şemalar, video analizleri ve metnin Türkçe çevirisi. İngilizce orijinaline de buradan tıklayabilirsiniz.

 

Bir de bunlar var

Demir Leydi’nin Ölümü Üzerine…
Devrimci Ressam Sevim Onursal’ın Anlatılmamış Hikayesi 4. Bölüm: Oya Baydar’a Mektup
Trans Onur Haftası (Pride) Komitesi: “Dönmeyiz, Buradayız, Bir Aradayız”

Pin It on Pinterest