Upuzun bir yazı yazıyorum günlerdir bir kitap için, Yeşilçam’ın kadın yıldızlarından biriyle ilgili. Kariyeri çok parlak başlayan, sonra ani bir dönüşle neredeyse tek bir role hapsedilmiş bir kadın. Çektiği filmlere bakar, hakkında çıkan gazete haberlerini okurken, aşağıdaki haber metni gözüme çarptı. 19 Ocak 1967’de Milliyet gazetesinin muhabiri, âdeta bir felaket habercisi gibi sinemayı nasıl bırakacaklarını ve sonra ne yapacaklarını sormuş oyunculara. Hemen hepsinin cevabı aynı başlıyor: Hiç istemem.
Yalnız kadın oyuncular söz konusu olduğunda cevaplarda başka türden bir ortaklık göze çarpıyor hemen: “Evleneceğim, çocuklarımla ilgileneceğim” diyor hemen hepsi. Hatta biri doğrudan “kendimi ev işlerine vereceğim” diye de ekliyor.
Evlenmek ve sinema kariyeri arasında birinin bittiği yerde, öteki başlar özetinde bir sonuca ulaşmayan tek bir oyuncu var, o da Pervin Par. Bunları yazarken, merak edip baktım Par’ın hayat hikâyesine. Geçen senenin Temmuz ayında, 76 yaşında ölmüş. İzmir’de bir çiçekçi dükkânı işletmiş sinemadan ayrıldıktan sonra. Genç yaşta ve herhalde Yeşilçam’a girmeden yaptığı bir evlilikten başka bir evliliği de olmamış galiba. 5Harfliler’de de bir Dev Buluşma’ya konu olmuştu zamanında. Ara bozan kadın rollerinde görünürdü hep filmlerde Pervin Par, çok güzel bir yüzü vardır.
Habere dönersek: Ajda Pekkan’ın cevabını okuyunca gülümseyeceksiniz eminim ve ne denli doğru bir karar verdiğini anlayacaksınız. Gürel Ünlüsoy’un kim olduğunu hiç bilmiyordum bu haberi okuyana dek, aralarındaki en gerçekçi cevap ondan gelmiş. En kafa karıştıcı cevap Hülya Koçyiğit’in, herhalde çok hazırlıksız yakalanmış, biraz ne dediğini kendi bile anlamamış olabilir. İşte haber metni burada, yazım yanlışları orijinal metinde olduğu gibidir.
Sinemayı Bırakınca Ne Yapacaklar?
Beyaz Perde yıldızlarımızın ne gibi bir mecburiyet karşısında sinemayı bırakabileceklerini, hayat şartlarının nasıl ve nereye yön değiştireceğini, oyuncular arasında yaptığımız bir anket neticesinde öğrenmiş olacaksınız. Aşağıdaki yazıda sinema yıldızlarımızın bu konuyla ilgili düşüncelerini kendi ağızlarından yayınlıyoruz.
Türkan Şoray: Henüz sinemayı bırakmayı düşünmüyorum. İleride bıraktığım takdirde tek sebep olarak evliliğim olacaktır. Bir ev hanımının yapacağı işleri yapacağım o zaman.
Selma Güneri: Seyirci tarafından unutulmaya yüz tutulduğum an sinemadan ayrılır kabuğuma çekilir, eşim ve olduğu takdirde çocuklarımla sakin bir aile hayatı yaşamağa başlarım.
Cüneyt Arkın: Ben sinemayı bırakmayı hiç istemem ama sinema beni bırakırsa o zaman işler değişir. Durum bunu gösterdiği vakit de eski mesleğim doktorluğa döner ve bu branşta hayatımı kazanmağa devam ederim.
Pervin Par: Sinemayı çok seviyor ve ayrılmayı da hiç düşünmüyorum. işlerim ne kadar kötü olursa olsun sinemada sonuna kadar devam edeceğim. Günün birinde evlensem bile.
Yusuf Sezgin: Seyircinin bana karşı gösterdiği tepkiye bağlı. Beni istemedikleri duruma gelince sinemadan çekilir ve şu sıralar kafamda yaşattığım br işi Avrupa’da gerçekleştirmeğe çalışırım.
Çolpan İlhan: Ancak seyircilerim ve patronlarım beni istemedikleri zaman sinemayı bırakabilirim. İlk sanat hayatına atıldığım günden beri sinema ile tiyatroyu bir arada yürütmekteyim. Eğer sinemayı bırakacak olursa, o zaman tiyatroya dört elle sarılır ve yaşlanıncaya kadar da kalırım.
Ajda Pekkan: Beyaz Perdeyi ya aşık olunca, ya evlenince ya da -Allah korusun- ölünce bırakmaya mecbur kalırım. Ama bir gün, sinemadan artık bıkmış ve usanmış olursam, o vakit ayrılmayı kendim arzular ve bir süre önce temelini atmış olduğum şarkıcılığa veririm kendimi.
Sevda Ferdağ: Çok ama pek çok sevdiğim biriyle evlendiğim takdirde sinemayı bırakır, yepyeni ve hiç kimsenin tanıyamayacağı bir Sevda Ferdağ olurum. Ve kesin olarak söylüyorum ki sinemaya dönmeyi hiç arzulamam.
Hülya Koçyiğit: Seyircinin gözünden düştüğüm vakit bırakırım desem doğru mu yalan mı söylemiş olurum bilemem. Çünkü, bu ihtimal şimdilik bence çok uzak. Fakat, iyi bir izdivaç yaptığım zaman sinemayı bırakır ve sakin bir hayat yaşamaya bakarım.
Selda Alkor: Sinemaya son derece bağlıyım ve seviyorum da. Bırakmayı aklımdan hiç geçirmedim bugüne kadar. Fakat her aile gibi benim de bir yuvamın olmasını çok arzulamıyor değilim. Galiba, sinemayı evlenince bırakırım. Bu da evleneceğim insana bağlı tabi.
Filiz Akın: Sinemayı bırakmayı hiç düşünmemiştim bugüne kadar. Ne benim sinemayı, ne de sinemanın beni bırakmasını isterim. Fakat, bazı şartlar ve mecburiyetler karşısında tabiiki bırakmaya mecbur olurum. O zaman da kendi film şirketi bulunan eşim Türker’e yardımcılık eder, çocuğumla daha yakından maşgul olmaya çalışırım.
Gürel Ünlüsoy: Sinemayı, bir, iki yıl sonra bırakmayı düşünüyorum. Çünkü bugüne kadar ne starlıkta, ne de para bakımından bir kazancım oldu. Bakalım, bir iki yıl daha bekleyelim durum neyi gösterecek. Eğer yine eski tas eski hamam şeklinde olacaksa o zaman ticaret hayatına atılır, geçimimi bu yoldan temin ederim. Zaten Yüksek Ticaret Okulu mezunuyum.
Neriman Köksal: Uzun bir süredenberi sinemadayım ve bugüne kadar da bırakmayı hiç düşünmedim. Ben geçimimi bu yoldan kazanıyorum. Ne zaman iyi bir kısmetim çıkarsa sinemayı bırakır, kendimi tamamen eşime ve ev işlerine veririm.
***
Şimdi oturduğum şu koltuktan kalkıp, pıt pıt pıt 1967’deki Neriman Köksal’ın yanına gidiyorum, ona şunu demeye: Neriman! Ne kısmeti, ne evliliği, ev işi? Sen koskoca Neriman Köksal’sın! Silkin ve kendine gel.
Bir de Pervin Par fotoğrafı koyayım bitirmeden: