İşte size bir eserde cis bakışın varlığının saptanmasına olanak sağlayan 20 kriterden oluşan genel bir liste… Eğer bir film bu kriterlerden en az üçünü karşılıyorsa, film trans kimliklere dair cis bir bakışın taşıyıcısı demektir.

KÜLTÜR

Sinemaya Yansıyan Cis Bakışı

 

Trans çalışmaları alanında araştırmacı Charlie Fabre’nin[i] 2 Aralık 2020’de Représenter les Transidentités Autrement’te yayınlanan yazısını Sina Tekin çevirdi.

 

Geçen yıl kültür, edebiyat ve toplumsal cinsiyet çalışmaları yüksek lisansım çerçevesinde «Sinemaya yansıyan cis bakışı» başlıklı bir tez yazdım. 200 sayfada, trans karakterlerin beyaz perdedeki temsillerinin birkaç yılını belirli örneklere dayanarak ele alıyorum. Bu çalışmanın erişilebilirliğini kolaylaştırmak için, bu yazıda cis bakışın nedenini, tanımını ve özelliklerini hızlıca yeniden inceleyeceğim.

 

Trans karakterleri merkeze alan filmleri izleye izleye bazı tekrarları hemen farkederiz:

 

-karakterler hormon kullanır ya da filmin meselesi budur,

-herkes heteroseksüeldir,

-trans kişilerin trans arkadaşları yoktur ve yalnızca geçiş süreçlerinden acı duyan cis insanlarla çevrili yaşarlar,

-doktorlar her zaman her filmde mevcuttur,

-karakterler bedenlerinden nefret eder,

-herkes binaire’dir,[ii]

-tüm bu filmler dram filmleridir…

 

Bu hikayeleri yazmak ve bu tekrarları sahnelemek, trans kimliklerin ne olduğuna dair kısıtlı, çoğu zaman da can sıkıcı bir görüş sunuyor. Bu filmler, cis normatif bir sistemin parçası olan -yani varsayılan normu cis olarak tanımlayan- cis merkezci bir vizyondan türemiştir. İşte bu saptamadan yola çıkarak cis bakışı kavramını düşünmemiz gerekiyor.

 

Cis bakışı kavramı bu araştırmadan önce de vardı. Çünkü cis bakışı, sinematografik ve anlatısal bir süreç olmadan önce, bilinçli olsun ya da olmasın bir gerçekliktir. O, cis insanların translar olarak bedenlerimize ve hayatlarımıza gündelik bakışıdır.

 

 

Boys Dont Cry (Erkekler Ağlamaz, yön. Kimberly Peirce, 1999)

 

 

Cis bakışın tanımı

 

Bu kavram, yazar ve müzisyen Nissa Mitchell’in ve biseksüel-trans militan, araştırmacı Julia Serano’nun yazılarına dayanmaktadır. Nissa Mitchell, 2017’de TransSubstantiation’daki bir yazısında şöyle diyor : «Cis bakışı, dünyanın ve transların, sanki cis insanlar tarafından incelenmek ve onları eğlendirmek için varmış gibi görünmelerini sağlayacak şekilde sunulma biçimini ifade eder.»[iii] Julia Serano ise Manifeste d’une femme trans isimli kitabında bu bakışın cis kimlikleri doğallaştırma ve trans kimlikleri yapaylaştırma eğiliminde olduğunun özellikle altını çiziyor.[iv]

 

Sonuç olarak, cis bakışı özellikle bir fanteziler kümesidir ya da Ray Filar’ın dediği gibi, «“Geçiş,” “cinsiyet değiştirme” ve hatta bir dereceye kadar “açılma” cis fantezileridir. Bunlar aynı zamanda cis insanların kendi toplumsal cinsiyetlerini yaratma süreçlerini gizleyen cis fantezileridir.»[v]

 

Bu bakışın görsel sanatlar ve edebiyatta bulunduğunu, ancak, bu alanlarla sınırlı olmadığını akılda tutmalıyız. Topluma geniş anlamda uygulanabilir bir bakıştır bu. Cis bakışı, sistemik bir bakıştır. Bu durum, transların, cis bakış aracılığıyla sürekli olarak gözetlenen görünümlerinin ve bedenlerinin bilincinde olma biçimleri üzerinde gerçek bir etkiye sahiptir. Bu anlamda, translar sıklıkla içselleştirilmiş cis bakışı olarak tabir edebileceğimiz şeyi üzerlerinde taşırlar. Burada ele alınan kavram, egemen toplumsal cinsiyet sınıfı tarafından teşvik edildiği ve toplumsal olarak var olduğu için filmler arasında vardır. Bu bakış, translara yönelik şiddetli, fetişleştirici, tehdit edici ve genel olarak damgalayıcı tutumları kristalize eder.

 

Tüm bunların sonucu transların -sinema için özne olmayan ama yazma, sahneleme, yönetme ve oyunculuk üzerinde gücü olan kişilere, yani cis kişilere tabi olan şekillendirilebilir nesneler olarak- nesneleştirilmesidir. Bu cis kişiler, tahakküm düzeni hakkında düşünmedikleri gibi, bir kısır döngüyü beslemeye katkıda bulunan stereotipleri bizzat sürdürürler. Seyirciler hayal gücünü besleyen yalnızca belirli tipte bir temsile maruz kalır. Ardından gelen yaratımlar da sırasıyla bundan beslenir.

 

Cis izleyicileri ilgilendiren şey, kendi toplumsal cinsiyet temsillerine meydan okumayan bir trans kimlik temsilidir. Gerçek şu ki, trans figürlere duyulan ilginin ardında, ötekinin karakterine duyulan bir ilgi vardır. Bu nedenle, trans karakterler kabul edilebilir bir ötekiliği temsil etmelidir. Öyleyse, transların bedenleri, cis normatif toplumun üzerinde hem ikili normları hem de trans olmanın yollarını tanımlamasına izin veren bir bakış hakkına sahip olduğu bedenlerdir.

 

Son olarak, bana en net görünen cis bakışı tanımını vereceğim: «Cis bakışı, sinemada cis izleyicilerin ve cis normatif bakışın ilgisini çekmek amacıyla -bu bakışın hegemonyasını sorgulamayarak ve transların toplumda ‘hoşgörülen’ varoluşlarına ilişkin yerleşik stereotiplere uymak suretiyle- transların temsil edilme biçimini karakterize eden bir kavramdır.»

 

The Danish Girl (Danimarkalı Kız, yön. Tom Hooper, 2015)

 

Bir eserde cis bakışın varlığını saptamak

 

Gelecek makalelerde, filmlerde cis bakışa karşılık geldiği tespit edilen farklı özellikleri daha ayrıntılı ele alacağım. Ancak bu arada, işte size bir eserde cis bakışın varlığının saptanmasına olanak sağlayan 20 kriterden oluşan genel bir liste… Eğer bir film bu kriterlerden en az üçünü karşılıyorsa, film trans kimliklere dair cis bir bakışın taşıyıcısı demektir.

 

Trans karakter,

 

  • giyinir/ makyaj yapar.
  • cis merkezci bir norma uyduğu için göklere çıkarılır.
  • trans olduğunu asla tahmin edemeyeceğimiz olgusunu belirten bir açıklamayla karşı karşıya kalır.
  • bir seks işçisidir (meslektaşları da transtır).
  • yırtıcı bir hayvan gibi davranır, dalaverecidir.
  • kasıtlı olarak dead name[vi]/ misgender[vii] ile çağrılır.
  • tıbbi bir yol izler, onu hormon alırken ve/ya geçiş süreciyle ilgili olarak cerrahi/estetik operasyonlar geçirirken görebiliriz.
  • (trans karakterin) tek ya da asıl kaygısı, geçiş sürecidir.
  • cinsel organının rızası olmadan ekranda ve/veya başka karakterlere teşhir edildiğini görür.
  • yakınlarından birinin duygusal sıkıntısına sebep olur.
  • bir saldırının edilgen kurbanıdır.
  • bir şekilde kendisine zarar verir.
  • cis bir karakter tarafından kimliğinin sorgulanmasına tanık olur.
  • kimliğinin psikiyatrik bir analizle doğrulandığını görür.
  • kendi cinsiyetini icra etmek için cis bir karakteri taklit eder.
  • diğer trans karakterlerle hiçbir etkileşimi yoktur.
  • yalnızca heteroseksüel romantik ve/ya cinsel ilişkiler kurar.
  • çıplak şekilde aynada kendini izler.
  • bakışlarını kendi üzerinden uzaklaştırsada, en az bir başka bakışa maruz kalmaya devam eder.[viii]
  • cis bir oyuncu tarafından canlandırılır (özellikle kendi toplumsal cinsiyeti, karakterin toplumsal cinsiyeti ile uyuşmuyorsa).

 

Şimdilik salt betimleyici olan bu kriterler, düşünmek için bir başlangıç noktası sağlamaya hizmet ediyor. Bu kriterler bir süreklilik içinde düşünülebilir ve bağlama göre az ya da çok anlamlı olabilir. Gelecek makalelerde bu konuyu daha ayrıntılı ele alacağız! Bu arada, izlediğiniz filmleri değerlendirmek için bunları kullanmakta tereddüt etmeyin ve sonuçlarınızı elimizdekilerle karşılaştırabilmemiz için bize gönderin!

 

 

Ana görsel : Girl (Kız, yön. Lukas Dhont, 2018). Yazıya eşlik eden görseller çevirmen tarafından seçilmiştir.

 

 

[i] Charlie Fabre’nin «Le regard cis réflété au cinéma- l’impact du cis gaze sur la représentation des personnes trans au cinéma et des corps trans à travers les miroirs» (2020) başlıklı yüksek lisans tezine academia.edu’dan pdf olarak erişim mümkün: https://www.academia.edu/57445832/Le_regard_cis_refl%C3%A9t%C3%A9_au_cin%C3%A9ma_m%C3%A9moire_de_recherche

[ii] Bu terim ikili cinsiyet sistemine atıf yapar. Bu sisteme göre, cinsiyet yalnızca iki farklı ve zıt (kadın ve erkek) modeli ihtiva eder – ç.n.

[iii] Nissa Mitchell, «The Cis Gaze,» TransSubstantiation, 7 Mart 2017. https://transsubstantiation.com/the-cis-gaze-6c151f9374ca

[iv] Julia Serano, Whipping Girl : A Transsexual Woman on Sexism and the Scapegoating of Femininity, Seal Press, 2007.

[v] Ray Filar, «‘Is it a man or a women? Transitioning and the cis gaze’ by Ray Filar,» Verso, 24 Eylül 2015. https://www.versobooks.com/en-gb/blogs/news/2249-is-it-a-man-or-a-woman-transitioning-and-the-cis-gaze-by-ray-filar

[vi] Dead name: «Ölü isim. Kişilere doğduklarında verilmiş olan ve artık kullanmadıkları isim» LGBTİ+ Hakları Alanında Çeviri Sözlüğü, haz. Deniz Gedizlioğlu, Kaos GL Derneği, 2020. https://kaosgldernegi.org/images/library/cevirisozlugu2020.pdf

[vii] (to) Misgender: «Yanlış cinsiyet atamak, hatalı cinsiyetlendirmek,» LGBTİ+ Hakları Alanında Çeviri Sözlüğü, Haz. Deniz Gedizlioğlu, Kaos GL Derneği, 2020.

[viii] Yazarın da belirttiği gibi, sahnede en az bir bakış asılı kalır. Ve bu ille de filmdeki bir baska karakterin varlığını gerektirmez. İzleyicinin bakışı da trans karakterin bedenini dikizlemek (!), ona acımak (!) ve/ya onu fetişize etmek (!) konusunda tam bir özgürlükle donatılmıştır – ç.n.

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

MEYDAN

Y“Erkek sosyalleşmesi” ve “trans erkek- trans kadın karşıtlığı” söylemi üzerine
“Erkek sosyalleşmesi” ve “trans erkek- trans kadın karşıtlığı” söylemi üzerine

Transmizojinin bir tezahürü, trans kadınların/feminenlerin aşırı dikkat ve incelemeyle karşı karşıya kalmasıdır: Her hareketimiz, yanlış adımımız ve hayali güdülerimiz incelenir, aşırı analiz edilir ve çoğu zaman korkunç sonuçlara yol açacak şekilde büyütülür. Trans erkek/maskülen görünmezliğinin de aynı madalyonun diğer yüzü olduğunu iddia ediyorum.

MEYDAN

YRadikal Kapsayıcılık: Radikal Feminizmin Trans Kapsayıcı Tarihini Anlatmak
Radikal Kapsayıcılık: Radikal Feminizmin Trans Kapsayıcı Tarihini Anlatmak

Radikal feminizm, doğasında var olan trans-kapsayıcılığını görünür kılacak şekilde “geri kazanılabilir” mi?

MEYDAN

YTrans Manifestosu: Bedenimiz Bize Aittir
Trans Manifestosu: Bedenimiz Bize Aittir

Translar bedenleri üzerinde özgürce tasarrufta bulunma hakkına sahiptir. Translarla dayanışma çağrısında bulunuyoruz!

MEYDAN

YButch Trans Kadınlar
Butch Trans Kadınlar

Bireysel cinsiyet ifadelerimiz neden başkalarını güvende ve rahat hissettiren şeylere uymaya zorlansın ki? Neden ucube ve uyumsuz gibi hissettirilmeden kendimizi ifade edemiyoruz?

Bir de bunlar var

Ne Pizzolatto’lar Sevdim Aslında Emrah Serbes’tiler
Kendine Ait bir Oda’nın İlk Kapak Tasarımı
Şöhretlerin Fotoğrafçısı Şöhretli Nihat Odabaşı ile Aynı Kareye Tıkışın

Pin It on Pinterest