Her şey en az piyangonun işleyişi kadar sıradandı...

SANAT

Shirley Jackson “Piyango”yu nasıl yazdı?

16 Haziran nasıl James Joyce’unsa, 27 Haziran da Shirley Jackson’ın günü: Zira klasik kısa öyküsü “Piyango” (The Lottery), 27 Haziran’da geçiyor. “Piyango”, başka herhangi bir günde de geçebilirdi, fakat Jackson’ın ölümünden sonra yayınlanmış bir konuşmasında söylediği gibi, “yazının ilk taslağını inceleyen The New Yorker editörü tek bir değişiklik istemişti- öyküdeki tarih, öykünün yayınlanacağı sayının tarihiyle aynı olsun demişti, ben de ‘Tabii.’ demiştim.” Dün Ruth Franklin’in The New Yorker’ın Page-Turner blogunda açıkladığı gibi, öykü, okuyanların ruhlarını yarım yüzyıldan fazla bir süredir yoruyor. Ancak Jackson’a inanacak olursak, “Piyango”yu yazma süreci gayet ferahmış, kızını alıp markete gitmesine paralel olarak öyküyü bitivermiş.

 

“Kızımı oyun çadırına bırakıp donmuş sebzeleri buzluğa yerleştirirken, aklımdaki fikir gayet belirgin bir haldeydi.” diye anlatıyor konuşmasında Jackson. “Öyküyü yazarken de gördüm ki bir oturuşta, hızlıca ve kolayca bitirdim. Hatta sonradan okuduğumda bir iki ufak düzeltme dışında hiçbir değişikliğe ihtiyacı olmadığına karar verdim ve sonunda yazıp menajerime yolladığım öykü neredeyse kelimesi kelimesine ilk taslağın aynısıydı.”

 

Shirley Jackson

 

“Piyango”, halihazırda kafa karışıklığı ve mitle sarmalanmış bir öykü, görülüyor ki Jackson’ın öykünün yazımı ve yayına hazırlanmasıyla ilgili söyledikleri de başka bir mit. Konuşmasında, 26 Haziran 1948’de postaneye gittiğini ve içinde “Piyango”nun bulunduğu o haftanın The New Yorker dergisini aldığını iddia ediyor. “Öyküyü üç hafta önce, yazın nihayet yüzünü gösterdiği parlak bir haziran sabahının mavi göğü ve sıcak günışığının altında yazmıştım.” Ama bu doğru değil.  ABD Kongre Kütüphanesi’nde yaptığım Jackson araştırmasında gördüğüm üzere, Jackson’ın dergiye gönderdiği “Piyango” taslağı, 16 Mart ve 12 Nisan’da olmak üzere iki farklı The New Yorker editörü tarafından gözden geçirilmiş. Derginin edebiyat editörlerinden biri, 9 Nisan tarihli mektubunda Jackson ile yaptığı telefon görüşmesinden bahsediyor ve ona önerdiği birkaç değişikliği sıralıyor. “En mühimi niyetinizi, yani öykünün asıl konusunu, biraz daha berraklaştırmanız. Bunu konuşmalardan birkaçını belirginleştirerek yapabileceğinize inanıyorum.” Deborah Treisman’ın Gus Lubrano olduğunu tahmin ettiği editör (imzası pek okunmuyordu) şunu da ekliyor: “Soğukça bir 27 Haziran değil de, hava normal olsa daha iyi.“

 

Jackson’ın ilk taslağı 27 Haziranı, “bulutsuz ve güneşli, havada soğuktan ufak bir iz olmasına rağmen çiçeklerin rengarenk açtığı, otlarınsa neredeyse yaz yeşili olduğu” bir gün olarak betimliyor. Lobrano’nun önerisine istinaden, nihai cümle şöyle: “27 Haziran sabahı gökyüzü bulutsuz ve güneşli, bir yaz gününün insanın içini ısıtan sıcaklığıyla dopdoluydu; çiçekler rengarenk açmış, otlarsa yemyeşildi.” Yüzeysel bir değişiklik gibi görünmesine rağmen, Lobrano’nun yaptığı nokta atışı bir öneriydi, yaz gününün sıradan sıcaklığı, öykünün devamındaki sinsiliği gizlemeye yardım ederken, çarpıcı sonun yolunu yapıyor.

 

Jackson’ın müsveddelerinde, genelde kelime değişiklikleri ile bazı konuşma ve eylem eklemeleri şeklinde başka değişiklikler ve yorumlar da var. Lobrano, konuşmalardan birinde geçen “klanlar” kelimesiyle ilgili olarak Jackson’a bu kelimenin “insanların dikkatini dağıttığını ve onları öyküdeki mekanın İskoçya olup olmadığını sorgulamaya ittiğini” söylüyor. Jackson da kelimeyi “aileler” ile değiştiriyor.

 

Belki “Piyango”yu yazmak, Jackson için diğer öykülerini yazmaktan daha kolay olmuştur, fakat anlattığı editörün tek bir değişiklik istediği ve öykünün yazımından üç hafta sonra basıldığı hikayesi, kendi emeğini küçümsüyor. Birçok yazar gibi Jackson da azamete sabırla çalışarak ve editörleri, menajeri ve edebiyat eleştirmeni kocası gibi başka insanlardan yardım alarak ulaştı. Taslaklar yazıldı ve yeniden yazıldı, editörlerle telefonda görüşüldü, yazının ilk halleri hazırlandı ve elden geçti, nihayetinde öykü yaratımından aylar sonra basıldı. Her şey en az piyangonun işleyişi kadar sıradandı, ta ki sürprize dek, sonra mektuplar da taşlar gibi yağmaya başladı.

 

 

 

William Brennan tarafından kaleme alınmış bu yazı, daha önce Slate.com‘da yayınlandı. Shirley Jackson’ın hikayesinin Türkçe çevirisini bütünüyle şurada bulabilirsiniz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bir de bunlar var

Frida Kahlo’nun Diego Rivera’ya Yazdığı Aşk Mektupları
Kaptan Nuh ve İsimsizler
100 yaşındaki Valentina Rusu Ciobanu’nun Oyunbaz Portreciliği Moldova Yaşamını Nasıl Yansıttı?

Pin It on Pinterest