Kadından DA sorumlu Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı yakın zamanda yayınladığı iki kamu spotuyla dertlerimize derman, kanayan yaralarımıza merhem olacağının işaretlerini vermeye başlamış.
İlk videomuzda hayatın zorlu labirentlerinde kaybolmuş küçük kız çocukları, kucaklarında bebekleriyle anneler, tekerlekli sandalyesinde genç bir adam, bir savaş gazisi ve torununu özleyen yaşlı bir teyze görüyoruz. Hepsinin hasreti mutlu bir aile, sıcak bir yuva. Bakanlığımızın kırmızı bekâret kemeriyle sarıp sarmalanan bu insanlar (tamam biraz fazla okuyor olabilirim) neşeli bir müzik eşliğinde birbirleriyle kucaklaştıktan sonra sloganımız geliyor: Kimsenin kaybolmasına izin vermeyiz. Çünkü biz büyük bir aileyiz. Neşeli Günler, Gülen Gözler tipi aile içinde çocukların kirli sırlarından, kadınların yaşadığı şiddetin sorumlularından, eğitim zayiatlarından, neden savaşmak zorunda olduğumuzdan bahsetmeyiz biz. Biraz ‘vatan sağolsun’, biraz ‘kol kırılır yen içinde kalır’, biraz da ‘karşıdan karşıya geçmenize yardım edelim’le görüntüyü kurtarır, hep birlikte cibicibiciks diye gülümseyerek kameraya poz veririz. Mutlu son!
İkinci videomuzda ise Cihangir sokaklarında ‘hiç istemediği halde’ evini terk etmek zorunda kalmış bir kadınla tanışıyoruz. Bu vurguyu yapmasak, artist olmak için evden kaçan bir şıllık olduğunu da düşünebileceğimiz için altını çizmek önemli. Muhtemelen kocasından şiddet görmüş, ama bu ufak detayların üzerinde durup ağzımızın tadını kaçırmayalım. Gerek yok. Sonuçta, bacım zor durumda, karşıya geçmek için bir 5 TL’niz varsa en yakın zamanda size geri gönderecek. Maksat arkadaşımızın işi görülsün.
Birşeyler oluyor. İçimizi ısıtması, gözlerimizi doldurması, her şeyin daha iyi olacağına dair umutlandırması gereken şeyler. Merhamet, şefkat, kardeşlik… Neredeyse bu yuva sıcaklığından etkilenmediğim için taş kalbimi söküp atacağım. Ama işte Sevgi Bakanlığı’nın labirentlerinde seraplara sarılmaktansa, labirentleri yıkmanın yollarını aramak, o labirentleri inşa edenlere ‘Bunun suçlusu sensin’ demek, yaraları sardıktan sonra kalkıp, kimsenin eli üzerimizde olmadan kendi başımıza ayakta durabilir hale gelmek de var.