Sergey Sergeyeviç Bodrov’u (ya da, ünlü yönetmen babasının adı da Sergey Bodrov olduğundan, Sergey Bodrov Cünyır’ı) Brat ve Kafkas Mahkumu filmlerinde izledikten sonra yaklaşık üçer ay düşünmüştüm (tamamen ve sadece entelektüel düzlemde, tam bir ergen leydisi gibi).
Brat (Kardeş) filmlerinin ilki 1997’de, ben 11 yaşındayken çıkmıştı, ama benim adamakıllı izlemem biraz daha sonra. “İyi anlamda iğrenç” diye bir sıfat varsa herhalde bu film odur; 90’ların başındaki Rus şehirlerinin, her alanda devletçi bir ülkenin ortasına meteor gibi düşen serbest piyasanın, dengeleri yerinden oynayan toplumun, sosyal, kültürel, ahlaki, ekonomik savrulmanın müthiş rahatsız edici, iç burkucu bir fotoğrafı. Emrah-Ceylan filmi izlerken hiç iğrenmeyle karışık sinir bozucu bir çaresizlik hissettiniz mi? Biraz onun gibi, ama çok daha iyi bir film gibi düşünün. Bugün kült sayılan filmin en etkileyici kısmı, askerden dönen ve gangster abisinin etkisiyle suça bulaşan Danila rolündeki Bodrov’un, bu tablonun ortasında bir şekilde naif ve sevilebilir olmayı başarması.
Savaşın ortasında naiflik, Bodrov’un Oleg Menşıkov ile başrolü paylaştığı, Tolstoy’un aynı isimli hikayesinin 90’lardaki Çeçen-Rus savaşına uyarlaması olan Kafkas Mahkumu’nda da var. Dağıstan’da Çeçenler tarafından esir alınan iki Rus askerden tecrübesiz olanı Vanya’nın, kendilerini esir tutan adamın küçük kızı Dina ile olan ilişkisi o kadar basit ve güzel ki, üç ay hatırlanacak kadar var.
Tesadüfen, biraz babası sayesinde aktörlüğe bulaşan Bodrov’dan izlediğim birkaç filminde çok etkilenmeme rağmen kendisini internetlerde hiç kovalamadım. Otuz yaşında, film çekimi sırasında çığ altında kalarak hayatını kaybettiğini de sonradan öğrendim. Kendisinin yaşlandığını hiç göremeyeceğiz yani. Sonsuza kadar 90’ların Rusyasının yüzü olarak kalacak: şiddetli karmaşanın ortasında kendini kaybetmemeye çalışan güzel bir insan.
İzlemek isterseniz Brat da, Kafkas Mahkumu da İngilizce altyazılı olarak youtube’da mevcut.