Uzun bir aradan sonra Şehir Rehberleri'nde durak Ürdün'ün başkenti Amman: son iki yıldır orada yaşayan Ömer'den!

KÜLTÜR

Şehir Rehberleri: Ömer’in Amman’ı

Bir şehri keşfetmek, turist tuzaklarının dışında kendine has mekânlar bulmak zaman alıyor. Ürdün’ün başkenti Amman’da 2 yıla yakın yaşamanın ardından buraya gelecekler için naçizane bazı mêkan önerilerim var. Toplu taşımanın neredeyse hiç olmadığı bu güzide şehirde herkes gibi taksiye atladıysak turumuza başlayabiliriz, yallah!

 

 

Ed-Duvvağr İl-Evvel / The 1st Circle / 1. Göbek

 

Amman göbek göbek. Perşembe akşamları, haftasonunun gelişiyle piyasa yapanlarla dolup taşan Rainbow (Gökkuşağı) Caddesi’nin başı 1. Göbek’te, sonu ise, merdivenlerden inmeniz suretiyle, Amman’ın Ulus’u diyebileceğimiz El-Balad’da. 1. Göbek’ten 8. Göbek’e kadar yolunuzu çok rahat bulabilirsiniz ama kaldırım fakiri kentte çıkıp dolaşmaya uygun yerlerin en başında 1. Göbek ve Rainbow Caddesi geliyor. İşte o bölgeden bazı öneriler:

 

Jordan River Foundation Showroom

 

Ürdün Nehri Vakfı kapsamında yürütülen projelerde, ülkenin farklı bölgelerinden kadınların geleneksel el işleri, ünlü tasarımcılar tarafından yeniden yorumlanarak bu showroom’da satılıyor. Fiyatlar dehşet ötesi olsa da enfes bahçesi ve müzevari ortamında soluklanmak ve turistik dükkânlarda satılan çöl kumu saatleri ve deve motiflerinin dışında yaratıcı işler görmek için bire bir.

 

Mlabbas

 

Daha genç işi bir hatıralık almak isterseniz burada kupalardan Arap Simpsons baskılı tişörtlere, Filistin’in işgaline dair bilgilendirici posterlerden anahtarlıklara pek çok ilginç ürün bulabilirsiniz. Funky!

 

 

Shams Al-Balad

 

Yüzde yüz vejetaryen yemekler sunup da bunu öyle ekstradan bir özellik gibi satmayan, kendi halinde modern ama köklerinden kopmamış bir yer, hele de şahane bahçesinde naneli limon (nane limonla karıştırmayın, limonata gibi bir içecekten bahsediyorum) eşliğinde Kale manzarasına karşı patlıcanlı taboon yemek isterseniz. Ayrıca kendi manavları var.

 

Trinitae

 

Ölü Deniz mineralleriydi, güzellik ürünlürüydü satan zilyon tane marka olsa da 30’larda kolları sıvamış bu eski sabun fabrikası kesinlikle en kalitelisi. Noel öncesi süslemeleri, ilahileri ve kurutulmuş portakallarıyla aklımı başımdan almıştı. Buranın da El-Balad’a bakan tatlış mı tatlış bir avlusu var. Dedikleri gibi, “Önce Kendini Sev”.

 

 

Wild Jordan

 

Kraliyet Doğa Koruma Cemiyeti’nin her yere götürülmesi gereken bir fikri bu. Amman’daki merkezleri kat kat. Girişte her haftasonu muhakkak düzenledikleri gezilere dair bilgiler ve kayıt bürosu ile bir hediyelik eşya dükkânı, bir altında çocuklar için oyun alanı, onun altında oryantal öğle yemeği menülerinin de olduğu bir restoran, onun da altında ise kahvenizle saatlerce çalışabileceğiniz bir kahve/kütüphane ortamı var. Ayrıca bir misafirhanesi ve toplantı odaları var. Pek çok elçilik ve uluslararası örgüt casual bir ortamda şık bir yemek ve toplantı düzenlemek istediklerinde burayı seçiyor.

 

Books@Cafe

 

Amman’ın o sarı sarı taş evlerinden oluşan silüetine karşı nargile-bira yapmak isterseniz istikametiniz B@C olmalı. Açık eşcinsel sahibi Median ile bölgenin kafeleşmesinin ilk adımını bu mekân atmışmış. Alt katı tamamen kitapçı, üst katı ise kafe/bar. Girişinde Hate-Free Zone (Nefretten Arınmış Alan) yapıştırması olan, Perşembe geceleri arka tarafı gey bara dönüşen kitapçı kafe/barı, Amman’ın belki de en bilinen mekânı.

 

Bir de Abdoun şubesi var, o daha bir 5 çayı kokoşluğunda. Ama konsept yine aynı: Kitapçı artı yeme içme. Mekânın Chicago şubesi de yoldaymış (bu mış’lar hep Median’in anlattıkları valla)

 

 

Ed-Duvvağr İt-Tağni / The 2nd Circle / 2. Göbek

 

Birinci Göbek’e yürüyerek 5 dakka, Türkiye Büyükelçiliğinin de bulunduğu 2. Göbek, geçip gidececeğiniz bir yer aslında, şimdi bahsedeceğim şu Suriye restoranı olmasa:

 

Rosa Damascena / Joury

 

Duvarları Halep’ten, Şam’dan resimlerle kaplı Şam Gülü, Suriye’deki savaştan sonra Amman’a taşınan bir restoran. Kalabalık bir grupla gidip masayı donatmalık bir yer. Ne yazık ki mekânda içki yok (Amman’da bu sık oluyor, tam böyle “koy bir rakı/arak, patlat bir Zeki Müren” ortamı oluyor ama sonra öğreniyorsun ki “mağfi alkohol”). İnşallah alkol de gelecek zira her seferinde iPad anketlerine mekândaki tek eksiğin kuş sütü değil aslan sütü olduğunu ısrarla belirtiyoruz.

 

Abdoun

 

Dördüncü Göbek’ten köprüyü geçiverince (deniz yok ama vadi var, o zaman bir köprü inşa edelim demişler) Abdoun Göbeği’ndesiniz. Elçiliklerin yuvalandığı, çoğu arabanın diplomatik plaka olduğu, saray yavrusu binaların öbeklendiği bu semtte çok hoşuma giden bir yerden bahsedeceğim:

 

Majnoon Qahwa

 

Mecnun yani deli kahve, başta biraz Starbucks işi gelse de yine o geleneksel-modern iç mekân tasarımı dengesini tutturmasıyla gönlümü çaldı. Ferah bir yer; sigarasız alt katta koltuklar ve tekli çalışma masaları, üst katta ise sigarasını tellendirmek isteyenlerin bir arada çalışabileceği geniş masaları var. Şık bir kütüphane düşünün, işte öyle bir şey.

 

 

Al-Lweibdeh / Webdeh / Vebde

 

Arap’tan fazla ecnebi görebileceğiniz bu semt, 1. Göbek’ten sadece bir vadiyle ayrılıyor ama kitlesi ve ortamı bambaşka. Sivil toplum çalışanları, alternatif gençlik ve sanatçılar burada takılıyor.

 

Darat Al-Funun

 

Gizli saklı bir müze düşünün. Duvarlarla sarılmış merdivenlerden bir kapıdan geçiyorsunuz ve buradakilerin sık dediği bir biçimde “cenne, cenne!” İşte bu cennet bahçesinde, farklı binalarda modern sanat sergileri oluyor. Öyle dolaşmaktan bacaklarınıza kara sular inecek boyutlarda da değil hem, benim en sevdiğim. Ayrıca küçücük kafesinden kahvenizi, kekinizi alarak saatlerce bir çeşme başında kitabınızı okuyabiliyorsunuz. Huzur cidden Darat Al-Funun‘da.

 

Rumi Cafe

 

Oyyy, Books@Cafe şehre kısa süreliğine gelenlerin muhakkak uğradıkları yer ise, Rumi de Amman’ın hipster buluşma noktası. 2 yıl önce ufacık tefecik, “çilehane” görünümlü bir yerken “kaldırımlara tabure attılar, mahallemi tanıyamız oldum” diyen bağzı dedelerin şikayetleri sonucu zabıtayla başları derde girince birkaç ağaçla mekânın sınırlarını çizdiler, bir de üstüne genişlediler ve sonuç olarak günün her saatinde şehrin en havalı ve popüler mekânı olmayı sürdürüyorlar.

 

Bir de Rumi’nin, 1. ve 2. Göbekler arasında kalan Shoman Kütüphanesinde bir şubesi var. Herkesin rahatça girebildiği bu kütüphanenin üst katında Rumi’nin daha sade ve ucuz versiyonunu bulabilirsiniz.

 

Fann Wa Chai

 

Rumi fazla hip ve ayak altı geldiyse, hemen ilerisinde daha kendi halinde, balkonlu bir mekân var. Fransız Kültür’de Arapça öğrenmeye giderken sıkça gelip dersime çalıştığım, duvarları her zaman bir sergiye ev sahipliği yapan sanatlı, çaylı ve tabii ki her zaman naneli kafe.

 

Jasmine House

 

Burayı hep duyuyordum ve beyimle geçen denediğimizde “keşke 2 yıl beklemeseymişiz, harika yahu” olduğumuz bir restoran. Beyazlar içinde, hafiften Arap etkisini de hissettiren bir İtalyan restoranı düşünün. İçkinizi kendiniz getirebiliyorsunuz (Ürdün’deki alkol fiyatlarını düşününce süper bir fırsat bu). Bruschetta’sıyla gelen gün kurusu domates ve zeytin ezmeleri, roka salatası ve yalnızca tereyağı ve adaçayı kullanarak yaptıkları spagettileri O-LAY! Erkenden rezervasyon yaptırmanızda fayda var, küçük mekân hemencecik doluveriyor.

 

 

Maestro

 

Amman’da çoğu mekânda alkol yok; gençler genelde akşamdı, haftasonuydu demeden çay-kahve takılıyor. Bu durumun en güzel istisnası ise, canlı müzikleriyle bir anda kendinizi şehrin o ayık kafasından çıkaran bu bar. Pek öyle büyük bir yer değil Maestro, haliyle özellikle konser günlerinde erkenden yer kapmanız, mümkünse rezervasyon yaptırmanız gerekiyor. Cazdır, uddur, ne ararsanız var.

 

Amman bu yerlerden ibaret mi, hayır. Kale olsun, Roma Amfitiyatrosu olsun, zaten şehre her gelenin ziyaret edeceği yerleri saymadım. Onun dışında mekân açısından da Rainbow Caddesi’nde Sufra Restoran, 2. Göbek’e yakın Corners adlı bar ya da Abdoun’da Leyla Restoran gibi hepsini saysam upuzun bir listeye dönüşecek farklı yerler var. Ama ben tarz olarak şehri gerçekten yansıttığını düşündüğüm ve gitmekten sıkılmadığım mekânları paylaşmak istedim. Umarım, yolunuz Amman’a düşerse dener ve görüşlerinizi benimle paylaşırsınız.

 

 

Selametle!

 

***

 

Ömer Akpınar’ın “kocaya kaçtıktan” sonraki hayatını, yurtdışındaki Türkiyelilerin deneyimlerini topladığı Gurbet Veri Bankası’nı ve çevirilerini Ev Geyi blogundan ve Twitter’da @ev_geyi üzerinden takip edebilirsiniz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

KÜLTÜR

YBir Entelektüel Tarz Olarak Kalpsizlik
Bir Entelektüel Tarz Olarak Kalpsizlik

Duygusallıktan kaçınmanın entelektüel faydaları ne olabilir?

KÜLTÜR

YReklam Dünyasından Uzman İsimler Pepsi’nin Yediği Haltı Yorumluyor
Reklam Dünyasından Uzman İsimler Pepsi’nin Yediği Haltı Yorumluyor

Akıl almaz derecede berbat reklamlar, onca beyin fırtınasını, toplantıyı, düzeltmeyi ve milyonlarca dolarlık onay sürecini nasıl aşıyor?

KÜLTÜR

YRuPaul’un Drag Yarışı ve Kendini Sevme Sanatı
RuPaul’un Drag Yarışı ve Kendini Sevme Sanatı

RuPaul'un Drag Yarışı, yarışmacıların hayatta kalma hikâyelerini duyma ısrarıyla performansın nasıl güçlendirici olabileceğini gösteriyor.

KÜLTÜR

Y“Bir Tabunun Yıkılışı” – Çocuk Sahibi Olmaktan Pişmanlık Duyanlar
“Bir Tabunun Yıkılışı” – Çocuk Sahibi Olmaktan Pişmanlık Duyanlar

Çocuk sahibi olmak yorucu, çoğu zaman da sıkıcı olmanın yanı sıra geleneksel rollere dönüş anlamına gelebiliyor. İşte bazı annelerin (ve babaların) hata yaptıklarını düşünmelerinin sebebi.

Bir de bunlar var

Saraybosna Havası
Bir İnsan Olarak Anne
Ygritte ile Jon Snow Gerçek Hayatta Kavuşmuşlar

Pin It on Pinterest