Evleniyorum abi ben. Hem de ekim başında. Ama ne zaman boşanacağımı bilmiyorum.

YAZI

Sanki Kendi Kendime Evleniyorum

Adamı seviyorum, o da beni seviyor fakat şu birine bağımlı olmak duygusu kadar üzerimde baskı yaratan bir ikinci duygu yoktur sanıyorum. O kadar alıştım ki ben olmaya, biz olmak çok zor. Bir yandan da şu eski karısı hikayesi inanılmaz gerginlik yaratıyor üzerimde. Saykomanyak bir kadınla karşı karşı kalmaya değer mi bir hımbıl adam için?

 

Ne kadar kendimizden ödün vermeliyiz? Bir ilişki için kendimizi değiştirmeden iki kişi olma imkanımız yok mu? İlla ödün mü vereceğim inançlarımdan, öğrendiklerimden? Para kazanmayan bir adam benim gibi geleneksellik içerisinde kabuller yapmış bir kadına ne denli uygun? Evimi geçindirmek ve erkek rolüne soyunmak? Çocuğum olursa (ki evlenmemin tek nedeni çocuk) ben mi ödeyeceğim okul masraflarını? Ben mi alacağım hep giysilerini? Erkek ne işe yarar? Neden ürüyoruz? Neden evleniyoruz? Kendimi anlatmam ne kadar zor bir erkeğe. Neden hiç kimse beni anlayamıyor? Ben kendimi iyi ifade edemiyor muyum? Hayat benim çevremde dönüyormuş. Ya kimin çevresinde dönecekti? Benim hayatım bu, tabii ki kendi çevremde dönecek. Öyle değil mi?

 

Kediye alerjim var ama sesimi kestim, hapşura hapşura alışmaya çalışıyorum. Işıksız uyanamam ama alışmaya çalışıyorum. Sıcaksız yaşayamam ama üşümeyeyim diye kat kat giyinmeye alışmaya çalışıyorum. Kat kat giyinmekten nefret ediyorum ama alışmaya çalışıyorum. ödün veriyorum giderek başkası oluyorum. Kendimi yok etmekten korkuyorum. Beni ben yapan özellikleri feda etmek istemiyorum. Ama kimseyle de yaşayamıyorum başka türlü. Yaş 31 oluyor bu yıl, psikopat gibi üreme ihtiyacı içerisindeyim. Adamı seviyorum ama sürekli bana kızması hoşuma gitmiyor. Tartışmaların bazısında haklı olduğumu bana söylemesi beni sakinleştireceği halde hiç duymuyorum bunu ondan. Hep haksız olmaktan da yoruldum. Yatak değişene kadar aylar geçti, yatağımızı da ben aldım. Davetiyeleri de ben bastırdım, sanki kendi kendime evleniyorum. Sanki bu işi de ben yapıyorum yine, her şeyi ben yapmayayım diye istiyordum oysa evlenmeyi, paylaşmayı, ilişkiyi. Fakat yine bende her şey. Bilmiyorum. Onu seviyorum ama sevgi nereye kadar yeter? Faydacı mı bakayım, çocuk yapıp boşanayım mı yürümezse? Bu mudur yani çıkardığımız sonuç? Türkiye’nin yeni çağ gerçekçiliği bu mu olacaktı? 21. yüzyılda erkekler ve kadınlar öylesine modernleştiler ki artık çocuk yapıp boşanıyorlar. Gelenekselliğimizi neyle örtüyoruz anlamıyorum ki. “Düğün olmasın” dedi adam, vazgeçtim hadi düğünden, yemek yapıyoruz, ki mantıklı bir durumdu bence de yemek fikri, zira düğündeki gibi her allahın kulu gelmesin zaten, ama ben oynamak istiyorum, ama ben gelinlik istiyorum. İstiyor muyum gerçekten? Yoksa istemem gerekiyor diye mi istiyorum?

 

Ben ne istiyorum? Şımarlıklıktan mı yapıyorum bunları? Kedi alerjisi, eski karı alerjisi falan hikaye mi yoksa? Sırf bağımsızlığımı aradığım için mi bunları uyduruyorum? Ağlayıp duruyorum, hatırlıyorum, eski sevgilim zamanında da ağlar dururdum. Beni çok sıkardı ilişki denen bok. Hala sıkıyor, suyumu çıkarıyor. Boşanmış aile çocuğuyum, 17 yaşımda neden böyükşehre geldim ki ben? Ailemi, arkadaşlarımı neden bıraktım? Ne uğruna? Neden çekip gittim?

 

Şimdi de geldiğim noktada kendimi sorguluyorum. Nerede yanlış yapıyorum? Bir tarafta aile ve toplum baskısı, bir tarafta adam var ki seviyorum onu evet, ama huylarını sevmiyorum, kedilerinden alerji yapanı da sevmiyorum, eski karısı için duyduğu gerizekalıca sorumluluk duygusunu da sevmiyorum, para kazanmak için işe gitmeyi reddetmesini de sevmiyorum, çünkü ben her sabah sıcak yatağımdan kalkıp para kazanmaya gidiyorum sike sike, ben bunu hayatımı sürdürmek için yapıyorum, bu adamın ne lüksü var da yapmıyor, benden ne artısı var? İşte bunlara sinir oluyorum. Bir tarafta bunlar var evet. Bir tarafta da özgürlüğüm varmış gibi geliyor. O yıllardır tırnağımla söktüğüm özgürlüğü bir adama bağlamak doğru mu? Beni ben yapan özelliklerim aklıma estiğinde kalkıp oraya buraya gezmeye gitmek değil mi? Ben bu adamla nasıl gezeceğim? Parasını hep ben mi ödeyeceğim? Vizeyi işi yokken nasıl alacak ki? Yoksa onu arkamda bırakıp kafa mı tutacağım hep? Ben gidiyorum mu diyeceğim? Boğuluyorum bazen. 31 yaş krizi. Çocuk yaparsam çocukla gezilir mi? Gezilir walla. annemden gördüğüm şeyi yaparım. gezerim çocuğumla. single mom kızları bağımsızlıklarına düşkündürler. sosyalliği seviyorum, sürekli azarlıyor beni adam, ben anne baba arasaydım memleketimde kalırdım, sevgilimden de azar işitmek için mi yaşıyorum? eşşek miyim ben? koskoca aeiouyum lan ben. gönüllerin idolüyüm, mahallenin en şen şakrak kadınıyım, elimden yemek yapmak dışında her şey gelir, sifon tamiri yapar, ampul takarım, bilgisayar formatlar, kitap yazar, blog tasarlarım be. Yemek yapmamı mı bekleyecek bu adam benden?

 

Evleniyorum abi ben. Hem de ekim başında. Ama ne zaman boşanacağımı bilmiyorum. bir evlilik yaşamış olmak bir çok anlamda beni rahatlatacak diye düşünmekteyim yine de. Aile ve toplum baskıları kısmını atlatmak konusunda. bu kadar da hayata yararcı baktığıma inanamıyorum. İstanbul beni düzmüşsün bildiğin… Yılların damıtımı; işte aeiou budur. Cimrinin de allahıymışım, bu olaydan çıkarılan kıssadan hisselerden bir tanesi de buymuş. Parayı severim evet.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bir de bunlar var

Sylvia Plath’in Ölümünün 50. Yılı Üzerine…
Fırtınam, Felaketim, Lokumum
Duygu Asena’yla Söyleşi

Pin It on Pinterest