Sezen Aksu hayranı Aytaç ile röportaj...

KÜLTÜR

ECİNNİLİK

Sahneye Atlayanların Şerefine

Aytaç, bir hayran. Sezen Aksu hayranı. Ona youtube’da rastlamıştım. Sezen Aksu’nun hiç görmediğim videolarını, albümlerinde yer almayan stüdyo kayıtlarını yayımlıyordu. 25 yaşındaymış, Bursa’da Almanca öğretmenliği okuyormuş. Röportaj yapalım, derken aklımda tam olarak ne vardı, bilmiyorum. Hayranlara has aşırılıklar, Sezen Aksu’yla ilgili ayrıntılar herhalde… Sonuçta, usul usul tutkulu olabilen biriyle karşılaştım. Ve sanırım bu, Sezen Aksu hakkında da bize birşeyler söylüyor.

 

Önce en çok merak ettiğim soru: O stüdyo kayıtlarını nasıl buluyorsun?

Aytaç Aslan: Sezen Aksu’nun şarkıyı vereceği kişilere gönderdiği demo kayıtlar çoğu. Elden ele geziyor, ilgilisine ulaşıyor.

 

Sezen Aksu hayranı olmanın hayatında nasıl bir yeri oldu?

Benim hatırladığım beş yaşım ve sonrası. Şinanay şarkısı her çıktığında oynarmışız. Babam o şarkının içinde bulunduğu Sezen Aksu Söylüyor albümünü almış.
Kimse almasın diye kaseti yastığımın altına koyup uyuduğum bile olmuştur.
Sezen Aksu’ya aşık olduğum zamanlar, yüzünü gösterseler tanıyamazdım yani.
Adlandıramadığım bir çekim gücü vardı sanırım sesinde.
Bunun ruhani bir şey olduğunu düşünüyorum.

 

Sonra?

 

Küçük yaşlarda bile çok fazla iç dünyama dönük yaşıyordum. Çok fazla soru sorardım kendime, her şeyle ilgili. Fakat çevremde hiç kimsenin beni tatmin edecek bir cevaba sahip olduğunu düşünmüyordum. Sezen’e bu kadar çok bağlanmamın sebebi, şarkılarında, konusmalarında, yazılarında bana o soruların cevaplarını vermesiydi aslında.
Ve bulduğum bazı cevapları fark etmeden desteklemesi. Hatta bazı konuşmaları benim için yaptığını düşünürdüm.

 

Sezen Aksu her gün aklında mı?

 

Her günümde kesinlikle var. Buzdolabımın kapağında bile bir sürü Sezen Aksu çıkartması var. Dolabı her açışımda karşımda. Ayrıca her gün dinleyip birkaç videosunu izlerim.

Onunla tanıştın da.

 

Evet, ilk karşılaşmamız çok matrak oldu.
2011 Harbiye Konserleri’nde. İki arkadaşımla otopark tarafından görevli gibi kulise girdik. Kokteyl gibi bir şey düzenlemişler, meşrubat filan… Gittik, içeceklerden aldık. Yuvarlak bir masanın etrafında durduk. Gayet sakiniz. Öyle durmaya çalışıyoruz daha doğrusu. Belli etmemeye ne kadar hazırladıysak artık kendimizi, bir ara Nurcan Eren geçti yanımızdan ve selam verdi. Kadının o samimi selamı karşısında yarım ağızla bir “mıraba” dedik.

Hiç kimse bir şey sormadı mı?

 

Tabii ki sordular. Kulise zaten girecek iki arkadaş vardı. Sezen Aksu’nun o zamanki basın danışmanı, buraya kadar gelmişsiniz, alacağım sizleri yukarı, dedi.

 

Ve… Nasıldı?

 

Vee şöyleydi… Merdivenlerden sıfır duyguyla çıktım. Heyecanımı bastırayım derken bütün duygularımı bastırmışım! Kapı açıldı, biraz önce sahnede hayranlıkla izlediğimiz kadın o an ev sahibi sesiye “Hoşgeldiniiiizz” dedi.
O an tüm Sezen Aksu yaşantım gözümün önünden geçti, diyebilirim.
Çok büyülü bir andı. Hemen fotoğraf çektirmek istedim durumun gerçekliğini sonradan kendime kanıtlayabilmek için.

 

sezen2

Birlikte çektirdiğiniz fotoğraflar gerçekten çok acayip. O senin hayranın gibi. sana sokulmuş.

Evet, çünkü Sezen o. Kendini dünyanın en kötü, en işe yaramaz hisseden insanına bile mükemmel biriymiş gibi hissettirebilir.
Odadaki herkesle aynı anda ayrı ayrı ilgilenip, herkeste ‘Sezen bana daha özel davrandı’ hissini başka kim bırakabilir bilmiyorum.

 

Nasıl yapıyor sence bunu?











 

Doğru sevgiyle yapıyor.

 

Doğru sevgi ne demek?

Karşındakini ona iyi gelebilecek, onun hoşlanacağı şekilde sevmek, onun sağlıklı olmasını sağlayacaktır.
Sezen Aksu’nunki saf ama ham olmayan bir sevgi.

 

Senin ona karşı sevgin nasıl bir şey?

 

Tamamen karşılıksız bir sevgi. Yıllar geçtikçe daha da öyle oldu. Küçükken çok fazla ulaşmayı diledim ama hiç bir şey yapmadım bunun için. Tam ulaşmaktan vazgeçip teslim olduğum bir sevgiye dönüştüğündeyse onu dünya gözüyle görme şansını yakaladım.

 

En çok hangi şarkısını seviyorsun?

  1. Gülümse
  2. Düş Bahçeleri
  3. Denge
  4. Yola Çıkmalı
  5. Yalnızlık Senfonisi
  6. Kavaklar
  7. Dansöz Dünya
  8. Farkındayım
  9. Küçüğüm
  10. Oyalanma






 

 

 

En sevdiğin şarkı sözleri…?

“Anlaşılır gibi değiliz, tek bedende kaç kişiyiz, hem yok eden hem de tanık, ne esaslı karmaşa.”

 

“Kendini seçemiyorsun, bırakıp kaçamıyorsun, yazmadığın bir hikayede, uzun ya da kısa vadede, az biraz keşfediyorsun, öteki olabilmeyi, yerine koyabilmeyi, geride durabilmeyi öğreniyorsun”

 

“Ne kadar az yol almışım, ne kadar az, yolun başındaymışım meğer”…

 

Sanki kendisine psikanaliz yapıyor gibi, değil mi?


 

Hem kendisine yapıyor, hem de kendisine yapmaya çalışanlara yardımcı oluyor.

Sezen Aksu şarkılarını dinlerken nasıl bir dünyaya girdiğini hissediyorsun?

 

Kendi dünyama.
Nasıl bir içselleştirme gerçekleştiyse artık, onu dinlerken kendimi evime gelmişim gibi hissediyorum. Aşırı derecede bir hissediyorum onunla kendimi. Artık onun şarkılarında kendi hayatımla ilgili hisler uyanmıyor, tamamen onun neyi nasıl yaşamış olduğu, nasıl hissedip de neye göre kağıda döktüğü, bir cümleyi aslında nasıl yazabileceği fakat nasıl yazdığı… hep bunlar geliyor aklıma.

 

Hayatında böyle şeyler hissettiğin başka biri var mı?

 

Hayır yok.

 

Bu çok acayip değil mi?




 

Evet, öyle. Fakat bir süre sonra çok normalleşiyor kendi içinizde. acayip bir şeymiş gibi durmuyor.
Çevremdekilerin Sezen Aksu ismini duyduğu anda, arkasından Aytaç demeleri, hatırlamaları ve birlikte anmaları çok hoşuma gidiyor.

 

Peki başına kötü şeyler geldiğinde? Yanında olamamak falan…

 

Yanında olabilmek fiziksel bir şey değildir her zaman benim için. Ben yanında olabildiğimi hissediyorum. Bazen bir duayla, bazen bir dilekle, bazen sadece susarak. Hissederek yanında olmak yani. Belki bu sekilde benim onun yanında olma ihtiyacımı, isteğimi gideriyorum.

Sence tüm varlığıyla nasıl bir mesaj veriyor insanlara?Kendisi, şarkıları…

Bir kere şarkıları ve Sezen diye ayırmıyorum. Onlarının hepsinin toplamı Sezen Aksu. Merhamet, sevgi, aşk, başkaldırış, yerine göre boyun eğiş, yerine göre seviş, yerine göre sövüş. Cesur bir kadın bana göre. Her açıdan. Her iki cinsiyetten insan da onun sevdiği gibi seven insanlara sahip olmak istiyor. Fakat “Onun gibi seveyim” diyen kimseyi tanımadım ben.

 

Etrafındaki kadınlar, senin ona karşı ilgini görünce Sezen Aksu’yu kıskanıyor mu?

Ha ha! Çok oldu, evet.
Ona olan sevgimden ötürü biten ilişkilerim dahi oldu. “Sezen’i benden daha çok seviyorsun, bunu kabul edemiyorum” cümlesini çok duydum. “Ben seni, senin Sezen’i sevdiğin gibi seviyorum” cümlesini de… Ama lise dönemlerinde oldu bu daha çok.

 

Başka Sezen Aksu hayranlarıyla bağlantın var mı?

 

Facebook üzerinden tanıştığım birçok kişi oldu, evet.

 

Onlarla aranda dikkat çekici bir benzerlik görüyor musun?










Hepimiz kendimize göre onu en çok seven kişiyiz ama ben yine de o cümleyi kurmak istiyorum: Onu benim gibi seven birini tanımadım henüz.

 

Sezen Aksu’yla ilgili hayallerin var mı?





 

Onu böylesine seven birçok kişi gibi benim de var, elbette. Ama olur, ama olmaz, bilmiyorum. Beni beklentiye sokmuyor bu hayaller. Olsa süper olur kafasındayım sadece.

E nedir?



 

Bu konuda çok bir şey söylemek istemiyorum aslında. İlla bir cevap gerekirse, evindeki kedilerden sorumlu kedi bakanı olabilirim!

 

Peki Sezen Aksu seni hiç hayal kırıklığına uğrattı mı?

 

Hiç hayal kırıklığına uğratmadı. Kendisiyle ilgili endişe ettiğim zamanlarda ona kızdığım oldu. Haklı bile olsa bazı durumlarda yeterince konuşmaması ve insanların kafalarında yanlış bir izlenim kalması… Bu izlenimlerden ötürü bazı kişilerin sırf kendi eksiklerini kapatmak adına acımasızca saldırıya geçmesi… Buna rağmen Sezen Aksu’nun hala susması, beni çok fazla strese sokmuştur hep.

Bazı insanlar da Sezen Aksu’yu hiç sevmiyor. Sence neden?

 

Herkes herkesi sevecek diye bir durum zaten yok. Sezen Aksu da bir insan sonuçta. Samimiyet, merhamet ve bundan doğan görüşler herkesin kaldırabileceği şeyler olmuyor her zaman.

Bazen aklına onun da öleceği geliyor mu?








 

Gelmez mi? Bu soru bana küçüklüğümden beri soruluyor aslında ve sorulması bir zamanlar savunma mekanizması geliştirmeme bile sebep olmuştu. Hasta olduğu dönemler, hastalığını öğrendiğim an, bu savunma mekanizmalarının ne kadar zayıf olduğunu hissettim. Bu kısmı çok özel ama söylemek istiyorum.
Bazen onun cenazesinde görüyorum kendimi.

Rüyanda mı görüyorsun bunu?

 

Hayır, uyanıkken. gözlerimi kapatıp oraya koyuyorum kendimi, o ortama. Binlerce kişinin arasına.

Kendini nasıl görüyorsun o anda?

 

Sadece bakıyorum. Baska hiçbir şey yapmıyorum. Kendimi öyle görüyorum yani orada.
Çok büyük bir parçam, enerji kaynağım, güç kaynağım yok olur öyle bir durumda sanırım. Şu an hissettiği şey bu.

 

Dinlemek dışında müzikle ilgileniyor musun?

 

Kendime ait sözlerim ve birkaç tane de amatörlüğün dibine vurmuş bestem var.

 

Onları Sezen Aksu’ya ulaştırmayı denedin mi hiç?

 

Hayır, hiç denemedim, denemeyi de düşünmüyorum. İçinde çıkar olan hiçbir yaklaşımı kabul edemiyorum.

 

O zaman sen konserlerde sahneye de atlamıyorsundur…

 

Hayır, hiç atlamadım. Ama bu biraz da mizaçla ilgili bi şey. Ben öyle yapabilen biri değilim. Yapanlara da olumsuz bakmıyorum, hatta hoşuma gidiyor.

 

Evet, çok da korkunç bir şey değil
.

Aynen. Güzel bir şey.

 

O zaman, sahneye atlayanların şerefine, deyip bu röportajı burada bitirelim mi?

Bitirelim.



 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

KÜLTÜR

Y@nornek’in #herumutortakarar’ı Açık Arşiv Oldu
@nornek’in #herumutortakarar’ı Açık Arşiv Oldu

Nilay Örnek'le resimli apartman dedektifliğinden web sitesine uzanan yolculuğu üzerine...

SANAT

YB’r Şeyler Eks’k demezsin, yo!
B’r Şeyler Eks’k demezsin, yo!

Çağıl Kaya'yla bugün çıkan albümü B’r Şeyler Eks’k’i ve cazdan rap'e uzanan müzik serüvenini konuştuk.

MEYDAN

Y‘Asıl kimse çocuklara saygı duymuyor’
‘Asıl kimse çocuklara saygı duymuyor’

Nasıl çocuklara öncelik verilen politikalar geliştirebiliriz? Eğitim Reformu Girişimi'nden Yeliz Düşkün anlatıyor.

KÜLTÜR

YŞantiyeden sahneye, oradan kürsüye
Şantiyeden sahneye, oradan kürsüye

Ebru Nihan Celkan: İnsanlar da kendi acılarından yola çıkarlarsa ve kendilerini oldukları gibi ifade etmeye başlarlarsa değişim olur.

Bir de bunlar var

Şiddetin Performansı ya da Fatma
Dondurulmuş Yaşam ve Biyobankacılık: Kordon Kanı, Yumurta, Sperm, Embriyo…
ABD’de Gençlik İntihar Oranları Araştırmasından Biz Ne Öğrenebiliriz?

Pin It on Pinterest