Bu yazı, fakültedeki alışıldık cinsiyetçiliği sıradan, gündelik bir şey haline getiren ortamla ilgili.

MEYDAN

Öğrencileriyle Sevgili Olmayı Normal Gören Bir Sürü Hoca Var

Yulia Chernyavskaya’nın 11 Kasım 2019 tarihli, Rusya devlet üniversitelerinde süregiden gündelik cinsiyetçilik ve istismar üzerine yazdığı Facebook gönderisinin çevirisidir. Bu yazı St. Petersburg üniversitesinde tarihçi Sokolov’un öğrencisi ve sevgilisi olan Anastasia Yeshchenko’yu öldürüp, bedenini parçalara ayırıp nehre atarken kendisinin de nehre düşmesi üzerine ifşa olması üzerine yazıldı.

 

Birçok kişi benden bu yazıyı İngilizceye çevirmemi istedi. Bu yazım Rusya bağlamında, Rus okuyucular için yazılmıştır ve ona göre değerlendirilmesi gerekir. Bu yazıyı yazarken Rusya’daki bütün akademik kurumlarda bu tür şeylerin yaşandığını ima etme gibi bir amacım yok. Ben de St. Petersburg Avrupa Üniversitesi’nde öğrenciydim ve o kadar destekleyici ve arkadaş canlısı bir ortamda alabileceğim en iyi eğitimi aldım.

 

Bu, alışıldık cinsiyetçilik hakkında bir yazı.

 

Benim de bir zamanlar öğrencisi olduğum St. Petersburg Devlet Üniversitesi (SPBDÜ) Modern Tarih Bölümü’nde profesör olarak görev yapan Oleg Sokolov hakkındaki haberleri duyduktan sonra bütün hafta sonu şaşkınlık içindeydim. Aslında bunları yazalı birkaç gün oldu ama şu ana kadar paylaşmaya cesaret edemedim. Hala tedirginim. En çok da yanlış anlaşılmaktan korkuyorum. Ancak beni bunları yazmaya iten şey korkularımdan daha güçlü.

 

2007’de, Sokolov bölümden ayrılıp Moskova’da yaşamaya başlamadan bir yıl önce, Napolyon dönemi kostümlerinin de giyildiği bir konferans düzenlemiştik. Sokolov neden 2008’de bizim bölümde ders vermeyi bıraktı bilmiyorduk. Luzhkov’un (dönemin Moskova belediye başkanı) bir akrabası için antika koleksiyoncusu olarak çalışmaya gittiğine dair söylentiler vardı. Geçen sene, Sokolov’un ilişki yaşadığı bir öğrencisini ağır şekilde dövdüğüne dair haberler çıkmıştı. Yazılanlara göre o öğrenci polise başvurmuştu ama olaylar hasır altı edilmişti. Bu bilgiler ne kadar gerçeği yansıtıyor bilmiyorum ama artık doğruların açığa çıkacağını umuyorum.

 

 

Ben tarih fakültesindeyken Sokolov’u çok görmüyordum. Bu yazdıklarım onun hakkında değil. Bu post, fakültedeki alışıldık cinsiyetçiliği sıradan, gündelik bir şey haline getiren ortamla ilgili. SPBDÜ Tarih Fakültesi’nde öğrencileriyle sevgili olmayı o zamanlar normal gören başka bir sürü hoca vardı, hala da var. Bunları 10 sene önce ben orada öğrenciyken de herkes biliyordu, şimdi de herkes biliyor. Bazı kız öğrencilerin hocaları tarafından hamile bırakıldığını da biliyorlar. Ancak asıl mesele, 2005-2010 yılları arasında ben orada öğrenciyken, ağır çağdışı cinsiyetçiliğin fakültede normal karşılanmasıydı. Danışman hocamın bana “bacaklarımın ne kadar güzel olduğunu” söylemesi, kızların derslerle uğraşmak yerine sevgili yapması gerektiğini, popo sallamayı ödev yapmaktan daha iyi becerdiklerini söylemesi normal karşılanıyordu. Benimle aynı dönemden kızlar ve şu an orada okuyan kızlar, sözünü ettiğim danışman hocanın hala kız öğrencilere böyle “masum” görünen iğrenç şakalar yapmaya devam ettiğini biliyordur. Latin hocamız bize tecavüze uğrayan çıplak kızlarla ilgili komik şiirler okuduğunda, kadın dediğin bilimle değil mutfakla uğraşır gibisinden şakalar yaptığında hepimiz sınıfça gülerdik. Birinci Petro dönemi alanında uzman hocamızın ne kadar derin dekolte giyersek (ona “bakacak bir şey” gerekiyormuş) o kadar yüksek not alacağımızı söylemesi normaldi. O zamanlar bu tür “sululuklara” hepimiz gülüp geçiyorduk.

 

Şimdi akla bir sürü soru geliyor. Böyle bir normun olması ve herkesin bundan haberi olması ne anlama geliyor? Düzgün davranan hocaların bile SPBDÜ Tarih Bölümü’ndeki bütün bu hocalardan haberdar olmaları ne demek? Kendisini ülkenin en iyi akademik kurumlarından biri olarak gören bir üniversitede böyle bir normun olması ne kadar normal? Böyle “masum” cinsiyetçi şakaların yapıldığı bir ortam, hocaların öğrencileriyle seks yapabildiği, farklı mizah anlayışlarının ve aşağılayıcı yorumların hoş görüldüğü bir ortam ne kadar normal olabilir? Sokolov 2008’de öğrencisini dövmeden önce neden hapse atılmamıştı? Neden fakülte hocalarının öğrencilerinden çocukları oluyor? Belki tam da şimdi, olaylar bu kadar akıl almaz ve korkunç bir hal almışken bu sorulara biraz kafa yormanın zamanı gelmiştir? Bu sadece Tarih Fakültesi’ni ilgilendiren bir sorun değil, sadece SPBDÜ’nin sorunu da değil.

 

Aklıma takılan başka bir soru da şu: biz bütün bunları onaylıyormuş gibi mi duruyorduk? Latin hocamızdan en sevdiği şiirlerden okumasını isteyip onu videoya çekiyorduk. Şiir de şöyleydi: “Güzel çıplak bir kız çalılıkta uzanıyor / Başkası olsa ona tecavüz ederdi ama ben kızı tekmeleyip geçtim.” Biz bunları dinleyip eğleniyorduk. Hocadan bize Latince dilbilgisi anlatmasından çok şiirlerinden okumasını istiyorduk. “Burada hocalık yapan herife bak” diye adamla dalga geçiyorduk. O da final sınavı yapmadan hepimize yüksek notlar veriyordu. Ya da danışman hocam – onu hep tonton dede gibi görürdüm; şakaları beni rahatsız ederdi ama fazla ciddiye almazdım. Ona da sınıfça gülerdik. Bazen, “Nasıl böyle şakalar yapabiliyorsunuz? Utanmıyor musunuz!” gibi şeyler söylerdik ama biz de “şakasına” derdik, ciddi değildik. Bütün bu anlattıklarım, ben dahil, hiçbir hocaya ve öğrenciye garip gelmiyordu, tam tersine gayet normal geliyordu (hala da geliyor). Danışman hocamın kötü bir niyeti yoktu, kadınlara nasıl biliyorsa öyle davranıyordu. Davranışlarının normal olduğunu hatta bize iltifat ettiğini düşünüyordu. Popolar, bacaklar, güzel gözlerle ilgili şakalar yapmak normaldi. Şimdi ona bu şakaların ne kadar uygunsuz ve aşağılayıcı olduğunu, iğrenç olduğunu anlatmaya kalksam bana, “İlahi Yulia’cığım, ben sadece şaka yapıyordum, sana zarar verecek bir şey yapmadım,” der muhtemelen. Asıl sorun burada işte.

 

Bu anlattıklarım, SPBDÜ Tarih Fakültesi’ndeki herkes cinsiyetçi ya da herkes potansiyel birer katil demek değil. Bu post, genç yaşlı bazı hocalar ve öğrencileri arasındaki bu bilinçsizce normalleştirilmiş ve zararsızmış gibi görünen ilişki kültürü hakkında. Kimse sesini çıkarmadan bu kültürün bir parçası oluyor. Ne erkek kadın diğer hocalar ne idare ne de öğrenciler. Bütün bunlardan rahatsız olmadığımızı hatta neredeyse onayladığımızı düşününce durumun ne kadar korkunç boyutta olduğunu anlıyorum.

 

Bu post’un altına Sokolov’un Napolyon kostümü içinde, bir baloda, tarih bölümünden genç bir öğrencisiyle el ele fotoğrafını koymak istemiştim. Ama çok zorlanmama ve tereddüt etmeme rağmen kendi fotoğraflarımdan birini koymanın daha dürüst bir hareket olacağını düşündüm. Beni şimdiki kadar olmasa da o zamanlarda da rahatsız eden bu kültürün benim de bizzat parçası olduğumun kanıtı olarak bu fotoğrafı ekliyorum. Bu fotoğraf 2010 yılında ben onur derecesiyle mezun olduğumda çekilmişti. Fotoğraf bana ya da herhangi bir başkasına garip gelmemişti. Aksine herkes mutlu. Şimdi baktığımda tüylerimi ürpertiyor. Bütün o yorumların yapıldığı ortamda, şakayla karışık bile olsa kızların dekolteli üstler ve kısa etekler giyerek güzel görünmeleri ve dikkat çekmeleri gerektiği söylenen bir ortamı düşününce, evet. Belki de bu fotoğrafta yanlış bir şeyler var.

 

Bu fotoğrafı koymamın amacı birini itham etmek değil o yüzden yüzü yok. Şunu da söylemek isterim ki bence daha farklı bağlamlarda, hocanızı yanaktan öpmek, sarılıp vedalaşmak normal bir şey. Hocanızla arkadaşça bir ilişkinizin olması normal bir şey. İşin içine popo ve bacaklarla ilgili şakalar, cinsiyetçi yorumlar girdiğinde ve genç kız öğrenciler cinsel obje olarak görüldüğünde normallik sınırı bulanıklaşıyor. Bu fotoğraf, SPBDÜ Tarih Fakültesi’ndeki cinsiyetçiliğin en kötü halini resmeden bir fotoğraf da değil. Bu tip davranışların nasıl bu kadar normal ve sıradan bir hal aldığını, insanları iğrendirmek yerine gülümsettiğini gösteren bir fotoğraf sadece.

 

Umarım Sokolov meselesi akademik kurumlar içindeki etik normları bir kez daha düşünmemize vesile olur. Hocalar, öğrenciler 18 yaşını doldurmuş olsa bile, “kendileri istemiş” olsa bile öğrencileriyle sevgili olmamalı. Hocaların öğrencilerini cinsel obje olarak görmeleri hoş karşılanmamalı. Hocaların, şaka yollu da olsa, popolar, bacaklar, dekoltelerle ilgili yorumlarda bulunmaları ya da kimin mutfakla kimin bilimle uğraşması gerektiğini söylemeleri hoş karşılanmamalı. Hocalar sözlerinin öğrencilerin hoşuna gittiğini düşünseler bile.

 

 

Fotoğraf: Yulia Chernyavskaya ve bir hoca.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

MEYDAN

YErmeni ve Azerbaycanlı feministlerden ortak 8 Mart açıklaması: Ataerkil “barışınız” batsın!
Ermeni ve Azerbaycanlı feministlerden ortak 8 Mart açıklaması: Ataerkil “barışınız” batsın!

Gerçek kurtuluştan geçen yol, Azerbaycan ve Ermenistan halkı arasında feminist ilkelere dayanan ve kökten gelen bir örgütlenmeyle mümkün olacak. Bu süreçte birbirimizden uzaklaşmayacak, birbirimize daha çok kenetleneceğiz. Bu baskıcı koşullara ve güç dinamiklerine cevabımız feminist devrimle olacak.

MEYDAN

YKrize Işık Tutuyoruz: Koronavirüs Zamanında Bakım Emeği 4
Krize Işık Tutuyoruz: Koronavirüs Zamanında Bakım Emeği 4

Bir tarafta bakım emeğinin artması ve bunların kadın işi olarak görülmesi, diğer tarafta kolektif bilinç sayesinde koşullara ve vaziyetlere yeni bir anlam kazandıran günlük direnişler.

MEYDAN

YKrize Işık Tutuyoruz: Koronavirüs Zamanında Bakım Emeği 3
Krize Işık Tutuyoruz: Koronavirüs Zamanında Bakım Emeği 3

Kadın işçiler bakım emeğinin ön saflarında yer alıyorlar ve bu savunmasızlık, şiddet ve sömürü zincirinin “en zayıf halkası” onlar.

MEYDAN

YKrize Işık Tutuyoruz: Koronavirüs Zamanında Bakım Emeği 2
Krize Işık Tutuyoruz: Koronavirüs Zamanında Bakım Emeği 2

Hayatın devamlılığını sağlayan sosyal ve duygusal ilişkileri, iş gücü piyasasının  ya da belli bir zümrenin kar ihtiyaçlarından bağımsız şekilde kurabilmek...

Bir de bunlar var

Vatikan Büyükelçisiyle Röportaj: “Eşcinsel bireylere karşı değiliz, aile olmalarına karşıyız”
Karşı Forum: UNESCO neyi koruyor?
Sevgili JK Rowling, Ben Cinsiyet Normlarına Uyum Göstermeyen Otistik Bir Kişiyim ve Kafam Karışık Değil

Pin It on Pinterest