Beklenmedik değildi, bir kaç gündür hastaydı, her şeye hazırlıklı olmamız söyleniyordu. Ama yine de insan sarsılmadan edemiyor. Aretha Franklin, nam-ı diğer Soul’un Kraliçesi, hatta ruhun kraliçesi bu gün hayatını kaybetti.
Şu sahneyi izlediğim günden itibaren (ki ortaokul yıllarıma denk geliyor) yıllar boyunca, Aretha Frankin benim Beyoncé’mdi (yaşım geçince niyeyse Beyoncé benim Beyoncé’m oldu). Hayatım boyunca kaç kişiye “Ağzından çıkanı bir düşünürsen iyi edersin! HAREKETLERİNİN SONUCUNU DÜŞÜNSEN İYİ EDERSİN!” demeyi hayal ettiğimi sayamıyorum bile.
Biraz olsun teselli bulma amacıyla sosyal medyayı taziye evine çevirdiğim şu bir kaç saatte, Aretha’nın hep burun kıvırdığım büyük hiti “Respect” hakkında bol bol düşünme fırsatı buldum. Aretha bu şarkıyı 1967’nin Sevgililer Günü’nde, 24 yaşındayken, New York’ta kaydetmiş. Şarkı esasında Otis Redding’e ait, Aretha pek de rağbet görmemiş bu şarkıyı sanki “saygı öyle talep edilmez böyle talep edilir” dercesine koparıp alıyor Redding’ten. Şarkının Aretha’nın sesiyle bir sivil haklar ve feminizm marşına dönüşmesi hiç şaşırtıcı değil. Hepsinin ötesinde, LGBTİ+dan Siyah mücadelesine, tüm kimlik hareketlerinin özüne işleyen, onurlu bir yaşam sürme arzusunu öyle güzel anlatıyor ki. Para, pul, fırsat eşitliği, adalet ama hepsinin ötesinde saygı, tek istediğimiz biraz saygı…
Zannediyorum “Respect”in marşa dönüşmesi biraz bizim bu gün feministler olarak “Sana Ne Kime Ne” ile kurduğumuz ilişkiye benziyor. Ajda Pekkan’ı Ajda Pekkan’a rağmen sevmek, hakikaten kolay bir iş değil. Mevzuu Aretha olunca ise durum çok farklı. Taziye turum esnasında şu habere rastlayınca, içim daha 27 yaşında “Kraliçe” lakabını alan Aretha Franklin’i düşünüp bir kez daha kamaştı.
“Soul Kraliçesi Aretha Franklin, şayet mahkeme kendisine izin verirse ‘ister 100 bin dolar olsun ister 250 bin dolar’, Angela Davis’in kafeletini ödemeye hazır olduğunu söylüyor.” Böyle başlıyor haber ve Davis’in nasıl da azılı bir suçlu olduğunu anlatarak devam ediyor. Malumunuz Davis o dönem, FBI’ın en çok aranan on kişi listesine girmiş ve yakalanmış vaziyette. Haberde Davis’in silah temin etmesi sebebiyle suçlandığı Soledad Kardeşler mahkeme saldırısı ve “herkesçe bilinen bir komünist” olması anlıyor. Haberin devamında Aretha “gelsin baba gelsin devlet gelsin cop”a bağlıyor. Daha da enteresanı, kendisinin de hapis gördüğünü açıklıyor.
“Babacığım (Detroit papazı C. L. Franklin) diyor ki ne yaptığımı bilmiyormuşum. Yani, saygım sonsuz tabii ama inançlarıma da sadık kalacağım. Angela Davis özgür kalmalı. Siyah insanlar özgür kalmalı. (Detroit’te huzuru bozmaktan) Ben de hapse atıldım ve biliyorum ki huzur bulamıyorsanız huzuru bozmak zorunda kalıyorsunuz. Hapis cehennem gibi. Mahkemelerimizde biraz olsun adalet varsa onu özgür göreceğim; komünizme inandığım için değil ama Siyah bir kadın olduğu ve Siyah insanlara özgürlük istediği için. Param var, Siyah insanlardan edindim; beni finansal olarak bunu yapabilir hale getirdiler ve ben de bunu halkıma yardımcı olabileceğim şekilde kullanmak istiyorum.”
Halkın sana kurban olsun. Bu halk senin arkanda. Hoşçakal kraliçem. İstediğinden, gördüğünden fersah fersah saygıyı hak ettin. RESPECT!