Moskova’daki Kurtarıcı İsa Katedrali’nde verdikleri izinsiz konser nedeniyle tutuklanan ve halen hapiste olan feminist punk grubu Pussy Riot hakkında kararın 17 Ağustos’ta çıkması bekleniyor.
Grup üyelerinden Yekaterina Samutsevich’in mahkemede yaptığı kapanış savunması şöyle:
“Davaların sonundaki bu tür kapanış açıklamalarında, sanıklardan pişmanlıklarını veya işledikleri suçtan ötürü hissettikleri üzüntüyü ifade etmeleri ya da hafifletici sebepleri saymaları beklenir. Benim ve grup üyesi arkadaşlarımın davasında ise bu tamamen gereksiz. Bunun yerine ben, başımıza gelenlerin sebepleri hakkındaki görüşlerimi belirtmek istiyorum.
Yekaterina Samutsevich
Vladimir Putin’in KGB’de beraber çalıştığı Kirill Gundyaev’in Rus Ortodoks Kilisesi’nin başına geçtiği an, Kurtarıcı İsa Katedrali’nin iktidarın siyasi stratejisinin önemli bir simgesi haline geldiği düşünen insanların gözünde zaten belli olmuştu. Gundyaev kilisenin başına geçtikten sonra Kurtarıcı İsa Katedrali, Rusya’da iktidarın asıl kaynağı olan kolluk güçlerinin siyasi amaçları için gösterişli bir sahne olarak açıkça kullanılmaya başlandı.
Putin, Ortodoks dinini ve estetiğini kendi amaçları için sömürme ihtiyacını neden hissetti? Ne de olsa çok daha laik iktidar araçlarını kullanabilirdi- örneğin, kamu şirketlerini, veya dehşet saçan polis sistemini ya da itaatkar yargı sistemini. Belki de sebep Putin iktidarının sert ve başarısız politikalarıydı; Kursk denizaltısı kazası, sivil vatandaşların güpegündüz bombalanması ve Putin’in siyasi kariyerinin diğer tatsız anları ona istifa etme zamanının geldiğini düşündürüyordu; yoksa Rusya halkı onu görevden alacaktı. Görünen o ki, bu noktada Putin Rusya’nın başındaki uzun iktidarını sürdürecek daha ikna edici, doğaüstü bir garantiye ihtiyaç duydu. İktidarın demokratik seçimler ve sivil toplum gibi dünyevi görünümlerinden değil, Tanrı’nın ta kendisinden kaynaklandığı, tarihsel olarak Çarlık Rusyası’nın yükseliş dönemiyle ilişkilendirilen Ortodoks dininin estetiğini kullanmak gerekecekti.
Maria Alyokhina
Peki bunu nasıl başardı? Ne de olsa hala laik bir devletimiz var, tetikte ve eleştirel bir zihne sahip toplumumuzun dini ve siyasi alanların herhangi bir şekilde kesişmesinin hemen önüne geçmesi gerekmez miydi? Bu noktada, görünen o ki, iktidar sahipleri Ortodoks estetiğin Sovyet döneminde yaşadığı bir eksikliği istismar ettiler. Ortodoks dininin etrafında kayıp bir tarihin halesi vardı. Rus Ortodoks kilisesi totaliter Sovyet rejimi tarafından ezilmiş, hasar verilmiş bir kurumdu ve dolayısıyla muhalif bir kültür öğesiydi. İktidar sahipleri bu tarihsel kayıp etkisini kendi çıkarları için kullanmaya karar verdiler, ve Rusya’nın kayıp uhrevi değerlerini onarmayı hedefleyen yeni projelerini ortaya koydular. Bu projenin Rus Ortodoksluğu’nun tarih ve kültürünü korumaya yönelik samimi bir kaygıyla çok az ilgisi vardı.
İktidarla olan mistik bağlantısı çok geçmişe giden Rus Ortodoks Kilisesi’nin bu projenin medyadaki ana uygulayıcısı olarak karşımıza çıkması da oldukça mantıklıydı. Ayrıca Rus Ortodoks Kilisesi’nin –iktidardakilerin tarihe yönelik kaba yaklaşımlarına karşı çıktığı Sovyet döneminin aksine – günümüz kitle kültürünün tüm uğursuz görünümlerine de kendi çeşitlilik ve hoşgörü anlayışıyla karşı çıkması gerektiğine karar verildi.
Nadezhda Tolokonnikova
Bu son derece ilginç siyasi projenin uygulanması için ciddi sayıda profesyonel ışık ve video ekipmanı, ulusal TV kanallarında saatler sürecek canlı yayınlar için yayın zamanı ve ahlak yükselten haberlerin yapılabilmesi için sayısız arka plan çekimi gerekiyordu. Bu arka planların üzerine Patrik’in iyi hazırlanmış konuşmaları ekleniyor, böylece Putin için zor bir dönem olan seçim kampanyası sırasında inananların doğru siyasi tercihi yapmalarına yardımcı olunuyordu. Üstelik doğal, sürekli ve gerekli bir şeymiş izlenimi yaratmak için bu çekimlerin sürekli yapılması, gerekli imgelerin hafızaya kaydedilmesi, sürekli güncellenmesi gerekiyordu.
Bizim Kurtarıcı İsa Katedrali’ndeki “Tanrı’nın Annesi Meryem, Bizi Putin’den Kurtar” şarkısıyla gerçekleştirdiğimiz ani, müzikli gösterimiz iktidar sahipleri tarafından bu kadar uzun süredir üretilen ve korunan bu medya imgesinin bütünlüğünü ihlal etti ve sahteliğini gözler önüne serdi. Performansımızda, Patrik tarafından tasdik edilmeyi talep etmeden, Ortodoks kültürünün görsel imgesiyle protest kültürü birleştirmeye cesaret ettik, aklıbaşında insanlara Ortodoks kültürünün sadece Rus Ortodoks Kilisesi’ne, Patrik’e ve Putin’e ait olmadığını, sivil başkaldırıdan ve protestodan yana da olabileceğini hatırlatmaya çalıştık.
Katedralde gerçekleştirdiğimiz medya ihlalinin yarattığı büyük ölçekli tatsız etki belki yetkilileri de şaşırttı. Performansımızı önce kalpsiz, militan ateistlerin gerçekleştirdiği bir eşek şakası olarak sunmaya çalıştılar. Ama çok büyük bir hata işlediler, çünkü bu noktaya gelindiğinde biz zaten ülkenin ana siyasi simgelerine yönelik medya saldırıları gerçekleştiren Putin-karşıtı feminist bir punk grubu olarak biliniyorduk.
Sonunda, bizim masum yaratıcılığımızın sebep olduğu geri döndürülmesi imkansız siyasi ve simgesel kayıpları göz önünde bulunduran yetkililer, halkı bizden ve bizim konformizm karşıtı düşüncelerimizden korumaya karar verdiler. Kurtarıcı İsa Katedrali’nde karmaşık punk maceramız böylece son buldu.
Şu anda bu davayla ilgili karışık hisler içerisindeyim. Bir yandan, suçlu bulunmayı bekliyoruz. Yargı mekanizması karşısında bizler birer hiçiz ve kaybettik. Öte yandan, kazanan biziz. Artık bütün dünya bizim yargılandığımız ceza davasının sahte ve uydurma olduğunu görüyor. Sistemin bu mahkemenin baskıcı yapısını saklaması mümkün değil. Rusya, bir kez daha, Putin’in uluslararası toplantılarda göstermeye çalıştığından farklı görünüyor dünyanın gözünde. Hukuk devletine giden yolda atılacağını söz verdiği adımların belli ki hiçbiri atılmadı. Davamızda mahkemenin nesnel davranacağı ve adil bir karara varacağı yolundaki açıklaması ise Putin’in tüm ülkeyi ve uluslararası kamuoyunu aldatmaya yönelik bir diğer çabası. Söyleyeceklerim bundan ibaret. Teşekkür ederim.”
Tanıdık gelen bir yeri oldu mu?