Polonya'da neler oldu?

MEYDAN

Polonyalı Kadınlar: “Bu Kirli Bir Oyun Ama Kolay Kolay Sinmeyeceğiz”

Geçtiğimiz Pazartesi, 3 Ekim 2016’da, kadınlar Polonya’da ülke çapında greve gittiler. Ülkenin pek çok yerinde yürüyüşler, gösteriler yapıldı. Tüm bunlar hükümetin kürtaj yasağı yasası üzerinde yapmayı planladığı değişikliklere karşı düzenlendi. Gösterilerden üç gün sonra Polonya hükümeti yasa değişikliğinin rafa kalktığını açıkladı ve şimdilik geri bir adım atmış oldu, fakat bu hamlenin bir çözüme değil, meselenin dondurulmasına yönelik siyasi bir manevra olduğuna dair yaygın bir kanaat var. Polonya’da kürtaj 1993’ten beri yasak.

 

Bu gösteriden görüntüler Türkiye’de de hem basında, hem de sosyal medyada bol bol yer aldı. Fakat belki kafa karıştırıcı bir yanı var meselenin. “Kara Pazartesi” grevi, kürtaj yasağına yönelik değil, yasada yapılması önerilen bir değişikliğe karşı düzenlendi. Kürtaj, sadece üç durum söz konusu olduğunda mümkün Polonya’da: Hamilelik bir suç neticesinde ortaya çıkarsa (tecavüz, ensest vakaları), kadının hayatını tehdit eden bir durum varsa ya da fetüste tespit edilen, yaşamın devam etmesine engel olacak anomali durumlarında. Önerilen yasa, bu durumlar söz konusu olduğunda bile kürtajı yasaklayacak bir düzenleme öneriyor.

 

Polonya’da olanları ve olacakları yürüyüşe katılanlarla, belki hatta düzenleyenlerle konuşmak istedik. Facebook üzerinden ilgili olabilecek kişilerle mesajlaşmanın ardından, yakın çevremden ama Polonya’da yaşamayan bir kadın aracılığıyla meselenin ilginç bir yerinde duran başka birine ulaştık. İnternet üzerinden sağladığı gönüllü hizmetle, kürtaj olmak isteyen kadınlara Almanya’daki kliniklere ulaşmaları için aracılık ediyordu bu kadın. Ama yürüyüşlere katılamadığı için görüşmek istemedi. Ve sonra Aleksandra Prajs ile yolumuz kesişti.

 

Aleksandra 38 yaşında, iki çocuk annesi, çalışan bir kadın. Polonya’nın güneyinde Bytom isimli, nüfusu iki yüz bine yakın bir kentte yaşıyor. Bytom’da düzenlenen grevi üç kadın arkadaşıyla düzenlemiş. Son iki senedir kent meseleleriyle ilgili, kurucuları sadece kadınlar olan bir harekette aktif olarak çalışıyor. Kısaca sonu greve varacak gelişmeleri ve bence en önemlisi kendi deneyimini aktardı. Röportajda bir yerde Polonya’da 1990-95 arasında başbakanlık yapmış Lech Walesa’nın adı geçiyor. Walesa, 1980’lerin başında komünist bloktaki en büyük işçi sendikasının lideriydi. İşçi haklarını savunmak için ülke çapında gösteriler oldu o dönem. Hükümet bu sendikayı bastırmak için iki sene süren bir olağanüstü hal uyguladı, sonunda masaya oturuldu ve 1989’daki çöküşün ardından Walesa’nın liderliğindeki “Dayanışma” sendikası yapılan ilk seçimlerde yönetimi üstlendi.

 

 

Gelinen son durumda hükümet gösteriler karşısında geri adım attı fakat kürtaj yasağı devam ediyor?

Evet öyle, tasarı geri çekildi. Kürtaj ise isteğe bağlı değil Polonya’da. Bazı durumlarda yapılabiliyor.

 

Yürüyüşe katılanlar arasında kürtaj yasağına karşı olanlar da vardı mutlaka ama nedir genel durum acaba?

Bu biraz karışık bir konu, açıklamaya çalışayım.

 

Herşey bu yılın bahar aylarında başladı. Kürtaj karşıtları, kürtajın tümden yasaklanması için destek toplamaya başladılar. Aynı dönemde bazı sol görüşlü gruplarda bu yasağa karşı bir hareket başlattılar, bu hareketin adı Ratujmy Kobiety, (Kadınları Kurtaralım).

 

Kürtaj karşıtları, kiliselerde 500.000 kadar imza topladılar ve projelerini parlementoya sundular. Bu arada Ratujmy Kobiety de aynı imza toplama işine girdi, 250.000 imza toplandı. Onların öncelikli amacı kürtaj yasağının tümden kaldırılmasıydı. Bu imza toplama süreçlerinde pek çok tartışma yapıldı kürtaj yasası üzerinde yapılacak olası değişikliklerle de ilgili.

 

Polonya’da Katolik kilisesi güçlü bir pozisyonda, özellikle PiS’in (Prawo i Sprawiedliwość, “Hukuk ve Adalet Partisi”) tek başına kazandığı son seçimden bu yana. Bu parti seçim kampanyalarında kiliseden önemli bir destek aldı. Aslında kilise 1989’dan beri güçlü bir durumda. 1990’ların başında devlet, kiliseyle kürtaj yasağına dair bir çeşit anlaşmaya vardı. Bu tarihten önce ülkede kürtaj serbestti. Bu anlaşmadan sonra kürtaj katı biçimde yasaklandı. Tecavüz, ensest gibi durumlar sonucu oluşan hamilelikler, annenin yaşamını tehlikeye sokan durumlar ve fetüsün yaşamasının mümkün olmadığı durumlar hariç bırakıldı. Tabii bu yeni durum, yani yasak hiçbir sorunu çözmedi. Pratikte olan şu: Kadınlar kürtaj olmak için ya yurtdışına çıkıyor ya da yeraltında yapılan kendi hayatlarını tehlikeye atacak tıbbi müdahaleleri, sağlıklı olmayan koşulları tercih etmek zorunda kalıyorlar.

 

Kürtaj yasağına tümden karşı olan Ratujmy Kobiety gibi hareketlere bakarsak şunu söyleyebilirim. Buradaki kadınların bazıları için kürtajın serbest bırakılması çok radikal bir şey. Bu kadınlar kürtajın serbest bırakılması için mücadelede yer almak istemiyorlar ama kiliseye ve parlamentoya yine de “Hayır” diyorlar, bu son yasal düzenlemenin temel insan haklarına aykırı olduğuna inanarak. Ekim 2015’ten beri yönetimde olan PiS, bu konuda anayasanın bağlayıcı kararına saygı göstermiyor. Polonya’da kendimizi güvende hissetmiyoruz bir anlamda, bu sebepten son dönemlerde sosyal direniş hareketleri daha güçlü hale geldi. PiS’in seçimi kazandığı günden beri pek çok konuda protestolar oldu ülkede.

 

Hükümetin geri adım atmış olmasını nasıl değerlendiriyor kadın örgütleri? Siyasi bir manevra mı durumu kontrol altına almak için?

Kesinlikle öyle. Bana kadınlar arasındaki dayanışmayı hafife alıyorlar gibi geliyor ama protestolara katılan kadın sayısının yüksekliğinden, etkiden, Kara Pazartesi grevinden şaşkına dönmüş olabilirler. Köşeye sıkıştılar.

 

Ne manada?

Gösterinin ardından, iki hafta evvel kabul edilen barbarca projelerini geri çektiler. Fakat bu çekilme şu an kürtaj karşıtlarını çok öfkelendiriyor. Kendilerini aldatılmış hissediyorlar, tıpkı bizim bu grevden önce hissettiğimiz gibi.

 

Kaç kadından bahsediyoruz? 35.000 katılımcı olduğu söyleniyor?

Daha üstünde olmalı o rakam diye tahmin ediyorum. Ülke çapında yüzlerce yerde toplanıldı, ama tam rakamı söylemek güç.

 

Sen neredeydin o gün?

Kendi şehrimde, Bytom’daydım. Arkadaşlarımla buradaki grevi organize ettik.

 

Kaç kişiye ulaşabildiniz?

400 kişi toplandı burda, Facebook üzerinden bunun iki katı kadar insana ulaştık. Aslında başlangıçta 30-50 kişiyle sokağa çıkacağımızı düşünmüştük ama birkaç gün içinde beklediğimizde çok daha fazla bir ilginin olduğunu gördük. Bütün ülke geneli için de bunu söyleyebilirim, rakamlar herkesin beklediğinden daha yüksek oldu. Atmosferi çok güzeldi yürüyüşün, geçtiğimiz aylar boyunca sessiz kalan genç kadınlar da vardı, yaşlı kadınlar da gelmişti.

 

14560095_582190741906093_2394740851277811185_o

Bytom’da gösteri gününden.

 

Elbise askılarını sormak istiyorum sana. Çok etkili, çok üzücü, sarsıcı bir görüntü elbise askısı bu türden bir yürüyüşte. Bu fikir nasıl çıktı acaba ortaya?

Elbise askıları sembol olarak kullanıldı. Çünkü kadın bedenine yönelik saldırıyı, şiddeti temsil ediyorlardı. Kadınların aklına, bedenine gösterilmeyen saygının sembolüydü. Kadınların bedenleriyle ilglili verecekleri kararda yalnız bırakılmalarının, profesyonel destek alamamalarının trajedisini yansıtıyordu. Elbise askılarını PiS’in parti binalarının önüne de bıraktık. Bizleri, haklarımızı temsil etmediklerini, bizleri yanılttıklarını anlatmak için. Elbise askılarının evlerde, profesyonel tıbbi yardımın olmadığı durumlarda hamileliğin sonlanması için kullanılan bir araç olduğunu sanmıyorum artık. Ama geçmişte kullanılıyordu ve o görüntü şok ediciydi. Öfkemizi yansıtmak için iyi bir araç oldu.

 

Yürüyüş gününde yaptıklarınızdan, orada olanlardan bahseder misin bize, senin deneyimin nasıldı?

Kendi şehrimde birkaç senedir aktivistim. Bu yürüyüş daha önce gördüklerime pek benzemiyordu. Polonya için yeni bir şey bu, komünist blokun çöküşünden, yarı serbest ilk seçimden beri yaşadığımız en kapsamlı gösteriydi. Yani şunu demek istiyorum: İnsanların arasında oluşan bağı hiç böyle hissetmemiştim şimdiye dek, içinde yaşadığım toplum derin bir yarılma yaşıyor şu an. Göstericiler arasındaki bağdan bahsediyorum tabii. Ben kendi anne, babamdan 1980’lerde Lech Walesa tarafından liderlik edilen, işçi sendikasının büyük gösterilerini çok dinledim, Kendimin böyle, bu türden bir direnişe tanıklık edeceğimi hiç düşünmemiştim. Yani şimdi olanlarla, Walesa zamanını kıyaslamak tam doğru değil biliyorum ama yine de bir benzerlik var aralarında.

 

160422-poland_-0514_cd57a712238f608fe315aa4b55630077.nbcnews-ux-600-480

Alik Keplicz / AP

 

O günden, bunu da asla unutmam dediğin bir şey, bir görüntü, anı kaldı mı?

Konuşmamı yaparken, şehrin merkezi bir yerinde 400 kadar insan toplanmıştı. Ağlayan kadınları gördüm, herhalde onu unutmam. Çok coşkuluydu herkes ama aynı anda çok da öfkeliydiler. Her ikisi aynı anda olabiliyordu.

 

Konuşmanda neler dedin?

Ben okullarda verilen cinsellik eğitimine odaklandım konuşmamda. Adı “aile yaşamına hazırlık” olan bir ders var ve din öğretmenleri tarafından veriliyor. Yani okullarda bir din eğitimi de veriliyor ve sadece katolik inancının meselelerini kapsıyor bu ders. Çocukların edindiği bilgi korunmanın nasıl zararlı olduğu anlayacağın. Böylece bu konuda hiçbir hazırlığı olmayan çocuklar büyüdüklerinde korunma yöntemlerine dair yeterli bilgileri olmadan başlıyorlar hayata ve bazıları yasadışı kürtaj ile tanışıyorlar. Bir istatistiğe göre ülke çapındaki hamileliklerin yüzde 10’u kadarını küçük yaştaki, ergenlik çağındaki kadınlar yaşıyor. Ben de konuşmada bu türden bir eğitimin okullarda verilmesinin öneminden, din kaynaklı önyargılardan bahsettim. Bir arkadaşım konuşmasında tecavüz, ensest, hayatta kalmayı engelleyen bir sorunla oluşan fetüsten, tüp bebek uygulamalarından bahsetti. Söz konusu yasanın, göründüğünden çok daha karmaşık bir konuya ilişkin olduğuna dair insanları bilinçlendirmeyi hedef aldık.

 

Sırada ne var peki? Mesele böyle kapanmayacak belli ki?

Daha bugün itibariyle, 24 Ekim’de bir gösteri, grev üzerine konuşuluyordu. Yeni gösteriler kesinlikle olacak. 3 Ekim’de olan bir uyarıydı diye düşünüyorum ve hükümet geri çekildi. Ama bu kirli bir oyun, Katolik kilisesi önemli bir oyuncu burada ve biz de öyle kolay kolay sinmeyeceğimizi göstermek istiyoruz.

 


 

 

Ana görüntü: Janek Skarzynski/AFP/Getty Images

 

Barbara Tomaszewicz’e, Katarzyna Waniek’ye Agata Kukula’ya teşekkürler.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

TARİH

YKarpuz Kabuğundan Taç
Karpuz Kabuğundan Taç

Maraton yüzen ilk kadın sporcu Canan Ateş, 1979'da katıldığı bir TRT programında yüzücülük kariyerini anlatıyor.

ECİNNİLİK

YAnnesi Amelya Hanım’ı Oynarken Adile Naşit
Annesi Amelya Hanım’ı Oynarken Adile Naşit

Annesi Amelya Hanım rolünde Adile Naşit kendi çocukluğuna bakıyor.

SANAT

YSöyleşi: Şövket Elekberova, Pıçıldaşın Lepeler
Söyleşi: Şövket Elekberova, Pıçıldaşın Lepeler

Sovyet Azerbaycanı'nın efsanevi ismi Şövket Elekberova'nın bu şarkısı neler anlatıyor?

ECİNNİLİK

YSanal Ev İşleri Sergisi: Sonsuz Patates
Sanal Ev İşleri Sergisi: Sonsuz Patates

Ne yapalım, nasıl yapalım da görünür hale getirelim ev işlerine gömdüğümüz zamanı? 

Bir de bunlar var

Erkek-Devlet Şiddet Tekeline Karşı Feminist Şiddet Meselesi
Sevdiklerinden Şiddet Gören Çocuklara Ne Demeliyiz?
Korona Günlerinde Dört Duvar Arasında

Pin It on Pinterest