Hayatımız ne zaman bu kadar dizi etrafında döner oldu dostlar? Şaka şaka bunlara kafa yormaya şu an niyetim yok, olan olmuş. Orange Is The New Black 4. Sezon bugün yayına giriyor – her zaman olduğu gibi tüm bölümleri aynı anda. Oturup 13 bölümün tümünü birden haftasonu hatmetmeden önce (rüyanıza girer vallahi benden söylemesi) süreci mümkün olduğunca uzatmak için geçen sezon itibariyle karakterleri nerede bıraktığımıza ve bu sezon bizi nelerin beklediğine bakalım dedim (bu sezon bizi nelerin beklediğine bakalım mı güzel kız?). Geçen sezon bir sene önceymiş bu arada, işte hayat böyle geçiyor (susmuyordu).
Üçüncü sezon finalinde, eski gardiyanlar yeni müdür Caputo ve reformlarına karşı isyana kalkışıp iş bıraktığı için tutuklular topluca Litchfield’dan kaçmıştı. Kaçıp da çok uzağa gitmemişleri gerçi, finalin son sahnesinde yakınlardaki gölde şenlik vardı.
Alex: Herkes gölde eğlenirken, Alex’in bütün sezon boyunca damla damla biriken paranoyası sonunda gerçeğe dönüşmüştü, ama saldırı beklediği yerden değil, bir gardiyandan geldi. Bu sezonun büyük sorularından biri Alex’e ne olduğu. Fragman aşağıda, isterseniz bakın.
Caputo: Zavallı Caputo ya. Ne yapsın bu adam? Geçen sezon Litchfield devletten özel bir şirkete geçmiş, işin başına da şirketin patronunun konudan habersiz oğlu gelmişti. Ortalık yerde dayak yemesini engelleyemedikleri Sophia’yı tecrit etme konusunda yönetimle çatışan Caputo, sonunda sahiplerin dediklerini yaptı ve kendisi de müdürlüğe terfi etti. Etti de, müdür olur olmaz eski gardiyanlarla arası bozuldu, bir değil iki firarla uğraşmak zorunda kaldı. Daha doğrusu ikincisiyle nasıl baş ettiğini bu sezon göreceğiz. Göle kaçan herkesi tecrit hücrelerine atamayacaklarına göre bakalım ne yapacaklar.
Piper: Kodes Piper’ı çok bozdu. Değil, içindeki müthiş kendini beğenmiş, bencil, şımarık insanı ortaya çıkardı aslında. Geçen sezon Piper’ın don ticaretini ilerletişini, bir yandan da canının derdine düşmüş Alex’ten uzaklaşıp Stella isimli fazla güzel bir hanımla yakınlaşmasını izledik. Fakat Stella’nın donlardan kazandığı paraları çaldığını fark eden Piper, sezon finalinde vur dediler öldürdün seviyesinde bir hareketle, cezasını doldurup hapisten çıkmak üzere olan Stella’nın koğuşunu yasaklı maddelerle doldurup kadını belirsiz bir süreliğine yeniden -hem de bu sefer maksimum güvenlikli- hapishaneye yollattı. Bunu yaparken de yüzünde bir damla pişmanlık görmedik. Çünkü iğrenç bir insan.
Pennsatucky: Geçen sezon zaten baştan yapmacık olan dinciliğinden sıyrılan Tiffany ile Big Boo arasındaki arkadaşlık dizinin en sevdiğim yanlarından biriydi (Big Boo yan rolden baş role terfi etmiş bu sezon!). Caputo’nun hapishaneye getirdiği yeni ve boktan gardiyanlardan birinin tecavüzüne uğrayan Pennsatucky, Big Boo sayesinde intikamını almıştı ama bu tecavüzün travmasını bu sezon atlatmış olacağı anlamına gelmiyor. Bir de epilepsi krizi numarasıyla tecavüzcüsünün yanında arabada oturma zorunluluğundan kendini kurtardı ama bu sefer de işi Maritza’ya verdiler. Aynı adamdan bir tecavüz daha görmeyeceğiz diye umuyorum.
Sophia: Laverne Cox‘un canlandırdığı trans karakter Sophia’nın oğlu, Latina tayfasından Gloria’nın oğlu ile arkadaş oluyordu. Fakat Gloria, senin oğlun benim oğluma kötü örnek oluyor deyince sinirlenen Sophia Gloria’ya bir tane çakıyordu, sonrası transfobik bir kabus. Sophia diğer tutuklulardan epey bir dayak ve hakaret yedikten sonra üstüne bir de ‘kendi güvenliği için,’ hormon ilaçlarını da alamayacağı tecrite yollanıyordu. Tüm bu olayları başlatan ve haklıyken haksız duruma düşmenin kitabını yazan Gloria’nun suçluluk hissettiğini gördük, ama bir şey yapmadı. Hadi be Gloryam be bu sezon insan ol be.
Sophia karakteri iki gif hakediyor çünkü şu yüzden:
Diğer cephelerde: Daya’nın bebeği sosyal hizmetler tarafından elinden alındı, Nicky, eroin sattığı ortaya çıktığı için maksimum güvenlik hapishanesine gönderildi, Morello kendine bir şekilde koca buldu ve hapishanede evlendi, Red mutfağını yeniden ele geçirdi, alkolden kurtulmaya çalışan Poussey ile intihardan kurtardığı Soso arasında bir yakınlaşma baş gösterdi, Taystee ve Suzanne Vee’den boşalan anne ve korumasındaki kızları rollerini birbirleriyle doldurmaya çalıştılar, başta koşer yemeklerden nemalanmak için Yahudiymiş gibi yapan Siyah Cindy gerçekten din değiştirip Yahudi oldu (bununla ilgili şakalar sel olup akacaktır bu sezon; ben hazırım).
Bu da yeni sezon fragmanı:
Fragmanı siyahların ABD’deki durumuyla ilgili bir espiriyle açmışlar ki insanlar diziyi neden aşırı sevdiğini hemen hatırlasın: Siyah Cindy yine bilmiş bilmiş konuşuyor, “Siyahlar böyle böyle yükseliyor işte. Al bak Obama. Adam başkan olunca, geri kalanlarımız…” derken, Crazy Eyes cümleyi “Hapiste” diye bitiriyor (ABD’de siyahlar toplum nüfusun %12’sini, tutuklu nüfusunun %35’ini oluşturuyor).
Fragmandan gözüme çarpanlar:
– Sevdiğimiz ve sevmediğimiz tüm karakterler duruyor, Alex hariç (ama kasting listesinde ismi geçiyor)
– Hapishanenin yapısı değiştikten sonra 100 yeni tutuklu gelmiş;
– Bunların arasında başörtülü siyah bir tutuklu var (taze Yahudi Cindy ile gerginlik olmuş, efsane diyalog: -Konuyu oraya taşımak istiyorsun yani? -Konuyu oraya çoktan taşıdık, orada ev aldık, eve taşındık, ben şu an mutfağı yeniden yapıyorum)
– Yeni erkek gardiyanlar gelmiş (sakallı olanla Red arasında süzüşmeye dikkat)
– Çok büyük acılar yaşanacak.
Orada burada okuduğum kadarıyla bu sezon epey heyecanlıymış ve mesela Black Lives Matter gibi dış dünyada yaşanan siyasi ve toplumsal olaylar yine Litchfield Hapishanesine yansıyormuş. Hayırlı izlemeler olsun!
