Haziran ayımızın gündemi bambaşka olduğundan bazı şeylerden daha yeni haberimiz oluyor.
Geçen ay ünlü televizyonu aşçısı ve yemek kitabı yazarı Nigella Lawson kocası Charles Saatchi tarafından bir restoranda boğazı sıkılırken ve ağlarken fotoğraflanmış.
Nigella Lawson “Evinizin Tanrıçası Olmanın Yolları” kitabıyla ünlendi ve dünyanın en popüler televizyon aşçılarından biri oldu. Nigella’nın yemek programınlarından birine hiç denk geldiyseniz farketmişsinizdir, vurgu yemek üzerinde olduğu kadar Nigella’nın huzur ve mutluluk dolu ev hayatı; arkada gözüken cici, iyi huylu çocuklar; mükemmel mutfağında, salonunda ya da bahçesinde ağırladığı mütebessim misafirler ve programda asla görünmeyen ama tanrıça Nigella’nın tenselliği, güzelliği, yumuşaklığı aracılığıyla ne kadar mutlu ettiğini “bildiğimiz” evin erkeği/tanrısı üzerindedir.
Televizyonun (ve evliliğin…) yalanlar ve poz vermelerle dolu olduğu yeni bir şey değil ama bu rahatsız edici fotoğrafların özellikle Nigella’nın şovlarının en çok izlendiği İngiltere’de infial yaratmasının sebebi yukarıdaki imajın arkasındaki gerçekle yüzleşme.
Fotoğrafları buraya koymaya önce çekindim ama bu bağlamda, poz verilmezken neler olduğunu anlatması açısından fotoğraflar çok çarpıcı ve hatta görülmesinde bir kamu yararı olduğunu da tartışabilirim. Paparazzinin bir işe yaradığı ender durumlardan belki de.
Pöff. Bakınca tekrar sinirim bozuldu.
Peki fotoğrafların yayınlanmasından sonra ne oldu?
Nigella Lawson hiçbir açıklama yapmadı. Kocası Charles Saatchi ise önce fotoğraflar için “şakalaşmayla karışık minik bir tartışma” dedi. (Karşınızdakinin dehşet içerisinde ve gözyaşlarıyla size baktığı ve durmanızı istediği türden bir şakalaşma… hani olur ya). Nigella’nın burnunu çimdiklediği kare içinse “burnunun ucunda sümük vardı, onu temizliyordum. Domestik tanrıçaların bile yüzünde bazen sümük olur” dedi. Daha sonra Nigella’nin halkla ilişkiler ekibi tarafından özür dilemeye zorlandığını iddia etti ve bu süreçte Nigella’nın kendisini desteklemediğini ifade ederek boşanma davası açtı. Boşanacağı haberini ilk olarak gazetelere gönderdiği bir basın açıklamasıyla verdi.
Charles Saatchi 80’lerde Margaret Thatcher’ı iktidara getiren reklam kampanyasının yaratıcısı olarak ünlenmişti ve 90’lardan sonra modern sanat hamisi olarak servetine servet, ününe ün kattı. Bence bu son olay sonrası ettiği iki çift laf dahi nasıl bir pislik ve psikopat olduğunu gösteriyor ama yine de kendisinin 2012 tarihli “Olabileceğinizin En Kötüsü Olun – Hayat Sabır ve Erdem İçin Fazla Uzun” başlıklı kitabından şu cümlelerini paylaşayım: “Herkes muhtaç, küstah, kalpsiz, mağdur, benmerkezci, hesapçı, kötü kalpli, kindar, açgözlü, kıskanç, kötü huylu ve kötü niyetlidir. Bir ölçüde, bazen. Hayatta olmanın en büyük zevkinin kendi korkunçluğunuzun ve etrafınızdakilerin karakterindeki kusurların tadını çıkarmak olduğunu kabul ettiğinizde ancak, bir ahenk yakalayabilir ve her gününüzü güzel geçirebilirsiniz”
…Kaçın.
