Bunu hakettim!

SANAT

Müzik Şemsiyesi – 2

Sevgili 5Harfliler,

 

Müzik Şemsiyesi’nden tekrar merhaba,

 

Baştan hatırlatalım, bu programda sevdiğimiz filmlerin içinde bulduğumuz güzel sahnelerden ve nihayetinde filmi ölümsüzleştiren şarkılardan bahsediyoruz.

 

Bir önceki bölümde, 2. programımızda içi ölesiye sıkılan, bunalımını çevresine de yaşatmaktan geri durmayan iki kadının hikayesinden bahsedeceğimizi ve bu kadınlardan şarkılar dinleyeceğimizi söylemiştik. Üstümüze alına alına okuyup yazalım.

 

Filmlerden ilki Antonioni’nin L’avventura‘sı. Film, Cannes’da ilk gösteriminde izleyici tarafından yuhlanmış. L’avventura‘nın en sık karşılaştığı eleştiri film boyunca sorgulanan hiçbir konunun cevabının verilmemesi, bir sonuca ulaşmaması veya ismiyle çelişerek izleyiciye alışıldık anlamda bir ‘macera’ yaşatmaması. Dolayısıyla filmin konusunu bir çırpıda anlatmak mümkün, ancak yaşattığı tecrübe ve verdiği mesajı uzun uzun irdeleyebiliriz.

 

Bir çırpıda anlatılacak kısmı şöyle;

 

İçi sıkılan baş kadın karakter filmin 25. dakikasında, ‘zengin ve sığ’ ve sığlıktan kurtulmak isterken birbirine dolandıkça sığlaşan arkadaşlarıyla birlikte gittiği bir adada ortadan kayboluyor. Sonrasında tüm hikayenin üzerine kurulduğu kahraman Anna’yı film boyunca Güney İtalya’nın mükemmel Lipari Adalarında, Sicilya’da, eski Roma mimarisinin arasında, sevgilisi mağrur mimar Sandro ve en yakın arkadaşı Claudia’yla birlikte, babası zengin gençlerin kaybettikleri iphone5’lerini araması gibi aramaya başlıyoruz; samimiyetle ancak dikkatimiz dağılarak… Çok geçmeden (hatta izleyici Anna için endişelenmeye henüz başlamışken) bu erkek ve kadın arasında romantik bir gerilim baş gösteriyor. Şimdiden söylemekte programımızın genel durumu spoiler vermek olduğundan beis görmüyorum; Anna’yı bulamıyoruz, romantik ilişki bir yere varmıyor ve karakterlerden beklediğimiz aymaya da bir türlü denk gelmiyoruz.

 

Film, esasında baş rol Anna ve babası arasında geçen bir diyalogla başlıyor.  Kızı için endişelenen ve uçarılığından şikayetçi diplomat babası; gönül işlerine karışıyor, ve ‘BU ADAM SENİNLE ASLA EVLENMEYECEK’ diyerek Sandro ile ilgili Anna’yı uyarıyor. Anna durumdan feci bir şekilde sıkılmış olarak kendisinin de evlenmek gibi bir derdinin babasından bu sözleri işitene kadar olmadığını söylüyor, ancak sonrasında Anna’nın nihilist gönlü bir anlam arayışına giriyor. Sevgilisinden baymış, babasından baymış, para içinde yüzmesine ragmen hayatta hiçbir şey olmamasından baymış Anna, yakın arkadaşı nispeten daha neşeli Claudia’ya, Sandro’yu artık istemediğini söylüyor. Anna’ya göre tahminen daha varlıksız olduğu için Claudia, Anna’nın söyledikleriyle yaptıkları arasında bir tutarlılık beklerken Sandro’yu almaya gittikleri ‘bohem evi’nde kendisi dışarda beklerken Anna’cıkla Sandro’nun işpişine biraz şaşırıyor;

disardan

 

Sandro’yu da yanlarına aldıktan sonra iki kadın, birkaç arkadaşlarıyla buluşacakları tekneye varıyorlar. Onları teknede daha iyi tanımaya başlıyoruz. Vahiysel bir bıkkınlık içinde savrulan, memnuniyetsiz, paralı, hovarda ve çok iyi giyimli gençlerin hayatlarını izlerken, olacak iş değil ya biz de bunalıyor, bir şeyler olsun istemeye başlıyoruz. Kendilerini eğlendirmek için dalgıçlıktan 5000 parça puzzle’a, pek çok yöntem deneyen cicikuşların, dünyanın en güzel manzarasını fon edinmiş darallarını aşağıda sırayla diziyorum,

 

Screen Shot 2013-01-29 at 9.11.37 PM

-Adalar… Onları anlayamıyorum…

 

 

Rastgele Ciyovanni! Dalmayı seviyorsun demek?

Screen Shot 2013-01-29 at 9.10.41 PM

-Vallahi nefret ediyorum ama uyum sağlamak lazım, n’apıcaksın?

 

 

Screen Shot 2013-01-20 at 7.37.36 PM

(hiç rahat uyuyamadım)

 

Anna kaybolmadan bir süre önce isyan ediyor;

 

Screen Shot 2013-01-29 at 9.09.13 PM

-Amma sıkıcı! Altı üstü yüzeceğiz…                                            (HAÖ!-hay ağzını öpeyim?)

 

Tekne ahalisi adaya çıkmadan önce kendini denize atıverdikten kısa bir süre sonra ‘Köpekbalığı!!’ çığlıklarıyla tekneye geri çıkıyor.  Herkesin ödünü koparan bu gelişme, beklediğimiz MACERA’nın başlangıcı sanıyoruz, ancak o da Anna’nın sıkıcı hayatına renk katmak için uydurduğu bir hikayeden fazlası değil.

 

Screen Shot 2013-01-29 at 9.27.45 PM

-O köpekbalığı hikayesini uydurdum biliyorsun değil mi?

 

Zaten karaya ayak basınca Anna’yı, Sandro ile bir ayrılık konuşması yaptıktan hemen sonra kaybediyoruz.  Arkadaşları adada, Anna’nın eksantrikliğinden ve kendi dertlerinden konuşmaya devam ederek, yine de ellerinden geleni ardına koymayarak, bir süre sonra hava şartlarından ve can sıkıntısından endişelenmeye başlayarak onu arıyorlar.  Neticede Claudia ve aslında artık Anna’yı aramaktansa Claudia’yı baştan çıkarmayı görev edinmiş Sandro hariç hepsi aramızdan ayrılıp, ‘kalabalık ve partili’ hayatlarına geri dönüyorlar. Buradan sonra Macerayı tekrar beklemeye başlıyoruz,

 

Anna en son nerede görüldü?

 

Adalardan kaçakçılar tarafından götürülmüş sonra başına bir iş gelmiş olabilir mi?

 

Soruşturmayı yöneten detektifin konuyla ilgili ne gibi bilgiler koparabileceğiz?

 

HAYIR! Antonioni sağ gösterip sol vuruyor ve bu konular yalnızca karakterlerin üzerine düşünmemizi sağlayacak yan ayrıntılar olarak kalıyor, Claudia diğer adalara araştırmaya gideceğini söyledikten bir sonraki planda kendisini, ekibin geri kalanıyla, bir malikanede şıklarını giymiş keyfini melankoliyle cilalarken görüyoruz.

 

Screen Shot 2013-01-29 at 10.13.53 PM

 

Bu sahneler çok acayip sevgili okuyucu. Anna’nın kaybolmasının üstünden taş çatlasa iki (sayıyla 2) gün geçmişken Claudia’da bir değişiklik oluyor.  Sandro’ya olan hisleri onu, Anna’yı artık aramamaya, ya da içindeki Anna’yı aramaya itiyor.  Tam bu sahnelerde malikanenin içinde neşeyle salınıp Sandro’nun gelişini beklerken, önce onu odasında  süslenirken izliyoruz, sonrasında da bir arkadaşının odasında kısa siyah bir peruk denerken;

 

Screen Shot 2013-01-29 at 10.17.31 PMScreen Shot 2013-01-29 at 10.15.58 PM

(birine benzemiş ama çıkaramıyorum…)

 

Elbette Anna kaybolduktan kısa bir süre Claudia’nın Anna’ya dönüştüğünü söylemeyeceğim, bu bir Lynch filmi ya da bir Pamuk romanı değil, ve daha önce de söylediğim gibi esrarengiz bir tarafı yok. Kaybolan bir kızı aradığımız bir avventuradansa karakterlerin kendilerini, içlerini dolduracak ‘o şeyi’ aradıkları bir macera.

 

Ne var ki Sandro ve Claudia, Anna’ya Bakınma Balayı diyebileceğimiz bir geziye çıkıyorlar beraber. Claudia’nın vicdanını kış uykusuna yatırdığı, Sandro’nun bundan bir kaç gün önce Anna’yı seviyor oluşunu kıskandığı, ürperip ürperip daldığı, kahkahalar attığı yeni bir dönem başlıyor bu balayında.  Ve tüm bu yazının yazılmasına neden olan muhteşem sahneyi izliyoruz.  Claudia radyoda Mina’yı dinliyor ve aşkından deliye dönmüş şekilde dansediyor;

 

 

Burada filmi durdurup size biraz bu şarkının gerçek sesinden, Mina‘dan bahsetmek istiyorum. Anna Maria Mazzini 1958 yılında bir gece klübünde konser sonrası ailesini eğlendirmek için çıktığı sahnede kulübün sahibinin ısrarıyla çalışmaya başlamış.  1959’da ilk olarak İtalyan Televizyonu’nda boy göstermeye başladığı zaman İtalya’nın ilk kadın rock’n roll şarkıcısı olarak dikkat çekmiş. Birlikte çaldığı gruplar değişirken yerel eleştirmenler tarafından büyük ilgi ve destek görmüş.  İlk yurtdışı konserini üniversiteyi bırakıp Türkiye’de vermiş (bir parantezlik hüzün…)  Swing şarkılarının sert versiyonlarını seslendirirken ona ‘çığlıkçıların kraliçesi’ lakabı takılmış.  Bunun dışında hayranları ona çılgın ve hareketli dansı sayesinde ‘Cremona’nın kaplanı’ ve 1.80’e yakın boyu için de ‘bebek’ demeye başlamış.  Uzun bir süre çığlıkları devam etmiş.

 

Ajda’nın rol modeli ve birçok şarkısının da sahibi olan Mina‘nın; otoritelerin oktavlarla anlattığı bir sesi, uzun süre hep doğru ekiplerle çalışacak yeteneği ve çevresi ve isyankarlığıyla harmanlanmış trajik bir hayat hikayesi var.  1963 yılında İtalyan televizyonu tarafından evli bir aktörle ilişkisi ve ondan hamileliği katolik toplumun hoşuna gitmeyeceği gerekçesiyle yasaklanmış ancak halkın yoğun isteği onu yayına geri döndürmüş. (halk ‘miiina! miina!’ diye bağırıyordu sayın izleyiciler…) Yasak kalktıktan sonra bile RAI (italyan ulusal kanalı) bazı şarkılarını seks, sigara ve din gibi konularda kışkırtıcı içeriğe sahip olduğu için yasaklamaya ve yayından kaldırmaya devam etmiş.

 

Platin sarısı saçları, elinden düşürmediği sigarası ve kazınmış kaşlarıyla yarım yüzyıla yakın süredir ‘kötü kız’ imajını üstünden hiç atmamış. Bir kaynakta Mina’dan ‘feminist olduğunu bilmeyen feminist’ diye bahsediliyor. Filmlerde ve albümlerinde birlikte çalıştığı isimler arasında Ennio Morricone de var ki aslında kendisi bambaşka bir müzik şemsiyesi konusu olmalıydı.  Mina’nın Antonioni filmlerindeki kocaman yerinin daha da öne çıktığı L’eclisse‘in temasını da lütfen birazcık izleyin (hem de ucundan Alain Delon görmüş olurduk);

 

 

 

şarkının sözleri şöyle;

 

Bulutlar ve ay

Aşıkların ilhamı

Evet ama,

Benim gibiler için,

Aşk,

Biyolojiktir,

Gerçek aşk,

Zoolojiktir.

Kalbin tam ortasına isabet eden,

Radioaktivite,

Beni ürpertir evet,

Ama sen!

ama sen,

daha da…

daha da…

 

 

Sevgili Müzik Şemsiyesisever 5Harfliler eşrafı,

 

Geçtiğimiz sene Almodóvar, Mina ile ilgili bir film yapmak üzereydi. Yönetmenin IMDB sayfasında filmin çekiminin 2012’de başlayacağı açıklanmıştı. Ancak malesef daha sonra ne sebepleyse proje yürürlükten kalktı. Şimdi sizlerin huzurunda buradan çok sıkı bir 5harfliler okuyucusu olduğunu bildiğimiz Almodóvar’a sesleniyorum,

 

Pedro,

”Por favor disparar biografía de Mina!”

Música Paraguas ekibi  (allahım ne prodüksiyonlar dönüyor bi bilseniz porfavor)

 

Aslında yazının başında sizlere bu bölümde bir filmden daha bahsedeceğimi söylemiştim sevgili okuyucu… Ancak kameraman arkadaşım şu anda karşıdan süremizin dolduğunu işaret ediyor. Bir dahaki programa; bizi nevrozu ve manisiyle avcuna alacak başka bir kadınla tanışmak ve ondan şarkılar dinlemek üzere, esen kalın…

 

Bİ DAKİKA! Son olarak kameraman arkadaşım gösterebilirse Claudia’nın bunalımına geri kavuştuğu ağlatan sahnelerden birinin görselini hazırlamıştık, (jenerik)

 

dialog

C:  Beni sevdiğini söyle.

S:  Seni seviyorum.

C:  Tekrar söyle.

S:  Seni sevmiyorum.

C:  Bunu hakettim.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

ECİNNİLİK

YYunanistan’ın Yeni ‘First Leydi’si Ne Giymeli?
Yunanistan’ın Yeni ‘First Leydi’si Ne Giymeli?

Yunanistan'da Alexis Tsipras yönetiminde yeni bir kemer sıkma karşıtı parti yönetimde. E popüler atasözünün dediği gibi "bütün büyük adamların arkasında büyük bir kadın vardır."

TARİH

YSenin için düşündüğüm çiçekleri bulmak çok zor
Senin için düşündüğüm çiçekleri bulmak çok zor

Frida Kahlo'dan dostu ve meslektaşı O'Keeffe'e, endişe, destek ve aşk dolu bir mektup

SANAT

YMüzik Şemsiyesi – 3
Müzik Şemsiyesi – 3

Bu bölümde yönetmen John Cassavetes'in 'Etki Altında bir Kadın'ından bahsedecek ve müzisyen Harwood'un film için yapmış olduğu ana temayı dinleyeceğiz sayın Müzik Şemsiyesi severler...

Bir de bunlar var

KuirFest için Geri Sayım Başladı!
Batı Sanatında Adam Parçalayan Kadınlar
Tanıştığımıza Memnun Oldum Joan Brown

Pin It on Pinterest