Trump’ın baş danışmanı (ve çoğuna göre iplerinin usta oynatıcısı) Steve Bannon’ın Beyaz Saray’daki görevinden önce yürüttüğü muhafazakar haber sitesi Breitbart.com dijital editörü Milo Yiannopoulos, “13 yaşında bir ergen ile yetişkin bir erkeğin beraberliğinin sorun olmayabileceğini” söylediği görüntülerinin patlamasından sonra dün görevinden istifa etti. Görevini başarıyla sürdürdüğü sırada şöhretine katkıda bulunan haberlerin arasında ‘Doğum kontrol kadınları çirkin ve şişko yapıyor’ gibi kendisinin “trollük” olarak açıkladığı ancak sağ kanadın ekmeğine yağ süren muhteşem başlıklar bulunuyordu. Gazetecilik hayatına, yarım bıraktığı üniversite eğitiminden sonra birkaç mecrada farklı mahlaslar ile yazarlık yaparak başlamıştı, son olarak ortaya çıkan beyanlarıyla ‘pedofili yanlısı’ olarak suçlanmasından önce bir süredir katıldığı konferans ve haber programlarında Müslüman, kadın ve azınlık karşıtı nefret suçları işlemekteydi. Yiannopoulos’u bir ses bombası olarak Amerikan sağı için kıymetli kılan, hatta Trump’ın ‘en sevdiği gazeteci’ haline getiren unsurlar, tüm bu nefret suçlarını işlerken açık gey ve kısmi Yahudi kimliğini bahane göstererek bir objektiflik algısı yaratmasıydı. “Pipi düşkünü bir ibne olabilirim,” diye bağırıyordu Cumhuriyetçi gösterilerde, “ama ben bile solculardan tiksiniyorum!”
1984 İngiltere doğumlu Milo Yiannopoulous garip biri. Bir Slate yazarı, “fakirlerin zengin insan tanımı Trump ise, Trump seçmenlerinin rafine gey entelektüel erkek tanımı da Milo Yiannopoulos” diye gayet güzel özetlemiş; entelektüel olarak yetersiz, şovmen olarak bayat. İddiasında olduğu kural bozucu, argüman yükseltici eğitimli trol’ün altını ne diskur, ne mesleki standart anlamında dolduramayan, İslamın homofobik tezahürlerine dair duyduğu haklı korkuyu “o zaman ülkeye Müslümanları almayalım” noktasına taşımasındaki mantık çatlaklarını göremeyen bir yankı yapıcı. Böyle birinin yalakalığını yaptığı güçlerin yeterince kudret elde ettiği an Müslümanların ve göçmenlerin üstüne kendisini de koyup bir öbek olarak dışarı postalayacağını göz önüne almamasının sebebi tam olarak ne olabilir diye düşünmeden edemiyor insan. Faşistlerin söylediklerini tam olarak, harfiyen yapacaklarını düşünmemesi mi? Amerika bağlamında LGBTQ haklarını göçmenler, kadınlar, siyahlar ve Müslümanlardan çok daha yerleşik ve sarsılmaz bulması mı? Yoksa geminin battığını gayet iyi görüyordu ve bir kurtuluş planı olarak kendisini, yani açık gey kimliğiyle yaşayan birini, aceleyle hükümran ve dolayısıyla zalim tarafa müdahil etmeye mi çalışıyordu aslında? Bunların hepsi olabilir, ancak artık önemi yok: Çünkü bir gün yardımına ve dayanışmasına ihtiyaç duyabileceğini inkar ettiği tüm gruplara hakaretler yağdırdıktan, yaşadıkları mağduriyetlerle alay ettikten sonra bugün Milo Yiannopoulos dünyanın gözünde bir “sapık.”
Yani kendisine duyduğu öz nefret, bugün ekmeğine yağ sürdüğü odaklar tarafından artık kullanılır ve avantajlı değil. Muhafazakar kanadın ne kadar açık fikirli olabileceğinin ispatı olarak kullanılabilir halde değil. Bu yüzden konferans konuşmaları iptal, Simon & Schuster kitap anlaşması iptal, kariyerinin yerinde dumanı tüten bir krater mevcut. Devranın böyle dönebileceği aklına gelir miydi acaba? Geçen ay biri Milo’ya “yakında yaptığın, söylediğin bir şey apolojistliğini yaptığın muhafazakarlara fazla gelecek,” dese, “bir gün saçmalıklarına ihtiyaç duymayacakları kadar palazlanacaklar” dese… Acaba inanır mıydı?
Nefret söylemini, iktidarla tehlikeli özdeşleşmeleri muhalefetin yetersizliğine dair bir kızgınlıkla açıklayabilir miyiz? Ya harala gürele bittiğinde, tüm tozlar yeni bir düzenin üzerine yerleştiğinde kendimizi o alay ettiğimiz, mızmızlıkla suçladığımız pis duyarlıların yardımına ihtiyaç duyarken bulursak? Ya tüm korkular doğruysa ve aslında kimsenin, en vizyoner, kurnaz ve yeteneklilerin dahi, aslında dokunulmaz olmadığı ortaya çıkarsa?
Üzücü olur sahiden de.