Migren tarih oluyor... mu acaba? Onu bir de bilim dostu Türk gazetelerine sormak lazım.

KÜLTÜR

Migren Kolyesi

ntvMigren1

 

Bugünkü bilim haberi analizimiz, NTVMSNBC sitesinde yayınlanan bir advertorial/haber. Metni beraber inceleyelim: 
JAPON BİLİM ADAMLARI MİGREN’İ YOK ETTİĞİNİ AÇIKLADI !

 

Alman ve Japon bilim adamları gerçekleri açıklıyor!

 

Her insanın 10/1’inde görünen migren, kadınların 4/1’inde en sık rastlanan ve tedavisi olmayan bir rahatsızlık olarak belirlenmişti. (Matematikte kümeleri işledikten hemen sonra ilkokulu terk etmediyseniz, kesirler konusunu görmüş olmanız ve 1/10 ya da 1/4  yazabiliyor olmanız gerekir.) Alman bilim adamları 2005 yılında 4 yıl boyunca süren araştırmalar yaptı. Birinci kromozomda bulunan sinir hücrelerinin yanlış sinyaller göndermesi sonucu Migren’in oluştuğunu saptadı (Kromozomlar, alyuvarlar dışında her insan hücresinin çekirdeğinde bulunan, DNA sarmalının kompakt hale gelerek oluşturduğu yapılardır. Her sinir hücresinin, birinci kromozomu vardır, fakat ‘birinci kromozomdaki sinir hücresi’ tanımı, muhtemelen biyoloji tarihinde bir ilktir.). Alman bilim adamlarına göre bu bozukluk genetik bir yapıdan geliyordu (Eğer birinci kromozomunuzda bir sinir hücresi varsa, gerçekten genetik bir bozukluk var. Alman bilim adamları haklı).
Tüm dünya bu bilim adamlarının tedaviye yönelik ilaç çıkaracağını beklerken, Japon bilim adamları bu sinyalleri düzeltecek bir ilaç yapılamayacağını ve yapılsa dahi bu sinyalleri elektromanyetik radyasyon dalgalarının (cep telefonu, bilgisayarlar, uydu alıcıları, modemler, baz istasyonları, elektrikli tüm ev aletlerinin) yol açtığını ve bu yüzden başarılı olunamayacağını ileri sürmüştü. (Başa alıp toparlayalım. Birinci kromozomumda bir sinir hücresi var, bu sinir hücresinin yanlış sinyaller göndermesi sonucu migren oluyorum. Japon bilim adamları da, bu yanlış sinyallerin elektrikli ev aletlerinden geldiğini söylüyor. Bu durumda migrenimin sorumlusu, mutfak robotum mu yoksa birinci kromozomuma yapışmış sinir hücresi mi? İşte bilim dünyası bu soruya cevab veremiyordu.)

 

JAPON BİLİM ADAMLARI HAKLI ÇIKTI!

 

Japonya’da geliştirilen bir buluş ile elektromanyetik sinyalleri engellemeye çalıştığı ispatlandı (Gerçekten harika bir cümle, belirtili nesne kullanımında yeni bir çığır). Bilim dünyasında kabul gören bu teknoloji Migren’i yok etmeyi başardı ve yüz binlerce kişiyi bu hastalıktan kurtardı. Türkiye’de Jinsei Life Power adı altında satılan bu Japon icadı iki yıldır Türkiye pazarında ve her gün kitlesi gittikçe artıyor.

 

Yıllardır Migren rahatsızlığı çeken Jinsei için Yaşar Göçeroğlu: “55 yıldır çektiğim migrenden kurtardınız. Almanya’da tedavi terapileri uygulandı. Tımarhaneye bile yatırdılar ama çözüm olmadı. Avamigran ve tegredol adı verilen test ilaçlarını kullanmama karar verildi. Bu ilaçları 1974 yılından beri kullanıyordum ve Ramazan’da oruç tutmam mümkün bile değildi. Şu anda hem oruç tutabiliyorum hemde o ilaçları kullanmıyorum“ diyor. (Yaşar bey, tımarhaneye yatırılınca migreninizin geçmesini beklemeniz ilham verici bir umut hikayesi)

 

NEDİR BU JİNSEİ LİFE POWER?

 

Türkiye’de ilk ve tek radyo frekans dalgalarını kırdığına dair bilimsel belge içeren tek ürün. (Türkiye’de radyo frekans dalgalarını kırdığına dair bilimsel belge içeren ilk ve tek ürün, denilmek istenmiş. Bu arada radyo dalgalarının, her elektromanyetik dalga gibi, kırılmaya ve yansımaya maruz kalabileceğini, bunun için yeni birşey icad etmeye gerek olmadığını, çünkü su buharı veya sert bir uçurumdan bile kırılabileceğini, herhangi bir metal yüzeyden (özellikle iyi iletken metaller) elektromanyetik dalgaların yansıtılabileceğini hatırlatalım) 2010 yılında İngiltere Kay Pidgeon’da yaptığı bilimsel araştırmanın ilk nicel gözlem hipotezini basına açan Jinsei, Uluslararası kabul görmüş PIP teknolojisi kullanarak vücuda temas halindeyken yapılan ınceleme de vücuda bir auro kalkanı (Vücuttan yayılan ışınsal bir enerji alanı) oluşturduğu ispatlandı. (Aura kalkanının, bir kavram olarak tamamen paranormal olduğunu, bilimsel hiçbir kanıtı olmadığını göz önünde bulundurursak, bu PIP teknolojisi incelemesiyle saptadıkları aura’yı hangi bilimsel kongreye kakaladıkarını merak ediyoruz.)

 

Sıkı takipçileri ve/veya kullanıcıları arasında bu ürünü kullanan ünlü simalar da var. Bunlardan bazıları; Ajda Pekkan, Arda Turan, Fatih Terim, Hakan Yılmaz, Songül Karlı, Ender Saraç, Gökçe Özyol, Emre Belezoğlu, Hakan Şükür, Süleyman Demirel, Nurseli İdiz, Gökçe Özyol, Christof Daum, Hakan Şükür, Songül Karlı, Ozan Orhon, Yılmaz Erdoğan, şeklinde liste uzayıp gidiyor. Televizyon ekranının her köşesinde Jinsei’yi görmek mümkün; Kurtlar Vadisi, Yahşi Cazibe, Kavak Yelleri, Papatyam bunlardan sadece bazıları. (Songül Karlı’yı ve Hakan Şükür’ü iki defa yazmışsınız. Ayrıca, bir ürünün dizide görünmesi, tedavisi açısından nasıl bir kanıt oluşturuyor?)

 

FOX TV Ana haber bültenine göre Ajda Pekkan: “Bana bu kolyeyi Ender Saraç tavsiye etti. Ona müteşekkirim. Vücudumdaki değişikliği anında hissettim. Çok daha zinde çok daha formdayım” diyor.

 

Jinsei’nin resmi web sayfasında kullananların telefon numaralarını bıraktığını da görebiliyorsunuz.

 

Jinsei’nin başarılı sonuçlar aldığı hastalıklar sırasıyla;

 

• Migren
• Panik Atak
• Anksiyete
• Denge Sorunu
• Alzaymır
• Yorgunluk ve Halsizlik
• Stres
• Uykusuzluk
• Kemik ve Eklem Ağrıları
• Baş-Bel-Boyun-Omuz Ağrıları
• Ürtiker
• Uyku Apnesi
• Konsantre bozukluğu

 

DR. Ender Saraç: “Ben kullanıyorum tavsiye de ediyorum, en azından ne yapabilirsek kardır” demiş.

 

Jinsei Life Power yetkilileri, sahte ürün uyarısında bulunuyor. Türkiye’de sadece Alka Grup tarafından satışının yapıldığını ve bu sayede sahte ürünlerin önüne geçtiklerini ekliyorlar. (Peki sahte bilimin önüne nasıl geçeceğiz sevgili Alka Grup?)
Jinsei ile ilgili sormak istediğiniz tüm soruları danışma hattından sorabiliyorsunuz. Daha detaylı bilgi ve yorumlar için web sitemize girebilirsiniz. Ayrıca ürünü bir ay kullanıp fayda görmezseniz iade edebiliyorsunuz. Firmayı veya ürünü araştırdığınız da bu şekilde satışı yapılan ve iki şikayeti olan tek ürün özelliğini de taşıyor.

 

Kaynaklar: (Kaynaklar, ürünü sattığınız site, ve reklamını yaptığınız internet sitesinin arşivinin bütünü! Bu durumda kaynak vermeseniz, daha etik olmaz mı?)

 

http://www.jinseipower.com

 

http://www.jinseipower.com/migren-yorumlari.html
http://www.jinseipower.com/yorumlar.html
http://arsiv.ntvmsnbc.com
Bu haberi okuduktan sonra hemen kaynak olarak gösterilen websitesine yöneldik: jinseipower.com

 

İnternetten istediğiniz ürünü satabilirsiniz, ister burç taşı, ister çakra şarjörü, feng shui çayı, veya hangi neo-spritüel dinin mensubuysanız onun tamamlayıcı ürünü. Fakat sayfanızda bu ürünü ‘BİLİMSEL ! BİLİM KANITLADI!’ diye satıyorsanız, bize cevap hakkı doğduğunu üzülerek belirtiriz :(.

 

Evet, Jinsei’nin ürün satış sitesinin girişi şöyle:

 

jinseiBilimsel1

 

jinseiHosgeldiniz

Ardından, büyülü dünyadan içeri buyur ediliyoruz. Hoşbulduk. Uyarı notlarından göze çarpan bazı başlıklar:

 

‘Jinsei, bilim adamları ve doktorlar tarafından tavsiye edilen ve neredeyse tüm ünlüler tarafından kullanılan bir üründür.’ Neredeyse bütün ünlüler o kadar geniş bir küme ki, kaç kişinin kullanıyor olduğunu tahayyül edemiyorum.

Ayrıca,
‘İngiltere’de yapılan bilimsel araştırma da insan vücuduna olan etkilerini ispatlamıştır.’

 

Bir sonraki başlıkta da, nanoteknoloji konusu işleniyor. Eğer nanoteknolojinin ne olduğunu merak ediyorsanız, belki de kaynak alacağınız son yer Samanyolu TV olmalı, fakat işte size Samanyolu TV kaynak gösterilerek anlatılan nanoteknoloji:

 

‘Dünyadaki bütün filmleri veya bütün kitapları tek bir cd üzerinde toplamak mümkün mü? Bu soruya biraz da kafa karışıklığı içerisinde hayır cevabı verebilirsiniz. Evet bu itopik, inanılmaz gibi gelen hayaller nano teknolojiyle mümkün olabilecek. Bilim adamları nano teknoloji sayesinde imkansız gibi görünen pek çok buluşa imza atabilecekler

 

Öncelikle şunu belirtmeliyiz ki, bir yalanı pazarlıyorsanız ve bilimsellik kılıfına sokmaya çalışıyorsanız, yapacağınız en sağlam iş, güvenilirliği yüksek bir şeyi sahiplenmek ve ürününüzü ona yamamaya çalışmaktır. Nanoteknoloji, tabii ki bilimde yeni ufuklar açan bir alandır, üzerine binlerce methiye ve güzelleme yazılabilir. Fakat  bize nanoteknolojiyi anlatıp puan toplamadan once, Jinsei ürününüzün nanoteknoloji ile ne gibi bir bağlantısı olduğunu açıklamanız gerekir. Bu, kurşun dökmeden once kimya bliliminin faydalarından bahsetmek, ‘işte kurşun dökmek bu yüzden binbir derde devadır’’ diyerek konuyu kapatmaya benzer.

 

Nanoteknoloji ile ilgili paragrafa devam edelim:

 

jinseiNanotek

‘Nano: Santimetre, metre gibi bir ölçü birimidir. Nano, 1 milimetrenin milyonda 1’i demektir. Elmas ve kömür karbon atomlarını oluşturur. Fakat milyonlarda ton kömür verseniz kaşıkçı elmasını alamazsınız. Elması farklı kılansa onu oluşturan karbon atomlarının dizilişidir. Elmasta karbon atomları daha sık ve düzenli ancak kömürde ise daha düzensiz ve seyrektir. İlerde bilim adamları nano teknoloji ile bu dizilişle oynayabilecek, kömürden elmas elde edebilecekler.’

 

Yine, okuyucuyu gerizekalı yerine koyan bir üslub ile nanoteknoloji anlatılmış. Nanoteknolojinin vizyonu elmas yapımına indirgenebillir mi? Kömürden tonlarca elmas ürettikten sonra elmasın bir değeri kalır mı? Neyse ki imdadımıza, bir sonraki paragraftaki bir diğer geniş vizyon yetişiyor:

 

‘Türkiye’de nano teknoloji üzerine yapılan çalışmada, saç telinin üzerine yazı yazılması gerçekleştirildi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma Merkezine ve Bilkent Ulusal Araştırma Merkezlerini ziyaret etti. Saç telinin üstüne yazılan ismi inceledi. “Türkiye nano teknoloji’de öncü devletlerden biri olacaktır” dedi.’

 

Hayalimizde çizilen sahnede, cumhurbaşkanımız saç telinin üzerine yazılan ismini inceliyor, inceliyor, ve bu beyanatı veriyor. Saç teline ABDULLAH GÜL yazılması, nanoteknolojinin alamet-i farikası değildir. Öte yandan, saç teline yazılmış isme bakarak, Türkiye’nin bu alanda öncü ülke olacağı sonucuna varılmaz.

 

Mevzubahis ürünümüzün insan sıhhatine faydalarının bilimsel olarak kanıtlanmasına da değinelim. Araştırmaların yapıldığı Kay Pidgeon denilen yeri daha once hiç duymadığımız için Google’ladık ve bir websitelerine ulaşamadık, fakat dolaylı linklerden anladığımız kadarıyla burası bir alternatif tıp merkezi. Bir araştırma enstitüsü olmadığı gibi, bir bilim yuvası da değil. Bizlere kanıt olarak sunulan PDF dosyaları da, hakemli ve akredite bir bilimsel dergide yayınlanmış değil (aslında bakarsanız, popüler bir bilim dergisinde bile yayınlanmış değil). Olsun, yine de iddia edilen bilimselliğe bir şans verdik ve bu dosyaları ve fotoğrafları hemen incelemeye aldık.

 

Öncelikle, araştırmanın nicel olarak yetersizliğinden bahsedelim. Bir insan bedeninin Jinsei kolyeyi takarken ve takmazken çekilen ‘aura’ görüntüleri için kaç deneme yapılmış, kaç denek kullanılmış, görüntülemede kullanılan metodlar nelerdir, bunlardan bahsedilmemiş, muhtemelen n=1 olduğu için.  Kontroller eksik. İnsan bedeninde kolye ile, kolyesiz , ve ek olarak, kolyenin ebatlarına ve materyaline benzeyen bir ürün ile görüntüleme yapılmalıydı. Bütün bunların ötesinde, PIP metodunun tam olarak ne olduğuna, kalibrasyonun nasıl yapıldığına, bir metod olarak daha önceden test edilip edilmediğine dair referanslar gerekirdi. Raporun en son sayfasında gördüğümüz şu açıklama, aslında bizi pek de şaşırtmıyor:

 

 jinseiRapor
Tercümesi: PIP metodu, güvenilirliği kanıtlanmamış bir araştırma aracıdır ve tıbbi teşhis için kullanılamaz. Bu rapordaki görüşler kişiseldir ve pratisyenin PIP, Elektro Kristal Terapi, Homeopati, Biyorezonans terapisi ve Reiki alanlarındaki eğitimine ve 22 yıllık tamamlayıcı tedavi tecrübesine dayanır.

 

Kısacası, bilimselliğin dayandırıldığı raporu hazırlayan kişinin geçmişinde hiçbir bilimsel eğitimi yok. Bu pazarlama stratejisi karşısında şapka çıkarıyor ve bir adet Jinsei power kolyesi edinmek üzere müsait bir yerde iniyoruz.
YAZARIN DİĞER YAZILARI

KÜLTÜR

YBilimin “Müspet Dayak” İle İmtihanı
Bilimin “Müspet Dayak” İle İmtihanı

Gazeteciliğin kadına şiddeti gizliden gizliye pohpohlamayı bıraktığı ve bunun için bilimi kullanmadığı müspet bir istikbal dileğiyle.

Bir de bunlar var

Sırlar ve Gönülsüz Bekçileri: Oraya Kendimi Koydum Üzerine
Yürü Yüreğim Gidelim Buralardan, Bu Aşk Bizimle Değil*
Olga İstanbul’da ya da Bay D’nin çifte yaşamı

Pin It on Pinterest