Biraz Yeni Türkiye, biraz Lady Gaga, karşınızda Narenciye Semazen.
Mersin Narenciye Festivali’nden yeni döndüm. Portakallar leziz, festival eğlenceliydi. Alandaki heykellerden narenciye semazen ise, nasıl anlatsam, ilginçti.
Dünyanın malı mülküyle aram şu an LİMONİ…
Fotoğrafı görünce Oşu Bubu bir semazen derlemesi yapılması fikrini attı ortaya. Hemen başlıyorum.
Öncelikle, bu yaz ilk defa Zeki Müren Müzesi’nin duvarlarında gördüğüm Semazen Zeki Müren. Her zamanki gibi mükemmel pozisyon almış:
Kağıt Havlu Semazen:
Çaydanlık Semazen 1:
Çaydanlık Semazen 2:
Bu tasarıma Türk dergiciliğinde tahmin edin nasıl başlık atılmış. Bi tahmin edin.
RUHANİ FORMLAR tabii ki.
Aynı seriden ruhani çay seti de var:
Ruhani lokumluk:
Gıda ve meşrubat konulu semazenlere devam. İki pasta. “Lütfen semazenleri yemeyiniz”.
Siyahi Forvet Semazen… neden olmasın.
Aşağıdaki dövmeye sizi hiç bir şey hazırlayamaz:
Gotiği de mevcut:
Mangal keyfi eşliğinde dönen semazenler:
Mangal keyfine dönen semazenler elbette o kostümleri bir yerden alacaktı. Galiba şuradan alıyorlar:
Fotoğrafçıyı sessizce yargılayan genç semazen:
Slowlara geçiyorum. Yatak Odası Duvarı Semazenleri:
Bir semazenle balerinin aşkı. Arka kapakta devrik cümle zehirlenmesi yaşanıyor, önde yine fotoşop konuşturulmuş. Türlü taleplerimize he demeye mahkum bir manzara karşısında balerine temas eden semazen imgesi ve ah yine o ikilikler: Doğu-Batı, Kadın-Erkek, Elif-Şafak, İmdat-Yeter…
Acı bir haberle bitiriyorum. Ruhani şov ve maneviyatlı tasarım çilesine daha fazla dayanamayan üç semazen kendilerini asarak intihar etti. Elveda yeni Türkiye.
Her türlü eğlenceyi, oyunu, dansı ve güzelliği tırnak içinde ruhaniyetle ikame etmeye çalıştıkça, ruhani olması istenenin kendisi bir şakaya dönüşüyor. Düğün pistinde göbek atabilmek yerine paralı semazen şov izlemek gibi bir şey işte:
Derlemeye ekleyebileceğiniz başka semazen var mı? Yorumlarda paylaşalım, bu tuhaf arşivi birlikte oluşturalım.