Kürtajı sağlık hizmetlerinin önemli ve ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz: Kürtajı kolayca ulaşılabilir kılmak, aynı zamanda kadınları korumak ve yüksek kalitede bakım sağlamak.

MEYDAN

Laboratuvardan Kadınların Ellerine: Medikal Kürtaj

Medikal kürtaj, dünya çapında cinsel sağlık ve üreme sağlığı bakımından devrim niteliğinde bir keşif.

 

İsveç Karolinska Enstitüsü’nden Kadın ve Çocuk Sağlığı Bölümü Başkanı Prof. Kristina Gemzell Danielsson ile medikal kürtajın etkisi ve telemedikal kürtajın geleceği hakkında konuştuk.

 

Bu röportaj Hazal Atay* tarafından İngilizce olarak gerçekleştiridi, Efekan Sadak** tarafından Türkçe’ye çevrildi.

 

Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz? 

 

İsveç Karolinska Enstitüsü’nde Kadın Hastalıkları ve Doğum Kürsüsü başkanlığını yürütüyorum. Aynı zamanda, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) insan üremesine yönelik özel bir program başlattığı 1972’den bu yana yürürlükte olan DSÖ İşbirliği Merkezi’nin de yöneticisiyim. Aynı zamanda, çok boyutlu aktarımlar edindiğimiz büyük bir araştırma grubum da var ben bu araştırmalara “laboratuvardan kadınların ellerine” araştırma demeyi seviyorum. Bunun en iyi örneklerinden biri medikal kürtaj.

 

Medikal kürtaja yönelik ilk araştırmalara dahil oldunuz. Bizi o zamanlara geri götürebilir misiniz?

 

İnovasyon aslında DSÖ Merkezi’ndeki araştırma grubumuzla başlıyor. Medikal kürtaj üzerine çalışırken Prostaglandin çoktan keşfedilmişti. Karolinska Enstitüsü’nden Sune K. Bergstrom ve Bengt I. Samuelsson, bu keşiflerinden dolayı 1982’de Nobel Ödülü’ne layık görüldü. Bergstrom’un doktora öğrencilerinden biri jinekolog  oldu ve  benim danışmanlığımı üstlendi. Birlikte, DSÖ ile yakından çalışmaya başladık. O zamanki mücadelemiz anne ölümlerini azaltmak için güvenli kürtaj ve doğum kontrol yöntemleri geliştirmekti ve biz de bunun için çalışmaya başlamıştık. Prostaglandin testleri yapıyorduk ama istediğimiz sonuçları elde edememiştik. Bu esnada, Fransa’da Mifepriston keşfedildi ve hapları keşfeden Emile-Etienne Beaulieu bunların potansiyelinin hemen farkına vardı. Bu keşifle birlikte medikal kürtaj Fransa’da politik olarak çok hassas bir mesele haline geldi. Mifepriston üretiminin durdurulması, hatta hapların piyasadan geri çekilmesi için şirket üzerinde çok fazla baskı vardı. Bunun üzerine Fransa Sağlık Bakanlığı baskılara Hapların mülkiyeti kadınlara aittir, geri çekemeyiz” yönünde bir tavır alarak karşılık verdi. Bu tutum çok önemliydi. Daha sonrasında, özellikle tüm bu siyasi mücadelenin ardından, Mifepriston’un kürtajda  tek başına etkili olmamasıysa biraz hayal kırıklığı yarattı. Akabinde, Prostaglandin ile Mifepriston’u kombine etme fikrini ortaya çıkardık ve bugün uygulanan Misoprostol (sentetik bir Prostaglandin analoğu) ve Mifepriston kullanılarak düşüğü tetikleyen medikal kürtaj oluştu. Başka bir ifadeyle medikal kürtaj, DSÖ ile İsveç ve Fransa’dan biliminsanlarının ortak bir çalışmasıydı. Sonra tabii ki çalışmalar başka yerlerde de çoğalmaya başladı.

 

Medikal kürtaj keşfedildiğinde, nasıl algılandı?

 

Medikal kürtaj, sadece tıbbi açıdan değil, aynı zamanda insan hakları açısından da çok önemli bir keşifti.  Kürtajın keşfinden bu yana, kişisel kariyerimde medikal bakış açılarında büyük bir değişiklik gözlemleyebiliyorum örneğin. Tıp öğrencisiyken kürtaj için gelen kadınların nasıl tedavi edildiğini ve İsveç’te kürtaj stigmasının ne kadar güçlü olduğunu hatırlıyorum. Şimdiyse kürtaj üzerinde çalışmak popüler ve önemli bir şey haline geldi. Medikal kürtaj tabii ki buna katkıda bulundu. Bu halen gelişmekte olan bir yöntem, yüksek kalitede bakım sağlamak adına bilimsel kanıtlar üretmek, kürtajı daha da güvenli hale getirmek ve aynı zamanda onu kadınların kendi başlarına yönetebilecekleri bir şeye dönüştürmek için prosedürü basitleştirmeye çalışıyoruz. Bazen gebelik testlerinin de gelişimini düşünüyorum. Biliyorsunuz, başından beri çok karmaşıktı. İlk biyomedikal gebelik testleri geliştirildiğinde – Kristina alçak gönüllülükle aslında bunu keşfeden benim akrabamdı, diye ekliyor- o da bir devrim gibiydi. Ancak kısa süre sonra, kadınların bunu kendi başlarına yapamayacakları öne sürüldü. İnsanlar kadınların sonuçları doğru okuyup okuyamayacaklarını ve olumlu bir sonuç alırlarsa ne yapacaklarını sordu ve testi kadınlar için başka birinin yapması gerektiğini iddia ettiler. Sanırım bu tartışma bugün doğum kontrol hapları ve medikal kürtaj hakkındaki tartışmalara benziyor. Bu sebeple, medikal kürtajın artık kadınların kendi başlarına yönetebilecekleri bir yöntem olarak geliştirilmesinden memnunum.

 

Bu çok ilginç, gebelik testlerinin başlangıçta bu şekilde kısıtlandığını bilmiyordum. Şimdi çok yaygın, gidip eczaneden alıyoruz ve kendimiz yapıyoruz.

 

Evet, bunun işlerin nasıl yaygınlaştığına, anaakım haline geldiğine dair iyi bir örnek olduğunu düşünüyorum. Örneğin İsveç’te tüm jinekologlar kürtaj teklif etmek zorunda. Bunu çok seviyorum çünkü kürtajın genel bakımın bir parçası olduğu anlamına geliyor bu. Bence bu kürtaj stigmasını da azaltmaya yardımcı olan bir şeydi. Yani kürtaj düzenli bakımın dışında tuttuğumuz bir şey değil. İsveç’te vicdani redde izin vermiyoruz. Kürtajı sağlık hizmetlerinin önemli ve ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz. Yani İsveç’te jinekolog olmak için eğitildiyseniz kürtaj yapmayı reddedemezsiniz, tıpkı sezaryen yapmamayı ya da cerrah olmak için eğitim aldıysanız penektomi yapmamayı seçemeyeceğiniz gibi. Öğrencilerimizin de bunu anlaması çok önemli mesela, bu özel bir işlem değil, ya da bunlar özel kadınlar değil. Doğumhanede veya klinikte karşılaşabilecekleri türden kadınlar. Bunu böyle tutmanın da çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bu hizmetin olmadığı ülkeleri görmek beni endişelendiriyor çünkü bu dengeyi korumak son derece önemli: Kürtajı kolayca ulaşılabilir kılmak, aynı zamanda kadınları “korumak” ve yüksek kalitede bakım sağlamak.

 

Kürtaj haplarının düzenlemeleri hakkındaki düşüncelerinizi de merak ediyorum. Dünyanın büyük bir bölümünde kürtaj hapları eczanelerde bulunmuyor ve kişilerin bir doktorun huzurunda Mifepriston almak için  bir kliniğe gitmeleri gerekiyor. Bu zorunluluk hakkında ne düşünüyorsunuz?

 

Bu durum aynı zamanda şu soruyla da ilgili: Kürtaj yasalarına ihtiyacımız var mı? Örneğin Kanada’da kürtaj yasaları yok ama erişim sorunları var. İsveç’te kürtaj suç olmaktan çıkarıldı,  yasal, bu nedenle Ceza Kanunu’nda yer almaması alışılmadık. Ancak yasa 1970’lerde yürürlüğü girdi ve kadınları güvenli olmayan kürtajlardan korumak için uygulandı. Yasa, kürtajın klinikte, bir doktor tarafından yapılması gerektiğini söylüyordu. Bu kadınları “korumak” içindi ve o zamanlar sadece cerrahi kürtaj yöntemimiz vardı. Yasa, tüm doğum doktorları ve kürtaj kliniklerinin bu hizmeti vermesini gerektiriyordu, bu uygulamanın dışında kalmaları gibi bir seçenek değildi. Dolayısıyla, yasa bu bağlamda kaliteli bakımın sürdürülmesine ve erişimin sağlanmasına yardımcı oldu. Daha sonrasında medikal kürtaj geliştirildi fakat yasayı değiştirecek kadar cesur olamadık; ancak, son değişiklikler ışığında yasayı yeniden yorumlamak için avukatların desteğini almaya çalıştık. Bu konuda çalışmamıza yardımcı olacak gerçekten iyi avukatlara ihtiyacımız var çünkü insanlardan evde her şeyi yapabilecekken Mifepriston’u yutmaları için kliniğe gelmelerini istemek saçma. Kürtajın ceza kanunlarından çıkarılması da çok önemli çünkü ceza kanunlarında var olmaya devam etmesi stigmayı besler. Muhtemelen tüm ülkeler için geçerli olabilecek tek bir çözüm yok ama birbirimizden öğrenebiliriz. Bu yüzden Kanada’da bunun yasaya dayalı değil de medikal bir karar olarak kalmasını seviyorum ama belki bu artık medikal bir karar da olmayacak.

 

Siz ayrıca telemedikal kürtaj üzerine yapılmış araştırmalara da dahil oldunuz. Telemedikal kürtajı ve Women on Web’in telemedikal kürtaja yönelik araştırmalarını ve hak savunuculuğunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

Women on Web kurulduğunda politika yapıcılara ve hizmet sağlayıcılara bilimsel kanıt sağlamak adına bu çalışmayı yayımlamanın çok önemli olduğunu düşündük. Sanırım bu işe yaradı ve Women on Web, medikal kürtajla ilgili bilimsel araştırmalara önemli katkılar sundu. Women on Web’in yayınlarıyla, kısıtlayıcı ortamlara sahip ülkelerde bile güvenli kürtaja erişim konusunda kanıta dayalı politika önerilerinde bulunabildik. Yayınlarımıza ve çalışmalarımıza ilk tepkilerin çok güçlü olduğunu söylemeliyim. Aslında bunu görünce şaşırmıştım amaher zaman aynı tepkiyi görüyoruz belki de. Asıl endişe güvenlikti ve güvenliği elbette düşünmek gerekir. Ancak pratikteki pek çok şey de kanıta dayalı değildi. Örneğin kürtaj hapı reçetesi yazılmadan önce gereken pelvik muayeneden kurtulduk çünkü bu ne kanıt gerektiren ne de gerekli bir durumdu. Sanırım telemedikal kürtajda tanık olduğumuz da az çok benzeri bir gelişme ve Women on Web’in çalışması buna pek çok kanıt ve kavrayış getirdi. Ancak tabii ki, değişim zaman alır.

 

Yine de Covid-19 salgınıyla bazı hızlı değişiklikler gördük! Telemedikal servisler çok popüler hale geldi ve aynı zamanda kürtaj bakımının karşılanması için de kabul edildi. Salgının genel olarak kürtaj bakımı hizmetleri ve özel olarak telemedikal kürtaj üzerindeki etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

Bu durumun, Birleşik Krallık ve Fransa gibi sürecin çok hızlı geliştiği ülkelerde, nasıl gerçekleştiğini anlamak son derece ilginç. Örneğin Birleşik Krallık’ta Misoprostol’ün evde kullanımını mümkün kılmak için uzun zamandır süregelen bir mücadele var. Belki de tam olarak doğru zamandı çünkü evde kullanım sadece orada mümkün hale geldi ve belki bu da aynı dalga ya da ruh hali içindeydi. Fransa’da nasıl oldu? Gerçekten bilmiyorum, şimdilerde bunu araştırarak anlamaya çalışıyoruz.

 

Şu andan itibaren salgının ötesinde telemedikal kürtajın geleceği nasıl görüyorsunuz? Telemedikal kürtajın bizimle kalması gerektiğini düşünüyor musunuz?

 

Kesinlikle. Bunu seçen kadınlar için telemedikal kürtaj servisleri bir seçenek olarak kalmalı. Kadınları dinlemenin çok önemli olduğunu düşünüyorum: Bazı kadınlar kürtaj yaptırmak için kliniğe gitmeyi tercih ederken bazıları telemedikal kürtaj servislerini kullanmayı tercih edebilir. Kadınlara her iki seçeneği de sunmamız gerektiğini düşünüyorum.

 

Galiba bütün sorularımı sordum. Eklemek istediğiniz bir şey var mı?

 

Teşekkür ederim. Sadece medikal açıdan değil, aynı zamanda insan hakları açısından da bu çalışmaları birlikte yürütmenin önemli olduğunu düşünüyorum.

 

 

* Hazal Atay, Sciences Po Paris Enstitüsünde araştırmacı ve Women on Web’de koordinatör.
** Efekan Sadak, Women on Web’de proje asistanı.

 

Kapak Görseli: Women on Web

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bir de bunlar var

Devletsizlik, Irkçılık ve Lubunyalığın Kesişimi: Deprem Bölgelerinde Göçmen LGBTİ+’lar
Duygusal Zekânın Baskıcı Siyaseti
Sandık Başında

Pin It on Pinterest