Trans militan Alyson Escalante’nın yazısını[i] Sina Tekin çevirdi. Çevirinin son haline gelmesindeki desteği için Beyza Bilal’e teşekkürler.
Çevirmen Notu :
Bir süredir trans çalışmaları/politikaları alanında, trans deneyimleri ve mücadelesini, marksizmle bir arada ele alan tartışmalar karşımıza çıkıyor.[ii] Alyson Escalante’nin Marksizm ve Trans Özgürleşmesi metnini çevirmeyi bu tartışmaların bir örneği olması açısından anlamlı buldum. Bununla birlikte, yazı baskı ve sömürü mekanizmalarının eşzamanlılığını ve farklı egemenlik ilişkilerini ne yazık ki analizine dahil edemiyor. Yine de metnin önemli bir tartışma zemini sunduğu kanısındayım.
Marksizm ve Trans Özgürleşmesi
Transların özgürleşmesi için ilerici tek yol kapitalizmin ortadan kaldırılması ve sosyalizmin gelişmesidir. Transların bunu kabul etmesinin ve Marksistlerin de bizim için onlarla birlikte örgütlenmeyi güvenli hale getirmesinin vakti geldi.
Bu hafta ilk kez yeni bir sigorta planıyla hormonlarımı almam gerekti. Bu -ABD’nin sigortanın büyük ölçüde istihdama dayandığı özelleştirilmiş bir sağlık sektörüne sahip olmasından kaynaklı- diğer birçok trans kadının da yaşadığı bir deneyim. Reçetelerimin yeni ağımdaki bir eczaneye geçmesinin bürokratik kabusunu atlattıktan sonra, hormonlarım için 100 dolardan fazla ödeme yapmam gerektiğini görünce şok oldum. Önceki sigorta planımda, hormonlarımın maliyeti 15 dolar civarındaydı. Bu yüzden banka hesabımı hormonlarım için boşalttım; çünkü mecburdum. Çünkü onlarsız yapamazdım; çünkü başka seçeneğim yoktu.
Hormonlar, birçok trans için hayat kurtaran bir sağaltımdır. Bize bedenlerimiz üzerinde yetki ve kontrol verirler. Onlar, hem disforiyi hafifletecek hem de kendini ifade etmeye izin verecek şekilde bedenlerimizi değiştirmemize olanak tanıyor. Kapitalizm altında, hormonlar da birer metadır ve dev ilaç şirketleri tarafından üretilmektedir. Ve bu ilaç şirketleri, sigorta şirketleriyle birlikte özel sağlık hizmetlerine erişimin toplumsal bir tekel olmasını sağlıyor. Eğer transsanız ve ABD’de hormona erişmek istiyorsanız, diğer metaları satın aldığınız gibi bunları da satın almanız gerekecektir.
Ancak diğer pek çok metanın aksine, hormon almak için markete gidemezsiniz. Translar, çoğu zaman hormonların doğum kontrolü veya uyum süreciyle ilişkili olmayan endokrinoloji olarak faturalandırılması için anlaşma pazarlıkları yaparak, özel sigortanın dolambaçlı dünyasında gezinmek zorunda kalırlar. Çünkü uyum süreciyle ilgili bakım pek çok sigorta planı kapsamında değildir.
Uyum sürecindeki translar, kendileriyle neredeyse hiç ilgilenmeyen özel sağlık sektörünün insafına muhtaç bırakılıyor. Sigorta şirketleri ve sağlık hizmetleri holdingleri, kapitalizm altında bakıma gereksinim duyan insanlar yerine müşteri veya potansiyel müşteri muamelesi gören hastalarına karşı genellikle duygusuz bir tutum sergiliyorlar. Translar özgün bir duyarsızlık ve ayrımcılıkla karşı karşıya- transların %19’u tıbbi hizmet sağlayıcılar tarafından tedavilerinin doğrudan reddedildiğini bildirmektedir.[iii] Aynı rapora göre, trans hastaların %28’i tıbbi ortamda tacize maruz kalmıştır. Kapitalist sağlık hizmetlerinin karmaşık dünyasında gezinmeye kalkışacak kadar cesur olanlar için, kendine mahsus bir kötü muamele olasılığı yüksektir.
Tüm bunlar halihazırda korkunç olsa da, birçok transın sigortaya erişimi bulunmamaktadır. Kapitalist özelleştirme modeli genellikle sigorta erişimini istihdama bağlar. Maalesef, transların %75’i istihdamda da ayrımcılığa maruz kaldığını ve birçoğu ayrımcılıktan kurtulmak için işten ayrılmak zorunda kaldığını bildiriyor.[iv] Bu, genellikle sigortaya erişimin kaybedilmesi anlamına gelebilir. Translar, aşırı işsizlik seviyeleriyle karşı karşıya; neredeyse ortalamanın yaklaşık iki katı kadar. Bu da elbette sarsıcı sayıda transın sigortaya ve dolayısıyla tıbbi uyum sürecine erişiminin olmadığı anlamına geliyor. Ülkenin dört bir yanından translar, devlet destekli sigortadan yararlanma umuduyla Oregon ve Kaliforniya gibi eyaletlere akın etti. Piyasa tarafından terk edilmiş durumdalar ve hala var olan küçük sosyal güvenlik ağlarına güveniyorlar.
Sağlık Hizmetlerinin Ötesinde
Problem, sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesi meselesinin ötesine uzanmaktadır. Translar, durmadan değişen fiyatlarla hormonlara bağlıdırlar ve sigorta kapsamı için sürekli bir mücadele içindedirler. Ancak transların karşılaştıkları sosyal sorunlar çok daha geniş, yapısal ve kapitalizmin ekonomi politiği ile bağlantılıdır.
Transların karşı karşıya kaldığı ağır ayrımcılık, kapitalizm tarafından daha da şiddetlendirilmekte. Kapitalizmde, işçiler emeklerini piyasada satar ve ürettikleri değerin küçük bir kısmını temsil eden bir ücret kazanırlar. Değerin geri kalanı, patronlar ve mal sahipleri tarafından alınır: yani işçilerin emeği üzerinden kâr eden kapitalist sınıf tarafından. Emekçiler, işsizliğin sürekli güdüleyici bir tehdit olduğu daimî bir güvencesizlik durumunda tutulmaktadır. Yeterince sıkı çalışmazsanız, yeterince mutlu çalışmazsanız, kapitalistleri yeterince memnun etmezseniz, işiniz bir saniyede elinizden gidebilir. Bu tür bir güvencesizlik çalışanları ister istemez sürekli bir kaygı durumuna sokmaktadır, ancak toplumsal ayrımcılığa maruz kalan ve iş bulmakta zorlananlar ekstra bir baskı altındadır. Kapitalizm kaçınılmaz bir şekilde translar için acıya ve yaşam kalitesi kaybına yol açmaktadır.
Daha da kötüsü, transların toplumsal olarak ötekileştirilmesi ne tesadüfidir ne de eski zamanlardan kalma bir bağnazlık; aksine, kapitalist ekonomi politikte merkezi bir role hizmet eder. Kapitalizm belirli bir düzeyde işsizliğe ihtiyaç duyar. Marx, işsiz kitleleri yedek emek ordusu olarak adlandırır. Yedek emek ordusu kapitalizmin hayatta kalması için gereklidir çünkü kapitalist sistemin ihtiyaç duyduğu emekçi miktarı sürekli değişim halindedir. Yoğun kriz dönemlerinde, yedek ordunun seferber edilmesi gerekebilir. İkinci Dünya Savaşı sırasında daha önce işsiz olan kadınların savaş ekonomisini desteklemek üzere seferber edilmesi bunun basit ve somut bir örneğidir.
Yedek bir emek ordusuna sahip olmak gerekli olduğundan, kapitalizm kimin emekçi ve proletarya statüsü kazanacağına ve kimin işsizliğe mahkûm edileceğine dair bir dizi kritere ihtiyaç duyar. Irk, cinsiyet, cinsellik ve cinsiyet kimliği temelinde toplumsal ötekileştirme, kapitalizmde bazı insanların yedek emek ordusuna zorla dahil edilmesini sağlamak için çok önemli bir rol oynamaktadır. Toplumsal ötekileştirme aslında kapitalist ekonominin temel bir yapılandırma prensibidir. Liberal kapitalizmin toplumsal ötekileştirmeyi ele almaya yönelik girişimlerinin tümü başarısız olmuştur çünkü bu tür ayrımcılıklar kapitalist ekonomilerin işleyebilmesi için zaruridir. Böyle bir mevzuat işe yarasa bile, ABD’deki translar için tamamen önemsiz olacaktır çünkü şimdiye dek bu tür yasaları açıkça destekleyen demokratlar, daha muhafazakar demokratlarla uzlaşmak amacıyla cinsiyet kimliği için tedbirlerden birçok kez vazgeçmişlerdir. Kapitalist ve liberal çözümler translara gerçek bir koruma sağlama konusunda defalarca başarısız oldu.
Trans karşıtı toplumsal şiddeti üreten sosyal ve ekonomik güçlerin Marksist bir analizi, trans kadınların karşılaştığı ayrımcılığın kapitalist ekonomiden ayrılamaz olduğunu somut bir şekilde ortaya koyar. Kapitalizm var olduğu sürece trans kadınlar baskı ve ötekileştirme ile karşı karşıya kalacaklar. Evrensel sağlık hizmetleri ve diğer olası reformcu çözümler sunan sosyal demokrat politikaları izlemek cazip gelse de, bu düzeltmeler sağlık hizmetlerine erişim sorununu çözmekten öteye gidemez ve sağlık hizmetleri bağlamı dışındaki taciz ve ayrımcılık meselelerini ortadan kaldıramaz. Sosyal demokrat düzeltmeler, bireysel sağlık hizmeti sağlayıcılarının önyargılarını da gideremez; bu önyargılar kapitalizmin işsiz bir alt sınıfa duyduğu ihtiyaçtan kaynaklanır. İlaveten, çok daha akıllı ve üretken Marksistler, kapitalist sağlık hizmetlerini sosyal programlarla güçlendirmeye yönelik bu tür girişimlerin neden başarısızlığa mahkûm olduğunu zaten gösterdiler.[v]
Eğer sosyal demokrasi ve liberal çözümler başarısızlığa uğruyorsa, geriye tek bir seçeneğimiz kalıyor: komünist mücadele. Yalnızca komünizm translara yönelik toplumsal ötekileştirmeyi üreten maddi koşullara karşı devrimci bir mücadele teorisi sunar. Her durumda ayrımcılığa yol açan ekonomik güçleri sadece komünizm ortadan kaldırabilir. Trans özgürleşmesi için tek yol, kapitalist sistemin tamamını ortadan kaldırmak amacıyla işçiler olarak kolektif mücadele etmektir. İstihdamdaki güvencesizlik, toplumsal ötekileştirme ve yedek emek ordusuna itilme, bunların tümü kapitalist iş bölümünden -yani bir sınıfın üretim araçlarına sahip olmasından ve diğer sınıfın da bu araçları çalıştırmasından- kaynaklanmaktadır. Yalnızca bu kapitalist sınıfın alaşağı edilmesi, emeğin kollektifleştirilmesi ve devrimci bir sosyalist devletin kurulması ilerici bir yol sağlayabilir.
Birlik ve Özgürlük İçin
Sadece komünizm mücadelesinin trans kurtuluşuna yol vereceği açık olsa da, Marksistler, Marksist örgütler içindeki gerici güçlerin ötekileştirdiği trans yoldaşlarını bağrına basma ve koruma konusunda çoğu zaman başarısız olmuşlardır.
Marksist partiler sıklıkla transların ezilmesini yeterince kuramlaştıramamakla kalmamış, özellikle trans kadınlığa ilişkin toplumsal açıdan gerici pozisyonları kucaklamışlardır. Bilhassa Birleşik Krallık’ta Marksist partiler, transları anti-feminist ve kadınların kolektif kurtuluşuna karşı olmakla suçlayan TERF çizgisini sıklıkla benimsemişlerdir. Büyük Britanya Komünist Partisi (ML) gibi gerici partilerin eylemlerinin bir sonucu olarak, birçok trans Marksizmden uzaklaşmış ve destek bulmak için başka yerlere yönelmiştir.
DSA ve diğer sosyal demokrat grupların geniş bir trans destek tabanı var. Çeşitli örgütsüz anarşist gruplar da translar arasında geniş bir çekiciliğe sahiptir. Bu ideolojilerin destekçilerinin tümü, sosyalist devrimi ve proletarya diktatörlüğünü kurma mücadelesinde potansiyel yoldaşlar olabilir, ancak Marksistler trans yoldaşlara destek göstermekte başarısız oldular. Translar, Marksistlerin kendilerine açıkça saldırdığını ya da bu tür saldırılar karşısında sessiz kalmayı tercih ettiklerini gördüklerinde, devrimci sol büyük bir kayıp yaşıyor.
Marksistlerin ileriye dönük görevi çift yönlü olmalıdır. İlk olarak, Marksistler trans karşıtı düşünceyi sadece gerici olarak değil, aynı zamanda kapitalist toplumsal ilişkilerin sürdürülmesini sağlamak için kullanılan burjuva ideolojisi olarak alenen ve kapsamlı bir şekilde kınamalıdır. Bu kamusal olmalı ve Marksist örgütlenmenin ön saflarında yer almalıdır. İkinci olarak, Marksistler translara yönelik baskıyı kuramsallaştırma ve materyalist terimlerle ortaya koyma görevini ciddiye almalıdır. Marksist teorisyenler, kapitalist ekonomi politik ile transların ezilmesi arasındaki kaçınılmaz ilişkiyi detaylandırmaya devam etmelidir. Bu iki birleşik eylem, translar ve Marksistler arasında geniş anlamda tam bir birlik yaratmak için yeterli olmayabilir, ancak şu anda eksik olan böylesi bir ittifakın yaratılmasında ileriye dönük somut bir yol sağlarlar.
Trans özgürleşmesi, kapitalizme karşı komünist mücadele olmaksızın gerçekleştirilemez ve bu mücadele, kurtuluşları için savaşmaya hazır birleşik bir işçi sınıfı olmaksızın başarıya ulaşamaz. Kapitalist sınıfın, işçileri bölmek ve yedek emek orduları oluşturmak için kullandığı toplumsal ötekileştirmeyi yeniden üretmek, böyle bir birliğe ters düşer. Bu, komünist örgütlenmeyi bastırmaya yönelik gerici bir girişim olarak kınanmalıdır. Özgürleşmemiz, yadsınamayacak şekillerde birbirine bağlıdır. Translar ve diğer tüm işçiler için kolektif özgürleşmeyi ancak birlik sağlayabilir. Transların bunu fark etmeye başlamasının ve Marksistlerin böyle bir birliğin sağlanabilmesi için gerekli çalışmaları yapmasının zamanı gelmiştir.
[i] https://alyesque.medium.com/marxism-and-trans-liberation-1066d09b7e8f
[ii] Bu çalışmalardan bazıları için bkz.
Jules Joanne Gleeson & Elle O’Rourke, Transgender Marxism, Pluto Press, London, 2021.
Pauline Clochec & Noémie Grunenwald, Matérialismes trans, Hystériques & Associées, 2001.
Jo Aurelio Giardini, “Trans Life and Critique of Political Economy”, TSQ, 2023, 10 (1), s. 48-53.
[iii]https://www.thetaskforce.org/resources/injustice-every-turn-report-national-transgender-discrimination-survey/
[iv] https://transequality.org/issues/employment
[v] Yazar, burada Sophia Burns’un “The socialist case against medicare for all” isimli makalesine referans veriyor; ancak ne yazık ki verdiği link üzerinden yazıya erişemiyoruz. ç.n.