Bu tık tuzağına iki ayağımla düştüm, düştüğüme de üzülmedim doğrusu. Çukuruma sizi de davet ediyorum.
Marilyn Monroe diyince aklıma iki tip ifade geliyor. Biri kocaman ışıl ışıl gülümserken, diğeri gözlerini ceylan yavrusu yapıp ağzını hafif araladığı masum bakış. Her ikisi de o meşhur saç-makyajıyla tabii. Hayatını intiharla sonlandırmış ve yıllarca geçmişiyle, istismarla, akıl hastalığıyla cebelleşmiş bir kadının endişeli, gamlı ya da kara kara düşünen bir tane meşhur fotoğrafı olmaması garip değil mi? Belki değildir. (Richard Avedon’un bir portresi istisna sayılabilir). Tık tuzağının başlığı “Marilyn Monroe’nun 20 yaşından nadir fotoğrafları” idi. Nadirliği yukarıda bahsettiğim iki tipe girmemesinden olsa gerek. Hem önceliği seksi görünmek değil. Hem makyajsız. İncinebilirliğini hiç saklamamış hatta aslında kariyerini de bunun üstüne kurmuş biri için bile fazla dürüst sanki. Yine gülümsediği pozlar var ama daha mahfuz, şüpheci bir gülüş. Neyse işte daha fazla Oğuz Haksever’le O An’a bağlamadan… diyorum ki üzgün bakmış, içimi burktu.