Cumartesi günü, Los Angeles’ta her renkten, ırktan, dinden ve cinsel yönelimden 750 bin insanla haklarımızı, özgürlüğümüzü ve onurumuzu tüm dünyadaki diktatörlerden korumak için yürümekten çok büyük bir gurur ve mutluluk duydum. Türkiye’de hissettiğim boğulma hissinden sonra burada sokaklarda slogan atabilmek, zıplayabilmek, dans edebilmek, bana gerçek özgürlüğün ne demek olduğunu hatırlattı. Ayrıca, tüm diktatörlerin neden en ufak muhalefetten bile ölesiye korktuğunu da gösterdi, çünkü protesto insanları güçlendiriyor, yüceltiyor ve birleştiriyor.
Yürüyüş sabahı Los Angeles’a adımınızı attığınız an, bunun özel bir gün olduğunu anlıyordunuz. Kafelere dolan pussyhat’li kadınlar,* ellerinde minik pankartlarla küçük çocuklar ve “eşim ne derse ondan” yazılı pankartlar taşıyan erkekler… Herkes aynı yöne yürüyor. Ana protesto yollarına çıkan caddeler kapatılmış, trafik başka caddelere yönlendiriliyor. Havada haber kanallarının helikopterleri turluyor. Fotoğraf çekmek için yüksek bir noktaya çıktığımda, kalabalığın ucunu göremiyorum. Ve insanlar, protesto güzergâhına çıkan sokaklardan gelmeye devam ediyor.
Yürüyüş başladığında, protestonun başlangıcından, zar zor duyulan bir gürleme dalga dalga yayılarak bize ulaştığında herkes pankartlarını sallayarak zıplamaya ve ilerlemeye başlıyor. Birçok dini topluluk, çevre örgütü, başta Planned Parenthood** olmak üzere çeşitli kadın organizasyonları ve Trump’ın saldırılarına uğramış diğer tüm davaların savunucuları caddenin kenarlarında standlar kurmuş, protestocularla sohbet ediyorlar. Sikhler, bedava yemek dağıtıyor. Kalabalık ilerledikçe, kaldırımlardaki müzisyenler sayesinde iyice coşuyor, İspanyolca ve İngilizce sloganlar birbirine karışıyor. Bina balkonlarından ve sokak kenarlarından insanlar el sallıyor. Binaların çatılarından gökkuşağı bayrakları sallanıyor. Herkes kendi kimliğiyle gelmiş ve sadece bir amaç etrafında birleşmiş: Trump’ın, Amerika’yı Amerika yapan çeşitliliğe zarar vermesine engel olmak. Yarım saatlik yürüyüş sonrasında, Belediye binasının bulunduğu ve ana sahnenin kurulduğu parka ulaşıyoruz. Burada, Gezi Parkı’ndan beri tanık olmadığım rengârenk bir atmosfer, insana cesaret pompalayan bir heyecan, gerçek bir dayanışma ruhu var. Bu ruhu tekrar görebilmek ve protesto edebilmenin, özgürce slogan atabilmenin verdiği hafiflik duygusunu yeniden yaşayabilmek, altı saatlik yorgunluğumun her dakikasına değdi.
Türkiye’nin kaosunda bıraktığım ailem ve dostlarım için endişelenmediğim tek bir gün bile yok. Ama bu endişenin içimi yiyip bitirmesindense, ruhumu beslemesi ve her nerede olursam olayım, adaletsizlik gördüğüm yerde ayağa kalkıp mücadele etme gücünü bana vermesi için çabalıyorum. Martin Luther King Jr.’ın dediği gibi, herhangi bir yerdeki adaletsizlik, her yerdeki adalete tehdittir. Adaletsizliğin nasıl hissettirdiğini bile bile, Amerikalı kadınların yaşadığı korku ve endişeyi görmezden gelmem mümkün değil.
Bu yüzden, yürüyüşe katılmak benim gözümde bir sorumluluk, bir görev. Benim için buradaki azınlıkları savunmak Türkiye’deki muhalefeti savunmak anlamına geliyor. Burada eşitlik talep etmek, Türkiye’de eşitlik talep etmek anlamına geliyor. Burada Donald Trump’la mücadele etmek, Türkiye’de Tayyip Erdoğan’la mücadele etmek anlamına geliyor. Kendi yurdumda sesim kısılmış olabilir, ama burada kimsenin beni susturmasına izin vermeyeceğim.
“Vajinalar Tayyip’in de Trump’ın da üstesinden gelecek”
*Pussy İngilizcede hem kedi anlamına geliyor, hem de vajinanın argosu (yani bizdeki “am”). Kadın Yürüyüşü’nden önce başlayan Pussyhat Projesi’nin ortaya çıkardığı “pussyhat” adlı bu pembe şapkaların sivri kenarları da kedi kulağını andırıyor. Proje sahiplerinin isim olarak pussy gibi kaba bir kelimeyi seçmelerinin sebebi, kadınların cinsel organlarını aşağılama için kullanılan bu kelimeyi bir güç sembolüne dönüştürmekmiş. Fakat bu şirin projenin, bazı feministler tarafından cis-cinsiyetçi olarak eleştirildiğini belirtmekte de yarar var. Daha fazla bilgi için (İngilizce): https://www.pussyhatproject.com/mission/
**Planned Parenthood (Planlanmış Ebeveynlik), ABD’deki kadın ve üreme sağlığı üzerine (mamografiden cinsel hastalıklara ve kürtaja kadar) oldukça kapsamlı bir hizmet veren, büyük bir sivil toplum kuruluşu. Federal hükümetten, özellikle Obama zamanında çok büyük fonlar almış bu kuruluş, sağlık sigortası olmayan kadınlara ücretsiz hizmet vermeyi bu şekilde sağlıyordu. Şu anda hükümetten gelen tüm bütçesinin tamamen kesilmesi tehlikesiyle karşı karşıya.