Bazen Kuzey Kore’lilerin kapılarını dünyanın geri kalanı diye ifade edebileceğimiz küçük kardeşlerine kapatmış “Yok, yok… Biz burda çok sıkılıyoruz, ders filan çalışıyoruz.” diyerek gizlice çok çılgın şeyler yaşadıklarını düşünmek istiyorum. Fazla iyimser olsa da bu hayal arada kapı açıldığında karşımıza çıkan görüntülerin buhransallığını az da olsa nötrlüyor.
Bir süredir bazı gazetelerimizde; şaşkınlık ve dehşet ünlemleriyle Kore Demorkratik Halk Cumhuriyeti’nin vatandaşlarına getirdiği saç kestirme kısıtlamasıyla ilgili bir haber yer aldı. Habere göre Kuzey Kore’de saçını kestirmek isteyen kadın ve erkekler berbere gittiklerinde şu grafiklerle karşılaşıyor;
Bu grafiklere göre Kuzey Koreli bir kadın saçını kestireceğinde 18 adet model arasından bir seçim yapmak durumunda. Modeller; evli kadın saçları, bekar kadın saçları ve bunların kesişim kümesi olarak sınıflandırılıyor. Bunun haricinde geleneksel kıyafet giyen kadınların yaptırabileceği saçlar ve modern kıyafetli kadınların saçları da birbirinden farklı.
Erkekler için sayı biraz daha kısıtlı. On adet model arasından seçim yapılıyor ve saç uzatmak hoş karşılanmıyor. (cezalandırılıyor.) 50 yaş civarına gelene kadar erkeklerin saçlarının 5cm’den uzun olmaması gerekiyor. Erkeklerden 15 günde bir saç traşı olmaları bekleniyor. İlerleyen yaşlarda da bu kısıtlama 7cm’ye çıkarılıyor. Bu ölçünün standardı kelliği gizleme ihtiyacı duyabilecek erkekler için belirlenmiş.
Esasında devletin halkın saçına dair bu ilgisinin başlangıcı, geçtiğimiz on yıl içinde Kuzey Kore’de gittikçe popülerleşen Güney Kore pembe dizileri ve buradaki liberal ve renkli karakterlerin saç modelleri ve giyim tarzlarına karşı Kuzey Kore halkının kayıtsız kalamamasıymış. Bu ‘özenti’den rahatsızlık duyan Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti, 2005 yılında ‘Merkezi Televizyon’da, beş bölümlük “Saçlarımızı Sosyalist Yaşam Biçimi Doğrultusunda Kısaltalım.” isimli bir seri yayınlamış. Serinin ingilizce altyazılı ve yorumlu bir videosu aşağıda;
Biz elbette kapı aralanınca karşımıza çıkan bu habere şaşırdık, üzüldük ve durumu kınadık. Uygulamaların kendi içinde de standardizasyona dökülmesi işin daha da can sıkıcı yanı. Evli bir kadının saçını daha ‘şartlarını belli edecek şekilde’ yapılması gerekliliği, geleneksel kıyafet giymeyen bir kadının saçını ördürememesi gibi kısıtlamaların insanın ruhunda açacağı yaraları tahayyül etmesi bile zor.
Bu konuyu araştırırken Güney Koreli bir gencin Kuzey Kore’nin başkenti Pyongyang’da görüntüleyip vimeoya yüklediği bir videoya denk geldim. Videonun altında bunu yayınlamanın kuaför kadının hayatını tehlikeye atmak olabileceğine dair yorumların yanı sıra bu iddaların çürütüldüğü karşıt görüşler de vardı. Elbette bu görüşler mutlak dikta rejimi altında yaşamanın nasıl olabileceğiyle ilgili bireysel tahminleri yansıtıyor.
Evet, herhalde kapının o tarafıyla ilgili birkaç paragraf bilmişlik yaptıktan sonra bizim de 671 No’lu “Şapka İktizası Hakkında Kanun” gibi kılık kıyafet müdahalelerinden geçmiş bir halk olduğumuzu hatırlamak gerekiyor. Her devrimin destekçilerinin ve karşıtlarının olduğu dünyada hiçbir rejimin, bireyleri sonsuza dek zorla şekillendiremeyeceğini umarak kapılarımızı açalım ve hoşçakalalıım.