O zamanlar her şey ne kadar masummuş yalanını iki kalça hareketiyle darmadağın eden Asta Nielsen ilk film yıldızlarından sayılıyormuş.
Peki bunu nereden öğrendim? Story of Film: An Odyssey adlı 15 saatlik epik bir belgeselden. Anlatıcının etkileyici olsun diye her cümleyi son nefesiyle ve manasız bir soru vurgusuyla okumasına dayanabilirseniz belgeselde harika şeyler var. (O harika şeylerden ilk paylaşmak istediğimin kalça çalkalama videosu olması bize ne söylemeli?)
Belgeselin ilk bölümünde 20’ler öncesi Amerikan sinema sektörünün kadınlarla dolu oluşundan ve bunun nasıl değiştiğinden bahsediliyor: “Hollywood iş isteyen, inanılmaz yaratıcı ancak başka mesleklerde kabul edilmeyen kişileri mıknatıs gibi çekiyordu. 1925’ten önce çekilen filmlerin yarısı kadınlar tarafından yazılmıştı. 1915 – 1935 arası en çok kazanan senarist bir kadındı, iki senaryo Oscar’lı Frances Marion bu ödüllerden ilkini bir hapishane filmiyle diğerini boks filmi The Champ ile almıştı. Yani kadınlar her janrda vardı. Sesli filmlerle birlikte ise film çekmenin masrafı fırladı. Bu noktada Wall Street devreye girdi. Para işin içine girince ücretler arttı, sinema bir ‘iş’ olarak ciddiye alınmaya başladı ve o işleri erkekler istedi.”
Paris’te bir yapım şirketine sekreter olarak giren ve sekreterlik işlerini bitirdiği zamanlarda oynasın diye verilen bir kamerayla film çekmeye başlayan ve tarihin ilk kadın yönetmeni olmakla kalmayıp ilk hikayeli film çeken yönetmenlerden sayılan Alice Guy-Blaché de belgeselde anılan diğer bir kadın. Alice aşağıda, makinasıyla, sevinç içinde: