İki gündür, epeydir görüp duyduklarımıza kıyasla bile korkunç günlere uyanıyoruz. Artık alıştığımız üzere medyanın her türlüsünden süregelen bir bilgi yağmuru altındayız, ama bilgi kelimesi sık sık tırnak içinde. Siz de nereye bakacağınızı şaşırdıysanız, aşağıda kendi aramızda paylaşıp tartıştığımız bazı kaynaklar var.
Muş’ta, Diyarbakır’da, Siirt, Batman ve Mardin’de ölenleri ve yaralananları, sokağa çıkma yasaklarını okuyoruz. PKK ile Hizbullahçılar arasında son seçimlere kadar ara ara aralıklarla çatışmalar yaşandıysa da son birkaç günün şiddet düzeyi ve şu an itibariyle 23 olarak ifade edilen ölü sayısı 90’ların en karanlık ve geçmişte kalmasını en çok istediğimiz yıllarının faili meçhulü, kontrası bol yıllarını; sokağa çıkma yasağı, OHAL’i hatırlatıyor. Unere Ermenia partisinden Yervant Aminyan ise Kobane’de yaşananları ailesinden dinlediği 1915’in sürgün hikayelerine benzetiyor.
Sosyal medyada, silahlı kuvvetleri an itibariyle Kobanê’de IŞİD’le çatışmakta olan PYD’nin eş başkanı Salih Müslim’in Fırat röportajını, Diken’de çıkan durum raporunu paylaştık, göz atmak isteyenler için burada. Evrensel’in güncellenen durum raporu ise şurada.
Yeşil Gazete’nin Suriye savaşının altında yatan ‘su savaşı’ hakkındaki yazısı şurada. Yazı Suriye’deki savaş hakkında çok az bilinen bir gerçeği, bu savaşın bir milyondan fazla çiftçinin şehirlere göç etmesine neden olan, Suriye tarihi boyunca gerçekleşen en kurak dönemin sonunda başlamış olduğunu anlatıyor.
Haber, görüntü ve yorum bombardımandan kadınlara düşenler cephesinde ekseriyetle şaşırtıcı bir şey yok. Arada polisin göstericilere “Adam gibi taş at” uyarısını, #erkeksenkobaniyegit etiketini görüp nefretlerin içinde mizojininin üzerinde düşünülmeden savrulacak kadar sağlam yerini koruduğunu görüyoruz.
Üzerinde düşünülen kadın haberlerinin ise tümü nefret dolu değil elbette. Yine Evrensel’de iki kadının hikayesi var: Yeni Zelanda’dan Roboski’ye gelen Meral Geylani ve Hollanda’dan Diyarbakır’a taşınan Frederike Geerdink. Foreign Policy dergisi, eşlerini ve oğullarını geride bırakmak zorunda kalmış Kobanêli kadınları fotoğraflamış. Geçtiğimiz günlerde uzunca tartıştığımız şeylerden biri de Fransız ELLE dergisinin yazı işleri müdürünün dergiye veda ederken kadın gerillayı övdüğü yazısıydı – amacı ve/ya işlevi konusunda fikir ayrılığına düştüğümüz bu yazıyı belki ayrı bir postta tartışmaya açarız. Bir yandan gündemi yerine çakılı ve barışması yer yer epey zor olan ELLE moda dergisinin tutup gerilla övmesi konunun dünya medyasına o kadar eğreti düşmüş bir izdüşümü ki, bu yazıda bahsi geçen diğer kaynakların yanında olması gerektiği saçmalıkta kalıyor diyebiliriz, bunu illüstre etmek açısından da medya derlemesine yerli yerinde bir nokta sayılabilir.