"Hakkarigücülü kızların karnesi çoğu spor takımı için etkileyici olurdu ama Türkiye'nin en fakir, muhafazakar ve şiddete sahne olan illerinden birinden gelen bir takım için, fevkaladeden daha azı değil."

KÜLTÜR

Kızlar atakta: 1. Lig Yolunda Hakkarigücü Spor

 photo 2  

Piotr Zalewski’nin TIME dergisine yazdığı makaleden çeviridir; ana görsel hariç yazıdaki fotoğraflar da kendisine ait. Piotr’ın izniyle birkaç cümleyi Türkiyeli okuyucunun konuyla ilgili bilgisini düşünerek çıkardım.

 

Tahir Temel, bir yandan savunma oyuncularından birine bağırıp tekmelerden ustaca kaçınarak halı sahanın üzerinde ilerlerken, Hakkari’nin 8 km kadar doğusundan sahanın üzerinde yükselen karla kaplı dağa işaret ediyor. Geçen yaz, kentin futbol sahasının ortasında duran biri, dağın tepesine yerleşmiş PKK militanlarıyla daha aşağılarda mevzilenmiş Türk askerlerinin karşılıklı ateşini görebilirdi. “Tam bir gösteriydi” diyor Temel, yüzünde eğlenceden eser olmadan.

 

Yetmiş bin nüfuslu Hakkari, PKK ile Türk ordusu arasındaki çatışmaların en kötülerine tanıklık etmiş bir kent. Kentin içinde silahlı çatışma ender de olsa, askeri araçlara taş ve molotof kokteyli fırlatan Kürt çocuklarının görüntüsü değil. Kentte çok fazla askeri denetim noktası var. Yani Hakkari manşetlere çıktığında -ki bu ender oluyor- genelde kan döküldüğü içindir.

 

Küçük bir grup insan yakında bu durumu değiştirebilir: Antrenörlüğünü Temel’in yaptığı yerel kadın futbol ekibi. 2008’de, yani ilk sezonlarında, 2. Ligdeki Hakkarigücü Spor altı maç kazanıp ikisini kaybetti. O zamandan bu yana giderek güçlenip her iki senede bir playofflara kaldılar ve yarıştan kopmadılar. Geçen sezon, Hakkarigücü Türkiye’nin tamamında -birinci ve ikinci lig, kadın-erkek ligi farketmeden- hiç gol yemeyen tek takım oldu. 72 gol attılar, 6 maç kazandılar ve hiç kaybetmediler. Birkaç oyuncuları Türkiye’nin genç milli takımına çağırıldı. Benzer bir karne çoğu spor takımı için etkileyici olurdu ama Türkiye’nin en fakir, muhafazakar ve şiddete sahne olan illerinden birinden gelen bir takım için, fevkaladeden daha azı değil.

 

photo 3

 

PKK’nin Türk ordusuna karşı verdiği savaşın Hakkari ekonomisine etkisi ağır olmuş. Doksanlarda kenti köylerinden kaçan binlerce insanla dolduran teröre karşı savaşın mirası olan işsizlik, %40’ın üzerinde. İnsanların anlattığı kadarıyla var olan azıcık yatırım devletten geliyor. Gelir ülkenin batısındakine göre dört kat daha az. Takımın azimli kaptanı, kurucusu ve 24 yaşında en büyük oyuncusu olan Cemile Timur’a göre Hakkarigücü’nün ticari sponsor bulamadığına şaşmamak gerek. Futbol Federasyonu deplasmandaki maçlar için seyahat ve konaklama masraflarını karşılıyor, ancak forma ve ekipmanların parasını vermiyor. Küçük yerel işletmeler bazen, ama sadece bazen, faturayı ödüyorlar. “Diğer takımların sahip olduğu imkanlar bizde yok” diyor Cemile. “Her oyuncunun bütün bir yıl boyunca aynı formayı giymek zorunda kaldığı sezonlar oldu.”

 

Hakkari’nin son seçimlerde BDP’den üç vekile karşılık iktidar partisinden kimseyi meclise taşımaması da duruma yardımcı olmamış. “Dolayısıyla” diyor Hakkarigücü başkanı Hüseyin Adıyaman, “Hakkari’ye hükumetten para gelmiyor.”

 

Paranın yokluğunda, oyuncuları asıl teşvik eden şey, futbol tutkusu dışında tabi, eğitim gibi duruyor. “Maaş almıyoruz ama bizim için en önemlisi kızların bazılarını üniversiteye yollamak” diyor Cemile. Birçok Hakkarigücü oyuncusu için, sahadaki başarı burs, ve dolayısıyla üniversiteye gitme şansını elde etmek anlamına geliyor. “Kızların ailelerinin en büyük beklentisi ve umudu da bu.”

 

Ülkenin bu kısmında, hayatın diğer tüm alanları gibi Hakkarigücü de PKK ile Türk ordusu arasındaki çatışmadan etkilenmiş durumda. Oyunculardan bir çoğu, hatta belki çoğunluğu, dağa çıkan birini tanıyor. Antrenör Temel’in kardeşlerinden biri Türk askerleriyle çatışmada ölmüş. Bir diğeri halen isyancılar ile birlikte. Cemile da çatışmalar sebebiyle göç etmek zorunda kalmış köylülerin çocuğu. Anlattığı kadarıyla köyü Akkuş 1994’te devlet güçleri tarafından boşaltılmış. Cemile o zaman 5 yaşındaymış. “Köyü o kadar hatırlamıyorum” diyor, “ama askerlerin evleri aradığını, her şeyi alaşağı ettiklerini hatırlıyorum.” O zamandan beri geri gitmemiş.

 

photo 4

 

Tahir Hoca ve Cemile genel olarak siyasetten uzak durmaya çalışsa da siyaset takımdan uzak durmuyor. Geçen seneki playofflarda, Hakkarigücü Gaziantep deplasmanındayken ev sahibi takım 1-0 öne geçtiğinde, bir grup taraftar Hakkari’den gelenlere asker selamı yapmaya başlamışlar. Cemile’nin takımı Hakkari’yi bir üst tura çıkarmaya yetecek golü attığında aynı taraftarlar “PKK bize gol attı” diye tezahürat etmeye başlamışlar. Maçın sonunda Cemile yanlışlıkla Gaziantepli bir oyuncu ile kafa kafaya vurmuş. Sedye üzerinde, kanayarak oradan götürüldüğünü anlatıyor. O sırada tribünde Antep taraftarlarıyla şehrin Hakkari’yi desteklemeye gelen Kürtleri arasında kavga çıkmış. “Atmosfer korkunçtu” diyor Cemile. “Maçın son dakikalarında kızlarımız gözyaşları içinde oynuyorlardı.”

 

Cemile benzer olayların dikkatini dağıtmaması için çalışıyor. “Spora odaklanıyoruz, siyasete değil” diyor. “Kürt olduğumuzu inkar etmiyoruz. Ama oynadığımız sırada asla ‘Biz Kürdüz, onlar Türk’ demiyoruz.”

 

Türkler, hem milli takım hem kulüpler seviyesinde “güzel oyun futbol” için deli oluyor olabilirler ama kadın futbolu fikrine daha yeni ısınmaya başladılar. İlk kadın ligi 1993’te kuruldu. 10 senenin ardından önce sonlandırıldı, sonra 2006’de yeni bir yönetimle yeniden başladı. Namus cinayetleri ve zoraki evliliklerle adı çıkmış, büyük oranda kırsal ve son derece muhafazakar olan güneydoğuda, kadınlarla spor uzun süre yanyana gelmedi. Hakkari Belediyesi’nde çalışan ve Tahir Hoca’nın da kardeşi olan Ömer Temel’e göre “2000lerin ortasına kadar kadınların oynaması duyulmuş şey değildi, hatta ayıptı.”

 

Cemile de takımı kurmaya başladığı dönemde öğrenci yurtlarını gezerken tepki gördüğünü hatırlıyor. “Bazı amcalar ve babalar, genelde daha yaşlı ve eğitimsiz olanlar, sporun kadın işi olmadığını söyleyerek tepki gösterdi” diyor. “Bazı ailelerin ekonomik durumu kötü olduğundan kızların futbol oynamak yerine iş bulması gerek diye şikayet ediyorlardı.” Cemile’nin anlattığına göre tüm bunlar artık değişmiş; “Artık başarılı olduğumuz için ve oyuncular üniversiteye gittiğinden kimsenin sesi çıkmıyor.”

 

photo 1

 

21 Mart günü, öğleden sonra 3 civarlarında Hakkarigücü antreman için sahaya çıkıyor. Tam iki saat önce Abdullah Öcalan ateşkes ilan etmiş. Tahir Hoca yayını izlemeyi yeni bitirmiş, sahaya dönüyor. “Apo duymak istediğim her şeyi söyledi” diyor. “Şimdi her şey hükumete bağlı. PKK siyasi bir anlaşma olmadan silah bırakmayı reddedecektir.” Hoca alçaktan gelen bir topun yörüngesinden çıkıyor. “PKKliler devlete güvenmiyor” diyor; kendisi de güvenmiyor. “Daha önce de bir çok söz verip hiçbirini yerine getirmediler.”

 

Ancak Temel’in ve kızların başka, daha acil dertleri var. Bu sezon Hakkarigücü 50 gol atıp sadece iki tane yiyerek bir tanesi dışında tüm maçlarını kazanmış ve playofflarda tekrar kendine yer kazanmış. Nisan başı itibariyle 1. lige çıkmaktan sadece iki galibiyet uzakta. Kızlar için bu dünyalar kadar önemli diyor Temel: ülkenin her yerinden takımlarla oynama, Istanbul’a seyahat etme, federasyon ve sponsorlardan daha fazla yardım alma şansı.

 

Temel müsaade istiyor. Takımı Hakkarili bir genç erkekler takımıyla maç ayarlamış, orada hakemlik yapacak. Oyun başladıktan yaklaşık 15 dakika sonra, ceza sahasındaki karambolden ardından Hakkarigücü’nün gençler takımından Leyla bir kafa golü atıyor. Kızlar 1-0 önde.

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

KÜLTÜR

YOrhan Pamuk’u Bezdirmişsiniz
Orhan Pamuk’u Bezdirmişsiniz

Orhan Pamuk, sırf yurtdışında başarılı diye eleştirilmekten (hâlâ) şikayetçi: “Romanın başarısını kendisine karşı bir silah olarak kullanıyorlar.”

KÜLTÜR

YKazuo Ishiguro ile Röportaj: Kurgu Sanatı
Kazuo Ishiguro ile Röportaj: Kurgu Sanatı

Edebiyat nobelinin yeni sahibi Kazuo İshiguro ile hayat hikayesi, ilham kaynakları, çalışma rutini üzerine yapılmış en kapsamlı röportajlardan biri.

ENGLISH

YIn Turkey, female patients bear brunt of misdiagnoses
In Turkey, female patients bear brunt of misdiagnoses

The common request shared by every woman I spoke to for this article was that they would be properly listened to.

Bir de bunlar var

Bir Varmış Bir Yokmuş
Operadaki transtan takat dersleri
23. İstanbul LGBTİ Onur Haftası Desteklerinizi Bekliyor!

Pin It on Pinterest