Sadece üç kare fotoğrafını gördüğünüz bu olaylar 1967′de Boston’da geçiyor. Herkes sportif kıyafetler içinde, zira bu bir maraton koşusu. O gün Boston gayet soğuk! 261 numaralı sporcumuz, “ama yani kadınlar tabi ki de maraton koşamaz ki” tavırlarına, zamanında çok içerlemiş bir kadın sporcu. Adı Katherine Switzer. Yarışa kaydolurken adının ilk harflerini kullanarak kaydolmuş. K.V. Switzer olarak. Kayıt sırasında kimse kendisine cinsiyetini sormadığından bir sorunla da karşılaşmamış.
Arka sırada 490 numaralı sporcumuzun adı Arnie. Katherine’in okulu Syracuse Üniversitesi’nde postacıymış o sıralar, yaşı da ellilerinde. Katherine’i maratona katılması için en çok cesaretlendiren, çalıştıran Arnie olmuş. Onun hemen önündeki 290 numaralı sporcu ise Katherine’nin erkek arkadaşı Thomas Miller. Onun aslında koşmak işleriyle pek ilgisi yokmuş. Kız arkadaşı bir delilik yaptığından, onu yalnız bırakmasın istemiş.
Fotoğrafta siyah kıyafetler içinde gördüğümüz “kötü kişi”nin adı da Jock Semple. O yarışmayı düzenleyenlerden biri. Etraftaki gazetecilerin kışkırtmaları neticesinde kendini kaybedip Katherine’e saldırıyor bu Jock denen adam. Saçından, kıyafetlerinden çekiştiriyor. “Nnn-aptal kadın, defol git yarışmamdan, sen kadınsın” diye bağırıp, çağırıyor. Katherine kurtuluyor Jock’un elinden, arada Arnie de ona yardım ediyor. Derken kocaman cüssesiyle Thomas yetişip Jock’u bertaraf ediyor. Bu dört kişinin arasında epey bir arbede yaşanıyor neticede. Katherine, hem koşup, hem arkasını kollarken bir ara erkek arkadaşının Jock’u öldürmüş olabileceğini bile düşünüyor. Bütün bunlar olup bitedursun kimse koşmayı bırakmıyor.
Katherine maratonu bitiriyor o gün dört saati aşan bir sürede, ancak nedense New York Times, koşuyu bitiremediğini yazıyor. Haliyle, haberin düzeltilmesi için uğraşıp duruyor Katherine, ama olmuyor. Bütün bunları şu adreste yer alan yazılardan öğreniyoruz. Anlaşılan Katherine Switzer’in, bu olayın ardından maratoncu olmaktan başka bir şansı olmuyor zaten. Bütün hayatı bu olay üzerine şekilleniyor. Zaten yazılanları okursanız, Katherine’in bu olaydan önceki hayatı da, bu fotoğraf karelerine hazırlıktan ibaretmiş sanki! Ben bu hikayeyi aslında daha çok, fotoğrafları beğendiğimden anlattım. Başka kareler de var bu olaydan, bir göz atın. Saç, baş çekiştirmeler, kıyafetlerden sürüklemeler, arka planda bir arbede, yüzlerdeki gerginlik, fotoğrafa dahil olan herkesin had safhadaki kararlılığı, bir yandan koşuyor olmaları… Herşey çok matrak.
negüzelşeyler‘den alıntılandı: