Katalin Ladik onlarca yıllık kariyeri boyunca kolaj, deneysel müzik, performanslar, fotoğrafçılık, beden sanatı, posta sanatı ve ses oyunlarını kapsayan yoğun ama odaklı bir disiplinlerarası pratik geliştirdi. Kâğıtla, sesle ve kendi bedeniyle çalışan Ladik, üretimlerinin çeşitliliğine rağmen her şeyden önce bir şair olmaya devam ediyor.

SANAT

Katalin Ladik’in Beden Sanatı, Doğu Avrupalı Kadınların İtaatkâr Maskesini Yırtıp Attı

 

Edmée Lepercq’in New East Digital Archive’da, Katalin Ladik’in doğumgünü vesilesiyle 25 Ekim 2021’de yayınlanan yazısını Gizem Atlı çevirdi.  

 

 

Katalin Ladik’in beden sanatı, Doğu Avrupalı kadınların itaatkâr maskesini yırtıp attı.

 

1942’de bu yazının yayınlandığı tarihte doğan ve bedenini malzeme olarak kullanmak suretiyle şiiri sayfalardan kurtaran Sırp-Macar sanatçı Katalin Ladik’in eserlerine bakıyoruz.

 

Katalin Ladik, 1942’de Yugoslavya’nın (bugünkü Sırbistan) Novi Sad şehrinde doğdu. 1992 yılında Budapeşte’ye taşındı ve son 20 yılını Macaristan’ın başkenti Novi Sad ile Hırvatistan’ın Hvar Adası arasında geçirdi.

 

Ladik onlarca yıllık kariyeri boyunca kolaj, deneysel müzik, performanslar, fotoğrafçılık, beden sanatı, posta sanatı ve ses oyunlarını kapsayan yoğun ama odaklı bir disiplinlerarası pratik geliştirdi. Kâğıtla, sesle ve kendi bedeniyle çalışan Ladik, üretimlerinin çeşitliliğine rağmen her şeyden önce bir şair olmaya devam ediyor. Secondary Archive’da şöyle diyor Ladik: “Çalışmalarımda hangi malzemeyi kullanırsam kullanayım şiirsel bir mesaj aktarıyorum: sesimle sesli şiir, görsel çalışmalarım ve kolajlarımla somut şiir, bedenimle multimedya şiirsel performanslar…” Ladik’in eserlerindeki bu melezlik ve dile olan sarsılmaz ilgisi, onun bir Yugoslav ve ardından bir Sırp-Macar olarak melez kültürel kimliğinin bir yansıması olarak görülebilir. Ladik bugün kendi kuşağının önde gelen Doğu Avrupalı neo-avangard sanatçılarından biri kabul ediliyor.

 

 

https://www.youtube.com/watch?v=zCOlpf4qkXU

 

Yaratıcı anlar

 

Ladik, Novi Sad’daki üniversitede ekonomi okudu. Şiirleri ilk kez 1962 yılında banka asistanı olarak çalışırken Symposiom adlı avangart dergide yayımlandı. Daha sonra Radyo Novi Sad’daki kariyeri başladı (1963-1977). ​​Sesle ilgili çalışmaları onu performans sanatlarına yöneltti; 1977’de Subotica’da Bosch+Bosch tiyatro grubuna oyuncu olarak katıldı ve Yugoslav savaşlarının (1991-2001) başlamasından sadece bir yıl sonrasına, 1992’ye kadar burada oyunculuğa devam etti. 1976’de çıkarttığı Phonopetica albümünden sonra Bob Cobbing, Gerhard Rühm ve Henri Chopin gibi yurtdışından ünlü ses şairlerinin onu 1977’de Amsterdam’daki Stedelijk Müzesi’nde konser vermeye davet etmesiyle, uluslararası sahneye açılmış oldu. Ladik daha yakınlardaysa, 2017 yılında Atina’da düzenlenen documenta14 sergisine katıldı. Sanatçı 2016’dan bu yana  çalışmalarını sergileyen Budapeşte galerisi acb tarafından temsil ediliyor.

 

The Garden of Earthly Delights (Dünyevi Zevkler Bahçesi, 2017)

 

Öne çıkan özellikleri

 

Ladik’in sanatı çok-disiplinli olsa da, o her şeyden önce bir şairdir. Şiirin doğal ortamı olan kağıdı fazla durağan bulduğu için ya sık sık değiştirir ya da ondan kaçınır. Sanatı, özellikle de performans sanatı, ses ve bedeni kişisel olanla politik olanın kesiştiği ve örtüştüğü bir alan olarak sunar. Mitleri, kişisel anlatıyı ve gündelik nesneleri kullanan sanatçının feminist bir meramı var, çünkü Doğu Avrupa’da bir kadın olarak yerini ve verdiği mücadeleleri keşfetmeye çalışır. Ladik bu sosyo-politik konulara her zaman bir tüy hafifliğinde ve küstahça bir mizahla yaklaşır. Örneğin, Blackshave Poem performansına (1978) “anti-striptiz” diye niteliyor, zira bu performansta bir yandan sahnede tıraş kremi sürüp iç çamaşırını çıkarırken, bir yandan da siyah uzun kollu gömlek ve siyah pantolon giyerek eril bakışı durdurur.

 

Ladik Yugoslavya’da, performanslarında kendi bedenini, sanatsal amaçlara ses veya metin kadar elverişli, özerk bir medyum olarak kullanan ilk kadın sanatçıydı. 1970’teki gayda performansı Shamanic Gest (Şamanik Jest), Yugoslav siyasetinin kuvvetlenmesi bağlamında Doğu Avrupa eylemciliği açısından önemli bir andı. Üstelik bu performansın, sadece Yugoslavya’da değil, iki sahne arasındaki ilişkiler yoğunlaştıkça Macar avangardında da kadın özgürleşmesi tarihinde geri dönüşü olmayan süreçleri harekete geçirdiği düşünülüyor.

 

Poemim (1978)

 

Tarzı ve eserleri

 

Ladik, Doğu Avrupa’da kadınların rollerini yansıtmak için vücudunu farklı şekillerde kullandı. Ladik kimi zaman neredeyse tamamen çıplak performanslar gerçekleştirdi, kimi zaman da kostümler, maskeler ve aksesuarlarla kendini gizledi. Doğum konuları, yeraltı dünyasına iniş, cinsiyetlerin kendileriyle ve birbirleriyle mücadeleleri Ladik’in eserlerinde tekrarlanan temalardır. Çoğunlukla cinsiyet nötrleştirici dediği unsurların yanı sıra,  androjenler ve melekler gibi cinsel açıdan müphem figürlere de yer verir. Poemim (1978) adlı fotoğraf performansında yüzünü cam bir plakaya bastırarak deforme eden Ladik yine Secondary Archive’da şöyle diyor: “Bu yüzler iç dünyamızı, hepimizde bulunabilen maskeyi yansıtıyor.” Ladik’in eserlerinde beden istikrarsızlaştırılır; seslendirme (Ladik’in sesi yüksek tonlardan baslara kadar uzanır), yutma ve dışarı atma yoluyla bedenin içi dışına veya dışı içine çevrilir yapılır. Ladik, “Sanatım harekete dayanıyor” diyor Ladik. “Doğada ve evrende her şey sürekli bir dönüşüm, sonsuz bir değişim içindedir.” Ladik’in 70’lerdeki eserlerinde Radio Novi Sad’ın ses stüdyosunda bulduğu enstrümanlar ve baskılı devreler yer alırken, multimedya performansı Alice in Codeland (Alice Kodlar Diyarında – 2012-2017) gibi daha yakın zamanlı eserleri ise artık günlük hayatımızın ayrılmaz parçası haline gelmiş QR kodlarını ve barkodları içerir.

 

 

Ana görsel: Blackshave Poem performansı, 1978, 12 fotoğraf, kağıt üzerine jelatin gümüş baskı, 388 × 293 mm,  Würzburg. Budapeşte, acb gallery izniyle.

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

MEYDAN

YTerfler, trans kadınlar ve feminizm
Terfler, trans kadınlar ve feminizm

Kadınların deneyimlerini cinsiyetlendirilmiş bir dili benimseyerek konuşma hakkı için mücadele ederken, aynı zamanda trans kadınları insanlıktan çıkarmayı, aşağılamayı veya saygısızlık etmeyi reddedebilir, feminist analizin geri dönüşü için mücadele edebiliriz.

MEYDAN

YTecavüzü Silah Olarak Kullanmak
Tecavüzü Silah Olarak Kullanmak

Gazze'ye yönelik soykırım saldırısının 7 Ekim'den bu yana hız kazandığını ama bundan önce de onlarca yıldır devam ettiğini göz önüne alırsak, Filistin halkına yönelik cinsiyete dayalı şiddetin onlarca yıldır devam ettiğini ve buna rağmen tamamen yok sayıldığını söyleyebiliriz. Filistinli feministler bunun sayısız kanıtını sunuyor.

SANAT

YGürcü Sinema Hanedanlığının Merkezindeki Feminist Yönetmen: Lana Gogoberidze
Gürcü Sinema Hanedanlığının Merkezindeki Feminist Yönetmen: Lana Gogoberidze

Gogoberidze çoğu filminde kendi hayatından ve Stalinizmin gadrine uğramış, kendisi gibi bir film yönetmeni olan annesinin yaşam deneyimlerini yeniden kurar. Şimdilerde 93 yaşında olan Gogoberidze, bayrağı kendi kızının da içinde bulunduğu yeni nesil Gürcü yönetmenlere devretmiş bulunuyor.

SANAT

YTeresa Pągowska’nın Astarsız Tuvallerindeki Kadın Bedenleri
Teresa Pągowska’nın Astarsız Tuvallerindeki Kadın Bedenleri

Pągowska'nın stilinin en karakteristik unsurlarından biri, ham tuvali sık sık göz önüne sermesidir.

Bir de bunlar var

8 Mart Şarkıları (Isınma Turları)
Claude Cahun
Bakım Sanatı Manifestosu

Pin It on Pinterest