İstanbul Feminist Kolektif'in hazırladığı Mart 2015 raporunda hayatını savunmak için şiddete başvuran kadınlar var.

MEYDAN

Kadınlar Hayatlarına Sahip Çıkıyor (Mart)

İstanbul Feminist Kolektif 2015’in Ocak ayında başlattığı “kadınlar hayatlarına sahip çıkıyor” raporunun Mart ayı dosyasını yayınladı. Yıllardır erkekler tarafından öldürülen, şiddet gören, tacize ve tecavüze maruz kalan kadınların çetelesinin tutulmasına ve kadınların maruz kaldığı şiddetin raporlanmasına bir alternatif olarak İFK artık yaşamlarını kurtartmak için şiddete başvurmak zorunda kadınların, ‘yıllardır maruz kaldığı erkek şiddetine, işkencelere şiddetle karşılık vermek durumunda kalan, yaşamak için öldürmek zorunda bırakılan kadınlar’ın çetelesini tutuyor.

 

Medyada yer alan haberler üzerinden yapılan derlemede bu ay Nevin Yıldırım davası öne çıkıyor. Raporun satırbaşları şöyle:

nevin

 

Tecavüzü tanımayan erkek adalet Nevin’in sesini de duymadı!

Nevin silah zoruyla, tehditle birçok kez tecavüzüne maruz kaldığı Nurettin Gider’den kurtulmak ve bu sıkıştırılmışlık içinde yaşadıklarını değiştirmek için çok çabaladı. Tecavüz sonrası gebeliğine son vermek için hastaneye gittiğinde koca izni talep edildiği için kürtaj yaptıramadı. Erkeklerin çıkarlarını korumak söz konusu olunca kadınların hayatını gözünü kırpmadan harcayan erkek egemen sistemin ikiyüzlü ahlak anlayışı, Nevin’i yargıladı, dedikoduların ardı arkası kesilmedi ve Nevin için hayatı artık çekilmez hale geldi. Toplumdaki bu erkek dayanışmasından aldığı güçle Nurettin’in baskısı her geçen gün artarken, Nevin hem iki çocuğunu hem kendini korumak zorundaydı.

 

Maruz kaldığı erkek şiddetine direnen ancak daha fazla dayanamayan Nevin 29 Ağustos 2012 tarihinde Nurettin’i öldürerek başını bir çuvala koydu ve köy meydanındaki kahvenin önüne fırlatırken şöyle haykırdı: “Alın işte, namusuma uzananın kellesi!”. Kendi hayatına sahip çıkmak, yaşamına devam edebilmek için öldürmek, kendini köy halkına kabul ettirebilmek için “namusunu temizlemek” zorunda bırakılan bir kadının, Nevin’in hikayesiydi bu. Ardından yaşananlarsa, aslında Nevin’in mücadelesinin henüz bitmediğini, aksine yeni başladığını gösteriyor.

 

Yargılama süresince Nevin’in hayatı didik didik edildi. “Ben bu ilişkiyi gönüllü yaşamadım, yaşanan hiçbir şeyde rızam yoktu,” ifadeleri mahkemenin soğuk duvarlarına çarparak dönüp yine Nevin’i buldu, heyete ulaşamadı bile. Mahkeme heyeti Nevin yerine, tecavüzü inkar eden, ortada gönüllü bir ilişki olduğunu iddia eden akrabalara, komşulara inanmayı tercih etti. Daima dik duran, hiçbir duruşmada durumunu inkar etmeyen, heyete en küçük bir sitemde bile bulunmayan Nevin’e hiçbir indirim uygulanmaksızın müebbet hapis cezası verildi. Karar duruşmasından bir gün önce, 24 yıldır evli olduğu Fatma’yı öldüren katil Kemal Balaban’a, “cinayeti haksız tahrik” altında işlediği gerekçesiyle haksız tahrik indirimi uygulayıp ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını 10 yıla indiren yargı, bir gün sonra Nevin’e müebbet hapis cezasını eli titremeden veriyorsa, kadınların kendi adaletlerini sağlamak dışında seçenekleri kalıyor mu?

 

Canı için mücadele eden Yasemin’in yanındayız!

 

Geçtiğimiz ay içinde bir başka duruşmaya daha tanık olduk. Nevin’in davasında olduğu gibi takip ettiğimiz Yasemin’in davasının üçüncü duruşması görüldü. Evliliğinin başından beri kocası Özkan Kaymaklı tarafından şiddete, işkenceye maruz kalan, eve kitlenen, çalışmasına izin verilmeyen, hem kendisinin hem bebeğinin hayatı tehlike altında olan Yasemin geçen Temmuz’da kendisinin ve bebeğinin canını kurtarmak için Özkan Kaymaklı’yı öldürmek zorunda kaldı. Tıpkı Nevin gibi Yasemin’in hayatı da erkek yargı mensupları tarafından didik didik ediliyor, şiddet hikayesinin bu olayla ilgisi yokmuş gibi Yasemin sadece ‘işlemek zorunda kaldığı cinayet’ten yargılanmaya çalışılıyor. Öyle ki, Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi sanki soruşturmaya değer hiçbir şey yokmuş gibi davayı daha ilk duruşmadan alelacele kapama çabasına girişti.

 

Aile, toplum, hukuk, devlet, herkes erkek şiddeti karşısında susuyor ve kadınları bu yaşama mahkum edip erkekleri aklamak için işbirliği yapıyorsa, hayatına sahip çıkmak isteyen kadınlara başka hangi seçenek bırakılıyor? Erkeklerin keyfi şekilde, “tuzluk uzatmadı, telefonda çok konuştu, tayt giydi, benimle birlikte olmadı” diyerek kadınları her gün öldürdüğü cinayetlerle, kadınların canlarını kurtarmak için işlemek zorunda kaldıkları cinayetler aynı kefeye konabilir mi? Öyle ya, zaten konulmuyor da! Kadın katillerine verilen “haksız tahrik” ve “iyi hal” indirimlerinde birbirleriyle yarış içine giren mahkemeler, kadınlara indirim bile vermiyor!

 

KADINLAR ERKEK ŞİDDETİNE DİRENİYOR

 

Zonguldak Ereğli’de 1 Mart’ta sevgili olan genç bir kadın ve erkek sokakta kavga etmeye başladı. Erkek kadına tokat attı, kadın bu tokada, önce tokatla, sonra tekmelerle karşılık verdi. Çevredekiler bu anları kameraya kaydetti. Olay yerine polis geldi, kadın ve erkek birbirlerinden şikayetçi olmadılar.

 

Adana’da Aysel, 2 Mart’ta işe gitmek için bindiği otobüste arka koltukta oturan Hüseyin Y.’nin tacizine uğradı. Koltukların arasından elini uzatarak tacize devam eden Hüseyin Y.’ye Aysel tepki gösterdi. Otobüs şoförü tartışma çıkmasına tepki göstererek karayolu üzerinde tacizci Hüseyin Y.’yi ve Aysel’i araçtan indirdi. Aysel burada kendisini korumak için çantasında taşıdığı bıçakla Hüseyin Y.’yi yaraladı. Hüseyin Y. hastanede tedaviye alınırken Aysel de gözaltına alındı.

 

Babalarıyla beraber yaşayan Helin ve Gülşen, babalarıyla yaşadıkları tartışma üzerine evden ayrıldı. Helin’le aynı iş yerinde çalışan Ferit Demir’in yalnız yaşadığını, isterlerse yanına taşınabileceklerini söylemesi üzerine, Ferit Demir’in evine taşındılar. Bir süre sonra Ferit Demir’in kendisine ilgi duymaya başladığını fark eden ve onunla bir ilişki yaşamak istemeyen Helin, Gülşen ile beraber 5 Mart’ta evden ayrılmaya karar verdi. Ferit Demir eşyalarını toplayan kadınlara gitmemeleri için engel olmaya çalıştı. Bu esnada Helin, kendini korumak ve evden rahat çıkabilmek için Ferit Demir’e ait olan silahı eline aldı. Ferit Demir silahı Helin’in elinden almaya çalışırken silah patladı ve Ferit Demir yaralandı. Panikle evden çıkan kadınlar ertesi gün karakola gidip olayı aktardılar. Ferit Demir hayatını kaybetti.

 

Eskişehir’de Cansu, sevgilisi Adem Tutsak’tan 9 Mart’ta ayrılmak istedi. Adem Tutsak ise çıkardığı tabancasıyla intihar edeceğini söyledikten sonra Cansu’nun eline silah vererek kendisini öldürmesini istedi. Silah kullanmayı bilmeyen Cansu’nun elinde patlayan silah, Adem Tutsak’ı başından yaraladı. Cansu’nun ambulansı aramasıyla hastaneye kaldırılan Adem Tutsak bir gün sonra hayatını kaybetti.

 

Orhan S. yıllar boyunca tüm ailesine şiddet uyguladı. Dayaktan bıkan karısı Sevgi, kızı Müzeyyen, oğlu Fatih ve kızının erkek arkadaşı Halil Kav’ın, Orhan S.’yi 9 Mart’ta dövmesi sonucu Orhan S. hayatını kaybetti. Başlayan soruşturmada, Orhan S.’nin ailesine şiddet uyguladığını öğrenen jandarma, cesetteki darp izlerinden de şüphelenerek Sevgi’yi gözaltına aldı. Sevgi’nin şiddetten bıktıkları için cinayeti işlediklerini ifade etmesinin ardından tutuklanarak cezaevine gönderildiler.

 

Dersim’in Alibaba Mahallesi’nde yaşayan 6 yıllık evli Burçin, 30 Mart’ta kocası Çetin Özel tarafından maruz kaldığı şiddete dayanamayarak evini terk etti ve annesi N.’nin evine geldi. Çetin Özel Burçin’in peşinden kayınvalidesi N.’nin evine geldi, N. ile tartışmaya başladı ve kaynanasını dövdü. N. ise kendini ve kızını korumak için mutfaktan aldığı ekmek bıçağı ile Çetin Özel’i yaraladı. Hastaneye kaldırılan Özel kurtarılamazken N. de Adliye’deki sorgusunun ardından tutuklandı.

 
 

Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

MEYDAN

YGazze için 8 Mart’ta Küresel Grev Çağrısı: Gazzesiz Bir Feminist Mücadele Yok!
Gazze için 8 Mart’ta Küresel Grev Çağrısı: Gazzesiz Bir Feminist Mücadele Yok!

'8 Mart'ta bize katılın ve ataerkil ve sömürgeci sistemlerin tahtlarını sarsacak küresel bir grev için bizimle birlikte örgütlenin!'

MEYDAN

YTrans Onur Haftası (Pride) Komitesi: “Dönmeyiz, Buradayız, Bir Aradayız”
Trans Onur Haftası (Pride) Komitesi: “Dönmeyiz, Buradayız, Bir Aradayız”

Yıllardır süregelen düzene bir darbe niteliğindeki söylemlerimizle, “Dönmeyiz, Buradayız” diyerek 18 Haziran Translarla Eşitlik Günü’nde sokaklara çıkıyoruz.

MEYDAN

YYazarak Kuirleştirmek Atölyesi
Yazarak Kuirleştirmek Atölyesi

Avrupa Birliği tarafından finanse edilen CultureCIVIC Kültür Sanat Destek Programı’nın desteğiyle hayata geçen Yazarak Kuirleştirmek adlı atölye ve konuşma programı Mayıs-Eylül ayları arasında çevrimiçi olarak devam edecek. 31 Mayıs’ta başlayan program kültür ve sanat nesnelerini, otoriter kurum ve bireylerce onlara dayatılan ayrımcı anlatılardan özgürleştirmeyi hedefliyor.

MEYDAN

YBir Garip 8 Mart
Bir Garip 8 Mart

Dün okunan basın açıklamasında da dendiği gibi evet yastayız, evet öfkeliyiz ama bu enkazı birlikte kaldıracağımıza inanan milyonlarca insanız da.

Bir de bunlar var

Canım Ablam
Tangamdan sana ne?!
Hayatımız, mücadelemiz, isyanımız feminizm!

Pin It on Pinterest