İkinci geleneksel 8 Mart derlememize hoşgeldiniz!
Öncelikle 8 Mart, kadın, çiçek miçek derken büyük resmi kaçırmıyor, haftanın asıl önemli gününü unutmuyoruz değil mi?
Dünyanın tüm Türk havlu bornozlarının Dünya Türk Havlu Bornoz Gününü içtenlikle kutlar, kalbimizden dökülen şu mısraları paylaşmak isteriz:
Bedenimiz ıslak kalırdı
O bornoz orada olmasaydı
Rahat rahat oh mis gibi
Nemli nemli duş sonrası
O haldeyken don giymek mi?
Zaten bunu kim ister ki?
…Çok teşekkürler.
Gelelim 8 Mart’a.
Kadınlar Günü’nün Almanya’da Mustafa Sandal’ı ateşe vererek kutlandığını biliyor muydunuz?
Ve Musti’nin üzerinden el ele atlanarak Nevruz’un da aradan çıkarıldığını?
AKP Yozgat teşkilatı ise Kadınlar Günü kutlanacaksa onu da en iyi biz erkekler kutlarız demiş:
Yanlış anlaşılmasın, kadınlar şimdi kutlamayla mutlamayla yorulmasın diye, kadınların iyiliği için böyle kutluyorlar. Eksik olmayın arkadaşlar. Siz kutlayadurun, biz geliyoruz birazdan.
Geçtiğimiz seneden bu yana bazı şeyler maalesef değişmedi. Türkiye popüler fotoğrafının lokomotifi Mehmet Turgut’un açtığı talihsiz yolda başkaları da şansını denedi. Hatırlarsanız Turgut geçen sene kadınlıktan ne anladığını makyajlı (ve dolayısıyla tabii ki üzgün suratlı) ünlü erkekler aracılığıyla paylaşmaya çalışmıştı.
Bu sene ise ‘Kadınlara yapılan zulme sessiz kalma!‘ başlıklı bir fotoğraf serisine denk geldik. Seriden öne çıkanlar:
Gördüğünüz gibi mor-kırmızı makyaj Gürsel Tekin’in keyfinden ve genel başkan yardımcısı duruşundan hiçbir şey eksiltmemiş. Vermek istediği mesaj tam da bu zaten. Yine de gülümsemeyi bilmeliyiz diyor. Mor-kırmızı makyajlı olsak da…
Özellikle bu fotoğraf serisi, tartışılmaz saçmalığı, muğlaklığı ve mesajlarının dağınıklığı sebebiyle bazılarımızda beklenmedik bir umuda yol verdi. Bu fotoğraf serisi sonun başlangıcı olabilir miydi? Serinin vurguladığı “kadınların tarih içinde yapageldiği çeşitli şeyler” miydi, neydi? Kadın silikon yaptırır, bazen ilkokul çocuklarından korkar, bazen de dayak yer… Bizi şaşırtması ve irkiltmesi gereken unsur gene bunların bu sefer bir erkeğin başına geliyor olması. Gibi gibi. Ama değil gibi de. Ne gibi de? Kim bilir. Peki Kuzey’in oğluna anlamsızca sütyen astırmasıyla, Murat Dalkılıç’a bacak açtırmasıyla bu bir geleneğin son halkası olabilir miydi? Tüm dandikliğiyle bu fotoğraf serisi Kadına Karşı Şiddete Karşı Photoshop sanatının kör çinici amcası olabilir miydi?
Yalnız Muratçım cinsiyetçiliğe karşı biraz daha bacak açarsan daha etkili olacak:
Peki ego tatmini derken aklına hemen gelen bir örnek var mı? Bir de fotoğrafta bir şeyler eksik sanki. Yanındaki bayık “Kadınlara cinsel meta yapmamalıyız, onları kadınlamalıyız” savıyla bu fotoğraf biraz tekliyor gibi. Daha vurucu, daha akılda kalır olması lazım. Mesela…
Mükemmel! (Ben-gay kas gevşetici uzatıyor)
Ama şimdi bacağın olduğu yere çorap da lazım:
Neden örüyorsunuz? Ha, işiniz bu, kolay olur diye. Tamam şimdi oldu.
Metrocity’deyse bir biçim kuşluk vakti yaşanıyordu, kadınlar şiddetle kafes güreşi yapıyordu:
Özellikle Şenay Akay’ın fotoğraf altı mesajı dikkat çekiciydi:
“Sorun bu” diyorsan yapmayız olur biter.
“Küçük kuşlara büyük travmalar yaşatmayalım”
Son olarak… son olarak geçen sene kadınlığımızı harika indirimlerle kutlayan TTNET, bu sene felekten bir dehşet senaryosu çalarak kendi ev imkanlarında yaptığı kadını kutlamaya karar vermiş:
Sizce gelecek 8 Mart’a kadar Netta’nın Altavista’ya “Ben ne günah işledim?” diye soracağı, Aytek’in de üzüntüden açık kabloları yalayacağı bir durum gerçekleşir mi? Bunu da reklamda görmek istiyoruz. Bu çeşit talep ve şikayetlerinizi TTNET’e şuradan yazılı iletmeyi, ya da kendilerini 444 0 375 müşteri hattıyla telefonda darlamayı düşünür müsünüz? “Son reklamınızla bir problemim var” deyip altı dakika boyunca gitar konçertosu dinlettikten sonra problemin tam olarak ne olduğunu anlatmak, Şahan Gökbakar’ın “Bu ne ya” diye itelediği ideal olmayan kadının öfkesini telefonda yaşatmak güzel bir 8 Mart kutlaması olabilir.
Hadi bu sene sosyal medyadan mesaj verip sonra bir sene yatış olmasa da biraz daha sade ve zor şeylere yönelsek. Bu ağır rötuşlu, kötü oyunculuklu stüdyo fotoğraflarında gözükemeyecek şeylere. Mesela soyut bir kurban için üzülür gibi yapmak yerine kendimize, etrafımıza, içinde yetiştiğimiz memlekete ve aileye gerçekten, dürüstçe baksak. Sokaktaki bir kadının kıyafeti ve davranışı hakkındaki düşüncemizi bakışlarımıza yansıtmış olabileceğimiz en son zamanı düşünüp şöyle bir değerlendirsek. Mesela kadınlar hakkında acayip şeyler söyleyen, en yakınındaki kadınlara bok gibi davranan ama sevdiğimiz bir arkadaşımızla, akrabamızla o konuşmayı yapsak.
…Tabii bir yandan da mimikçi Şahan hazretleri eşliğinde İnternetçi ve Hologram Kadınlar Günü’nüz kutlu olsa.