Sadece 40 yıl önce bir grup kadının Şikago’nun arka sokaklarında kanundan gizli ve çok kaliteli kürtaj olanakları sunduklarını biliyor muydunuz? Eğer bilmiyorsanız toplanın Jane’in hikâyesini öğrenelim.
Yer: Şikago, ABD.
Yıl: 1960’ların sonu.
Kahramanlarımız: Yüze yakın kadın.
Kodadları: Jane.
ABD’de kürtajın suç olduğu bu yıllarda, 19 yaşındaki Şikago Üniversitesi öğrencisi Heather Booth bir arkadaşının kız kardeşine kanundan gizli kürtaj olması için yardım ediyor. Booth kürtaj olmazsa intihar edeceğine inandığı bu kadın için bir arka sokak doktoru buluyor. Bu yardımından sonra Booth’a başka birçok yardım çağrısı gelmeye başlıyor. En sonunda bu talebi karşılamak için bir sistem kurmaya karar veriyor Booth. 1969’da ona katılan bir grup kadın ile Kadın Özgürleşmesi Kürtaj Rehberlik Servisi’ni kuruyor. Reklamları kısa ve öz: ‘Hamile misiniz? Yardıma mı ihtiyacınız var? Jane’i arayın’ ve altında bir telefon numarası. Bu reklam bazı gazete ve dergilerde yayınlanıyor, tren istasyonlarına afişler asılıyor. Kulaktan kulağa da ulaşıyor binlerce kadına.
Peki Jane kim? Jane hiç kimse ve gruptaki herkes. Kendilerini korumak için seçtikleri bir kod isim. Jane Kolektifi bir gizli kürtaj servisi. Jane’in numarasını arayan kadınları bir mesaj makinesi karşılıyor. Kadınlar buraya isimlerini, telefon numaralarını ve hamileliklerinin hangi haftasında olduklarına dair bilgiyi bırakıyorlar. Daha sonra bu mesajlara bakan bir Jane onlara dönüş yapıyor. Bazı Jane’ler kürtaj yapacak doktorları ayarlıyorlar. Bir grup başka Jane kürtaj olmaya hazır olan kadınları bir gizli evden başka bir gizli eve sürmekle görevli. Jane’ler ayrıca danışmanlık servisi de veriyorlar bu kadınlara. Tam hazır olmayanlara seçeneklerini anlatıyorlar. Korkanların ellerinden tutuyorlar. Kürtaj olmak isteyen hiçbir kadını geri çevirmiyorlar. Aktif oldukları 4 sene boyunca 11,000’den fazla kadına kürtaj olma seçeneği sağlıyorlar.
Jane Kolektifi’nin beni en şaşırtan unsuru kürtajları kimlerin yaptığı ile ilgili gerçek oldu. Kürtajları yapmak için ayarladıkları bir doktorun aslında doktor falan olmadığını öğreniyor bir Jane. Bu adam en güvenilir kürtajcılardan biri, ama pahalı. Bir kürtaj için 500-1,000 dolar istiyor. (Şimdiki parayla nerdeyse 7bin dolar!) İnatçı olan bu Jane sıkıştıra sıkıştıra adamı en sonunda ona kürtaj yapmayı öğretmeye ikna ediyor. Aylar süren çıraklıktan sonra birkaç Jane kendileri kürtaj yapmaya başlıyorlar! Stanford Üniversitesi Tıp Merkezinde jinekoloji profesörü olan Paul Blumenthal buna çok da şaşırmıyor. Gelişmekte olan ülkelerde tıbbi bilgisi olmayan insanların sezaryen yapmak için bile eğitilebileceğine dikkat çekiyor Dr Blumenthal. Durmakta zorlanan kanama gibi birkaç olay olsa da Jane’ler hiçbir kadını kaybetmemişler. Anestezisinden antibiyotiğine her gereği karşılıyor Jane’ler.
Kürtaj işini Jane’lerin kendi ellerine almalarının en önemli etkisi fiyatların düşmesi oluyor. Artık bir kürtaj sadece 100 dolar. Jane’ler bu miktarı veremeyen hiçbir kadını geri göndermiyorlar. Yastık altından, zengin konu komşudan falan buluyorlar parayı. Çünkü biliyorlar ki bu kadınların başka bir seçenekleri yok. Parasal ve sağlık durumlarına göre bazı kadınları kürtajın şöyle böyle yasal olmaya başladığı eyaletlere ya da Meksika’ya gönderiyorlar. Ama çoğu kürtaj Şikago’da Jane’ler tarafından yapılıyor. Eski kürtajcı adamdan yolları ayırmalarının bir diğer iyi tarafı da kürtaj isteyen kadınların kendilerini bir adamın değil de Jane’lerin elinde daha rahat ve güvenli hissetmeleri. Jane’ler kadınlara 100% dürüst davranıyorlar ve doktor olmadıklarını söylüyorlar. Ama hem Jane’ler hem bu kadınlar biliyor ki orada olmalarının sebebi doktorların bu işlemi yapmıyor ya da yapamıyor olmaları.
Jane Kolektifinin içinde çoluk çocuklu ev kadınlarının yanında üniversite öğrencileri, yaşlısı genci birçok kesimden kadın var. Bazı zamanlarda sayıları 100’ü bulmuş. Gruptan stres sebebiyle ayrılanlar oluyor ama Jane’ler yıllar boyunca haftanın 4-5 günü çalışmaya devam ediyorlar. Ünleri komşu eyaletlere bile yayılıyor. Böyle olunca Şikago polisinin de kulağına gidiyor tabii ki bir şeyler. Aslında bazı polisler Jane’leri koruyor, çünkü eşleri Jane sayesinde kürtaj olmuş. Ama en sonunda Katolik iki kız kardeş gizli bir Jane evini ifşa ediyor polise ve bu polis Jane’i görmezden gelmeyi tercih etmiyor. 1972 yılında Jane’lerin gizli evlerinden biri basılıyor. İşin trajikomik yanı bu baskında polisler Jane’lerin yanında kürtajı yapan bir erkek doktor olduğunu düşündükleri için dönüp dolaşıp bu adamı arıyorlar evde. O sırada evde olan 7 Jane tutuklanıp nezarete atılıyor. Polis arabasında Jane’ler kürtaj isteyen kadınların isimlerinin olduğu kağıtları parçalayıp yutuyorlar, onları korumak için.
Neyse ki Jane’lerin tutukluluğu çok uzun sürmüyor. Birkaç ay sonra karara bağlanan Roe v Wade davası ile ABD Yüce Mahkemesi kısaca ‘Bir kadının kürtaj istemesi ondan başka kimseyi ilgilendirmez’ diyor ve kürtaj yasallaşıyor. Böylece bu yedi Jane serbest kalıyor. Kürtajın her yerde yasal hale gelmesi ile Jane Kolektifi dağılıyor.
Şu anda ABD’de kürtaj ne kadar yasal olsa da hala her gün bu yasallığın limitleri tartışılıyor. Özellikle sağcı politikacılar halkın bir kısmından aldıkları güçle ucundan köşesinden kadınların kürtaja ulaşmasını engelliyorlar. Bunun için çok kullanılan bir mazeret ‘kadın sağlığı’. Kürtaj çok tehlikeli bir prosedür gibi gösteriliyor ve bu işlemin çok sıkı denetlenmesi gerektiği öne sürülüyor. TV’de gösterilen kürtaj sahneleri de buna yardımcı oluyor biraz. Kürtaj olan kadını korumak mazereti ile bazı eyaletlerde getirilen birçok bina denetim kuralları var. Mesela kürtaj kliniklerinin tekerlekli yatak sığacak büyüklükte koridorlara ve asansörlere sahip olması. Yine eğer bir sorun çıkarsa diye hastanın bir hastaneye nasıl gönderileceğini düzenlemek adına bu kliniklerdeki doktorların bir hastane ile bağı olmasını isteyen yerler var. Tabi böyle yerlerde hiçbir hastane kürtaj yapan doktorla bağ kurmak istemiyor. Bir de kürtaj sağlayan hapların doktor gözetimi altında alınması kuralı var. Yani doktorun olmadığı yerde hapla bile kürtaj yapamıyor kadınlar. Böyle böyle, yerel yasalar yüzünden ABD’deki idari bölgelerin %90’ında bir kürtaj kliniği bile yok! Doktorların ise bu konudaki görüşü çok net: Kürtaj olmak diş çektirmekten ve hatta çocuk doğurmaktan daha güvenli bir prosedür. Kadın sağlığını korumak adı altında getirilen bu denetimler kadınların anayasal hakkını elinden aldığı gibi ayrıca psikolojik ve fiziki sağlıklarını da çok ağır şekilde etkiliyor.
Bu tartışmaları her duyduğumda Jane’in hikâyesini hatırlıyorum ve dinleyenlere anlatmaya çalışıyorum. Çünkü Jane’lerin zamanı yine gelecek, belki korktuğumuzdan daha yakında. Acaba o an geldiğinde kendimizde bir Jane olabilme cesaretini bulabilir miyiz?
Ana görsel: 1972 yılında tutuklanan yedi Jane Kolektifi üyesinden beşi (soldan sağa) Martha Scott, Jeanne Galatzer-Levy, Abby Parisers, Sheila Smith ve Madeline Schwenk.