İnterseks deneyimler, yalnızca iki cinsiyetin tanındığı ve bu ikisinden birine ait olma zorunluluğunun söz konusu olduğu ikili cinsiyet rejimine adeta meydan okur, çünkü bu deneyimler “kolayca” ikili kategorizasyon sistemi içine yerleştirilemez.

MEYDAN

İnterseksler Vardır! (1)*: “Siz Size Düşeni Yapıyor musunuz?

 

Belki de bugün burada olan bazılarınız için ben, korkularınızdan birinin suretini taşıyorumdur. Kadın olduğumdan, Siyah olduğumdan, lezbiyen olduğumdan, kendim olduğumdan, bana düşeni yapan savaşçı Siyah kadın bir şair olarak size şunu soruyorum: siz size düşeni yapıyor musunuz?

Audre Lorde, “Sessizliğin Dil ve Eyleme Dönüşmesi,” Bahisdışı Kız Kardeş[i]

 

 

Biyoloji ve toplumsal cinsiyet alanlarında çalışmalar yürüten feminist akademisyen Anne Fausto-Sterling’in “Les cinq sexes. Pourquoi mâle et femelle ne suffisent pas”[ii] (Beş Cinsiyet. Erkek ve Kadın Neden Yeterli Değil) makalesini okuduktan sonra Audre Lorde’un yukarıdaki sözleri aklıma geldi. Çünkü interseks deneyimlerin sistematik biçimde kriminalize edildiği bir dönemde, epey tartışmalara yol açacak bir makale kaleme almıştı Fausto-Sterling. Konuya dair yazdıkları hem desteklendi hem de eleştirildi. Örneğin interseks hakları militanı Cherly Chase, Fausto-Sterling’in makalesine cevaben olumlu görüşler içeren bir mektup yazdı ve bu mektupta Amerika’da bir interseks oluşumunun kurulduğunu duyurdu. Cherly Chase interseks öznelerin sesinin duyulması için girişimlerde bulunan militanlardan biriydi. Öyle ki, 1997’de “genital belirsizlikler”e müdahale konusunda, bu müdahalelere maruz kalanların perspektifini sunmak amacıyla Amerikan Pediatri Akademisi’nin bir kongresine katılmak istemişti. Ancak, Akademi talebini reddetti. Üç sene sonra, Lawson Wilkins Pediatrik Endokrinoloji Derneği tarafından bir seminere davet edilmesi Fausto-Sterling’e göre çocuklarda “genital belirsizlikler”e müdahale yaklaşımları açısından önemli bir dönüm noktasını ifade ediyordu.

 

Makaleye geri dönersek… Anne Fausto-Sterling cinsiyeti erkek ve kadın olarak atayan ikili cinsiyet rejimi yerine beş cinsiyetli bir başka sistem önerir. Çünkü ona göre dişi ve eril arasında birçok derece vardır ve en azından beş cinsiyetten bahsedebiliriz. Onun perspektifinde belirleyici olan, interseks çeşitliliğidir. Fausto-Sterling, Foucault’un biyo-iktidar kavramı ile interseks çeşitliliğine yönelik müdahaleler arasında bir ilişki de kurar: İnterseks deneyimler, yalnızca iki cinsiyetin tanındığı ve bu ikisinden birine ait olma zorunluluğunun söz konusu olduğu ikili cinsiyet rejimine adeta meydan okur, çünkü bu deneyimler “kolayca” ikili kategorizasyon sistemi içine yerleştirilemez. Bunun yanında, yazarın makalede vurguladığı diğer önemli nokta interseks varoluşların cinselliğe dair egemen normları da ihlal edebilmesi. Bu ihlal hem herkesin heteroseksüel olduğunu varsayan normlar açısından geçerli, hem de egemen cinsel pratikler ve inanışlar açısından. Yazar penetrasyon olgusunu ele alarak bu argümanını örneklendirmeyi dener. Penetrasyonu adeta cinselliğin olmazsa olmazı haline getiren toplumsal normlar, onu sıklıkla penisle ve erkeklerle ilişkilendirir. İşte bu noktada Fausto-Sterling penetre eden bir klitorisin varlığının egemen normlar açısından “tuhaf, nahoş” bir gerçekliği ihtiva ettiğini belirtir.

 

Makalesine yönelik olumlu geri dönüşler kadar, olumsuz eleştiriler de Fausto-Sterling için önemlidir. Hatta 2000 yılında yayınladığı “Les cinq sexes revisités”[iii] (Gözden geçirilmiş haliyle beş cinsiyet) başlıklı makalede, beş cinsiyet sınıflandırmasında genital organlara belirleyici bir statü verdiğine dair eleştiriye katıldığını beyan ederek şöyle yazacaktır: “İnsanların, çeşitliliği genital organlara bağlı olmayan cinsel özelliklere ve cinsel kimliklere sahip olduğunu kabul etmeliyiz.”[iv]

 

İnterseks Deneyimlere ve Mücadelesine Dair

 

İnterseks varoluşlara dair bilgi eksikliği, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği gibi konularda yanlış akıl yürütmelerle sonuçlanabiliyor. Bu sebeple, birkaç temel noktaya değinmek yararlı olacaktır. Öncelikle, “interseks tıbbi bir durum değildir, insanlarda hatta doğada bulunan farklı canlılarda cinsiyet çeşitliliğini kapsayan bir spektrumdur. Bu çeşitlilikler, kromozomal, hormonal ve/ya anatomik kaynaklı olabilir.”[v] Öyleyse, interseks çeşitliliği bedene ilişkin bir deneyimi ifade eder ve cinsiyet kimliği ya da cinsel yönelim ile karıştırılmamalıdır. Buna göre,

 

1-Doğumda atanan cinsiyet kendi cinsiyet kimlikleri ile uyumlu olan ya da olmayan interseksler vardır.

2-Kimi interseksler kendisini aynı zamanda trans olarak da tanımlayabilir.

3-İnterseks kişiler cinsiyetlerini kadın, erkek, non-binary, genderfluid ve diğer cinsel kimliklerle ifade edebilir.

4-Cinsel yönelim için de benzer durum söz konusudur; interseksler heteroseksüel, biseksüel, eşcinsel, panseksüel ve diğer yönelimlere sahip olabilir.

 

Onur Yürüyüşünden bir kare

 

Rızaları olmaksızın hormonal ve cerrahi operasyonlara maruz kalabilen interseksler, uzun yıllardır dünyanın farklı yerlerinde bedenlerinin ve deneyimlerinin kriminalize edilmesine ve yüz yüze kaldıkları ayrımcılıklara karşı mücadele ediyor. 2013 yılında Malta’da düzenlenen Üçüncü Uluslararası İnterseks Forumu Bildirgesi’ndeki[vi] bazı maddeler de bu mücadele ekseni için bize ipuçları verir:

 

-“interseks kişilere yönelik yasal yollarla ya da başka yöntemlerle gerçekleştirilen genital operasyonlar, psikolojik ya da diğer “normalleştirici” tıbbi müdahalelerin sonlandırılması,”

-“(interseks gerekçesiyle) seçici kürtaj uygulamalarının sonlandırılması,”

-“interseksler, aileleri ve yakınları için destekleyici ve güvenli ortamların yaratılması ve yaygınlaştırılması,”

-sağlık emekçilerinin interseks deneyimlere ilişkin hak temelli eğitim almasının sağlanması,

-intersekslere yönelik ayrımcılık karşıtı yasal düzenlemelerin yapılması…

 

Türkiye’deki duruma gelirsek… İnterseks aktivisti Caner Yavuz, interseks deneyimlerin patolojikleştirilme süreçlerini ele aldığı “İnterseks Mücadelenin Postmodern İlkelliği” başlıklı yazısında Türkiye’deki interseks mücadelesinin güçlenmesinde görünür ve kalabalık olmanın, LGBTİ+ ve diğer örgütlerin desteklerinin, interseks dostu insanların mücadeleye katılımının önemine vurgu yapar. Yavuz’un yazısının sonunda da şu cümlelere rastlıyoruz:

 

“Ucube ile başladık, incelenmesi gereken bir fare gibi görüldük, araştırıldık, denendik, düzeltilmeye çalışıldık, bazılarımıza yanlış bazılarımıza doğru cinsiyetler atandı, cinsiyeti toplum oluşturur diye doğruluğu daha yüksek ‘gerçek’ cinsiyetin oluşturulması için çocuk yaşlarda kesilmeye başladık. İşte tam burada kaldık. Neresinden tutarsan tut elinde kalır. Tarih film şeridi gibi geçti önünüzden değil mi ama burada alınan bir galibiyet yok maalesef.[vii]

 

İşte, Caner Yavuz’un sözleri ve interseks haklarının güncel durumu hiç kuşku yok ki bir kez daha Audre Lorde’un sorusunu gündeme getiriyor: “Siz size düşeni yapıyor musunuz?”

 

Bilgi Notu: Polat Yamaner, “Caster Semenya Davası Güncellemesi”

 

Aşağıda yer verdiğimiz yararlı linkler kısmında yazısına erişebileceğiniz sevgili Polat Yamaner’den Caster Semenya davasındaki son durumu öğrenmek için kısa bir bilgi notu talep ettik. Katkısı için kendisine çok teşekkür ederiz!

 

Arkadaşlarımın interseks varoluş ve hak mücadelesi için hazırladığı dosyadan ve bu dosyada bir yazıma atıf yaptıklarından haberdar olmak beni çok mutlu etti. 2019 tarihli bu yazı interseks atlet Caster Semenya’nın hukuk mücadelesine odaklanıyordu.[viii] Bu kısa bilgi notunda ise çalışmalarına küçük bir katkı sunmak adına o zamandan bugüne Caster Semenya davasında neler olduğuna dair güncel bilgileri paylaşacağım.

 

2019’da bıraktığımız yerde, Caster Semenya esasen trans atletler için düzenlendiğini söyleyebileceğimiz Uluslararası Atletizm Federasyonu (yeni adıyla Dünya Atletizm Birliği) Kadın Klasmanı için Uygunluk (Cinsel Gelişimleri Farklı Atletler) Regülasyonu’na takılmış, bedenini Federasyon’un belirlediği hormonal kıstaslar içine sıkıştırmadıkça rekabetçi atletizmde varlığını sürdürülemez kılan ciddi engellerle karşılaştıktan sonra spor hukuku uyuşmazlık çözüm mekanizmalarına Regülasyon’un iptal edilmesi için başvurmuştu. İsviçre’de bulunan Spor Tahkim Mahkemesi, Semenya hakkında verdiği kararda ilgili Regülasyon’un hukuka uygun olduğunu ancak bilimsel belirsizliklerle dolu Regülasyon’un çağın gereklerine göre yorumlanmamasını eleştirerek neticeten Semenya’nın aleyhine bir karar vermişti.[ix] Toplumsal cinsiyet ve cinsel/genetik karakteristiklere dair bir değerlendirme yapmaktan özellikle kaçınan Spor Tahkim Mahkemesi’nin bu tartışmalı kararı, sonradan İsviçre Federal Yüksek Mahkemesi tarafından da onanmıştı.[x]

 

Semenya’nın aleyhine sonuçlanan bu süreç, yetki alanında bulunması sebebiyle İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM) önüne taşındı ve Semenya, 2023 yılında galibiyete ulaştı.[xi] İHAM yaptığı değerlendirmede Spor Tahkim Mahkemesi’nin ve İsviçre Federal Yüksek Mahkemesi’nin inceleme yetkisini, Regülasyon gerekçesinin bilimsel belirsizliğini, dengelenmesi gereken hak ve menfaatler ile Regülasyon’un zorunlu olarak öngördüğü hormon “tedavisi”nin yan etkilerini, ayrımcılığın yatay etkisini ve Semenya’nın trans sporcuların durumuyla karşılaştırılmasını dikkate aldı. Toplumsal cinsiyet ile cinsel/genetik karakteristiklere dayalı ayrı muamelenin hukuka uygun olması için son derece ağırlıklı gerekçelerin ortaya konması gerekliliğini hatırlatan Mahkeme, Semenya’nın bu itirazlarını öne sürebileceği usuli ve kurumsal güvencelerden mahrum kaldığını değerlendirerek İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin ayrımcılık yasağı da dahil olmak üzere bir dizi maddesinin ihlal edildiğine karar verdi. Bu kararın pratiğe ne şekilde yansıyacağını önümüz zamanlarda göreceğiz.[xii]

 

Spor hukukunun merkezine aldığı fair play kavramı ile insan hakları hukuku ile eylemselliğinin dayandığı temel hak ve özgürlükler sahasının kültürel ve kurumsal ayrışmasını gördüğümüz bu süreçte,[xiii] “yerleşik kulvarları bozan” öznelerin interseksler olduğunu görmek şaşırtıcı değil. Bedenin, biyolojinin, genetiğin, cinsiyetin ve bunların hep birlikte kullanıldığı rekabetçi atletizmin özcü kulvarlarını yıkmayı sürdüren Semenya, hâlâ sürdürdüğü mücadelesiyle intersekslere ve bütün LGBTİ+’lara azim ve mukavemet kaynağı olmaya devam ediyor.

 

 

Yararlı linkler:

 

 

Ana görsel, çizim: Bartu, kaynak: interdayanışma.org.

 

Kaynaklar

* Hepimizin Türkiye ve dünyadaki interseks mücadelesinden öğrenecekleri var diyerek, ilham almak ve görünürlüğe katkı sunmak temennisiyle Hatice Demir ile iki serilik bir “İnterseksler vardır!” dizisi yaptık. İntersekslerin hak mücadelesinin hukukta nasıl karşılık bulduğunu ve hangi tartışmalara alan açtığını da en kısa sürede sizlerle buluşturmayı umuyoruz.

[i] Audre Lorde, “Sessizliğin Dil ve Eyleme Dönüşmesi,” Bahisdışı Kız Kardeş, Otonom Yayıncılık, 2020, Çev. Gülkan ‘Noir’& Yusuf Demirörs, s. 51.

[ii] Anne Fausto-Sterling, “Les cinq sexes. Pourquoi mâle et femelle ne suffisent pas,” içinde Les cinq sexes. Pourquoi mâle et femelle ne sont pas suffisants, Petite Bibliothèque Payot, Payot et Rivages, Paris, 2003, s. 39-66. [Yazıdan yapılan çeviriler yazara ait]. Makalenin 1993’te yayınlanan orijinaline bu linkten erişmek mümkün.

[iii] Anne Fausto-Sterling, “Les cinq sexes revisités,” içinde Les cinq sexes. Pourquoi mâle et femelle ne sont pas suffisants, Petite Bibliothèque Payot, Payot et Rivages, Paris, 2003, s.67-92.

[iv] A.g.y., s. 89.

[v] “LGBTİ’nin İ’si : İnterseksler vardır!” haz. ve yay. Kaos GL Derneği, Ankara, 2019 (2.baskı), s. 16.

[vi] A.g.y., s. 50-54.

[vii] Caner Yavuz, “İnterseks Mücadelenin Postmodern İlkelliği,” Kaos GL, Sayı 157, “İnterseks,” 2017, s. 43.

[viii] Polat Yamaner, “Dava,” Socrates Dergi,  2019.

[ix] Spor Tahkim Mahkemesi kararının basın özeti için bkz.

[x] İsviçre Federal Yüksek Mahkemesi kararının basın özeti için bkz.

[xi] Semenya v. İsviçre, Başvuru No: 10934/21, Karar tarihi: 11/07/2023, bkz.

[xii] Bkz. Human Rights Watch.

[xiii] Değerlendirme için bkz. EJIL:Talk!

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

KÜLTÜR

YDuvardan Sokağa: Grafiti Sohbetleri
Duvardan Sokağa: Grafiti Sohbetleri

Müzelere pek meraklı biri değilim. Cis-heteronormatif beyaz erkeğin sanat yapıtına karşı ilgisizliğim ve uçuk giriş ücretleri elbette bu durumun başlıca sebeplerinden. Oysa kapalı mekanların, yani giriş-çıkış kapısı olan yerlerin aksine sokak, üretimleriyle sizi bir anda yakalayabiliyor. Feminist bir yaşam sürmek kitabında Sara Ahmed’in söylediği gibi, eğer bir kapı varsa, kapı bekçilerinden de bahsedebiliriz. Bu açıdan grafitinin bekçisiz bir sanat olduğu kanısındayım. Grafitiye dair ilgimin yoğunlaşmasında Seyit Aytekin ile sohbetlerimiz etkili oldu.

MEYDAN

YCis-heteroseksizme karşı transfeminist bir örgütlenme: Kapsama Alanı
Cis-heteroseksizme karşı transfeminist bir örgütlenme: Kapsama Alanı

Cis-hetero normatif patriyakal sistemin yarattığı ayrımcılıkları görünür kılmak ve bunlarla mücadele etmek üzere bir araya gelen Kapsama Alanı’nı daha yakından tanımak için ekipten Baran Alaz ile bir araya geldik.

MEYDAN

YMarksizm ve Trans Özgürleşmesi 
Marksizm ve Trans Özgürleşmesi 

Trans özgürleşmesi, kapitalizme karşı komünist mücadele olmaksızın gerçekleştirilemez ve bu mücadele, kurtuluşları için savaşmaya hazır birleşik bir işçi sınıfı olmaksızın başarıya ulaşamaz.

MEYDAN

YTransfobiye Kısa bir Bakış
Transfobiye Kısa bir Bakış

Transların ve deneyimlerinin patolojikleştirilip kriminalize edilmesinde de sözde bir “normal”in ve “doğal”ın yaratımı ve onlara yapılan referanslar önemliydi. Ve bu “normal”i doğumda atanan cinsiyetle kendi cinsiyet kimliği örtüşen cis gender deneyimler temsil ediyordu.

Bir de bunlar var

Ortalık Yerde Saklanan Otizm: Cinsiyetlendirilmiş Bir Deneyim
Kadın Doğum Uzmanı Doktor Irmak Saraç: Kürtaj Karşıtı Adımlar Anne Ölüm Oranlarını Arttıracaktır
Derin Yoksulluk ve Anti-Gypsyizm Kıskancında Türkiye’de Romanlar

Pin It on Pinterest