Benim tasavvur ettiğim sistemin genel şablonu budur. Umalım ki daha iyilerini bulanlar olsun. Bir köylüyle aynı oy hakkına sahip olduğu için yakınan zatlar, gün gelecek tost makinası ile aynı oy hakkına sahip olunca daha da bedbaht olacaktır.

MEYDAN

İnsanlığın Yerleşeceği Yeni Gezegen İçin Yönetim Şekli Teklifatı

Çok uzak olmayan bir gelecekte uzay gemisine binip dünyayı terk edeceğiz.

 

Çıkmadan önce israf olmasın diye evdeki bütün turşuları teker teker yiyeceğiz. Kombiyi tam kedinin istediği ısıda bırakıp, uzay gemisine bineceğimi bilemedin Susan Miller diye söylenen cânânımızı dinleyerek gideceğiz.

 

O gün şehrin dışında ruhsatsız bir arsada, izinsiz şekilde toplanacağız. Ama ortada uzay gemisi olmayacak. Hepimiz evimizdeki 3D printerdan uzay gemisinin bir parçasını basıp oraya götüreceğiz. Sonra parçaları birleştirip gemiyi yapacağız. Böylesi daha muvafık gelecek. Herkes bindikten sonra gemi zilzal içinde havalanacak. Munis ve sevimli renklere bezenmiş uzay gemisinin bütün boyaları atmosferden çıkarken dökülecek. Ceketinden kurtulmuş İsmail Türüt’e benzeyen bir cismin içinde dünyadan uzaklaşırken camdan dünyaya bakıp, neden Bağkur primlerimi düzenli ödedim ki diye düşüneceğiz. Arzu etmesek de bunlar olacak.

 

Belki hep birlikte başka bir gezegene yerleşiriz. Belki de puf terliklerimizle uzay gemisinde neo-muhafazakar bir yaşam süreriz. Lakin her nereye gidersek gidelim bize yeni bir yönetim şekli gerekecek. Zira dünyada uyguladığımız sistemin uzay gemisi tasarlayabilecek kadar başarılı ama bizi ona bindirecek kadar da başarısız olduğu aşikardır.

 

Girizgah

 

Yeni yerleşim yerimizde tezahür edecek sistem yalnızca bir ülkenin değil, gezegendeki tüm ülkelerin yönetim sistemi olarak tahayyül edilmelidir. Entegrasyon kanımca mühimdir.

 

Elbette çok gereksiz bir mevzu ile uğraştığımı düşünebilirsiniz. Asla. Böyle düşünenlere Nobel Ödüllü, Princeton’lu ekonomi profesörü Paul Krugman’ın Yıldızlararası Ticaretin Teorisi makalesini okumalarını istirham ederim: https://www.princeton.edu/~pkrugman/interstellar.pdf

 

Üstad Paul Krugman makalesinde dünya ile Trantor gezegeni arasındaki ticaretin nasıl yapılması gerektiğiden bahsetmekte. Ben de bozmayıp aynı gezegenden devam edeceğim. Trantor ile yıldızlararası ticaret anlaşmamız olduğuna göre heralde kendilerine rejim de ihraç edebiliriz.

Uzay gemimizi Trantor’da şehre yakın ama şehrin karmaşasından uzak bir yere indirip oraya yerleşeceğimizi tasavvur ediyorum. Hatta indiğimizde “burası Hindistan değil mi?” diye kolonyalist şakalar da yapabiliriz.

 

Elbette benim bu makalem, çok kolaylıkla “çiçekleri neden sevmeliyiz” hususundaki bir ilkokul kompozisyonuna dönüşebilir. Bunun firaseti içindeyim. Yine de yazacağım. Biliyorum ki dünyanın nasıl işlediğinden bi-haber, şahsım gibi kendi kabuğunda yaşayan her eli kalem tutan kişi dünyayı değiştirmek ister; bu ziyadesiyle sıkıcıdır. Ben Trantor’u değiştirmek istiyorum. Makbule olan budur.

 

Trantor’lu kardeşlerim için yeni bir yönetim şekli bulmadan önce dünyada uyguladığımız mevcut sistemin sorunlarını bulmamız gerekir ki Trantor’da aynı galatlara düşmeyelim.

 

Dünyadaki Bir Bireyin Mühim Sorunları

 

Bir bireyimiz olsun; adı da Ali Bey olsun. Ortalama zekada, ortalama gelirde, ortalama yetenekte, ortalama tipte, ortalama bir ülkede yaşayan ortalama bir zat. Hatta bu Ali Bey öyle ortalama olsun ki sadece ona sorarak ülke çapında anket yapılabilsin. Onu ilk defa gören bile sizi gözüm bir yerden ısırıyor desin.

 

Böylesine ortalama bir zatın bile yaşadığı ülke ile ne sorunları olabilir? Bana göre şunlardır:

 

  • Her ne kadar Ali Bey nazariyede ülkesinin yönetiminde oy hakkına sahip olsa da, gerçek hayatta oyu neredeyse kıymetsizdir. Ülkesinde oy verme hakkı olan 1 milyon zat varsa, Ali Bey en iyi ihtimalle ülkenin yasalarına, gidişatına, politikasına milyonda 1 etki edebilir. O da ülkesinde demokrasi varsa ve muntazam çalışıyorsa. Yani, en müspet durumda bile, Ali Bey’in ertesi günkü hava durumu için dilek tutmasıyla seçimlerde oy kullanması arasında mühim bir fark yoktur.
  •  

  • Ali Bey ülkesindeki memnun olmadığı yasaları değiştiremeyeceği gibi ülkesini de terk edemez. Çünkü vatandaşlık değiştirmek onlarca işlem gerektiren pek meşakkatli bir iştir. Ülkesini değiştirebilecek azmi, parası ve irtibatları varsa bile muhtemelen ailesi, arkadaşları ve uçuş milleri eski ülkesinde kalacağı için ülkesini terk etmesi çok abes olacaktır.

 

Yani biraz da mübalağa katarsak; Ali Bey tesadüfen bir ülkede doğmuştur. O ülkede ne söz hakkına sahiptir, ne ülkesinde bir şeyleri değiştirme kudreti vardır, ne de o ülkeden gidebilme şansı vardır. Onu yerleştirdikleri kavanozunda turşu gibi oturup, bi-çare, birilerinin gelip onu kurtarmasını bekler. Ama bilmez ki o uzay gemisine turşular alınmayacak; son gün yiyecekler.

 

Dünyamızdaki bireylerin sorunları böyledir. Ama bir de ülkenin sorunları vardır. Ülke olmak da külfetlidir.

 

Ülkelerin Mühim Sorunları

 

Bireyleri ufak hücreler gibi tahayyül edelim. Farz-ı endam edelim ki hepimiz birer hücreyiz. Bu hücreler birleşip koskoca, ihtişamlı Voltran Mahmut Efendi’yi oluştursun. Yani Mahmut Efendi bizim ülkemiz, biz de içindeki hücreleriz diyelim.

 

Mahmut Efendi’nin ne gibi sorunları olabilir?

 

Mahmut Efendi’nin de aynı vücudundaki Hücre Ali Bey gibi bir hayatı vardır.  Mahmut Efendi de işe gider, eve gelir, hayatını idame etmeye çalışır. Ama o rakı masasında kendini kurtarır.  Mahmut Efendi’nin de kendini sağlama almak için yapması gerekenler vardır. Para kazanmak, kendine bir canan bulmak, kendini güvenceye almak gibi.

 

Hücreleriyle Mahmut Efendi arasındaki bir çok sorun da işte bundan kaynaklanır.  Mahmut Efendi daha çok çalışıp para kazanayım dediği zaman beyin hücreleri greve gidip başını ağrıtır. Çok kilo aldım, kilo vereyim deyince midedeki yağ hücreleri gurul gurul şeklinde basın açıklaması yapar.

 

Yani hücrelerin istedikleriyle, Mahmut Efendi’nin yapmak zorunda oldukları çoğu zaman uyuşmaz. Bu durumlarda ya Mahmut Efendi hücrelerin tepkisinden çekindiği için yapması gerekeni yapmaz, veyahut da yapar ve bazı hücreler milli menfaatler uğruna feda edilir.

Mahmut Efendi de aynı Ali Bey gibi içinde bulunduğu sistemden hoşnut olmasa da orayı değiştiremez ya da orayı terk edemez. O da daha büyük bir turşu kavanozundadır.

 

Peki Trantor’da bu kavanoz sistemini nasıl bozacağız? Meçhuldür. Yine de şu ana kadar bulduğum en iyi çözümü istirham edebilirim. Ama evde denemeyiniz, çünkü bu gezegende çalışmaz.

 

Sebebiyetler ve Vesileler

 

İnsanlar bireysel olarak yaşayamazlar; binlerce yıldır, kalabalık olalım da bakkala gitme sırası bana gelmesin düstüruyla haraket etmişlerdir. Bu sebepledir ki insanların Trantor’da da zaman içinde güruhlar, komünler daha sonra da -belki dünyada olduğu kadar büyük olmasa da- ülkeler inşa edeceklerini varsayıp, seyyarenin yönetim şeklini de ona göre kurgulamak gerekir kanaatine varıyorum.

 

Ama bahsedeceğim sistemin şifa verecek şekilde çalışabilmesi için, bunun bir ülke yönetim şekli değil tüm Trantor’un yönetim şekli olması icab eder. Yoksa bir işe yaramaz.

Trantor’daki yönetim şeklinin dünyadaki 2 galatı şu şekilde düzeltmesi gerekir:

 

1) Bireylere daha fazla seçenek ve daha farklı kavanozlar sunmak. Ve bunlar arasında diledikleri gibi seçim yapabilmelerini sağlamak. Böylece bireyler başkalarının değil, kendi kararlarından ötürü pişman olabilirler.

 

2) Ülkelerin güvenlik ve ekonomiyle ilgili korkularını, endişelerini en aza indirmek. Zira endişe içindeki bir turşunun hücrelerinden gelen taleplere uymayacağını herkes bilir.

 

Yani bireylere esneklik, ülkelere güvence sloganlarıyla kavanozumuzdan çıkıp uzay boşluğuna gezinecek bir tenekeye binmemiz çok yerinde olacaktır. Sanırım okur da benimle aynı fikirdedir.

 

Yönetim Şekli Teklifatı

 

Nasıl Platon “Devlet”inin temellerini etik değerler üzerinden inşa etmeye çalıştıysa, ben de bunu yine etik gibi elle tutulamayan, gözle görülemeyen başka bir şey üzerine inşa etmeyi münasip gördüm: Wi-fi.

 

Trantor’un yönetim şekli bence internet tabanlı bir intizam üzerinden olmalıdır.

 

Herkesin istediği gibi ülkesini kurabileceği, kafasına göre ülkesinin kurallarını koyabileceği, isteyenin istediği ülkeye katılıp istediği zaman çıkabileceği online bir sistem tasavvur ediyorum.

 

Bu ilk intibada kulağa güzel gelse de uygulaması meşakkatlidir. Benim bulduğum çözüm şudur:

 

  • Muhteşem Trantor Yönetim Sistemi (MTYS) online bir platformdan ibarettir. Trantor’daki tüm ülkelere ait işlemler bu platform üzerinden yapılır. Misal, alkol alacağınız gün mobil cihazınızdan girip ülkenizin yönetim şeklini o günlük demokrasiye çevirebilirsiniz. Bu platformda Trantor’daki tüm ülkelerin yönetim şekilleri, yasaları, kuralları, işleyişleri, ülkelerin nasıl vatandaş kabul ettikleri ve vatandaşlarının kim olduğu herkese açık olarak yayınlanır. Açıklık mühimdir.
  •  

  • Her isteyen zat, bu platform üzerinden istediği ülkeye vatandaşı olmak için Candy Crush requesti gönderir gibi başvurabilir. Mevcut ülkeleri beğenmeyen nobran kişiler ya da güruhlar sıfırdan ülke yaratabilir; kimseden izin almaları gerekmez. Kuracakları ülkenin kurallarını ister kendileri tesbit eder, isterlerse başka bir ülkeden kopyalarlar. Ülkelerindeki kuralların nasıl değiştirilebileceğini, ülkeye kimlerin katılabileceğini umuma ilan ederler. Yeni ülkenin demokrasiyle mi, teokrasiyle mi, romantizmle mi ya da zar atmak vasıtasıyla mı yönetileceğini de yine ülkenin kurucuları tayin eder.
  •  

  • Muhteşem Trantor Yönetim Sistemi kurulan her ülkeye fiziksel bir alan sağlamak ve diğer ülkelerle eşit şartları sağlamakla mesuldür.
  •  

  • Muhteşem Trantor Yönetim Sistemi’ni ise Trantor Divan Kurulu yönetir. (Adına meclis deyip ruh halinizi bulandırmaktan kaçındım.)Bu Divan Kurulu’na girecek kişiler oylamayla değil gönüllüler arasından rastlantısal olarak seçilir; bu elzemdir. Hatta amorti isabet edenler de önemli mevkilerde yaver olma şansı yakalayabilir. Raslantısal seçim sayesinde Divan’da harcıalem, azınlıklar da dahil olmak üzere aşağı yukarı aynı oranda, adilane temsile kavuşur. Bu Divan Kurulu’nun görevi ülkelerin birbirleriyle olan ilişkilerini bir nizama sokmak yani Mahmut Efendi’nin korkularını ve endişelerini bertaraf etmektir.

 

Son Söz

 

Benim tasavvur ettiğim sistemin genel şablonu budur. Umalım ki daha iyilerini bulanlar olsun.

 

Unutmayalım ki Trantor’daki yönetim şekli sadece insanlar için değil, cyborglar, akıllı makinalar hatta belki akıllı hayvanlar için de tefekkür edilmek mecburiyetindedir. Bir köylüyle aynı oy hakkına sahip olduğu için yakınan zatlar, gün gelecek tost makinası ile aynı oy hakkına sahip olunca daha da bedbaht olacaktır.

 

Zamimeten, inancım odur ki vatandaşı olmak için sadece orada doğmanın yeterli olduğu bir ülkeye feraset sahibi bir kişi tenezzül etmez. Bir çok önemli şahsiyet sırf bu yüzden doğmamıştır. Trantor’da buna müsade edemeyiz.

 

Şüphesiz Trantor’da şu veyahut bu nasıl olacak şeklinde sorularınız olabilir. Hepsine cevabım hazırdır: bilmiyorum. Ama inancım odur ki bilen birileri vardır. Bizler de eğer müsamaha gösterirse onun ülkesine geçeriz; yok göstermezse de ülkesini kopyalarız.

 

İstirham ederim.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

KÜLTÜR

YGelecek Pesimizmi: Lazeri Sen Kediye Tutunca İyi, Uzaylılar Sana Tutunca Kötü?
Gelecek Pesimizmi: Lazeri Sen Kediye Tutunca İyi, Uzaylılar Sana Tutunca Kötü?

Vali, ellerini kollarını sallayarak bulutların arasında çıkıp lazerler yağdıran uzay gemilerine “müdahale yok, müdahale yok” diye bağırırken, etrafta kaçışan halk umutsuz ve çaresizdir.

ECİNNİLİK

YTayyip Erdoğan’ın Cevap Verme Algoritması
Tayyip Erdoğan’ın Cevap Verme Algoritması

Sekiz adımda başbakan gibi cevap vermeyi öğrenin! (Almanya'dan onaylı)

Bir de bunlar var

Hem Müslüman Hem Homofobik Nasıl Olunuyor?
Ümit Özat’la Konseptin İçinden
Şehri Alacağız, Ama Önce Geceyi

Pin It on Pinterest