Hindistan’da 16 Aralık Pazar günü 6 sarhoş adamın bir otobüste, sinemadan dönen 23 yaşında fizyoterapi öğrencisi bir kadını ve erkek arkadaşını hunharca dövüp, genç kadına sırayla tecavüz ettikleri haberini dehşet içinde okuduk. Genç kadın metal bir çubukla dövülmüş ve aynı zamanda bu çubukla tecavüze uğramış. Hastaneye getirildiğinde çoğu zaten dışarda olan bağırsaklarını kangren yayıldığı için doktorlar almak durumunda kalmış. Eğer yaşarsa, bir daha normal bir şekilde yemek yiyemeyecek.
Bu olayı takip eden günlerde, ülke çapında dev protestolar gerçekleşti. Hala süren gösterilerde hem polisler hem protestocular yaralanmaya devam ediyor. Protestocuların üstüne coplar, tazyikli su ve biber gazıyla yüklenen polis, hükümetin esas derdinin ne olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Pazar günü Imphal kentinde gösteriler sırasında çıkan çatışmada 36 yaşındaki Doordarshan haber ajansı kameramanı, polisin açtığı ateş sonucu vurularak öldürüldü. Dün, bir polis memuru protestolar sırasında kafasına isabet eden taş sonucu 2 gün komada kaldıktan sonra hastanede hayatını kaybetti.
Bu, yolsuzluklara karşı 2011’de gerçekleşen gösterilerden sonra Hindistan’daki en geniş çaplı protesto.
Videolardan görüldüğü kadarıyla çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu protestocular ellerinde “Kızına dışarı çıkmayı yasaklama, oğluna düzgün davranmasını öğret”, “SAYGI! Bu bir rica değil, bu bir yasa değil. Bu senin görevin”, “Hayır dedim mi hayırdır” yazılı pankartlar taşıyorlar. Birçok protestocu tecavüz suçluları için ölüm cezasının gelmesini istediklerini söylüyor.
Hindistan ulusal verilerine göre geçtiğimiz sene işlenen 256.329 suçtan 228.650’si kadınlara karşı gerçekleşti. Her 20 dakikada bir 1 kadın tecavüze uğruyor ve mahkemelerde bekleyen 40 bin tecavüz davası var. Son 3 ay içerisinde gerçekleşen tecavüz vakalarından birinde kurban kendini yaktı, bir diğerinin babası ise kızının tecavüz videosunu izledikten sonra intihar etti.
Bazı aktivist ve akademisyenler tecavüz vakalarında çok önemli rol oynayan bir unsurun da sınıf meselesi olduğunu söylüyorlar. Bu mesele iki taraflı işleyebiliyor; yani kendinden daha düşük sınıfa ait bir kadın, suçlaması ciddiye alınmayacağı inancıyla saldırıya uğrayabiliyor, ya da düşük sınıflardan erkekler ekonomik durumu kendilerinden daha iyi genç kadınlara tecavüz edebiliyorlar.
Eski polis, şimdi kadın hakları savunucusu olan Kiran Bedi ile yapılmış bir röportajda Bedi tecavüz suçlarının, hele de aile içinde olanlarının rapor edilmediğini söylüyor. Rapor edilenlerse sağlam kanıtı olanlar. Kanıtların kontrolü için adli tıpa gönderilen örneklerin çok yavaş işlemden geçirildiğini, bu sırada davaların uzayıp gittiğini söylüyor Bedi. Özellikle üstüne basa basa tekrarladığı şey, siyaseten doğru laflara gençlerin karınlarının tok olduğu ve onları ciddiye alan, karşılarına alıp konuşacak liderler istedikleri.
Protestoların ardından başbakan Singh, 7 günün sonunda (dün) halka iki dakika süren bir açıklama yaptı ve protestoculara sakinleşmeleri için çağrıda bulundu. Bu konuşma sırasında kurbanın sağlık durumunu yakından takip ettiklerini, suçluların cezasının verileceğini söyledi. Protestocuların kızgınlığının samimi ve haklı olduğunu kabul eden Singh, kadınların güvenliği için ellerinden geleni yapacaklarını da ekledi. Sağolsun. İçimize ne sular serpti…
Konuşmasını, haydi hep beraber dua edelim tadında bir cümleyle bitiren Singh, alacakları önlemlerle ilgili somut hiçbir şey söylemedi. Singh’in konuşması:
Bu konuşmayı önündeki kağıda bakmadan yapamamasına ne demeli? Sanırım bir makinenin okumasıyla kendisi arasında fark yok dersek abartılı olmaz… Konuşmasının sonunda kameranın kapandığını sanan Singh “Theek hai?” yani “Oldu mu, iyi miydi?” tipsizliğinde bir soru yöneltti etrafındakilere. Konuşması boyunca protestocuları sakin olmaya davet etmek ve kurbanın sağlığını takip ediyoruz demek dışında genel olarak cinsel suçlarla ilgili kuvvetli bir fikir veyahut kınama buyurmadı.
İçişleri bakanı Sushilkumar Shinde, otobüs şoförü dahil, altı failin tamamının yakalandığını açıkladı. Üçü suçlarını itiraf ederken, teşhis prosedürüne katılmak istemediklerini ve “idam edilmek istediklerini” belirtmişler. Saldırganlardan biri 18 yaşın altında olduğu için çocuk hapishanesine gönderilmiş. Hint yasalarına göre 18 yaşın altındakiler en fazla 3 sene hapiste kalıyorlar, daha sonra rehabilitasyon merkezlerine yerleştiriliyorlar. İçişleri Bakanı Shinde ise bu korkunç suçu işleyen 6 kişi için ölüm cezasını düşüneceklerini, otobüslerdeki perdeleri ve karartılmış camları yasaklayacaklarını söyledi. Protestolardan rahatsız olmuş olacak ki şunu da eklemeyi ihmal etmedi: İsteklerin de bir sınırı var ama!
Başbakan Singh (80) ve Kongre’deki politikacılar bir süredir gençlere hitap edememekle, güncellikten uzak beceriksiz bir ihtiyar heyeti olmakla suçlanıyor. Protestoculardan biri geleceğin başbakanı olarak görülen 42 yaşındaki Rahul Gandhi’nin eğer gençlere hitap etmek istiyorsa kadın hakları için onlarla beraber sokakta olması gerektiğini söyledi. Kısacası politikacılardan doğru düzgün bir destek gelmemiş hala.
Tüm bunlar olurken, 23 yaşındaki kurban hastanede hayatta kalmaya çalışıyor. Kağıtlara yazarak ailesiyle iletişim kuran genç kadın “yakalandılar mı,” diye sorduktan sonra “cezalandırılmalılar” diye yazmış.
Aslında çok basit; hastanedeki genç kadının başka bir kağıtta annesine yazdığı gibi: “Yaşamak istiyorum”.
Yaşamak istiyoruz; eşit haklara sahip olduğumuz bir dünyada korkmadan yaşamak istiyoruz.
Kaynak: oneindia.in, dnaindia.com, hindustantimes.com, timesofindia.com, guardian.uk, online.wsj.com, ft.com, aljazeera.com, samachar.com, edition.cnn.com