Geçen hafta yayınlanan bir röportajında Helen Mirren “Kendinizi güzel hissediyor musunuz?” sorusuna şöyle cevap veriyor: “O kelimeden nefret ediyorum. Güzel olan Kate Moss ya da David Beckham. Bana göre güzel demek genç demek. Ama çoğumuz başka bir şey, keşke bunun için farklı bir kelime olsaydı”. Ve ekliyor: “Hayır kesinlikle ‘artık daha iyi görünüyorum’ falan da demiyorum. Tabii ki gençken daha iyi görünüyordum. Ama şöyle harika bir şey var: insan yaşlandıkça bunları siklememeye başlıyor. O kadar iyi görünmüyorum ama umrumda da değil.”
Mirren küfürbazlığıyla da biliniyormuş, biraz da bu yüzden “don’t give a flying fuck” deyişini “hey dostum lanet olsun”laştırmak istemedim. Bu arada soruyu soran Sali Hughes aynı zamanda Guardian’ın makyaj ve cilt bakımı yazılarından sorumlu ve titri “güzellik yazarı”. Güzellik yazarının soruyu güzel hissediyor musunuz diye ifade etmesindeki pas belli, “güzel doğulmaz, güzel olunmaz da, güzel hissedilir” demek istiyor. Fakat Mirren’in bu iyi niyetli pası bilindik bir smaça dönüştürmeyip “ben o kelimeden de nefret ediyorum ama” demesi nedense hoşuma gitti. (Bu voleybol metaforu çalışıyor mu emin olmak için UZMAN TV‘de parmak pas nedir videosu izledim. Allah rızası için bir layk)
Helen Mirren’ın aradığı o kelime ne olabilir acaba diye düşünürken aklıma geçenlerde rastladığım bir fotoğraf serisi geldi. Uzun yıllar ünlü markaların çekimlerinde stilistlik yapmış Fransız Nathalie Croquet birkaç moda fotoğrafını alıp süpermodellerin yerine kendisini koyarak yeniden yorumlamış. Stil, saç, makyaj, kadraj, ışık her şey aynı; yalnızca “modeller” farklı. Yaptığı şey için kullandığı kelime “spoof“ yani parodi. Croquet belli ki mizah duygusu olan bir kadın ama o en dıştaki bariz şakanın altında başka şahane katmanlar da var.
Mesela Croquet nasıl oluyor da içinde bulunduğu her kareyi yanındakinden daha iyi bir fotoğraf haline getirebiliyor? İyi fotoğraf derken neden bahsediyorum açıklamak zor, “gözümü daha uzun süre fotoğrafın üzerinde tutmaya zorluyor” diye özetleyebilirim belki. Bu dürtüyü en iyi hangi kelime karşılıyor: İlginç? Akılda kalıcı? Komplike? Acaba diyorum Helen Mirren’ın aradığı o kelimeyle benim burada aradığım aynı mı?
Belki de sebebi şu: Croquet süpermodellerin yerine geçtiğinde fotoğraf ister istemez ticariliğinden arınıyor. Şu an bana bir şey pazarlanıyor bilinci azalıyor. Aslından “kopya”sına geçerken yüksek moda tercümede kayboluyor ve fotoğraf da üründen kopup bağımsızlığını ilan ediyor. Bu aslında tam da moda endüstrisinin taklit edip kendi menfaatine çevirmek isteyeceği bir etki. Yapıyorlar da. Céline’in Joan Didion’lı yeni kampanyası mesela:
Şimdi bu fotoğrafta asla elde edilemeyecek genç süpermodel güzelliği yok diye Céline daha mı ulaşılabilir oldu yani? Bilakis, Céline bir edebiyat efsanesinin fiyat biçilemez şanına kancasını takarak ederini artırdı. Çünkü kim demiş ulaşılamaz olan sadece model güzelliği, gençliği diye. Joan Didion olabilmek ne kadar erişilebilir bir hedef ki? Céline kurnaaaz, bunu görüyor ve sanki burada güneş gözlüğü satmıyormuş gibi; sanki bu gördüğümüz sadece çok yetenekli, çok cool, çok Helen-Mirren’ın-aradığı-o-kelime- bir kadının portresinden ibaretmiş gibi zokayı yutturuyor.
Buna sevinmeli miyiz, bilmiyorum. Sizce?