Nesiller boyu ırkçı, cinsiyetçi, kültürel ve ekonomik şiddetle yoğrulmuş bir tarihten ve aileden muzaffer çıkmakla nasıl yaşayabilir insan? Bazı günler bu zafer duygusu derin bir sevinç, neşe ve gurur getirebilir. Peki diğer günler? Topluluk veya aile içinde hayatta kalan, iyileşen ya da iyileşmeye çalışan, isteklerini kovalayabilen nadir insanlardan biri olmak, suçluluk ve utanç da getirmez mi? Generations: A Memoir [Nesiller: Bir Anı Kitabı], Thelma Lucille Clifton’ın ilk kez 1976’da yayımlanan tek kurgu dışı eseri.[1] Metin boyunca babasının “akıllı kız”ı Lue’yu—annesi Thelma’nın adını taşıyan son bölüme kadar—ürkütmeden bu sorularla haşır neşir oluyor. Ailesinin Amerika Birleşik Devletleri’nin tarihiyle kenetlenmiş; ama bu bağdan çok daha fazlası olan hikâyesini ve kendi tarihini yazıyor. Yaşama arzusuyla gözlemleme arzusu bütünleşmiş bir şair, ona kalanları usul usul takip ediyor.
Büyük büyük büyükannesi ve bir Dahomey kadını olan Mammy Ca’line’ın (Caroline) hiç kimseye söylemediği kölelik öncesi ismi–
“Beni Mammy Ca’line büyüttü. Büyükannem Lucy öldükten sonra, bana ve Genie’ye [Lucille Clifton’ın dedesi] o baktı. […] Ona Ca’line derlerdi, diyordu babam. Afrikan ismi neydi, söylediğini hiç duymadım. Bir seferinde bana söylemesini istedim, kafasını salladı. Ama unutulacak, diye bağırdım, unutulacak. Gülümsedi ve ‘Siz hiç endişelenmeyin bayım, hiç endişelenmeyin’ dedi.”
Bebeği işlevsiz bir kolla doğunca beyaz babayı öldüren ve asılan, Mammy Ca’line’in kızı, büyük büyükanne Lucy–
“Ona Lucy derlerdi ama ismi Lucille’di. Kız kardeşim gibi. Ve senin gibi. Ah kölelik, kölelik, derdi babam, kitaplarda okunacak bir şey değil Lue, iyi kısımları bile korkunçtu.”
Ailesinin her şeye rağmen hayatta kalışını her fırsatta kutlayan babası Samuel’ın cenazesi–
“Onları maskara ettik Lue, kölelik korkunçtu ama o morukları maskara ettik. Onlardan çok daha iyi çıktık kölelikten.”
Ailede pek sevilmeyen halası ve adaşı Lucille’in cenazede sessizce, asker gibi dimdik ve zerre kadar utanmadan ağlayışı–
“Anneciğim Anneciğim, diye fısıldıyordu gözyaşları içinde, Anneciğim bak 1969 oldu ve hâlâ burdayız. Elini sımsıkı tuttum. Lucille ve Lucille.
Babam toprağa vurdu. Kaya gibi.”
Annesi Thelma’nın hayat boyu geçirdiği epilepsi krizlerine sinirlenen ve onunla alay eden babasının, Thelma öldükten sonra benzer krizler geçirmeye başlaması–
Bu krizler araştırılırken beyin tümörü olduğunun görülmesi, geçirdiği ameliyat ve ameliyattan sonra bacağının kangren olması. Ölüm tüm vücuduna yayılmasın diye kesilen bacak–
“Gülerek bacağın bıraktığı boş yeri gösterirdi. Evet, bacağımı aldılar ama beni alamadılar, diye kabarırdı.”
Açık tabutlu cenazede kesilen bacağın bıraktığı boşluğu saklamaya çalışan aileyle yas tutmak–
“Vücudu biraz yana doğru yatırılmıştı ki olmayan bacağı gözükmesin. Olmayan bacağın olmadığı yer saklanmıştı. Babamın olmayan şeyini saklıyorlardı. Gülesim geldi. Saklanacak hiçbir şeyin olmadığı yeri saklıyorlardı. Olmayan şey eksikti. Odadan çıktım. […]
Kız kardeşlerim arkamda dikiliyordu. İyi görünüyor, değil mi Lue? Aynı lafı tekrar edip durdular. Hayır, dedim sonunda. Ölü. Yürüyüp uzaklaştım.”
Üçü de arkadaş olan üç kadından üç kızı ve bir oğlu olan babasının, adını koymadığı ve sevgiden ayrıştırmadığı şiddeti. Annesinin adını taşıyan son bölümde, şair Lucille’in okuyucuya seslendiği ve tereddüdünü hissettirdiği ilk an–
“Güçlü bir adamdı, güçlü bir aile adamıydı benim Babam. Bir sürü insan onu böyle bilirdi, o zaman bu alışılmış bir şey değildi. Bizimle yaşadı, bizim Babamız bizimle aynı evde yaşadı ve bu da alışılmış değildi o zamanlar. Hiç alışılmış bir adam değildi. Tabii, bazı şeyler yaptı, bazı şeyler yaptı, ama her zaman ailesini sevdi.
Canımızı çok yaktı ve biz de onun canını yaktık, bilirsiniz, birbirini seven insanların yaptığı gibi. Muhtemelen ben hepsinden iyi durumdayım, zihnimde daha iyi durumdayım ve bunun için Fred’e pay biçiyorum. Punkin [küçük kız kardeşi] dünyada yaşamakta zorlandı ve erkek kardeşim de ve Jo da [büyük kız kardeşi] hem zorlanıyor hem etrafını zorluyor. Ve bunların çoğu onun [babasını kastederek him zamiri ile] hatası, onunla ilgili bir şeyler var.
Ve Annem, Annemin hayatı bana dünyadaki en büyük israf gibi gelirdi, ama şimdi bilmiyorum, artık emin değilim.”
Virginia’da yasal olarak asılan ilk Siyah kadın Lucy’nin ve annesi Thelma’nın isimlerini taşıyan Thelma Lucille Sayles (ardından Clifton). Ailesinden ve kilisesinden üniversiteye giden ilk kişi. İki yıl sonra zorbalığa ve hiç ilgisini çekmeyen derslere dayanamayıp eve dönen mağlup. Her şeyi düzeltmek isteyen küçük kız–
“Annem gider sinemada otururdu. Onu bırakırdı ve sinemada otururdu ve onu orda görürdüm ve konuşmaya ve işleri düzeltmeye çalışırdım. Her zaman işleri düzeltmem gerektiğini hissettim, sadece nasıl yapacağımı bilmiyordum, nasıl yapacağımı bilmiyordum. Yemek masasında gülerdim de gülerdim, herkes delirdiğimi düşünene kadar; ama her şeyi düzeltmek istediğim için çok endişeliydim.”
Ancak kitabın en sonunda annesinin büyülü sevgisini okuyucuyla paylaşan Thelma Lucille–
“Ah o ne büyüler yaratırdı, büyülü bir kadındı benim Annem. Dünyada bilge değildi ama büyülü bir bilgeliği vardı. Evlendiğinde yirmi bir yaşındaydı ama evinde kalıp erkek ve kız kardeşlerine bakması gerekti. Annesinin evinden direkt babamla evlenmişti. […] Arkadaşı Edna Bell öldükten sonra onun kocası olan babamla evlenmişti. Pek dışarı çıkmazdı. Pencere kenarındaki sandalyede oturup mırıldanırdı. Erkek kardeşim doğduktan sonra bir daha Babamla yatmadı. Yirmi yıl boyunca hiç kimseyle yatmadı. Bana derdi ki “Git burdan, git burdan. Benim normal bir hayatım olmadı. Senin doğal bir hayatın olsun istiyorum. Burdan gitmeni istiyorum.””
Lucille’in ailesinin köle olarak satılan fertlerine sahip olan beyaz Sale ailesiyle iletişime geçişi. Ailenin son mirasçısından nüfus kayıtlarını isteyişi. Kayıtlardan sonra baktığı ilk yer. Şiiri ve mutluluğu takip eden Lucille’in kemiklerinde toplanan Dahomey kadınlarını hissettiği an—
“Fakat bana derleyip topladığı tarihi bilgileri gönderdi ve içinde kendi ailesinin isimlerini. Ve bizim aile isimlerimiz, onun ailesinin içinde sımsıkı bir kehanet gibi. Neslinin son üyesi olduğunu görüyorum. Yaşlı ve evlenmemiş, bir ev ve bir isimle kalmış. Eşime ve altı çocuğumuza bakıyorum ve Dahomey kadınlarının kemiklerimde bir araya geldiğini hissediyorum.”
Hem tarifsiz bir güç ve keyif veren hem ansızın huzursuz eden küçük-büyük zaferler.
Nesiller’in 1976 yılında yayımlanması gibi, 2021 yılında New York Review of Books tarafından yeniden basılması da tesadüf değil. Clansey D’isa Chicago Review of Books için yazdığı yazıda 1976 yılıyla ilgili şunları hatırlatıyor: Roots’un[2] ulusal televizyonda sekiz gece üst üste yayınlanmasından bir yıl önce, The New York Times gazetesinin Toni Morrison’un Solomon’un Şarkısı [Song of Solomon] adlı eserini “Siyah Ailenin Günlük Tarihi” [Black Family Chronicle] olarak duyurmasından bir yıl önce ve Siyah Tarih Ayı’nın [Black History Month] kutlanmaya başlanmasından altı yıl sonra ulusal olarak tanındığı yıl.[3] Nesiller pek çok açıdan hem özgün hem öncü bir eserdi diyor D’isa. Siyah yazarları ve politik-kültürel figürleri, “Siyahların deneyiminin Amerikan anlatısını” araştırmaya ve üretmeye teşvik ettiğini ekliyor.
Kitabın önsözünü yazan şair Tracy K. Smith ise söz konusu olan şeyin sadece Siyahların deneyimi olmadığını söylüyor. Clifton’ın kitabın tümüne yaydığı, Kendi Şarkım [Song of Myself] adlı Walt Whitman şiirine referansla daha ikna edici bir iddiada bulunuyor: “[Walt] Whitman’ın dizeleri ‘Kendimi kutluyorum, ve kendimi bir şarkı gibi söylüyorum,/Ve benim farz ettiğimi sen de farz etmelisin,/Bana ait olan her atom, olduğu gibi sana da ait’ dizeleri Clifton’ın dedesinin ve büyük büyükannesinin portrelerinin altından akıyor. Ben şunu anladım: Burada, Amerika’da, ve belki her yerde, kim olduğumuza inandırılmış olursak olalım, hepimiz kölelerin çocuklarıyız.”[4] Amerika Birleşik Devletleri’nin Siyah olmayan özneleri bu anlayışa çok geç ve çok güç yaklaştılar. Bunu mümkün kılan ise Siyahların yüz yıllardır süren mücadelesi ve George Floyd’un polis tarafından katledilmesinin ardından Black Lives Matter [BLM / Siyah Yaşamlar Değerlidir] hareketinin 2020 yılını ve sonrasını etkisi altına alan ulusal çapta eylemleri oldu. Hâlâ kayda değer yapısal bir dönüşümden söz etmek mümkün değil. George Floyd’un Mayıs 2020’de öldürülmesinin ardından polis kuvvetleri, (kaydedilmiş olaylardaki ölüm sayısına göre) 229 Siyah insanı daha katletti.[5] Ama BLM sayesinde ABD’nin geçirdiği sosyal ve kültürel sarsıntı önümüzdeki nesiller üzerinde etkisini sürdürecek gibi görünüyor. Nesiller’in 2021 yılında yeniden basılması da işte buraya denk geliyor.
Haiti Devrimi’ni devrimler tarihindeki yerine yerleştiren antropolog Michel-Rolph Trouillot,[6] sessizliğin tarih yazımına dört kritik anda girdiğini söylüyor: “olguların yaratılması (birincil kaynakların oluşturulması); olguların bir araya getirilmesi (arşivin oluşturulması); olguların ortaya çıkarılması ve yeniden düzenlenmesi (anlatıların oluşturulması); ve geçmişe dönük değer atfetme anı (son kertede tarihin oluşturulması).”[7] Nesiller, tüm bu anları yeniden yaratıyor. Köle sahiplerinin torunlarında kalmış kayıtlar, tek tük fotoğraflar, anlatılar ve diğer kaynaklar bir araya getirilip yeniden düzenleniyor. Değer atfetme ve tarihi oluşturma anı ise Lue’nun tüm var oluşuyla, kim bilir kaç neslin zaferi olmaya duyduğu yakıcı arzuyla geliyor. Her satırdan ve satır arasından taşıyor. Bu esnada şair Lucille, emek, neşe, gurur ve yer yer tereddütle ördüğü zaferin tarihini anlatıyor. Ne kadarı yalan ne kadarı doğru ne kadarı illüzyon bilmiyoruz. Hikâyelere kanıt bulamayıp öfkelendiğinde eşi Fred’in hatırlattığı gibi, önemi de yok: “Endişelenme, yalanlar bile doğru. Tarihte yalanlar bile doğru.” Ve Lucille okuyucusunu birlikte zaferini kutlamaya çağırıyor. Belki hayatta kalma zaferi, bu davetin ta kendisi.
benimle kutlamaz mısın[8]
benimle kutlamaz mısın
kendime yonttuğum
bu bir tür yaşamı? modelim yoktu.
babil’de doğmuş
hem beyaz değil hem kadın
olunacak ne gördüm kendimden başka?
ben uydurdum
burada, bu köprünün üstünde,
parlayan yıldızla balçık arasında,
elim sımsıkı tutarken
diğer elimi; gel kutla
benimle her gün
bir şeylerin beni öldürmek isteyişini
ve yenilişini.
“ah acayip Tanrı” [9]
ah acayip Tanrı
geri ver bana
annemi otuzlarında
ön verandada eğilmiş
göğüslerinin kocaman yastığı
tırabzanlara bastırırken
beni yatağa buyuruyor.
ölü kadının yaşının iki katıyım neredeyse.
şarkısını güçbela hatırlıyorum
ellerinin kokusunu
vahşi saçları geceleri rüyalarımı
kaşısa da. geri ver bana, Tanrısı o zamanın
ve şimdinin, annem çağırıyor,
genç sesinde ismim mırıldanırken.
Anneme çok geç[10]
Göçüp gitmiş olan bayan
şunu tamamen unutmuştu
Seni seviyorum.
Eğer bunu bir yere bağlamış olsaydım
onun gece yarısı yastığının üstüne
iyi geceler diyebilirdim
ve uyumuyor olabilirdi.
*
Canım Annem,
işte şiirler
hiç yazmadığın
işte bitkiler
hiç yetiştirmediğin,
olduğum her şey
onun için
yaptığım her şey
senin için.
*
Canım
Sana kutunu yolladım
söz verdiğim gibi
ve umarım hepsini seversin
Ton balığı koydum çünkü
seviyorsun tut
odanı temiz (gülümse) ve
hepimiz gayet iyiyiz sadece
seni çok özlüyorum
bebeğim benim
yabancılara
aşık olayım deme
vaktin olunca yaz
ve iyi bir kız ol annen için
Annen
*
Canım
bugün hoş bir gündü
yılın bu zamanında tepeler güzel
tabii belki D.C. gibi değil
Herkes bana karşı öyle iyi ki
sen gittiğinden beri
Herkes senin için dua edeceğini söylüyor
iyi notlar alman ve
her şey için
Şimdi bitiriyorum yorgunum
vakit bulunca yaz biz
bu sabah amcanı toprağa verdik
ve
iyi bir kız ol
Annen
*
bir bebek gibi süssüz
otururdu Annem
pencere kenarındaki sandalyede
(ölmeye başladığı yerde)
ve hafta sonlarını izlerdi
Çin (porseleni) gibi huşu dolu
ve mırıldanırdı
Elimi tut
Elimi tut.
Ah Aziz Tanrım
diye şakırdı Annem
*
Ne zaman konuşsam
bizim yaşlılarla ilgili
biat eden ve işini kolaylaştıran
hiçbir şeyiyle mutlu ve
geçirdiği güne şükreden
karşı karşıya geliyorum yaşlı siyah
Annemle
ve çenemi kapatıyorum ve dikiliyorum orda
utanç içinde.
Thelma için Bahar Düşüncesi[11]
Onun parmaklarına sahip olan biri
büyümeye ayarlanmış,
bahçeye yerleşiyor.
Eski arzular etrafta oyalanırsa
yakında çiçeklenip
gidiyor olacak. Affedin
ufak çiçek açışlarını
güdük bırakıldılar
odalar tarafından.
*
bana annem öğretti
bana babam vaaz verdi
sevginin ne olduğunu.
bilinecek başka şey yok.
şu hariç
sakince uzanırken
kaldırıma yağmış gibi soğuk
kızımın babası
bana öğretmiş
ve vaaz vermişti
zenci sokaklarında duyabiliyorum
gülüşleri ve küfürleri ve
feryat gibi bir şeyi
[1] Bu derleme için çevirdiğim şiirlerin yayımlanma yılları, 1976’ya yakınlıkları ve uzaklıkları açısından da önemli.
[2] Amerikalı Siyah yazar Alex Foley’nin aynı ismi taşıyan romanından uyarlanıp 1977 yılında yayınlanan mini dizi.
[3] D’isa, Clansey. 2021. “The American Narrative in Generations: A Memoir [Nesiller: Bir Anı Kitabı’ndaki Amerikan Anlatısı].” The Chicago Review of Books, 16 Kasım. URL: https://chireviewofbooks.com/2021/11/16/generations/. 25 Ocak 2022 tarihinde erişilmiştir.
[4] Smith, Tracy K. “Giriş”: Clifton, Lucille. 2021. Generations: A Memoir’ın [Nesiller: Bir Anı Kitabı] içinde. The New York Review of Books, s. xi.
[5] Rahman, Khaleda. 2021. “Full List of 229 Black People Killed By Police Since George Floyd’s Murder [George Floyd’un Öldürülmesinin Ardından Polisin Katlettiği 229 Siyah İnsanın Tam Listesi].” Newsweek, 25 Mayıs. URL: https://www.newsweek.com/full-list-229-black-people-killed-police-since-george-floyds-murder-1594477.
[6] Trouillot, Michel-Rolph. 2015. Silencing the Past: Power and the Production of History. Boston: Beacon Press, s. 99. Kitabın Türkçe çevirisi için bkz.: Trouillot, Michel-Rolph. Geçmişi Susturmak: Tarihin Üretilmesi ve İktidar. Çeviren Ozan Zeybek. İstanbul: İthaki Yayınları.
[7] A.g.e., s. 26.
[8] Bu çeviri ilk kez moero şiir fanzini’nin 2. sayısında yayımlanmıştır. Çeviri ve şiirin orijinali için URL: http://www.moero.org/benimle-kutlamaz-misin/.
Clifton, Lucille. 1993[Bu şiir ilk kez 1992 yılında yayımlanmıştır]. “won’t you celebrate with me.” Book of Light[Işık Kitabı]. Copper Canyon Press’in izniyle The Poetry Foundation’ın websitesinde yayımlanmıştır. URL: https://www.poetryfoundation.org/poems/50974/wont-you-celebrate-with-me. 25 Ocak 2022 tarihinde erişilmiştir.
[9] Clifton, Lucille. 2004 [Bu şiir ilk kez 2004’te yayımlanmıştır]. “‘oh antic God[ah acayip Tanrı]’.” Mercy. Poetry Foundation tarafindan BOA Editions Ltd.’nin (www.boaeditions.org) izniyle yeniden yayınlanmış versiyonu. URL: https://www.poetryfoundation.org/poems/46670/oh-antic-god. 16 Ocak 2022 tarihinde erişilmiştir.
[10] Clifton, Lucille. 2012[Bu şiir ilk kez 1965-69 arasında yayımlanmıştır]. The Collected Poems of Lucille Clifton 1965-1969 [Lucille Clifton’ın Toplu Şiirleri 1969-2010]. Rochester, NY: BOA Editions, s. 17-22.
Çeviriye dair not: Birden fazla tevriye içeren bu şiirde orijinali “awe full as China” olan dizeyi, “Çin gibi huşu dolu” ve “Çin porseleni gibi huşu dolu” anlamlarını kaybetmemek için radikal bir müdahaleyle “Çin (porseleni) gibi huşu dolu” şeklinde çevirdim.
[11] A.g.e.[Bu şiir ilk kez 1965-69 arasında yayımlanmıştır], s. 15-16.