Bir Gün Herkes Heykeltıraş Olabilir sergisi için 5Harfliler olarak bir araya getirdiğimiz Hadi Ben Kaçtım çantalarından bahsetmiştik. Sergi 13 Aralık’a kadar devam ediyor dolayısıyla hala çantaları yerinde görüp karıştıracak vaktiniz var. Gelebiliyorsanız bekleriz!
Pazar hariç her gün sabah 11:00 ile akşam 6:00 arası ziyaret edilebiliyor sergi. Mekan: Elhamra Han, İstiklal Cad. No: 130 Beyoğlu, İstanbul. Elhamra, St. Antuan kilisesinin karşısındaki han.
Sergi beraberinde bir yayın da hazırladık, içinde farklı çantalar için her birimizin yazdığı metinler bulunmakta. Ve fotoğraflar. Hem sergiye gelemeyecek ve bu sebeple kitabımıza ulaşamayacak olanlar için hem de sergiye gelebilecek ama henüz gelmemişlerin bir ihtimal aklını çelebilmek amacıyla bugünden başlayarak hafta boyunca Hadi Ben Kaçtım yazılarını, fotoğraflarını burada paylaşmaya karar verdik.
Kitap sırasından giderek metnini Duygu Aytaç’ın yazdığı Bakışlardan Kaçış çantasıyla başlıyoruz. (Şimdi ışıkları kısıp yüze yakın plan girebilir miyiz anlamlı piyano müziği eşliğinde çok teşekkürler)
* * *
Kaçmadan. Üstüne Üstüne.
Vaktinden önce cebir öğretilmeye çalıştığım salondaki o yemek masasından koşarak kaçmak isterken annem başım öne eğik, ağladı-ağlayacak halimi görüp böyle nasihat etmişti: “Üstüne üstüne gitmelisin Duygu. Üstüne üstüne. Kaçmadan.”
Hadi Ben Kaçtım’da kullanışlı ama kullanışsız çantalarımızla gündelik hayatın gerginliklerine karşı güya kendimizi hazırlıyoruz. Sorumluluktan kaçış çantasında taşınabilir bulutlar. Sözlerden kaçmak için kanalı değiştirecek bir kumanda aleti. Göz temasından kaçış için gözleri üzerine kaçıracak acil durum kaldırım taşı. “Ne taşıyorsunuz Allah aşkına o gülle gibi çantalarda?” İşte bunları.
Gülle gibi çantaların yabancısı değiliz ama sadece ütü, kaldırım taşı gibi taşıması zor objeler değil kaçışın imkansızlığına işaret eden. Her gün sokakta kalkan gibi kullandığım güneş gözlükleri de o gerginlikten bir kaçış değil, bunu aslında biliyorum. Ne peki çaresi? Bazen çarenin sadece geri bakmak olduğunu düşünüyorum: yani bakmayı romantik anlamda “karşılık”tan arındırılmış, “bön bön” olarak nitelendirebilecek bir bakışmaya dönüştürmek. Baskı altında letafeti korumaya çalışmak yerine letafete bir ara verip ölçen-biçen-bakan rolünü üstlenmek ya da en azından paylaşmak. Bakışlarla bela okumak amacıyla değil her zaman; bazen sadece meraktan, bazen sadece sırf bakılan değil bakan da olmak için. Ama en önemlisi şunu anlatmak için: ne bakılmak utandırıyor beni ne de bakmak.
* * *
Bir sonraki çanta: Sözlerden Kaçış