Yeşilçam kadınlarının tehlikelerle yoğrulmuş, felaketlerle örülmüş yaşamları demiştik ya, işte karşınızda bu kadınların en tekinsizlerinden biri: Tatlı Nigâr.
Her görenin aşık olduğu, karşısında tüm erkeklerin deli divaneye döndüğü Nigâr bir pavyonda çalışıyor, şarkı söylüyor, konsomasyon yapıyor. Nigâr’ın hayatıyla ilgili hiçbir şey bilmiyoruz biz, ta ki filmin 15. dakikasına kadar. Arkadaşlarıyla, pavyonda elin ayağın çekildiği bir zamanda masa başı sohbeti yapıyor Nigâr ve birdenbire içindeki nefreti birbiri üstüne devrilen kelimelerle kusuveriyor. Erkeklerle ilgili hissiyat tam olarak şu:
NİGÂR-Erkek milleti değil mi? Hepsinin canı cehenneme!
-Gene başladı bizim erkek düşmanı.
-Kız bütün erkekler sana hayran. Uğruna her gece tonla para saçıyorlar, sense onlardan…
NİGÂR-İĞRENİYORUM! Ölesiye NEFRET ediyorum hepsinden. Bir erkek sesi duyunca KUSMAK geliyor içimden. Hele bir yerime erkek eli değdiği zaman ÇILDIRIYORUM. Rüyamda bile kiminin gırtlağına geçiriyorum parmaklarımı BOĞUYORUM, kimini KURŞUNLUYORUM, başka birini ZEHİRLİYORUM!
-Hastasın sen.
-Hem erkeklere kin güt, hem pavyonda çalış?
NİGÂR-Bile bile seçtim bu mesleği. Onları biraz daha YIKMAK, EZMEK, biraz daha PERİŞAN ETMEK için.
-Ya sen? Senin hayatın?
NİGÂR-Benim hayatım YOK artık.
Fakat bir dakika.
Bütün bu nefretler aslında kötü niyetli bir planın minik, şeytani parçaları. Nigâr’ın hissiyatı ne kadar samimi görünse de amaç, onu bu nefret tepelerinin en yükseğine çıkarıp, sonra da mümkün olan en hızlı şekilde tepeüstü çakılmasını sağlamakmış. Zira nihayetinde onun da başına gelecek olan ne?
ŞU:
Kaderden kimse kaçamayacaktı!