F. Scott Fitzgerald‘ın efsanevi romanı Muhteşem Gatsby‘nin filmi son on senedir filan sinemalara gelmeye çalışıyor biliyorsunuz. Filmi biraz erken mi haber verdiler, ortalığa çok mu fazla trailer saldılar ne olduysa aslında izlemek istediğim halde film benim aklımda sinemaya gelmiş, gösterimden kalkmış, Oskarını globunu alıp köşesine çekilmiş gibi kalmış nedense. Neyse film Mayıs’ta geliyormuş sonunda da, onun şerefine filmde Daisy Buchanan’i oynayan Carey Mulligan Vogue’a giyinmiş.
Muhteşem Gatsby‘nin en akılda kalan, okuyan gözü en çok okşayan kısmı 1920’ler şaşaası, şampanya şişesinin içinden akan kadınlar, altın yağmuruna tutulan hayaller, günah püskülüyle titreyen elbiseler filan biliyorsunuz. O yüzden filme de çekime de o hava hakim olmuş:
Ay iyi olmuş. Her şey ne kadar dekadan ve sıkıcı, partiler ne uzun ve de hayat ne kısa. Tamam. Bu ne huysuzluk sana ne oluyor derseniz, ben aslında Allah’ı var Muhteşem Gatsby‘i de pek sevmem, Leonardo DiCaprio’nun “Zenginim yakışıklıyım ve sorunlarım var” oyununu da sevmem, galiba Carey Mulligan’ın da çok hastası değilim. E ne yazdın iki saat diyeceksiniz de… Elbiseler güzelmiş. Haber verme düsturuyla harekete geçtiğim için işte böyle huysuz at gibi durduğum yerde hurun hurun üflendim. Elbiseler güzelmiş ama. (Sağol, bu hayatta her şey senin beğenmen için)