Son haftalarına giren Süper Lig, bu sezon da olağan seyrinden şaşmadı: Bir kulüp başkanı federasyona isyanını “Bizi kadın gibi yaşatmaya kimsenin gücü yetmez” sözleriyle dile getirirken başka bir kulübün taraftarları, karşı takımın formasını giydirdikleri cansız mankeni yakarak üstünlüklerini gösterdi; bir diğer taraftar grubu ise rakip takımın sahasına ‘Japon Bayrağı’ asarak geçmiş galibiyetlerine gönderme yaptı.
Futbolun erkek-egemen hali, taraftarıyla, futbolcusuyla, sektörün her katmanını sarmış ‘spor adamlarıyla’ tek doğru halini almış durumda. Oyunu başka türlü oynamak, başka türlü sevmek ve bu başka halleri yaygınlaştırmak isteyenlerin önünde pek çok engel var. Futbolda cinsiyetler arası sayısal eşitsizliğin pekiştirdiği ve olağanlaştırdığı şiddet ortamı, toplumda hakim olan tüm baskı biçimlerinden besleniyor, kadınları ve LGBTİ’leri aşağılayarak güçleniyor. Yaşam enerjisini ‘kadına ofsaytı anlatmak’ konulu geyiklerden alanlar, forma rengi fark etmeksizin tek yürek savaşıyorlar; verili erkek tanımına uymayan herkese karşı, kendilerinin o tanımı layıkıyla karşılayamama ihtimallerine karşı, kendilerine bu konuda gelen tüm eleştirilere karşı… İşleri çok zor!
25 Ekim’de bir grup taraftarın cansız mankene rakip takım forması giydirip yakması, kadınlara ve LGBTİ’lere yönelik şiddetin futbol sahalarındaki son örneklerinden oldu ve Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği’nin suç duyurusu sonucunda bu eylemi gerçekleştirenlerle ilgili dava açıldı. Futbolda egemen olan eril şiddetin ne bir grup taraftarla ne de birkaç takımla sınırlı olduğunu vurgulayan dernek, toplumdaki şiddetin bir yansıması olarak gördüğü bu fiilleri önlemek adına açtığı dava kapsamında 7 Nisan 2016 Perşembe günü 09.10’da Kartal Adliyesi 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek ilk duruşma için herkese çağrı yaptı:
Türkiye’de futbol sözkonusu olduğunda taraftarların, kulüplerin, yöneticilerin ve sporcuların kadın düşmanlığı, homofobi ve cinsel şiddet dilini gerek tezahüratlarıyla, gerek hareketleriyle, gerek ürettikleri görseller ve ritüellerle sürekli kitlelere dayatmalarının artık tahammül edilir bir yanı kalmadı. Kadınların gerçek hayatta da tecavüz edilip yakılarak öldürüldükleri, çocukların hem cinsel suç mağduru olarak hem de şiddete özendirilerek istismar edildikleri, gençlerin cinsel saldırılar yüzünden intihar ettikleri bu ülkede, aynı saldırganlığın bir de semboller eliyle aşağılama amaçlı yapılmasına artık tolerans göstermek istemiyoruz. Zira bu yapılanlar SUÇTUR. Bizler ne işlenen suçların toplumda “gençler stres atıyor” bahanesiyle meşrulaştırılmasını, ne de bunlara sessiz kalarak tanık olduğumuz bu suçlara ortak olmayı istemiyoruz. Bunun içindir ki, statlarda çalınan tecavüz marşlarından, kulüp başkanlarının kadın düşmanı söylemlerine kadar, memleketin birçok yerinde kulüp ve takım ayırt etmeksizin suç duyurusu yapıyoruz, aldığımız şikayetlerin takipçisi oluyoruz.
Artık fütursuzca kadın düşmanlığı, nefret dili ve şiddet üretmenizi istemiyoruz. Eğer birbirinize hakaret edip birbirinizi aşağılamak istiyorsanız, bunu sportif beceri ve kapasiteleriniz üzerinden yapın. Kadın varlığını ve bedenini aşağılayarak, kadın kimliğini hakaret ve tecavüz etme aracı gibi göstererek, cinsel ilişkiyi tecavüzle eşdeğer tutarak yapmayın. Artık kadınların yakasından düşün!İlgili herkesi bu şiddetin ve benzerlerinin üretilmesine karşı taraf olmaya, bizlerin yanında olmaya ve davamızı desteklemeye çağırıyoruz.
Ana görsel: Nilbar Güreş, Denge Tahtası. Bilinmeyen Sporlar serisinden, 2009.