Son günlerde memleketi hangi bakan oğlunun seks kasedi ne zaman çıkacak diye müstehzi bir telaş sardı, amma konumuz o değil.

ECİNNİLİK

Feminiksler Pornocu Olmuş Haaanım!

 

Son günlerde memleketi hangi bakan oğlunun seks kasedi ne zaman çıkacak diye müstehzi bir telaş sardı, amma  konumuz o değil. Skandal pornosu diye bir fetiş var mı bilmem, ama ben daha mazbut bir pornodan bahsetmek istiyorum.

 

Geçenlerde zaman zaman yaptığım gibi bir elimi mouse’a diğerini bızıra götürmüş takılarak kendi çapımda eğleneyim dedim.

 

Aslında tam olarak öyle olmadı. Yaşadığım şehirde düzenleyeceğimiz bir feminist etkinlik için davet edilmesi önerilen konuklardan biri PORYES temsilcileriydi ve ben bu kurumun adını ilk kez duymuştum, muhakkak araştırmalıydım! Eskilerin kelime oyunlu Por-No! hareketine saygı duyan ama güzelinden de bir alternatif sunan PorYes, feminist porno filmlerine ödül veren bir yapıymış meğer. PorNo ve yatak odalarımızın da iktidar dağılımı eşitsizliğinden azade olmadığı temalı seks-negatif feminist harekete yaş ve biraz da ilgisizlik yüzünden (seksi toptan reddetme gereği duymadım ki hiç) aşina olmayan ben, yıllar içinde feminist metinlere harcadığım mesai ile ters orantılı olarak internet pornolarına tahammül eşiğim iyiden iyiye düşmüştü.  Tamam, eskiden de hem sıkıldığımdan hem de o sıralar henüz adlandıramadığım bir fenalık bastığından, zaten hiç bir pornoyu başından sonuna kadar izleyemiyordum da, artık erkekler tarafından top gibi çevrilen kadınlar, yüzsüz erkekler (filmi izleyen erkeğin BAŞROLLE daha da özdeşleşmesini sağlamak için, aktörün yüzünü mümkün olduğunca göstermeden, sadece bir çükten ibaret erkek temsili fikri, çok takdire şayan!), oral sekste kadını saçından yakalayıp o yüce phallus’a bastırdıkça bastıran adamlar, sıkıntıdan hangi sesi çıkaracağını şaşıran hanım kızların o anda imdadına koşarak ağzına dayanan ikinci phallus’lar falan gına getirmişti iyice.

 

Google abi ise ‘porn’ yazınca önüme ücretsiz porno sitelerinin tillahını yığarken, ‘feminist porn’ aramalarıma hep teorik yazılar bularak karşılık veriyor, bulduğu 3-5 videonun erişilmezliğiyle abiliğini yapıyordu. Neden ve nasıl olduysa artık, ‘o mastür basılacak arkadaş’ diye işi inada bindirmiş ve sabır neydi, google ile nasıl iletişim kurulurdu falan unutmuş olan ben, röntgenciliğim de kabarmışsa o an, kadere boyun eğip biraz olsun (belki, bir ihtimal) kadının da zevk aldığını zannettiren bir videonun linkine tıklamaya çalışıyordum apar topar. PorYes’i duyduktan sonra da bu gaza gelme anlarım aslında yine çok farklı geçecek değil, ama şimdi daha planlı programlı davranıp internetten bir dvd neyim ısmarlayabileceğim (e bu laptopun dvd sürücüsü yok ki! Öf yine gol değil – neyse çözücem ben o sorunu) bir geleceğe umutla göz kırpıştırıyorum. Oh la la… Bu noktaya sonra yine döneceğim.

 

annie-sprinkle2

 

 

Bir adım geri gidip ‘PorNo’ kampanyasını biraz anlatayım. Aslında bu tartışmanın geçmişi daha eskiye uzanıyor ama bir kampanya  haline gelmesi 1987 yılında oluyor.  Almanya’nın Duygu Asena’sı Alice Schwarzer (tabi sadece ‘feminist’ olarak tanınırlık ve dönemsel yakınlık açısından bir benzerlik kuruyorum, yoksa şimdilerde Alice’i pek kimse sevmiyor, hatta zaten seks işçiliğine yönelik son çıkışlarıyla – ki eskiden de çok tartışmalı fikirleri varmış, şimdi bakıyorum da – öyle kolay kabul edilebilecek şeyler söylemiyor)  ve dergisi EMMA tarafından başlatılan kampanya, kadının doğrudan aşağılandığı, şiddeti olağanlaştıran ve öven cinsel (görsel ve sözel) tasvirlerle dolu medya ve pornografi endüstrisini hedef alıyor. Pornonun kadının insanlık onuruna zarar verdiğini ve kadına yönelik şiddette kendini zapt etme eşiğini düşürdüğünü de söylüyor. Hatta pornografinin yeniden tanımlandığı bir yasa tasarısı bile hazırlamış EMMA: “Pornografinin esas amacı kadını aşağılama propagandasını yapmaktır. […] Kadınları küçük düşüren, kadını erkeklere karşı iktidarsız konumda gösteren ve kadın düşmanlığını, hatta kadın cinayetlerini teşvik eden temsiller, pornografiktir. (ve buna bağlı olarak yasaklanmalıdr)” Burada bir saniye durup bir nefes almak istiyorum… Anaakım porno endüstrisine bakınca bu fikirlere nasıl karşı çıkılır bilmiyorum.

 

Öte yandan, Alice Schwarzer çArşı gibi bir kadın,  pornografide kategorik olarak her şeye karşı: cinsel obje olarak gösterilen kadınlar/kızların aşağılanmaktan, yaralanmaktan ve acıdan zevk alması; cinsel obje olarak gösterilen kadınların vajinal, anal ve oral tecavüze uğraması; hayvanlar veya nesneler ile penetre edilmesi; bağlanması (bondage), canlarının yakılması, kötü muamele görmesi vd. yollarla zorbalık ve şiddet kurbanı olması. Yani Schwarzer, yasal çerçevede zaten yasak olan biçimlerinin yanı sıra, karşılıklı rızaya dayanan sado-mazo ilişkileri, seks oyuncaklarını, bondage fetişini de topyekün reddediyor. Bu noktada çeşitli kuruluşlar, kendisine orda biraz durmasını salık veriyorlar zaten.

 

PorYes ise Schwarzer’in ana fikrine (kadınların pasif, iktidarsız, nesne olarak gösterildiği pornolara karşı çıkmak) katılmakla birlikte olumlu bir öneriyle çıkıyor karşımıza. Öğrendiğim kadarıyla ilk de değil bu haliyle, ama Avrupa’nın ilki olarak 2006’dan beri var. Bir filmin PorYes etiketi alabilmesi için gerekli kriterlere bakınca şöyle bir ferahlıyor, yüzümüze PorYes ödülü olan istridye genişliğinde bir gülümseme yayıyoruz :

 

 

• Sekse karşı olumlu (sex positive) bir tavır, oyuncuların insan olduğunu unut(tur)mayan  ve kadın düşmanı olmayan tasvirler

• Rollerin sahnelere dahil olan oyuncularla birlikte ve rıza esasına göre paylaştırılması, kişisel sınırlara saygı

• Etik çalışma koşulları, güvenli seksin teşvik edilmesi

• Sahneye dahil olanların birbirleriyle ilişki içinde olması, göz, ten, el ve beden teması, karşılıklı enerji alış-verişi

• Duygular ve hissedilen muhabbetin dışavurumunun teşvik edilmesi, yapılabilir olması, gösterilebilir kılınması

• Farklı kamera açıları, ışık ve gölge oyunları

• Cinsel pratiklerin bir başarı testi olarak değil, zevkli geçişler halinde çeşitliliği; klişelerle bezeli yelpazenin genişletilmesi

• Farklı vücut tipleri, farklı yaşlar, cinsiyetler, cinsel yönelimler ve etnik kökenlerde çeşitlilik

• Gerçek ses kayıtları veya müzik. Sosyal cinsiyet klişelerinin kullanıldığı abartılı dublaj ve inlemeler kabul edilmiyor.

• Şehvet ve hazzın resmedilmesi, kadın şehveti ve bunun çeşitliliğinin merkeze alınması.

• Cinsel ilişki eğrisinin şematik temsilleri dışında gösterilmesi – yani filmdeki serim-düğüm-çözüm şemasında erkek boşalmasına ya da meni fırlatım sahnelerine odaklanmamak. Orgazm tek hedef değil.

• Kadınların yapımcı, yönetmen veya kamerakadın gibi görevlerde film yapım sürecine belirleyici olarak katılıyor olması.

 

 

petrajoy

 

 

-Rahatsızlık verebilecek içerik – 

Bu kriterleri bu kadar muhteşem bulmamın müsebbibi dellendirici birkaç örnek de vermek istiyorum. Günlerden bir gün yine elim vulva-klitoris yollarında ve ama araştırmacı kimliğimle (şunu yazarken pis pis sırıtıyorum haliyle, ama işin içinde çeşitli başka meraklar da var), google’a ‘live sex act on stage’ deyiverdim. Önce birkaç erotizm fuarı görüntüsü çıktı karşıma. Kadının biri bir defile sahnesine (buna böyle mi deniyor bilemedim) çıkmış yerlerde sürünüyor, hopluyor, ne bileyim amacını anlayamadığım şeyler yaparak dolanıyordu, bir de dildosu vardı. Sıkıldım kapattım. Sonra birkaç tane çiftli buldum, yine fuar temalı. Bunlarda da standart porno plot’u vardı, kadın penisi cukkalar, erkek arkadan pike yapar, 3 satırlığına kadını yalar, sonra da yatırır siker afedersiniz. Neyse işte, bunu da geçtik.

 

Nasıl oldu hatırlamıyorum (porno aramalarımı gizli pencere oturumunda yapıyorum üzerinize afiyet), birkaç tane de erkek striptizci videosuna ulaştım. Anlaşıldığı kadarıyla videodaki olay bir ‘bacholerette’ partisi. Çeşitli yaş ve etnisiteden kadınlar anca kurupasta-limonata  ikramlı bir düğün salonu tadındaki mekanı doldurmuş oturuyor. Derken bir köşeden zıplaya zıplaya bir delikanlı çıkıyor ve ekşın başlıyor. Hafızamda cızırtı olarak yer eden, özünde muhtemelen çıstak çıstak bir müzik eşliğinde, pipisini savura savura masaları dolaşan gencimizi kadınlar yalamaya doyamıyor! O sik de bir türlü kalkmak bilmiyor. Arada memelerini sunanlar oluyor, şu şefkatlilerin arasına sıkıştır da büyüsün tıpış tıpış diye. Klitorisim ve beynim arasında gidip gelen kanım, arada yukarı çıktığı vakitler hemen bir karşılaştırma yapıyorum: kadın striptizcilerle erkek müşteriler arasında nasıl bir ilişki kuruluyordu? Kadın bedenini sergileyerek erkeğe zevk veriyor, daha yakınlaştığında da kucak dansı  yaparak – aha! evet –  yine öncelikle erkeğe zevk veriyordu. Şimdi bu izlediğim videoda ne görüyordum peki? Kadınlar erkeğe zevk vermeye çalışıyor, üstelik ortamda 800 kadın ve 1 hadi en fazla 2 erkek olduğu için, bir de birbirleriyle yarışıyorlardı! Oh my rab, oh my rab! Şimdi kimseye zevk polisliği yapacak halim yok, sakso çekmekten zevk alınmaz da demiyorum, hobi olarak yine alırsın, ama adam bir yandan bırak beni gideyim daha LuckySlevin altıncı ayakta kaçıncı geldi ona bakıcam edasıyla etrafı kolaçan ederken, diğer taraftan seni zevke getirmek için tek yaptığı üstün varlığına dokunmana izin vermekken ne zevki alıcan allaşkına? Aynı videonun sonlarına doğru bir de penetrasyon sahnesi var. Onda da adam kadınla tam karşılıklı zevk verdiğini düşünebileceğimiz bir tenasüle başlamışken, soyunmuş diğer bir kadına da ilkini mıncıklamak düşmüşken, ikinci kadın, beni sik beni sik diyor, ve adam ilk kadını çok geçmeden kenara itip diğerini alıyor altına. Ne şahane bir orji! İlk kadın sarhoşluktan neler olduğunu tam olarak çözemiyor  da, garip. (O esnada bir grup edepli hanımefendiler de olaya kıyafetleri üstlerinde ve bir metre uzaktan alkış tutarak dahil oluyorlar.) Bu arada, erkek striptizcilerin kadınları hiç teklifsiz yanlarına alıp soydukları sahneler de gördü bu gözler (aha, bunları kendime niye yapıyorum bilmiyorum, ama şimdi geçelim bunları).

 

Bir başka video: bir klüp, hepsi kadın müşteriler, keyifler gıcır, ortada dolaşan çıplak erkekler var. Ara ara seks yapıldığını görüyoruz. Bir süre fena gitmiyor bu video. Sonra efenim, bir kadını yerde, bir erkeğin üstünde görüyoruz. Çok geçmeden adam sıkılıyor (!), üste çıkıyor. Kadının bu durumla bir sıkıntısı yok şimdilik. Derken ne konuştuklarını tam duyamıyoruz ama anlıyoruz, adam anüsüne kurban diyor, kadının hayır hayır dediğini dudaklarını okuyarak (‘no, no’) ve yaptığı jestlerden görebiliyoruz. O sırada nereden bittiği belirsiz ikinci bir sik kendini kadının ağzına sunuyor ve kamera kadının genitalyasına yaklaşıyor. Bir bakıyoruz, birinci adam fırsattan istifade anüsün yolunu tutmuş bile çoktan.

– Rahatsızlık verebilecek içerik biter-

 

 

ae

 

Her ne kadar bu videolar karşıma porno sitelerinde çıkmış olsa da,  aslında  gördüklerim ‘gerçek kesit’ gibi bir şey.  Oraya giden kadınlar görüntülerinin porno sitelerinde yayınlanacağını hesaplayarak mı gitmişlerdi, bu videoların varlıklarının farkındalar mı acaba? Üstelik çekimler de öyle dandik telefon kamerası çekimi gibi değil. Pis bir koku var sanki burada. Bunun da ötesinde anlıyoruz ki, kadınlar her ne kadar seks için para ödeyen konumunda olsalar da, iktidar onlarda değil (öyle bir beklentimiz olduğundan da değil ya, kadınlara yönelik cinsel hizmet sektöründe ‘müşteri memnuniyeti’ yalanında ‘-mış’ gibi bile yapılmıyor; daha da ileri gidip bir ‘iktidar aracı olarak para’nın kadının elinde kendisine karşı işlediğini bile söyleyebiliriz), kadının zevkinin zerre önemi yok heteroseksist dünyada.  Porno izleyen kadınlar (ve adamlar), porno oynayan kadınları (ve adamları) mı taklit ediyor, yumurta mı tavuktan çıkıyor?

 

Böyleyken böyle. PorYes sayfalarında tanıtılan kadın yönetmenleri ve diğer şahsiyetleri görünce, nasıl neşe dolduğumu anlamak kolay. İçlerinden biri Annie Sprinkle. Kendisi, kendi sitesindeki tabiriyle bir (performans) sanatçı(sı), seksolojist, ekoseksüel (bunu çözemedim daha tam), eğitimci ve bir thespian (burada da sanırım antik Grek şehri Thespia – onlar ki, Eros’a tapmaktan asla sapmadılar! – ile kayıtlara geçen ilk aktör Thespis kombolu bir varoluş durumuna referans veriyor). Biz daha en hakiki orgazm vajinaldir yok efenim klitoraldir diye tartışaduralım (o konu klitoralin lehine kapandıydı gerçi, ama gün geçmiyor ki yeni bir şey öğrenmeyelim! Bakın bu da TEDtalks’tan) kendisi 7 çeşit orgazmdan dem vurarak yok kaplumbağanın jartiyerli bacağı dedirtiyor. New-age dozu bana yer yer biraz fazla gibi gelse de, “Bedenim, kalbim ve ruhum kadın orgazmını bulmaya adanmış bir laboratuvardır” söyleyerek bilime yakınlığını da çıtlatıyor. 2002’de pieyçdisini alarak bu titre kavuşan ilk porno yıldızı olmuş. Dahası Amerikalı bacılarımıza üniversitede ders de veriyor. Amerika’da olanlarımız derhal gitsin görsün anlatsın istiyorum, çünkü başlığını okuyunca uu beybi dedirten çalışmalarına internetten ulaşmak istediğim zaman, önce kredi kartı numaram soruluyor (canlı derse girmek de paralı gerçi ama ne bileyim, öylesi daha bir içime sinerdi benim sanki). Yine de zaman zaman siteyi kurcalamak için kitap aralığımı hemen buraya bir yere bırakıveriyorum.

 

Dikkatimi yönelttiğim ikinci kadın ise Petra Joy. Almanya kökenli ve Londra’da yerleşik yönetmen Joy’un bir günlük gazetede, günlük gazete sorularına verdiği cevaplardan birkaç kuple aktarmak istiyorum:

 

Kadınlar pornolarda ne görmek istiyor? 

Bu zor bir soru, çünkü kadın cinselliğinin çok farklı yüzleri var. Her kadının farklı bir zevki var. Temel olarak kendi zevkinin merkeze alındığını görmek istiyor. Şımartılmak ve tatmin edilmek istiyor. Filmlerde kahramanların kadınlar olduğunu görmek istiyor. Klonlanmış gibi duran ve silikonla şişirilmiş kadın oyuncular,  kadınlara kaba davranan erkekler görmek istemiyorlar. (Amin!)

 

Peki kadınları neler tahrik ediyor? 

Güzel erkek bedenleri. Sıkı kıçlar, güzel yüz ve eller. Kadınları oral tatmin etmeyi bilen erkekler. Seksin değişiklik içermesi ve gerçek olması lazım. Sıkıcı sahnelerde kadınlar da ileri sarıyor.

 

Sizin filmlerinizi konvansiyonel filmlerden ayıran ne? 

Ben kadının zevk ve tatminini merkeze alıyorum. Filmlerimde kadın oyuncuların gerçek fantazileri görülüyor. Yani kendi diledikleri. Sık sık kendi fantazilerime veya kadın arkadaşlarımın fantazilerine de yer veriyorum. Seks için bir senaryo yok. Sette seks spontan yapılıyor ve orgazmlar gerçek.
Kadınlar pornoyu nasıl seyrediyor, erkekler nasıl? Farklar nerede?

Hetero erkekler kadını arzu nesnesi olarak görmek istiyor, hetero kadınlar da erkeği. Bu anlamda kadınların cinselliği gey erkeklerinkiyle pek çok ortak özellik gösteriyor. Bu nedenle pek çok kadın gey pornolarını zevkle izliyor ya da biseksüel erkeklerin olduğu sahnelerden hoşlanıyor. Bu tabi ki devasa bir tabu. Erkek pornolarında hep birbiriyle seks yapan kadınlar görülür. Sanki tüm kadınlar aslında biseksüelmiş, erkekler de temelde hep heteroymuş gibi. Bu tabi ki saçmalık.

 

Hangi pozisyonları gösteriyorsunuz, hangilerini göstermiyorsunuz?

İnsanların öpüşüp soyunmalarını çekmeyi seviyorum. Olay sertleşmeden önceki oynaşmayı seviyorum. Bir kadının neden ıslandığını ve bir erkeğin neden sertleştiğini göstermek heyecan verici. Bunun için aptal diyolagları gereksiz buluyorum. Ejakulasyon da gösteriyorum, özellikle kadınlar tarafından çok tutulan, solo erkek mastürbasyon sahnelerini. Orgazm sırasında kamerayı cinsel organlar yerine yüzlere odaklıyorum. Bu bana daha ilginç/heyecan verici geliyor. Benim için tabu boğaza basınçla yapılan fellatio, ana akım pornolarda ne yazık ki gitgide artan bir seks tekniği bu. Sert anal seks de benim filmlerimde yer almıyor.

 

Kadınların kafasındaki ideal seks partneri nasıl? 

Bu çok kişisel. Bence iş penis boyutuna değil, iyi bir sevgili olmaya bakıyor. Sırf git-gel yapan ve iyi yalayamayan erkekler sıkıcı oluyor. Kendine güvenen, iyi yapılı, kadın için striptiz yapan veya zaman zaman kendini hükmedilmeye bırakan bir erkekten daha seksi bir şey yok.

 

Porno endüstrisi nereye gidiyor? 

Şu an iki trend var: git gide daha ucuza mal edilen, gitgide daha ekstrem ve maalesef aynı zamanda daha da fazla şiddet içeren pornolar var. Bunun yanında bir de yeni, utanması sıkılması olmayan, ve yeni içerikleri yaratıcı bir şekilde uygulayan alternatif bir porno sahnesi  var. Bu alana daha çok kadınlar yön veriyor. Kadınların pornosu giderek daha çok tutuluyor, çünkü çerçöp pornolardan insanlara fenalık geldi.

[…] Porno dağıtım sektörü hala erkeklerin kontrolünde olduğu için filmlerimi insanlara ulaştırmam zor. Filmlerim İsviçre’deki bir erotik zincirinin ürün kataloguna alındığı için seviniyorum, ama dünyanın geri kalanına dağıtım hala sorunlu olduğu için kendi online-streaming kanalımı kurdum: Cinema Joy’dan filmlerim her an izlenebilir. (İzlemeye çalıştım elbet, ama yine kredi kartımı sordular, söyleyemedim, yok çünkü.) 

 

Kafanızda mutlaka yapmak istediğiniz nasıl bir film var? 

Gerçek, heyecan verici seks sahneleri içeren ve kadınların ve erkeklerin en çılgın fantazilerini yaşayacakları erotik bir sinema filmi yapmak istiyorum. Daha fazla erkek-erkeğe sahne çekmek istiyorum. Ayrıca bir de kadın boşalmasını filme kaydetmek istiyorum.

 

Petra Joy’un sayfasında, iki-üç dakikalik DVD fragmanları ve 5-10 saniyelik önizlemeler var. Devamı için izlediğin kadar öde sistemi var. Bildiğimiz porno siteleri gibi sürekli reklam açılmıyor, bilgisayara ne girdi yine acaba diye endişeye kapılmıyorsunuz sayfayı açınca. Ama hal böyle olunca, parayı ne idüğü belirsiz reklamverenlerden değil de, kullanıcılardan istiyor Petra. Aslında haklı bir bakıma, ama şimdilik fragmanlara doyamadım deyim ben, siz anlayın (öğrenciyim ezelden). Ve ilk bakışta farkediyor insan: farklı bir şey ekranda izlediğimiz, mmm, nasıl derler… sevişiliyor…

 

‘Senin CİNSEL OBJEN olup olmayacağıma ve ne zaman olacağıma BEN karar veririm.’

‘Senin CİNSEL OBJEN olup olmayacağıma ve ne zaman olacağıma BEN karar veririm.’

 

(Sevginin hayat boyu sürecek nadir ve özel bir bağ olduğu kimi, hatta provokatif bir şekilde garantili diyeyim, ilişkilerin dışında, belki beş-on dakika , günler veya haftalar süren ve sonra zırt diye biten, ama diğer türden daha değersiz olmayan bir sevgiye/muhabbete, dolayısıyla sevişmelere selam olsun.)

 

Yazı uzadıkça uzuyor, ama keramet üçüncüde deyip, www.pinkwhite.biz‘i sekiz yıl önce kuran şu ablaya da baktım ve şimdilik en çok da ona kanım kaynadı. 14 dakikayı bulan çok iyi hazırlanmış aşağıdaki röportajda Shine Louise Houston, Shine Louise Houston’a sordu, Shine Louise Houston cevapladı (çevirisi videonun hemen altında):

 

 

 

 

“- … Tahrik olmanın dışında da bir işlevi var. İfade özgürlüğünün sınırlarını dürtmekle alakalı, cinsellik hakkında konuşmak isteyen herkes için sahayı açık tutmakla alakalı. Porno insana manyak manyak şeyler gösterir. İlgini çeken veya evet dediğin şeyleri başka insanların da yaptığını onaylar, sana izin verir, böylece tamamen freak/sapık olmadığını anlarsın, ya da sapığın önde gidenisindir ve bu iyi bir şeydir. Tuhaf bir biçimde bir sürü insanla seks yapıyorsun bir bakıma. Ama aslında yapmıyorsun.[…]Çünkü hepsiyle seks yapmak da istemiyorum. […] Seks insanların yaptığı en acayip şeylerden biri herhalde, bence. […] Yaptığımız işin sömürüsüz olduğunu düşünüyoruz. […] Sette bir güç dengesizliği yok. İtiraf edelim, yaptığımız en ayrıcalıklı seks işçiliği. […] Herkesin pornoyu sevmek zorunda olmadığını da ekleyelim. İnsanların porno hakkındaki düşüncelerini değiştirmek falan gibi bir derdimiz yok. […] Pornoyu değiştirmenin tek yolu işin içine girmek, porno karşıtı olmamak. Geribesleme döngüsünü değiştirmek gibi bir şey, ‘imge makinesi’ diye adlandıracağım şeyin döngüsünü kırmak. Gördüğün şeyler seni, istediklerini etkiliyor, sonra sen kendi görüntülerini ortaya çıkarıyorsun, bunları başkaları görüyor ve böylece o acayip geribesleme döngüsü oluşuyor.  Makineyi içeriden değiştirmek gibi bir şey. Sadece kendi sesimizi değil, başkalarının sesini de dahil ediyoruz. […] Dürüst olalım, bu (porno çekmek+bir iş yeri sahibi olmak) para kazanmakla da ilgili bir şey. Ama antikapitalist bir yaklaşımımız da var, diğer insanlara ne kadar yardımcı olursak, kendimize de o kadar yardmcı oluruz felsefesi. […] Aşmam gereken içsel engellerden biri kadın olarak yetiştirilmenin getirdiği bir … bir sahtekarlık korkusu… sanki yaptığım şeyi yapabilme yeteneğim ya da gerekli niteliklerim yokmuş gibi. Bir işletme diplomam yok mesela.  […] ‘Aman tanrım, insanlar ne bok yaptığımı bilmediğimi düşünecekler, herkes benden nefret edecek’ hissi. ‘Başka biri bu işi yürütse çok daha karlı işler yapacak, benden çok daha iyi işler yapacak.’ […] Öte yandan tuhaf bir ‘slacker’mışım* gibi geliyor, ne iş yapıyorum? Porno… […] Sınırlar hakkında çok şey öğrendim. […] Kendi cinselliğimi kapının önünde bırakıyorum ki, olaya yukarıdan bakabileyim. Anlatabiliyor muyum? Yok anlatamadım herhalde. […]

– Siz ikiniz, doğru söyleyin şimdi… Kendi çektiğiniz pornoya mastürbasyon yapıyor musunuz?

– Bu soruyu sorduğuna inanamıyorum olm ya…  Yapmışımdır muhtemelen. Kaç kere yaptığımı iki elimle sayabilirim. Ama sadece belli şeyleri seviyorum.

– Olm senle aynı klavyenin tuşlarına dokunuyorum ben ama ya… Bunu bilmeseydim de olurdu yani.”

 

* slacker: yaşam tarzıyla okul/meslek yaşamında başarıyı ve uyumu, hatta çalışmayı bilinçli olarak reddeden kişi, serseri, çapulcu

 

 

Ana görsel: PORYES’in İstiridye Ödülü

Diğer görseller: Annie Sprinkle ve Petra Joy’un sitelerinden

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

MEYDAN

YKadınınız insan mı?
Kadınınız insan mı?

Görüyorsunuz haberler harika!

Bir de bunlar var

Fıtratımızda yok yok…
29 Şubat ile İlgili Bilinmeyen bir “Gerçek”
Ben ucube sahibelerinizin efendisiyim!

Pin It on Pinterest