Estetik gibi bir meseleyi tamamen iyi ya da kötü olarak yaftalamak mümkün değil, ancak yetersizlik ya da güvensizliklerimiz üzerinden para kazanan sistemleri sorgulamak mümkün.

MEYDAN

Estetik Modasıyla Yüzleşme

Bundan 10 sene önce aşırı estetikli ünlüler parmakla gösterilirken artık dolgu veya botoks yaptırmanın herhangi bir rutin cilt bakımı ile aynı düzeyde görüldüğü bir dönemde olduğumuz hepimizin malumu. Teknolojinin ve tıbbın gelişmesi ile dış görünüşünden memnun olmayan kişilerin artık eskisinden daha kolay ve ucuza istediği yüze sahip olmasının getirdiği avantajların farkında olsam da uzun bir süredir estetik modasının rayından çıkmaya başladığını hissediyorum. 

 

Açıkçası estetiğe karşı kişisel bakış açım yakın zamana kadar negatifti. Daha sonra “acaba estetik yaptırmanın ne kötü, ne iyi, sadece nötr bir şey olduğunu kabullenebilir miyim” diye düşünmeye başladım. Sonuçta ben de dış görünüşü ile ilgili zaman zaman depreşen güvensizlikler yaşayan birisi olarak bu konuda bir adım atıp beğenmediği yerlerini estetik operasyonlarla değiştirmiş olanlarla daha fazla empati kurabilirdim. Son zamanlarda bunu biraz olsun başardığımı da düşünüyorum. Derdim aslında estetik yaptıranlarla değil. elli bir kaş ya da göz yapısının, burun veya dudak şeklinin moda olması uzun süredir beni rahatsız ediyor yalnız. Karşıma sürekli estetik yaptırıp tanınmaz hale gelen ünlüler çıkmaya başladıkça ve benden 10 yaş küçük kişilerin botoks ve dolgu yaptırdığını gördükçe [1] bunun artık üzerine düşülmesi ve incelenmesi gereken bir durum olduğuna karar verdim. 

 

Estetik üzerine düşüncelerimin çok da kabul görmediğini anlamamsa birkaç yıl önce bir youtube videosuna yaptığım yoruma gelen tepkilerle oldu. 50’li yaşlarında çok beğendiğim bir Hollywood aktristinin makyajsız göründüğü videoya “iyi ki estetiği fazla kaçırmadı ve kendisinin bir balmumu versiyonuna dönmeden yaşlandı” diye yorum yaptığımda yorum çok fazla beğeni almasına rağmen pek çok kişiden de “sen estetik yaptıranları nasıl yargılarsın” gibi tepkiler geldi. İşin ironik tarafı, birkaç ay önce, o videoda doğal görünüşünü övdüğüm aktristin yüzüne estetik yaptırıp neredeyse tanınmaz hale gelmiş olduğunu gördüm. 

 

Peki estetik modası neden benim için bir sorun haline geldi? Bunun birkaç sebebi var:  

 

1. Dolgu yaptırmak gibi geçici olduğu söylenen bazı estetik müdahalelerin aslında yansıtıldığı gibi vücuttan kolay atılmadığının tıbbi kanıtları varken dolgu yaptırmaya erken yaşta başlayan genç kadınların (yıllar içinde düzenli olarak devam edeceklerini varsayarsak) bunun uzun vadede vücutlarında nasıl bir etki bırakacağına dair elimizde fazla veri yok. Dolgu yaptırmanın ne kadar yaygın olduğuna bakınca (2018’de Amerikan Plastik Cerrahi Derneği’nin yaptığı bir araştırma sonucuna göre 2000-2017 yılları arasında botoks ve dolgu işlemleri yaptıranlar %186 oranında artmış) bunun ileride bir sorun haline gelebileceğini tahmin etmek zor değil. 

 

2.  İnsanların dış görünüşleri üzerinde istedikleri değişikliği yapma hakları bir yanda dururken bu kararları verme sebeplerinin kendiliğinden oluşmadığını ve estetik yaptıran kadınların büyük bir kısmının sosyal medyadaki imajlarını korumak, dışarıya kendilerini beğendirmek, ya da beğendikleri ünlülere benzemek için yaptıkları ve medyadan etkilendikleri gerçeği de diğer yanda duruyor. 

 

3. Estetik yaptırma yaşı küçüldükçe güzellik kavramının tek bir vücut/yüz yapısı ya da etnisitenin tekelinde olmayan, göreceli ve değişken bir kavram olduğu görüşünden gittikçe uzaklaştığımızı düşünüyorum. Bir sonraki jenerasyonda güzel olmanın para verilerek ve “düzeltilerek” elde edilen bir şey olduğu görüşünün daha da yerleşeceğini, ve bunun insan psikolojisi üzerinde zararlı etkileri olacağını tahmin etmek çok da zor değil. Ünlülerin arasında da çoğunlukla gördüğümüz estetik yaptırmaya bir kere başlayınca devamının gelmesi ve nerede duracağını bilememe durumu bize güzel olarak sunulan insanların bile bu güvensizlik ve yetersizlik hissiyatından azade olmadıkları gerçeğini kanıtlıyor. Peki güzellik sembolü olan kadınlar bu kadar güvensiz olabiliyorken sıradan görünen, hatta güzellik kalıplarına hiç uymayan kadınlar ne yapsın? 

 

4. Ünlülerin (özellikle de kadınların) estetik öncesi/sonrası fotoğrafları çeşitli internet sitelerinde yaygın olarak bulunuyor. Sadece buna ayrılmış instagram sayfaları bile mevcut. Özellikle Amerikan sitelerine bakınca hem fotoğraf altındaki yorumlarda, hem de caption’larda sık sık “you’re not ugly, you’re just poor” (çirkin değilsin, sadece paran yok) diye bir deyim görüyorum. İngilizcede son birkaç senede yerleşen bu deyimde bir yandan sanki güzellik kalıpları dışındaki insanlara “bak ünlüler de senin gibi” mesajı veriyor gibi görünse de aslında “paran varsa güzelsin” gibi çarpık bir algıyı yerleştiriyor. Dahası bu sayfalarda ünlülerin estetiksiz çekilmiş “önce” fotoğraflarına özellikle kötü çıktıkları fotoğrafların koyulması dikkatimi çekiyor. Belki de sadece etkiyi arttırmak ve geçirdikleri değişimi olabildiğince abartılı göstermek amacıyla yapılıyor olabilir ama bahsi geçen kadınların dolaylı olsa da bu şekilde aşağılandığını ve estetik yaptırmasalar güzel olmayacakları mesajı verildiğini düşünüyorum. 

 

Günümüzde yapılan estetikler kalıcı ve geçici olarak ikiye ayrılıyor. Botoks, dolgu, Fransız askısı gibi teknikler farklı süreler içinde etkisini yitirirken cerrahi müdahale ile yapılan pek çok prosedürse (burun ameliyatı, çene törpületme) kalıcı. Geçici olarak yapılan bazı işlemler bazen kalıcı bir değişim yaptırmadan önce size nasıl bir görüntü istediğinize karar vermekte yardımcı olabiliyor ve sonuçlardan memnun kalmazsanız zaten birkaç ay ile bir sene arasında bir zamanda içinde görüntünüz eski haline dönebiliyor. Dolgu da kısa zamanda vücut tarafından çözüldüğü bilindiği için sık tercih edilen işlemlerden biri. Ancak şu videoda Dr. Gavin Chan’in söylediklerine göre dolguların vücuttan tamamen atıldığı doğru değil ve bir kısmının da vücudumuz tarafından tamamen eritilemediği için yüzde dolaşmaya devam ettiği çekilen bazı röntgenlerle kanıtlamış. Kendisi bu sebeple normalde standart olarak dudak dolgusunda kullanılan 1 ml’lik dozun tamamının dudak için çok fazla olduğunu, o miktardaki dolgunun aslında yüze yapılan bütün dolgu işlemlerine yeteceğini söylüyor. Bir başka tehlike de sosyal medyanın estetik işlemlerini pazarlamak için kullanılıyor olması. Şu videoda ise Dr. Amina Patel isimli, Los Angeles’lı ünlü bir plastik cerrahının söylediklerine bakılırsa, kendisi, sosyal medyanın dolgu yaptırmayı kuaföre gitmek kadar normal ve risksiz bir şeymiş gibi yansıtıp bunun aslında ciddi bir tıbbi prosedür olduğu gerçeğinin üstünü örttüğü görüşünde. Yine aynı videoda, Amerika’da Kardashianların estetik doktoru olarak ünlenen Dr. Simon Ourian’ın sosyal medyada popülerliği sayesinde müşteri çektiğini, ancak kendisinin geçmişinin pek de parlak olmadığını öğreniyoruz. Lady Gaga’dan Kylie Jenner’a kadar pek çok kadının yüzünü emanet ettiği Ourian’a 2009 senesinde mesleki ihmal, yanlış yönlendiren reklam yapma ve yetersiz bilgi kaydından dava açılmış. Estetik söz konusu olunca hem yapan hem de yaptıran tarafların yeterli sorumluluk almaması sadece Amerika’ya özgü değil. İngiltere’de yapılan bir araştırma, estetik kliniklerine dolgu yaptırmaya gelen genç kadınların reşit olup olmadığını sormadan isteklerini kabul eden kliniklerin sayısının azımsanmayacak düzeyde olduğunun ortaya çıkardı. 

 

Konuya ünlüler açısından bakınca da karmaşık bir durumla karşılaşıyoruz. Estetik yaptırmak normalleştiği halde, hâlâ yaptırdığı estetikler yüzünden sert bir biçimde eleştirilen ünlüler var. Örneğin, 2018 Miss Turkey birincisi Şevval Şahin’in geçmişte estetik yaptırmış olması çok tepki çekmişti. Şahin’in güzelliğinin bir kısmını estetiğe borçlu olmasının güzellik yarışmasındaki sonucu ne kadar etkileyeceği yarışmanın kurallarını belirleyenlerin düşünmesi gereken bir konu açıkçası. Ancak, kendisini suçlamadan önce estetik müdahalelerin neredeyse Hollywood kurulduğundan beri yaygın olarak oyuncular arasında yaygın olduğu gerçeğini de hatırlamak lazım. Bu müdahalelerin bir kısmı (özellikle Hollywood’da) dikkatli bakmadan fark edilmeyecek şekilde ve kamera önünde daha fotojenik görünebilmek için yapıldığından çoğundan pek de haberimiz olmuyor. 

 

Muhtemelen çoğu kişi, 20. yüzyılın en güzel kadınlarından sayılan Marilyn Monroe’nun da ünlü olmadan önce yüzüne altı farklı işlem yaptırdığını bilmiyordur. Bu müdahalelerin bir kısmını oyuncu seçmelerine gittiğinde dış görünüşü ile ilgili duyduğu yorumlardan sonra yaptırmaya karar vermiş. Daha yaygın olarak bilinen değişimlerden biri de Rita Hayworth’a ait. Hayworth’un ünlü olabilmek için aslında Margarita Carmen Cansito olan ismini değiştirmenin yanı sıra, o yıllarda henüz bugünkü kadar yaygın olmayan iğne epilasyon yöntemi ile alnındaki saç çizgisini geriye alarak daha geniş alınlı bir görünüm kazandığı ve aslında koyu renk olan saçlarını kızıla boyatarak tipik bir Latin kadını görüntüsünden “beyaz” bir görüntüye terfi ettiği biliniyor. 

 

İnternette yapılan kısa bir araştırma, Tom Cruise, Jennifer Aniston, Jennifer Lopez, Scarlett Johansson gibi Hollywood ünlülerinin de kariyerlerinin başında burun ameliyatı olduklarını gösteriyor. Bu ameliyatların büyük bir kısmı minimal düzeyde. Burun ameliyatları bazen kariyerlerinin ilerleyen dönemlerinde de güncelleniyor, ancak bu değişiklikler göze batmayacak şekilde yapıldığı için sıradan insanlar tarafından fark edilmiyor. Bu gibi örnekler bize estetik müdahalenin star sisteminin başından beri ünlülerin hayatının bir parçası olduğunu kanıtlıyor. Hem moda, hem müzik, hem de sinema endüstrisindeki kadınların üzerinde “mükemmel” olmak için yıllardır büyük bir baskı var. Arzulanan bir rol modeli olmak için bu mükemmeliyetin de doğal olarak geldiği algısı yaratılması lazım. Tahmin edileceği gibi, geçirdiği estetiklerin sayısını açıklayan ya da estetik yaptırdığını söyleyen ünlülerin sayısı çok az. 

 

Yönetmenler, yapımcılar, casting direktörleri tarafından dış görünüşü hakkında yapılan yorumlara aldırmayıp kariyerlerinde ilerlemelerine engel olma pahasına, dış görünüşlerini değiştirmeyen ünlülerin sayısı ise daha da az. Bu konu açılınca aklıma sık sık Barbra Streisand örneği gelir. Kariyeri boyunca Emmy, Oscar, Grammy ve Tony ödülü kazanarak az bulunur bir başarıya imza atan, hem şarkıcılık hem oyunculuk hem de yönetmenlik yapmış olan Barbra’nın gösterişli burnu onun filmlerde rol almasına ya da başrol oynamasına engel olmadı, hatta alamet-i farikası haline geldi. Acaba kendisi 1960’larda değil de 20. yüzyılda müzik ve sinema dünyasına atılsaydı dış görüntüsünü değiştirmeden aynı başarıya ulaşabilir miydi? Bunun cevabını hepimiz tahmin edebiliyoruz sanırım. 

 

Günümüzde ünlüler itiraf etmek istemeseler de artık internet üzerinden hem bilir kişilerin hem de doktorların yorumladığı videolar sayesinde hangi ünlünün yüzüne ya da vücuduna ne yaptırmış olabileceğini tahmin etmek çok kolay. Bu sayede, genç kızların kusursuz olarak gördükleri ünlülerin de yardım almadan o dış görünüşe sahip olmadıklarını bilmelerinin belki kendilerini daha iyi hissetmelerini sağlayacağını düşünebiliriz. Ancak bunun sonuçlarını görmek için muhtemelen biraz beklemek gerekecek. Ergenlerin ünlülerden ne kadar etkilendiğini sanırım en iyi Kylie Jenner’ın dudak dolgusu furyasını başlatması açıklıyor. Kylie Jenner’in 2015 yılında dudaklarına ilk dolgu yaptırdığı dönemde internette genç kızlar tarafından başlatılan Kylie Jenner lip challange’ında dudaklarının tamamını pet şişe ya da shot bardağına sokarak vakum etkisi yaratıp, bu şekilde dudaklarını şişirerek Kylie’ninki gibi dudaklara sahip olma modası başladı. Nicole Skyes isimli youtuber’ın o dönemden kalma Kylie Jenner challange isimli dudaklarını pet şişenin içine sokarak şişirdiği videosunun 5 milyondan fazla kişi tarafından izlenmiş olması size durumun ciddiyeti hakkında ipucu verebilir. 

 

Bir başka örnek, günümüzde Kardashianlar sayesinde Brazilian Butt Lift’in (Kalkık Popo Ameliyatı) moda olması. BBL ameliyatları 2012-2017 arasında %134 oranında arttı ve ameliyat olanların yaşı 18’e kadar indi. Cardi B, Iggy Azalea ve Nicki Minaj bu prosedürü yaptıran ünlü rap’çilerden sadece birkaç tanesi. Ameliyat parasının yüksek olması merdivenaltı BBL işlemlerinin de artmasına sebep oldu. Yanlış yere enjekte edilen yağın damarlardan içeri girip kalbe zarar vermesi gibi komplikasyonlardan dolayı hayatını kaybeden kadınların sayısı da arttı. Yetkisiz kişiler tarafından yanlış yöntemlerle yapılan bu ameliyatın sonuçları ölüme kadar gidiyor. BBL her 3 bin hastaya 1 oranında olan ölüm oranı ile günümüzün en tehlikeli plastik cerrahi ameliyatı. Bu operasyonun zararları biliniyor olmasına rağmen maalesef dünyanın her yerinden pek çok genç kadın daha kalkık ve büyük bir popoya sahip olabilmek için canını tehlikeye atıyor. Örneğin Cardi B striptizci olduğu dönemde mesleğinde daha fazla para kazanabilmek için illegal şekilde işletilen bir klinikte ucuza poposuna BBL operasyonu yaptırdığını itiraf etmişti. 

 

Bütün bunlar, güzellik kavramının göreceli olduğu ve herkesin yüzünü ya da bedenini istediği şekilde değiştirmekte özgür olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Buradaki asıl mesele güzelliğin para verilerek alınan ya da sadece dış müdahaleler ile elde edilen bir şey olarak görülmesinin insanların üzerinde bıraktığı psikolojik etki. Her türlü bedeninin ve dış görünüşün güzel olabileceği düşüncesinin yaygınlaştığı ve insanların güzelliği bir türlü ulaşılamayan bir ideal olarak görmedikleri bir gelecek, şu anda ütopik bir hayalden başka bir şey değil. Öte yandan da estetik yaptırmanın anlamı ve önemi de herkes için aynı değil. [2] Estetik yaptıran kişiler arasında başka insanlara kendini beğendirmek için yaptırmayan veya değişim sonrası psikolojisi daha iyiye giden, kendine daha çok güvenen kadınların da olduğu gerçeğini göz ardı edemeyiz. Ancak kadınları farkında olmasalar da onları etkileyen, para ve zaman harcadıkları güzellik endüstrisinde kuralları kimlerin koyduğu önemli. Son 10 senede Body Positivity akımı ve moda dünyasında ufak da olsa başlayan, geleneksel güzellik kalıpları dışında modellerin kullanılması olumlu örnekler olsa da, bu örneklerin günümüzde genel geçer güzellik kalıplarına kıyasla etkileri çok düşük. Daha fazla şeffaflık ve daha kapsayıcı bir güzellik anlayışına ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Estetik gibi bir meseleyi tamamen iyi ya da kötü olarak yaftalamak mümkün değil, ancak yetersizlik ya da güvensizliklerimiz üzerinden para kazanan sistemleri sorgulamak mümkün.  

 

 

 

 

[1] Refinery29’ın hazırladığı şu videoya göre sosyal medya sayesinde, normalde 30 ya da 40 yaş üstü kadınlara pazarlanan yüz dolguları son 10 senedir giderek daha fazla 20’li yaşlarındaki genç kadınlar tarafından tercih edilmekte.

 

[2] Şu videoda Dr Lara Devgan’ın söylediklerine göre, bundan 10 yıl önce ünlülere benzemek için gelen hasta sayısı düşmüş ve kendi yüzünün daha güzel versiyonu ya da instagram filtreli versiyonuna benzemek isteyen kişilerin sayısı artmış.

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

KÜLTÜR

YBenim Sinemalarım filmi: Bir Karşılaştırma
Benim Sinemalarım filmi: Bir Karşılaştırma

Benim Sinemalarım'da Nesibe’yi çıplak gördüğümüz bu iki sahne de male gaze (eril bakış) için çekilmiş değildir, çünkü Nesibe’nin vücudunu nesneleştirmez ya da onu cinsel bir objeye indirgemez. Güneşin Tutulduğu Gün’deki çıplaklık ve sevişme sahneleri ise aksine, Yeşilçam erkek izleyicisinin zevkine göre düzenlenmiştir.

KÜLTÜR

YFarklı Bir Stil Sitesi: StyleLikeU
Farklı Bir Stil Sitesi: StyleLikeU

Elisa Goodkind ve kızı Lily tanıdıkları, giyim tarzlarını beğendikleri kişilerle bir el kamerasıyla röportajlar yapmaya başlarlar ve Stylelikeu sitesi kurulmuş olur.

Bir de bunlar var

Paris’te Eşit Miyiz? Baldwin ve Charlie Hebdo Üzerine
Türk Tipi İlişkiler Cangılında Kurban Edildim (=Kız Arkadaşımın Kafasını Kestim)
Seçimin Bedeli: Üreme Sağlığı Hakları Elinden Alınmış Kadınları Fotoğraflarken Öğrendiklerim

Pin It on Pinterest