Erivan'dan buralara yolu düşen feminist bir kardeşimizin, İstanbul LGBT Onur Yürüyüşü ve Ermenistan'da queer olmak ile ilgili yazdıkları.

MEYDAN

Erivan’dan Sevgiyle

Rusya’nın eşcinsel karşıtı yasası ile ilgili tartışmalar henüz sürerken, geçtiğimiz ağustos ayında Ermenistan’ın gündeminde de benzer şeyler vardı. Ermenistan Emniyet Müdürlüğü, ‘geleneksel olmayan cinsel ilişkilerin propagandası’nın suç kapsamına alınmasını önerdi. (Merak edenler için, 1936 yılında, henüz Sovyet rejimi hükum sürerken, iki erkek arasındaki eşcinsel ilişki yasaklanmış, bu yasak te 2003 yılında kalkmıştı.) Ermenistan 2008 yılında ‘Cinsel Yönelim ve Toplumsal Cinsiyet Hakkında BM Deklarasyonu’na imza atan ilk ülke olduysa da, yasal anlamda cinsel ayrımcılık ve LGBT bireylere uygulanan şiddete karşı pek bir adım atmış değil.

 

Gay barların neo-naziler tarafından kundaklandığı, eşcinsel haklarına dair film gösterimlerinin protesto edildiği Erivan’da yaşayan bir kızkardeşimizin ağzından, onur yürüyüşüne katılmakla ilgili hislerini paylaşalım istedik. Kızımızın ‘Articulation Therapy‘ isimli bloğundan çevirdiğimiz yazı aşağıda:

 

Gay Pride, eşcinselliği kutlama ihtiyacından değil, zulüm görmeden yaşayabilme hakkımızı dile getirme ihtiyacından doğmuş bir harekettir. "Neden heteroseksüel gurur haftası yok" diye şaşıracağınıza, böyle bir harekete ihtiyaç duymadığınız için şükredin.

Gay Pride, eşcinselliği kutlama ihtiyacından değil, zulüm görmeden yaşayabilme hakkımızı dile getirme ihtiyacından doğmuş bir harekettir. “Neden heteroseksüel gurur haftası yok” diye şaşıracağınıza, böyle bir harekete ihtiyaç duymadığınız için şükredin.

Bu yıl ilk defa, onur haftasına katılmak için uçağa atladım ve Erivan’dan İstanbul’a uçtum. Bu yolculuğun benim için bu kadar önemli olmasının birkaç sebebi vardı: Evvela, hayatımda ilk defa kendimi cinselliğimle ilgili rahat hissediyorum ve bunu kutlamak istedim. Maalesef, onur yürüyüşlerinin rahatlıkla ölüm kapanı olarak değerlendirilebileceği bir ülkede yaşıyorum.

 

Hal böyleyken queer bir genç kız ne yapmalı? İstanbul’a gitmeli. İstanbul sadece onur haftasına katılabileceğim bir yer değil, aynı zamanda köklerim olan, aidiyet hissettiğim bir yer benim için.

 

Queer olmak, gurur duyduğum bir şey- özellikle de eşcinselliğin 76 ülkede halen suç olarak görüldüğü bir dünyada. Ermenistan’da yaşayan ve kendini queer olarak tanımlayan bir insan olarak, (hem bilinçli hem bilinçsiz) nice homofobik davranışa tanık oldum ve kendi cinselliklerini inkar eden pek çok insana rastladım.

 

Nihayetinde bundan bir haftalığına da olsa kaçabilmek, farklı cinsel eğilimlerin kabul edildiği ve kutlandığı bir çevrede bulunmak, uzun süre su altında kaldıktan sonra nefes almak için yüzeye çıkmaya benziyordu.

 

Kendi kişisel tecrübemden yola çıkarak konuşuyor olsam da, LGBT onur yürüyüşlerinin kişisel oldukları söylenemez. Aynı cinsiyetten çiftlerin umuma açık yerde yiyişmek için bir bahanesi değildir bu yürüyüşler: Haklarımız için mücadeleye devam ederken kendi kimliklerimizi keşfetmek, sürekli gözardı edilen LGBT tarihi ve politikası hakkında daha fazla şey öğrenmek ve bu sebepten canından olan bütün insanları hatırlamak içindir.

 

LGBT eşrafının kendi ülkelesinde bir onur yürüyüşü düzenleyebilmesi, uzun zaman alan ve çok çaba gerektiren bir şey. Umarım bir gün Ermenistan’da da bir onur yürüyüşü yapıldığını görecek kadar yaşarım.

Kapak görseli Winslow Homer‘a ait, sağolsun Çağla buldu. Hoemr’in biyografisi ve tüm eserleri bu linkte.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

SANAT

YMandalina Yer Miydik?
Mandalina Yer Miydik?

Eloğlu neşeli playlist yapmış.

KÜLTÜR

YSokaklar Sakin
Sokaklar Sakin

Handiyse çeyrek asırlık sosyal medyanın tozunu alabilir miyiz? Alırız be.

Bir de bunlar var

Et, Süt, Yumurta, Tecavüz ve Feminizm
Sandık Başında
Feminizm, İnsan Sonrası ve Ölü Beyaz Adamlar

Pin It on Pinterest