Fransız Elle moda dergisi editörü Valeri Toranian’ın ‘Kürt kadınları dünyanın şerefidir‘ çıkışı üzerine aramızda kopan tartışmayı size de taşıralım istedik.
Deniz Sükûti Kahve: (linki yollar)
mahmure: wow! paylaşsak ya?
Deniz Sükûti Kahve: bence de
Şirin Baba: Rejim insanlara kimyasal silahla saldırdı dendiği zaman, Suriye’de Hums, Deraa, Deyr Zor vs “düştüğü” zaman “hmm bilemiyoruz tabi bi araştırmak lazım”, “zaten bu savaşta her şey çok komplike”, “insanın çok kafası karışıyor”, “taraf olamayız” filan diyen ne kadar insan varsa (gurur duyduğum bir pozisyon olmasa da ben çoğu zaman bu insanlardandım) IŞİD konusuna gelindiğinde iyiliğin ve kötülüğün baki savaşında tavır alır gibi kendilerinden emin konuşmalarından, Kürtlerin davasını aniden şevkle sahiplenmelerinden, her hafta şanlı Kürt gerillası haberi yapmalarından hiç kıllanmıyor musunuz?
Ümmü Borgir: Kıllanıyorum. Işid’in herkesin mutlak kötülüğünde sevinçle mutabık olduğu yepisyeni öcü oluşu beni çok işkillendiriyor
Şirin Baba: Ayrıca da biz niye Elle editörünün Kürt kadını övgüsünü paylaşıyoruz ki? Kürt kadınını övmek istiyorsak Kürt “meselesi” ve kadını hakkında gerçekten fikir sahibi olup da bu övgüyü düzen birinden bir şey paylaşamaz mıyız? Bu kısmını gerçekten anlamak istiyorum: Fransız Elle’in editörünün övgüsünde Türkiye’deki kadınların gururunu okşaması ya da önemli bulunması gereken nedir?
Deniz Sükûti Kahve: Fakat biz bu haberi ‘Sen neymişsin Kürt kadını, Avrupa’larda bile şanın yürüdü!’ alt metniyle paylaşmayacağız ki… French Elle’inin Kürt Kadınına övgü düzmesi bir haber değeri taşıdığı için paylaşacağız.
Şirin Baba: Peki öylece paylaşacak mıyız yani? Bayram değil seyran değil enişte Kürt kadınını niye öptü demeyecek miyiz? Yani burda haber eğer Fransız Elle’in kadın gerillaya uyanmasıysa, ki sanırım öyle, ne olmuş yani?
Deniz Sükûti Kahve: Ben de acayip bulduğum için öyle ya da böyle paylaşmayı önerdim. Hem, Elle’in sayfasında kullanılan fotoğrafın ‘şık’ bir militan kadın olması bir katman, bunun demokrathaberin sitesinde paylaşılıyor olması başka bir katman değil mi? Söylediğiniz dipnotlarla birlikte paylaşılması iyi olurdu.
Şirin Baba: Cool baya evet, şurda link.
Deniz Sükûti Kahve: Yahu ben bunu cool buldum diye paylaşalım demiyorum (septisizmine laf söyletmiyordu) Hatta kadının sonunda görevinden ayrıldığının yazılmasını da alakasız ve zorlama buldum. Kadın zaten görevinden ayrılırken Kürt kadınından bahsetmemiş mi? (görüyor ve artırıyordu)
Şirin Baba: Senin düşüncen bu diye söylemiyorum, Elle’in bunu yapma sebebi için söylüyorum.
Ümmü Borgir: Bence bu dediklerinizle kısa post olmalı. Gayet diyalog halinde filan
mahmure: Ben bir moda dergisi editörünün dergiden ayrılma yazısı olarak Kürt kadınlarından girip kadın mücadelesi ve özgürleşmesine dair laflar ediyor oluşunu beğendim (ve hayır, kürt kadınını övmek gibi bir derdim olduğundan değil). Bu yazıyı yazmasının arkasında bi hinlik olabileceğini düşünmedim, hala da düşünmüyorum. Kadının derdi Işid’i şeytan ilan etmek değil bence. Kürt kadınlarının IŞİD’e Türkiye’ye ya da spesifik bir politik organizasyona karşı değil kendilerini bastıran her türlü barbarlığa karşı mücadele ettiğini söylüyor. Öylesine sallayan birinin yazısı gibi gelmedi bu bana. Evet konuyla ilgili senin kadar bilgisi olmayabilir ama bunu kariyerist, politik çıkarcı bir yerden ya da burnu havada bir tavırla yaptığını da söyleyemeyiz heralde?
Benim moda dergisi bilgi eksikliğim mi? Hangi moda dergisi elini suya sabuna değdirmiş de politik bir yazı yazmış da yayınlamış? Bence şaşırtıcı ve bu yüzden paylaşmaya değer. Bunun cool’lukla ne alakası var anlamıyorum. Kadının içinden gelmiş ve samimiyetle yazmış olamaz mı? Bana fazla sinik geldi tavrın.
Şirin Baba: İçinden gelmiş ve samimiyetle yazmış olabilir de içinden gelmek ve samimiyet vakumda yaşanan şeyler değil, bu seçimleri yapmaya boş tahtalar olarak kalkışmıyoruz. Fransız Elle’in editoryal yazısı da kadının günlüğü değil yani. Ben siniğim evet ama siz nasıl daha sinik değilsiniz pek anlamıyorum :) Konu hakkında benim kadar değil benden daha çok bilgisi olmak zorunda, Fransa’nın en çok satan dergilerinden birinin baş editörü.
Kadının derdine gelince, ayrıştığımız nokta bu. Bence bu yazı aslında Kürt gerillayla ilgili değil IŞİD’le, hatta IŞİDle de ilgili değil, savaşın yeni cephesiyle alakalı. Bu cephelerden kadınların araçsallaştırılması da zaten siz de biliyorsunuz ilk kez Suriye’de olan bir şey değil. Derginin ve kadının yazıyı sunuş biçimine bakın örneğin; “barbarlığa direnin; kadının yürüyüşü durmayacak” diyor. YPJ’nin neyin karşısına yerleştirildiğinde iyi ve güzel olan olduğu önemli: IŞİD’i tarif etmek için kullanılan, benim de her zaman ilk aklıma gelen barbarlık. Ama adamlar son model silah kullanıyor, Irak devletinin eski asker ve bürokratların savaş ve devlet yönetme taktikleriyle ilerliyorlar, bütün gün Final Cut’ta video editleyip hashtag kasıyorlar ama kafa kesme olayı “trademarkları” olduğu için barbarlar. Bu mudur barbarlığın ölçütü? Havadan bombalama modern olduğu için okey mi? Üç senedir oluk oluk kan aktıktan sonra “insanlık kaybedecek…”, “medeniyete karşı bir savaş” vb. söylemleri doğal bulmuyorum. İnsanlık hiç bir zaman kazanmamıştı ve şimdi de kaybediyor evet, tartıştığım kısım o değil. Dili, kelimelerin kullanımını, retoriği sorgulamalıyız diye düşünüyorum. Ve bu “barbarlığa direnin” söyleminde her her her zaman olduğu gibi kadını yine kullanıyorlar gibi geliyor. Neyse çok konuştum pardon.
Ümmü Borgir: Aşşşırı ilginç bişey tartışıyosunuz ya post olsun!!!
mahmure: Yani şu durumda Elle’de çalışıyorsan politik bir söylemin olamayacak mı, ayrılık yazında kadın mücadelesine dair, politik duruma dair bir laf edemeyecek misin? Moda dergileri baya vakum gibi alanlar ve bu yazıyla bu kadının vakumu delmesi beni şaşırtan şey zaten, bu sebeple ‘wow’. Seneye urban outfitters peşmerge cekedi yaparsa bu kadını suçlamaya doğru gidiyoruz. (seneye kalmadı geçen hafta yaptılar bu arada)
Barbarlık konusunda söylediklerine katılıyorum elbette. öte yandan, pazarda kafes içinde kadın satılıyor oluşu benim barbarlık tanımıma uyuyor. (internette dönen kafes içinde kadın satışı fotoğrafı yalanlandı, öte yandan kadın satışı olduğu hala doğru bir veri)
Deniz Sükûti Kahve:Ya Elle’de çalışıyorsan politik görüşün olacak olmasına da işte Fransız Elle’in yazı işleri müdiresinin ‘Ortadoğu’ şeysi de böyle olabiliyor. Dediğim gibi bu hikayenin içindeki katmanlardan etkilendim. Elle’in çattadanak Kürt kadınını cool bulmaya başlamasının ardındaki sebepleri konuşmak lazım. (buna IŞİD ve ‘barbarlık’la aradaki aydınlık çizgi oluvermeleri de dahil)
Çok kısa zaman öncesine kadar hatta bir kısım Türk’ün hala ‘barbar’, ‘bölücü’, ‘terörist’, dediği, insandan saymadığı, nefret söylemini sakınmadığı Kürtlerin bugün çözüm sürecinden ziyade IŞİD endişesinden veya MODA olduğundan övülmeye başlanması da çok acayip değil mi? (yaşanan kırılmaları tenzih edeyim) Hadi elin Fransız Elle’i bu haberi yaptı diyelim HaberTürk de bunu naralarla paylaşıyor. Eskiden olsa Türk Medyası bu kadın hakkında demediğini bırakmazdı.
Ümmü Borgir: Ya ben bugüne kadar Elle gibi bi yerde hiç böyle içten gelme politik söylem görmedim. Aklıma gelen ilk örnek Esma Assad’ın Vogue’daki o sayfa sayfa fotoğraf çekimi. Hani kadın dünya için bir kaç ay içinde ıyyy klasmanına gelmişken Vogue’da kötü bi pr zamanlamasıyla çöllerin şık gülü olarak yer almıştı ve bütün dünya birden “Vogue bunu nasılllll yapar” diye skandalize olmuştu. Fransızca bilmiyorum ama üç sene öncesine kadar Amerikan’dan daha ziyade Vogue Paris her ay alır fotoğraflarına bakardım, bilmiyorum mümkün gelmiyor, belki de fotoğraflara banyo fayansı giymiş Anna Dello Russo’ları çakıp çakıp altına durmadan siyasi söylem yapıyorlardı, anlamıyordum lisanım yetmiyordu
Yani bence Elle’in bu meseleye girmesi, girilebilecek kadar güvenli bulması bayağı haber değeri taşıyor, değindiğiniz bütün noktalar da
mahmure: Elle’in aniden kürt kadınını cool buluyor oluşunu editörün çıkış yazısından mı çıkardın yoksa içerikte mi var? Moda olduğu için övmek ve siyaseten doğruculuk hep olan şeyler. Türkiye’de haberin nasıl algılandığı kadını ve yazısını bağlamaz bizi bağlar. Bu sebeple de çok ilginç esasen tam da senin dediğin eski yeni kıyaslaması yüzünden. ‘Eskiden olsa kadın hakkında dediklerini bırakmazlardı’ dediğin kişilerin şimdi moda veya korkudan da olsa ağzını açmıyor veya açamıyor oluşu da iyi şeyler tarafına düşüyor herhalde…
Barbarlık kısmında kadının söyledikleri Şirin’in sorduğu sorular açısından eksik ve yanıltıcı kalıyor. Ama bu yazının ana fikri IŞİD’i barbar ve şeytan ilan etmek mi? Kürt hareketini göklere çıkarmak mı? Editör ısrarla kürt kadınlarının kadın mücadelesine hem bölgede hem dünyada büyük katkıları olduğunu düşündüğünü ve hatırlanmaları gerektiğini söylüyor. Bundan da öte bir politik söylemi var gibi durmuyor aslında. Ama tam metni ben de okuyamıyorum Fransızca bilmiyorum. tam okuyup öyle de bakmak lazım paylaşılacaksa.
Şirin Baba: Google translate Fransızca’dan [İngilizce’ye] fena çevirmiyor. Yazı iki kadın üzerinden IŞİD’in ne kadar barbar olduğunu anlatıyor, sonra da Obama ve Hollande’ı sadece Irak değil Suriye’yi de “desteklemeye” çağırıyor. Bence bu bayaaa büyük bir politik söylem.
Bu yazıyı ABD Afganistan’ı işgalin arifesindeyken medyanın sınırsızca kullandığı “Taliban tarafından bastırılan kurtarılmaya muhtaç kadınlar” (ki evet kadını gözlerinde kafes olan çadıra sokmak da barbarlıktır bence) retoriğinden ayıran nedir? New York Times başta olmak üzere ABD medyasının 2003 Irak işgaline sonradan özür diledikleri yalan haberlerle nasıl zemin hazırladıklarını düşündükçe ister Washington Post’ta ister bugün Al Jazeera’da olsun “insan hikayelerine” de oldukça temkinli yaklaşıyorum ben. Bu sinizm mi bilmiyorum. Bir şeyin olduğunu defalarca görüyorsak, rızanın, kamuoyunun nasıl inşa edildiğine dair, bizim kendi ülkemizde, bölgede örnekler varsa neden tekrar karşıma çıktığında şüphe duymayayım?
Bu arada ben tabi ki şüphe duyarken birilerinin bu kadına “git şu konuda yaz” diye para verdiğini, doğrudan telkinde bulunduğunu filan iddia etmiyorum. Geçenlerde bahsettiğim “tarihsel an” olayı; belirli bir ortam içinde birçok şey “kendiliğinden” oluyor.
Ümmü Borgir: Kızlar demin size başkaldırının bu sene moda olduğu gibi bir şey söyleyecektim. Karanlık temalar ve mücadele satıyor, sattırılıyor diyecektim. Bakın az önce feed’ime ne düştü, baksanıza Chanel defilesine?
Elle’de bu yazının çıkabilmesi şu an neyin “havalı” olduğundan bağımsız düşünülemez yani bence. Baksanıza, biraz utanç verici naiflikte bi özgürlük dioraması, körler sağırlar birbirine başkaldırıyo. Bi tane pankartta “Özgürlüğü özgürleştirin” yazıyor. Tamam Karl dede sen sakinleş ben dilaltı ilacını getiriyorum. Yani şunları görüp de insan Zoolander’ın Derelicte evsiz modasını düşünmeden edemiyo.
Şirin Baba: Hollande’ın eski karısı zamanında Valerie Toranian’ı adama Kadın Bakanı olarak önermiş, ekspoze kitabında yazıyormuş. Bu sadece bir anektod herhalde ama şurada kadınla ilgili ilginç bir profil var, bir moda dergisi için siyasetten kaçan bir dergi/editör olmadığını söylüyor. Paris’teki dev eşcinsel evliliği karşıtı yürüyüşün ardından gelinlikli 2 manken koymuş kapağa filan. Çıkardığı önemli kapaklar arasında Elle Nisan 2001 sayısı da varmış. 11 Eylül’den 7 ay sonra, Afganistan işgalinden 4 ay önce, sadece tepedeki isimlere baktım ama AB parlamentosunda da çalışmış Fransız kadın siyasetçiler:
mahmure: Ya hayatta bir kere kendimi moda dergisi ve editörü savunurken buldum ve tabiki köşemde ağlıyorum şu an. Şirin Baba bu yolladıklarına ancak bakabildim. Sinizme ışık hızıyla geri dönüş dostum. Ama sıkı bir düşünce egzersizi oldu… Yalnız şu kategorik karşı çıkış ve saflık arasında daha sağlıklı bir yere konumlanmamız ancak araştırma ve kazıyla oluyor. Hakkaten, araştırmanın şahaneliği işte…içelim!
Şirin Baba: Ben de dönüp düşünüyorum bunu tartıştığımız günden beri (bu arada tam 9 gün olmuş wtf). Üstünkörü bir internet araması yaptım kadın gerilla haberleriyle ilgili, allahları var Vice hipster olduğu için herkesten önce, daha 2012’de haber yapmış (o zamanlar bilinmeyen ve cool bir şey olduğundan). Son zamanlarda artış olduğu kesin ama Irak-Afganistan-İran vs’den farklı olarak burada kadın gerilla “kurtarılması gereken kadın” değil (o anlatım köle pazarında satılan kadınlar için var) o açıdan ayrıca ilginç bir örnek. Bir de bu konularda her zaman geçerli olan soru var: köle pazarındaki kadının kurtarılması *gerekiyor* da zaten, nedir itiraz edilen?
Deniz Sükûti Kahve: Bir de şu vardı.
Şirin Baba: Şirin hanım sizin için emperyalist odaklara kin kusmuş deniyor
Ümmü: “Kıllanıyorum. IŞİD’in herkesin mutlak kötülüğünde mutabık olduğu brand new şey oluşu beni çok işkillendiriyor.” diyerek resimde IŞİD dostu gibi çıkmışım resmen. “Ne belli IŞİD’in kötü olduğu” der gibi olup dediğimi açıklamayarak sonra ortadan tamamen yok oluyorum. Gerçekten tap naç komentari