Hrant Dink’in 19 Ocak 2007’de öldürülmesinin ardından Dink ailesinin avukatlığını üstlenen Fethiye Çetin’in dava süreciyle ilgili yazdığı kitabı Utanç Duyuyorum – Hrant Dink Cinayetinin Yargısı bugün Metis Yayınevi’nden çıkıyor. Fethiye Çetin kitabında, Hrant Dink cinayetinin, pek çok benzeri gibi Ergenekon’u da aşan, onun üzerinde (fakat onu da içeren) daha derinde bir yapı tarafından işlendiğini, yapılması gerekenin Hrant Dink’le birlikte, Abdi İpekçi gibi pek çok faili meçhul cinayetin dosyalarındaki izleri takip ederek, üstü örtülmek, davaların dışında tutulmak istenenlerin üzerine gitmek olduğunu söylüyor.
Fethiye Çetin, süreçte rol almasına rağmen ısrarla davaya dahil edilmeyen ‘dokunulmazlar’la ilgili bir bilgi notuna da yer vermiş. MİT tarafından Darbeleri Araştırma Komisyonu’na gönderilen belgede şunlar yazıyor:
“MAK (Muharebe Arama Kurtarma Birliği) Tim Komutanlığı’nca 1. ve 2. derecede hedef olarak belirlenen yaklaşık 30 kişiden oluşan bir liste hazırlandığı, bölgedeki birliklerde görevli bazı rütbeli şahısların bölge halkı ile menfaate dayalı ilişkileri olabileceği nedeniyle, askeri birliklerle istihbari açıdan ilişki kurmayacak olan infaz timinin, Genelkurmay Başkanlığı’na bağlı olarak çalışacağı, bölgedeki askeri birliklerden bağımsız olarak ve yapacağı eylemlerden sorumlu tutulmayacağı kanaatine varıldığı…”
Yani Fethiye Çetin’in ulaştığı bu belgeye göre, bu infaz timi Genelkurmay Bakanlığı’na bağlı, ama bu birliklerden bağımsız çalışıyor ve en önemlisi yapacağı eylemlerden sorumlu tutulmuyor. Bir nevi, devlet eliyle işlenmiş veya işlenecek binlerce faili meçhul cinayet için verilmiş açık bir çek; Deli Yürek, Kurtlar Vadisi hayranı bıçkın delikanlılarının mahkeme önlerinde bağırış çağırış kıskançlık cinayetlerine kılıf edecekleri, alkış toplayacakları mükemmel bir bahane; sorgusuz sualsiz öldürülen insanların yakınlarını, ailelerini, sevenlerini yıllarca bir adalet hayaliyle mahkeme kapılarında tekrar tekrar cezalandırmak için şeytanca bir yol ve belki en önemlisi yanlış kişilerin ayağına basmadan önce devletin, vatandaşları üzerindeki kayıtsız, şartsız, kuralsız, sınırsız gücünü bir kez daha düşünmeye zorlayan dehşetli bir gözdağı… Belki kafamıza vurula vurula zaten öğrendiğimiz şeyler bunlar, ama ilk defa resmi ağızlardan itiraf ediliyor. 5 satırlık kan damlayan bir cümlede…
Fethiye Çetin kitabı neden yazdığını şöyle anlatıyor:
“Hakikate ulaşmak, adalete erişmek, bir cinayetten yola çıkarak sayısız mağduriyetin onarılması sorumluluğunu paylaşmaya davet olsun diye yazdım bir de. Halkların bilincinde ve vicdanında yer etsin, geleceğin umudu gençler okusun diye… Olur ya bir ihtimal, bir gün bir savcı çıkar da bu yazılanları ciddiye alır, soruşturmayı derinleştirir diye…”
Fotoğraf: Geçtiğimiz hafta Trabzonlu Ogün Samast’ın cinayetten sonra kaçmak için kullandığı merdivenler, Trabzonspor’un renkleri olan bordo-maviye boyanmıştı.
Kaynak: Alıntılar için Alper Görmüş’ün T24’teki yazısı kullanıldı.