Berrin Alganer Lenz’in mektubunun Baydar ve Ulagay’ın kadınların tarihine ayna tutma çağrısına bir katkısı olması, her türlü görüş, eleştiri ve tartışmanın kadınlar arasındaki bağı güçlendirmesi ümidiyle.

MEYDAN

Devrimci Ressam Sevim Onursal’ın Anlatılmamış Hikayesi 4. Bölüm: Oya Baydar’a Mektup

Gazeteci-yazar Oya Baydar ile belgesel yapımcısı-yönetmen Melek Ulagay’ın birlikte yazdıkları Bir Dönem İki Kadın-Birbirimizin Aynasında adlı kitap (1) ikilinin çocukluk anılardan başlayıp üniversite yıllarına, devrimci mücadeleye, hapis dönemine, akademiye, sürgünlere uzanan yolculuklarını konu ediyor.

 

 

 

Oya Baydar 1964’te İstanbul Üniversitesi, sosyoloji bölümünde asistandır. “Türkiye’de İşçi Sınıfı’nın Doğuşu ve Yapısı” başlıklı tezi Üniversite Profesörler Kurulu tarafından iki kez reddedilir. O da 1968’de üniversiteden istifa eder. Bu olay üzerine Deniz Gezmiş’in öncülüğünde fakülte dekanının istifa etmesi talebiyle rektörlük işgal edilir. Protestolar büyür. Oya Baydar tutuklandığında koğuş arkadaşlarından biri de Sevim Onursal olur. Yazar kitabın 163. sayfasında ondan şöyle bahseder:

 

“Alt ranzamda Sevim Onursal vardı. O sırada ben otuzumdayım, Sevim Hanım kırkını geçmiş olmalı. Deniz’le arkadaşlarına yardım yataklıktan yatıyordu. Bu da ayrı bir macera: Sevim Onursal o günlerde ODTÜ’lü Kor Koçalak’la birlikte, arada çok yaş farkı olan, kurulu düzenin kurallarına isyan eden bir aşk. Kor’un arkadaşları olan THKO’cuları evinde sakladı diye yardım ve yataklıktan yargılanıyor Sevim Hanım. Mavi gözleri ışık saçan, hayat dolu, duygulu, cesur, güzelim bir kadındı; kafa dengiydi. Akşamüstü oldu mu meyve sularına kolonya karıştırarak imal ettiğim içkilerimizi birlikte yudumlar, kimi zaman efkarlanır kimi zaman umutlanırdık. Geçen yıl uzun süren bir felç ve yatalak yaşamdan sonra kaybettik onu. Cenazesinde hepimiz, bütün bir kuşak oradaydık. Hepimiz başka başka yerlere, kimi zaman düşman kamplara savrulmuş da olsak, gençlik umutlarımız, anılarımız birleştirdi bizi. Çengelköy sırtlarına bıraktık Sevim Hanım’ı. Gördüğüm, katıldığım en duygulu, en zarif cenaze töreniydi. Ne imam vardı ne dua. Herkes topladığı çiçekleri getirmişti, onun sevdiği şarkıları, türküleri söyledik. Yıldırım Bölge’ye annelerini görüşe gelen iki küçük kız, koca kadın olmuşlardı. Orada 68’liler, biz 12 Mart tertipleri yaşamımızın bir bölümünü gömdük sanki. Birbirinden ayrı düşmüş, farklı yerlere, farklı cephelere savrulmuş olanlarımız, birbirimize sarılıp ağladık.” *

 

İki Kadın “Tarihi sadece erkekler yazmamalı, tarih erkeklerin insandan çok siyasete odaklı tarihi olmamalı. Bizimki bir başlangıç, geçmişi yansıttığımız aynada bizim kendi aynamız. Umarız devamı gelir, başkaları da kendi aynalarını tutarlar tarihimize” diye not düşmüş.

 

Sevim Onursal’ın bu yazı dizisi için kendisiyle görüşüp konuştuğum kızı Berrin Alganer Lenz Bir Dönem İki Kadın kitabında annesiyle ilgili bölümü okuyunca Oya Baydar’a bir mektup yazmış. Ancak Oya Baydar’ın adresini ya da ona mektubu ulaştıracak bir tanıdığı bulamamış. Fırsat olduğundaysa tereddüt etmiş, çekinmiş.

 

Hiç anlatılmamış hikayesinde devrimci ressam Sevim Onursal’ı biraz olsun tanımaya ve tanıtmaya çalıştığım bu yazı dizisini, bir kadından başka bir kadına yazılmış ama yerine bugüne kadar ulaşmamış bu mektupla sonlandırmak istiyorum. Berrin Alganer Lenz’in mektubunun Baydar ve Ulagay’ın kadınların tarihine ayna tutma çağrısına bir katkısı olması, her türlü görüş, eleştiri ve tartışmanın kadınlar arasındaki bağı güçlendirmesi ümidiyle.

 

Sevim Onursal’ın çizdiği Oya Baydar portresi

 

 

Berrin Alganer’in mektubu:

 

Evet Oya Hanım,

 

Tarihi sadece erkekler yazmamalı ama o erkekler sadece elleriyle yazmıyor bu tarihleri. Biz kadınların kafasına girerek görüşlerimizi yönlendirerek de yazıyorlar bu erkeksi tarihi. Bu nedenle bir kadının kızı olarak, kadın olarak bir kadına, erkekçe arkadan değil yüz yüze kadından kadına direkt söylüyorum. Annem ile ilgili bölümde kendi gördüğüm hatayı, erkekçe bakışı. Annem Sevim Onursal TİP üyesi olarak tanıştığı Sinan Cemgil ile bizzat tanıştırmıştır Kor Koçalak’ı. Kor Koçalak bildiğim kadarı ile ya ilk ya ortaokuldan terk iken Amerikan Haberler Merkezi’nde çalışırken annem ile tanışarak hayatına başka bir akış vermiştir. Kitabınızda yer alan ODTÜ’lü olduğu bilgisi doğru değildir. Onun değil annemin yolu olan bu sol devrimci hareketten kendisi etkilenmiştir.

 

THKO’nun yaşayan üyelerinden (erkekler) bu bilgileri alabilirsiniz. Keşke annemin sergisine gelseydiniz (6 Mayıs 2006’ta, Kadıköy’de Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde). Hem onun kaleminden de kendi resminizi de görür hem de bir kadının hayatı, politik kimliği ve aşklarının gerçek öyküleri hakkında derin bilgilere sahip olabilirdiniz.

 

Kadın’dan kadına

Saygılarımla
Berrin Alganer Lenz

 

 

Kaynaklar
(1)Bir dönem iki kadın/Birbirimizin aynasında, Oya Baydar-Melek Ulagay, Can yayınları, 2011

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

MEYDAN

YDevrimci Ressam Sevim Onursal’ın Anlatılmamış Hikayesi 2. Bölüm: Gökdelende <i> underground</i>  bir hayat
Devrimci Ressam Sevim Onursal’ın Anlatılmamış Hikayesi 2. Bölüm: Gökdelende underground bir hayat

Sol tarihlerde, tarihçelerde, anlatılarda ondan “devrimci Sevim Onursal” yerine “devrimcilerin ablası” diye bahsetmek nasıl açıklanabilir?  Hareketteki “abilere” böyle yakıştırmalar (devrimcilerin abisi) yapıldığı hiç görülmüş mü?

MEYDAN

YDevrimci Ressam Sevim Onursal’ın Anlatılmamış Hikayesi 1. Bölüm: Fotoğraftan Kırpılan Kadın
Devrimci Ressam Sevim Onursal’ın Anlatılmamış Hikayesi 1. Bölüm: Fotoğraftan Kırpılan Kadın

"Tam bağımsız Türkiye mücadelesini tam bağımsız Sevim mücadelesinden taviz vermeden yürütmüş bir kadındır o."

KÜLTÜR

YApple Tree Yard: Kaza Süsü Verilmiş (Feminist) Adalet
Apple Tree Yard: Kaza Süsü Verilmiş (Feminist) Adalet

Apple Tree Yard dizisi cinsel şiddetin 50 tonu mu, 50 milyon ton ağırlığında feminist bir hikâye mi?

Bir de bunlar var

Sandık Başında
Eşitlik Yoksa “Kadına Yönelik Şiddet” ve “Kadın Cinayetleri” Var
#marjinaller

Pin It on Pinterest