"İki ay kadar önceydi. Yeni Bizans Kafe'de oturuyorduk. İki kişi geldi tanımadığımız. Doktormuşlar. Biri kadın biri erkek. Bize test yapmak istediklerini söylediler. Psikolojik test."

MEYDAN

TARİH

Ahlaklı Olmanın Dayanılmaz Hafifliği

1989, salondaki halının üstünde oturup lego kemirdiğim, alt komşumuzun oğluna aşık olduğum bir sene. Öyle kendi başıma dergi falan satın alamam, beş – on kelime dışında okuyabildiğim pek bir şey yok. Olabildiğince steril geçen çocukluğumun gazete büfelerini gözümün önüne getirdiğimde, 80’lerin sonu, 90’ların başına dair hatırlayabildiğim iki şeyden biri Van Damme’ın kapağında taytlı taytlı poz verdiği dövüş sporu dergileri. İkincisi ise gizemine kapılarak, simsiyah poşetlerini gizlice tırmıkladığım birkaç porno dergi.

 

Öte yandan 1989, Sokak Dergisi’nin henüz yayın hayatında olduğu bir seneymiş.
Bu dergi ile basımının üstünden neredeyse 20 sene geçtikten sonra, Kızılay’ın dar sokaklarını boş boş arşınlarken karşılaşıyoruz. Hayal meyal hatırladığım dönem, sahafta bulduğum eski sayılarını elime aldıkça bir anda zihnimde çarpılıyor. SHP, İsrail, Bekaa Vadisi, Silopi, Çekoslovakya, Papandreu, DEV-SOL davası, Nelson Mandela, Kara Şimşek, GAP Projesi, Çavuşesku, Erdal İnönü, Turgut Özal, Deniz Baykal falan derken- bulabildiğim bütün sayıları kucağıma doldurup evin yolunu tutuyorum. (“Yahu ne yazmışlar, nasıl yazmışlar, daha ilk sayıda kapatılır böyle dergi!” nidalarıyla okuduğum haftalık Sokak dergisinin akibeti, ne yazık ki tam da düşündüğüm gibi olmuş. Toplatılmış, davalar açılmış ve kapatılmış.)

 

Tevellütü benden eski olanlar, dergiyi muhtemelen hatırlarlar. Militarizmin en güçlü olduğu dönemde yapılan ilk vicdani retler, 90’ların yeni çökmekte olan karanlığı, Beyoğlu’nun arka sokaklarından başını uzatan travesti ve transseksüeller, kadın sorunu ve Kürt sorunu; mesleğin kaderinin gerektirdiği gibi öylece ölen 65 maden işçisi ile bir olmuş, sararmış saman kağıdından uzanıp insanın yakasını tutuveriyor.

 

Aşağıdaki kısım, 23 yıl önce yazılmış.
Olduğu gibi kopyaladım:

 

SOKAK DERGİSİ Sayı: 12 (12 – 18 Kasım 1989)

 

DOKTOR – POLİS İŞBİRLİĞİ

KOBAY EŞCİNSELLER

 

Bakırköy Akıl Hastanesi, deneklerini polisten almaya başladı. Araştırma adı altında 10 sayfalık testler, polis yardımıyla, rızaları olmadan eşcinsel deneklere uygulanıyor.

 

Beyoğlu Ahlak Zabıtası’ndan Bakırköy Akıl Hastanesine köprü kuruldu. Bazı doktorlar, eşcinseller ve travestilerin deli olup olmadığını araştırmak için kolları sıvadılar, testler hazırladılar, Ahlak’ın yakaladığı 6 travesti bu uygulamanın ilk kurbanı oldu. Amaç, eşcinselleri travestileri aykırı yaşama hakkını kullananları deli ilan etmek, hem de bilimsel bir kılıfla…

 

İşte, olayı yaşayan 6 kişiden travesti Sedef’in tanıklığı:

İki ay kadar önceydi. Yeni Bizans Kafe’de oturuyorduk. İki kişi geldi tanımadığımız. Doktormuşlar. Biri kadın biri erkek. Bize test yapmak istediklerini söylediler. Psikolojik test. Reddettim. Başka travesti arkadaşlara aracılık yapmamı istediler, ona da ‘hayır’ dedim. İhtiyaç duysam kendi seçtiğim psikoloğa giderim, dedim. Erkek sarışın gibi, uzun boylu, gözlüklü, bıyıklı, gür sesli. Kadın ise kısa boylu, minyon, siyah saçlıydı.

 

“SİZİ MAHVEDECEĞİM”

 

Aradan kısa bir süre sonra otostoptayken Ahlak Zabıtası aldı bizi, 6 kişi. Ahlak Masası Şefi Doğan Karakaplan odasına çağırdı. ‘Hepinizi akıl hastanesine kapatacağım, 10 doktor buldum, sizi mahvedeceğim.’ Sonra da düğmeye bastı, şuna 10 tane tokat vurun dedi, benim için. Memur da saya saya 10 tane tokat attı yüzüme. Polisler de bezgin. Çekyat almışlar, gece gündüz çalışıyorlar.

 

Herkese tek tek şunu diyor: ‘İstanbul’u terkedeceksiniz, bu kıyafetleri çıkarıp erkek olacaksınız.’ Bazılarımız korktu. Tamam gideceğiz, dediler. Ben, İstanbulluyum, zaten ailemle oturuyorum dedim.

 

Pazar akşamından salı’ya kadar şubede kaldık. Sonra, polis memurları ekip otosuyla altımızı da alıp Bakırköy Akıl Hastanesi’ne götürdüler. Ne oluyor, nereye götürülüyoruz diye sordum. Önemli değil, sadece test olacak dediler. Hastaneden içeri girince dipteki binalardan birine gittik. Psikiyatri bölümünde 1. katta bir odaya aldılar bizi. Yeni Bizans Kafe’ye gelip bize test yapmak isteyen doktor da oradaydı. Uzun boylu, gözlüklü olan. Beni görünce şaşırdı. Polisin kendilerine birkaç travesti göndereceğini biliyordu. ‘Ooo hoş geldin, orada kabul etmedin ama buradasın, orada yapamamıştık, gel şimdi yapalım” dedi. Yaklaşık 10 sayfalık bir test. İlk kez başımıza böyle bir şey geliyor. Yeni Bizans’taki testin aynısıydı. Yaklaşık 10 sayfalık bir test. “Çocukluğun nasıl geçti, ilk kez çıplak olarak gördüğün insan hangi cinsiyettendi, annenle baban kavga ederler miydi, intihar etmeyi düşünüyor musun” gibi…

 

YATARAK TEDAVİ

 

İki saat kadar kaldık Bakırköy’de. Sonra sonuç bildiren bir kağıt verdiler şubeye ‘Yatarak tedavileri gerekmiyor’ diye.

 

Anlayamadığım, doktorların böyle bir yöntemle zorla kendi düşüncelerini doğrulamak için başvurdukları faşizan uygulama. Zaten üç gün nezarette kalmışız, bir de üstüne psikiyatri olayı, hepimizin sinirleri mahvoldu

 

Bakırköy Akıl Hastanesi’nde birkaç ay önce bir bilimsel toplantı yapıldı. Konu eşcinsellerin kişilik yapıları ve ruh hastalıklarının görülme sıklığı idi. Bu konuyu ortaya çıkaracak bir de saha araştırması planlandı. Çok sıradan gibi görülen bu girişim başka bir takım verilerle birleşince işin rengi değişiverdi. Hazırlanan anket formu da pek “patolojik”ti, ilginçti doğrusu:

 

‘Eşcinselliğin Patolojik Olduğunu’ kanıtlamak, bu konuda tıp öğrencilerine, hekimlere ve Doğan Karakaplan tipindeki polis şeflerine kaynak hazırlamak. Sokak’ın elde ettiği bilgilere göre, araştırmada aktif olarak yer alanlar başta H-I servisi sorumlusu Dr. Ali İhsan Şener ve Oğuz Erkonak olmak üzere kafa yapısı muhafazakar kişiler.

Hastane personelinin anlatımına göre, 30 Ekim Salı günü 6 travesti psikiyatrik muayene yapılmak üzere H-I servisine getirilmişlerdi. Hem de Doğan Karakaplan imzalı resmi bir yazıyla. Oysa yapılan psikiyatrik muayene değil, düpedüz kişinin arzusu hilafına denek olarak kullanılmasıydı. Bu da psikiyatrinin “ahlak” gösterisiydi.

 

AHLAK MASASI

 

Bu olayın baş aktörlerinden Ahlak Masası şefi Doğan Karakaplan’ı yakından tanıyalım. Karakaplan Malatyalı. En çok da Malatya’dan çıkan travestilere bozuluyor. Bir zamanlar Hayat kadınlarını çuvala sokarak kırbaçlayan Saadettin Tantan’a taş çıkartıyor. Basında resmi olarak çıkan travestilere hiç dayanamıyor. Falakaya yatırılma korkusuyla adını vermemizi istemeyen travesti M.A. Ahlak Masası Şefini şöyle anlatıyor:

 

“ALIŞVERİŞ YAPARKEN”

 

Ben hala Cihangir’de oturmaya direnenlerdenim. Saat 17 sularında manavdan alışveriş yaparken alındım. Aynı gün kuaförlere kadar basıp 20 kadar travesti topladılar. Karakaplan bu sözde operasyonun başındaydı. Zaten kendisi sık sık metalik renkli mersedesiyle Beyoğlu’nda dolaşır otostop yapanları, arkasından gelen polis arabasına gösterir, yakalattırır. Hepimizi tek tek odasına aldı. Namaz surelerini sordu. Bilmeyenlere dayak, bilenlere namaz. Namaz kılanlara bir ihtimam bir ihtimam. ‘Bir daha kadın kıyafeti giyerseniz kendinizi yok bilin’ tehditleri. Bir keresinde, kadın kuaförlüğü yapan ve travestiliğe yeni geçen bir arkadaşa cebinden para vererek takım elbise giydirdi. Ahlak masasında bir ay kadar çaycılık yaptı bu arkadaş. Sonra da kaçtı. Şimdi her yerde gelip onu sorar. Arkadaş korkusundan İstanbul dışına kaçtı.

 

Böylesi yaratıcı uygulamalarla travestileri dize getiren birini aynı makamda oturtmak haksızlık değil mi! Doğan Karakaplan’a yapılan bir haksızlık artık son buldu. Şimdi O Asayiş Şubesi Müdür Muavini.

 

KEMAL YILMAZ Ü. YÜKSELEN

SOKAK DERGİSİ – 12 Kasım 1989 

Sayı 12 / s. 14 – 15

Doğan Karakaplan adının geçtiği bir iki linki de şuracığa bırakayım:

Radikal – Darbe Günlerinde Lubunya Olmak

Ajanstabloid – Bir Zamanlar Lubunistan

Tepedeki görsel ise burdan.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

SANAT

YMandalina Yer Miydik?
Mandalina Yer Miydik?

Eloğlu neşeli playlist yapmış.

KÜLTÜR

YSokaklar Sakin
Sokaklar Sakin

Handiyse çeyrek asırlık sosyal medyanın tozunu alabilir miyiz? Alırız be.

Bir de bunlar var

Azerbaycanlı Kuir Seks İşçileri Çifte Tecrite Maruz Kalıyor
Them’in Now Ödüllerinde Film ve TV dalında ödül alan Devery Jakobs’ın Ödül Konuşması (Türkçe Altyazılı)
Kadınlarımız, Analarımız, Memeleri Süt Dolu Kısraklarımız

Pin It on Pinterest