Sosyal Hizmetler Binası bir yokuşun üstünde. Dördüncü katı "Evlat Edinme Birimi." Bu kata gelene dek zaten uzun olan yol, meğer daha da uzunmuş.

ECİNNİLİK

Dağların Arkasında Çocuklar

Sosyal Hizmetleri Binası bir yokuşun üstünde. Binanın önünde birtakım insanlar var. İçeride bekleyenlerden öğreniyoruz ki danışmada oturan, o dışarıda bekleyenlerden biriymiş. Kapıdan başımızı uzatıp, “kimdir?” diye sorunca içlerinden biri ayaklanıyor, önümüzden geçip içeriye giriyor. Danışma yazısının, bankonun da ardına dolanıp koltuğa oturuyor ve başını kaldırıp soruyor:

 

-Buyrun?

-Evlat edinme süreciyle ilgili bilgi almak istiyoruz.

-Dürdüncü kata çıkın. Asansör şu tarafta.

 

Asansör kapısına yönelince geriye dönüp, “kiminle görüşelim?” diyoruz.

 

-Ordakilerin hepsi aynı işi yapar.

 

Sahiden de 4. katın girişinde “Evlat Edinme Birimi” yazıyor.

 

Asansör hızla ulaşıyor da, bu binanın kapısına, danışmasına, ilgili katına dek yürüdüğümüz yollar, çıktığımız merdivenler, yokuşlar öyle böyle zahmetli değildi.

 

Bu katın da yerleri fayansla kaplı, her yeri böyle binanın. Birbirine benzemeyen deri koltuklar var etrafta. Bekleme için bize gösterilen yerde üzerinde yapma çiçekler olan bir küçük masa var. Odalarda birtakım insanlar. Floresan lambasının aydınlattığı odalar ve koridorlar grinin her tonunda aydınlanıyor. Bu tür lambaların ışığı insana sadece umutsuzluk veriyor. Floresanı yasaklansın her yerde.

 

Sıra bir memuredeymiş, ama o da üst kata çıkmış. “Biraz bekleyin” denince söz dinleyip deri koltuklara gömülüyoruz. Memure bir türlü gelmiyor. Önümüzden bir adam geçiyor. Varlığımızı kesin olarak fark etti, ama hiç bakmadı. Sonra bir kadın geçti, onun da bizimle göz göze gelmekten kaçındığı çok belli. Sonra başka bir kadın daha. Bekleyedururken biz, ilk geçen adam yanımıza gelip kimi beklediğimizi soruyor. Adını söylüyoruz, “o geldi, odasında” diyor. O hani bizimle göz göze gelmekten kaçınan kadınmış meğer. Kadının odasında üç masa var. Ona ait masanın yanında iki koltuk, birbirine bağlı. Oturuyoruz bu koltuklara.

 

Bilgi istiyoruz.

 

TC vatandaşı değilsen ya da memleket sınırları içinde yaşamıyorsan Ankara’ya başvurmak lazımmış. Hemen ilgili telefonu vermeye meylediyor memure. Galiba bizi başından savmaya çalışacak. Saat de mesai bitimine yaklaştı aslında, memurenin üzerinde bir heyecan. Hızlı hızlı anlatıyor herşeyi:

 

Evlat edinilecek çocukla aranda 40 yaş olacak en çok, en az 18. TC içinde ikâmet etmen gerekecek, 0 yaşındaki çocuklar isteniyor hep, yaş büyüdükçe evlat edinilmeye uygun durumda olan çocuk sayısı azalıyor, başvuru sürecinde ilk adımda istenen belgelerin tamamlanması 2 ay alıyor, ama mevzuat gereği en az 6 ay, en çok 1 sene içinde sizin bu iş için uygun olup olmadığınız araştırılacak ve bir karar verilecek, bunun için bir eviniz olacak tabi, işiniz, maddi geliriniz olacak, olmaması gerekenler de var, madde bağımlılığı, bulaşıcı hastalıklar mesela.

 

Sosyal hizmetlere bağlı yerlerde kalan çocuk sayısı çok da, evlat edinilmeye uygun durumda olan çocuk sayısı az. Yani mesela koskoca İstanbul’da yılda her işlemi halledilen, dosyası kapanan yani kendine bir ev bulan çocuk sayısının 100 kadar olduğunu söylüyor memure. Personel sayısı azmış, dosyalar hep geç kalırmış. Tabi İstanbul’da nüfus fazla olduğu için çocuk potansiyeli de çokmuş aslında. Yani, mesela Kastamonu’da olsa ikametgâhımız oradan yapılsa başvuru, yine de İstanbul’dan bir çocuk olma ihtimali varmış. Ama işte yılda tamamlanabilen dosya sayısı yine de 100 kadar. Herkes de 0 yaş istiyor. Yaşlar büyüdükçe tercih edilme oranları düşüyor, uygun çocuk sayısı düşüyor. Zaten siz şimdi başvursanız ve 2 sene bekleseniz, en az 2 yaşında oluyor çocuk, yaşınız eklenen her yıl çocuğun da yaşına ekleniyor. Herkes için ihtimaller düşüyor da düşüyor.

 

Memure evraklarla ilgili bir bilgilendirme dosyası arıyor bu arada ha bire. Yan masa dosyaları içinde yok, kendi bilgisayarında yok. Taa o en arkadaki masanın üstü peki? Yok orada da yok! Mesai saati de bitmek üzere, yılda 100 çocuğun dosyası tamamlanıyor. personel eksik, o dosya da kim bilir nerede?

 

-Siz en iyisi İnternete bakın, orada herşey var, bir de Ankara’yı arayın.

 

Aslında bize verdiği en temel iki tavsiye de bu o gün orada: İnternet’e bakın, Ankara’yı arayın.

 

Kötü birisi değil bu, tanımıyorum ki bile aslında onu ben. Kötü kalpli biri değil bu memure. Mesai saati bitti bitecek, kol saatinde bir gözü hep. Belki biriyle buluşacak, personel de eksik, o dosya kim bilir nerede, çocuklar dağların arkasındalar. Dağa kazmayı vurup, yıllarca bekleyip çocukları bulmayı umut edeceğiz. Memure ne kadar genç birisi.

 

Tanpınar “Şark oturup beklemenin yeridir, biraz sabırla herşey ayağınıza gelir”der. Bunu okuyuşumun üstünden yıllar geçti. Kendimi bu denli şarkın içinde hissettim mi hiç bilmiyorum. Şarkın en kuytusuna savrulmuş bir ben, sevgilim, bir de bu memure. Çocuklar dağların arkasındalar. Ulaşabilene aşk olsun.

 

 

 

Görüntünün kaynağı

YAZARIN DİĞER YAZILARI

ECİNNİLİK

YSomon DNA’sı Cildimizde Ne İşe Yarayacak?
Somon DNA’sı Cildimizde Ne İşe Yarayacak?

"Yahu ne yaptınız diyemiyorum kimseye, biliyorum genç kalma işi çok ciddiye alınıyor."

MEYDAN

YHamilelik Başarıysa Düşük Yapmak Ne?
Hamilelik Başarıysa Düşük Yapmak Ne?

Düşük yapmak bir gün ancak anne olarak tamamlanacağını düşündüğün kadınlığın için utanç verici bir aşama sanki.

SANAT

YKadınlar Mükemmel
Kadınlar Mükemmel

Kadınlar, yerliler hep verdikleri mücadeleyle, gördükleri şiddetle resmediliyorlar, ben onları mutluyken göstermek istiyorum"

Bir de bunlar var

Hadi Ben Kaçtım Çantaları V: Kendinden Kaçış
KimYe’nin Hayastan Gezisi: Ne Umuldu Ne Bulundu
Solange’ın Jay-Z’yi Dövdüğü Çanta

Pin It on Pinterest