Biz adalet problemini pikniğe giden, farklı ihtiyaç ve arzulara sahip üç arkadaşın bir keki nasıl paylaşması gerektiği üzerinden tartışıyoruz. Öğretmen adil bir bölüşümün nasıl sağlanacağının formülünü söyleyen kişi olmuyor.

KÜLTÜR

Çocuklar için Felsefe: Neden, Nasıl, Nerede?

Çocuklar için felsefe eğitimi konusundan Kiraz’ın Ediz Dikmelik’le röportajı sayesinde haberdar olmuştuk. Ediz Dikmelik, İzmir’de bir vakıf aracılığıyla yapıyordu bu işi. Öğrendik ki İstanbul’da bu işi yapan bir gurup varmış: Little Thinkers Society. Ekipten Onur Bakır ve Özge Özdemir’e sorduk, bize çocuklarla felsefe yapmanın neden gerekli ve nasıl mümkün olduğunu anlattılar.

 

Çocuklarla felsefe yapılmasına alışık değiliz, nasıl çıktı bu fikir?
 

Onur: Öncelikle dünyada nereden çıktı biraz ondan bahsedelim istersen. Columbia Üniversitesi’nde felsefe profesörü olan Matthew Lipman, 60’larda Amerika’da sosyal hareketler ortaya çıktığında tartışma kültürünün çok zayıf olduğunun farkına varıyor ve toplumdaki bu eksikliğe felsefenin çözüm getirebileceğine inanıyor. Fakat, sadece üniversitelerde bir disiplin olarak felsefe bölümlerinin değil daha yaygın bir şekilde felsefenin ilköğretim seviyesinde yapılmasını hayal ediyor.

 

Felsefi düşünmenin toplumsal diyaloğa, bilinçli vatandaşlığa ve rasyonel düşünceye katkı sunabileceğini iddia ediyor. Bu gibi yetkinliklerin de küçük yaşta kazanılabileceğine inanarak çocuklara felsefe yapmanın araçlarını kazandırmanın pedagojisi üzerine çalışıyor. Lipman’ın çalışmaları dünyada bir çok insanı Çocuklar İçin Felsefe (P4C) pedagojisi üzerine çalışmaya yöneltiyor. Yaklaşık 40 yıldır bu pedagoji üzerine çalışan, P4C’yi yalnızca felsefe öğretiminde değil, diğer branşların öğretiminde kullanan eğitimciler ve araştırmacılar var. Artık Çocuklar için Felsefe dünyada bir hareket olarak adlandırılıyor. İngiltere’de yaklaşık 3000 okulda Çocuklar İçin Felsefe dersi ya da bu pedagojiye bağlı öğretmen eğitimi yapılıyor. Avustralya, ABD, Norveç, Avusturya gibi bir çok ülkede yaygın olarak P4C okullara girmeyi başarıyor.

 

Matthew Lipman  çocuklar için felsefe atölysesinde,

Matthew Lipman çocuklar için felsefe atölyesinde,

 

Peki Türkiye’de durum ne?

 
Özge: Türkiye’de felsefe dersi lisede müfredatın zorunlu bir parçası olması bakımından dünyada iyi bir noktada aslına bakarsan. Ama dersin işlenişi daha çok ezber bilgi niteliğinde. Plato’nun antik Yunan filozofu olduğunu bilmek, hatta İdealar Kuramı’nın içeriğini hiç anlamdan “Plato, bu kuramın sahibidir” demek yeterli oluyor. Ama üst üste eklenen bu tarih bilgilerini öğrenmek ile felsefi düşünmeyi öğrenmek çok farklı şeyler. İşte P4C pedagojisinin getirdiği yenilik bu. Felsefe tarihini, kuramlarını, önemli felsefecileri öğrenciye bilgi olarak aktarmaya çalışan bir pedagoji değil, daha çok çocuklara felsefe yapmayı öğreten bir pedagoji. Ayrıca P4C hareketi çocukların felsefi düşünme becerisiyle daha erken yaşta tanışmasını öngörüyor.

 

Türkiye’de P4C üzerine çalışan bildiğimiz bir kaç isim var bizim dışımızda. Özel okullar da yavaş yavaş P4C’den haberdar olmaya başlıyorlar. Bu anlamda yolun başında olduğumuzu ve P4C hareketini yaygınlaştırmayı isteyen birikimli insanların olduğunu söyleyebilirim.

 

P4C’yi nasıl uyguluyorsunuz tam olarak? Neler yapıyorsunuz?

 

Özge: Biz bu pedagoji ile yaklaşık iki yıl önce tanıştık. Dünyada bu işi üst seviyede yapan kurumlarla iletişim kurduk, onların modellerini inceledik ve onlardan danışmanlık aldık. Sonrasında ben geçen yaz Montclair Üniversite’sinde Lipman’ın kurucusu olduğu enstitüde eğitmen eğitimi aldım. Döndükten sonra da çeşitli programlar geliştirerek uygulamaya başladık. BÜMED, Pera Müzesi, Tarlabaşı Toplum Merkezi ve bir kaç özel kurumda daha atölyeler düzenledik, düzenlemeye de devam ediyoruz.

 

Bu arada P4C eğitmen eğitimini tasarladık. Çünkü bu pedagojinin öğretmenlerin mesleki gelişimine açısından katkı sağladığına inanıyoruz. Bu eğitimi alan öğretmenlerin, çocuklarla felsefe eğitimi yapsın ya da yapmasın, mesleki açıdan güçlendiğini, öğretme ve öğrenmeye farklı şekilde yaklaşmaya başladığını görüyoruz. Örneğin, P4C eğitmen eğitimini Doğa Koleji Avrupa Projeleri Koordinatörlüğü’nün bir projesi kapsamında sınıf öğretmenleriyle uyguladık. Eğitime katılan öğretmenlerin bir çoğu Çocuklar İçin Felsefe dersi yönetmese de, derslerinde P4C pedagojisini kullanmaya başladıklarını, kavramlar çerçevesinde felsefi sorular oluşturmaya ve bunu bir soruşturan topluluk modeli içinde uygulamaya başladıklarını ilettiler.

 

Bunun dışında bu işi akademik yönden incelemek amacıyla Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde (BEPAM) projeler geliştirmeye başladık. Artık bu pedagojinin çocuklar üzerindeki kazanımlarını ölçecek daha akademik çalışmalar yapmak, Milli Eğitim müfredatına yönelik düzenlemelere katkı sağlamak istiyoruz.

 

Ne tür çalışmalar bunlar?

 

Onur: Öncelikle mevcut felsefe müfredatının nasıl dönüşebileceğine dair çalışmalar. Bununla ilgili öneriler getirmek istiyoruz. İkincisi çoktandır tartışılan fakat doğru bir bakış açısıyla tartışılamayan Değerler Eğitimi müfredatı. Değerler Eğitimi konusunda sorgulayan topluluk metodu temel alınarak doğru bir eğitim modeli oluşturulabileceğine inanıyoruz.

Peki dersler nasıl işleniyor? Normal bir dersin anlatımından farklı sanırım?

 

Özge: Tabii. Bir kere Platon şunu demiş, Kant bunu söylemiş gibi bir ders ortamı yok. Ayrıca öğretmen bir öğretici gibi konumlandırmıyor kendisini. Öğretmenden beklenen iyi bir kolaylaştırıcı olması. Çocukları bir felsefi sorunun etrafında tartışmaya, konuşmaya, sorgulamaya, argüman geliştirmeye, örnekler-karşı örnekler bulmaya teşvik etmesi. Bir bilgi kesinlikle aktarmıyor öğretmen. Çocukların bilgiyi tartışarak, değerlendirmeler yaparak, iştişare, münazara ederek kendilerinin üretmesine olanak sağlıyor.

 

Onur: Örneğin “Adil toplum nasıl sağlanır?” ya da “Nasıl adil bir insan olunur?” gibi bir felsefi soru üzerine pek çok felsefeci, siyasetçi, sosyal bilimci fikirler, teoriler geliştirmiştir. Fakat biz adalet problemini pikniğe giden, farklı ihtiyaç ve arzulara sahip üç arkadaşın bir keki nasıl paylaşması gerektiği üzerinden tartışıyoruz. Öğretmen adil bir bölüşümün nasıl sağlanacağının formülünü söyleyen kişi olmuyor. Başkalarının bu probleme nasıl yaklaştığını anlatmıyor. Sadece, çocukların düşüncelerini ifade etmelerine, bu düşünceleri tutarlı bir biçimde sunmalarına ve fikirlerini gerekçelendirmelerine yardımcı olacak ortamı hazırlıyor.

 

Bir de tabii sınıf düzeni de daha farklı. Çocuklar herkesin birbirine eşit mesafade olmasını ve birbirlerinin yüzünü görmesini sağlayan çember formunda oturuyor. Oturum bir uyaran ile açılıyor. Uyaran genellikle bir hikaye veya bir okuma parçası oluyor ve içinde bir felsefi soru barındırıyor: “Bir keki üç kişi adilce nasıl paylaşır?”, “Seni her zaman mutlu edecek bir iksiri içer misin?”, “Robot arkadaşın olabilir mi?” gibi. Ayrıca çocuklar kendi sorularını oluşturup tartışmak istedikleri konuları çembere getirebiliyorlar. Bir oturum yaklaşık 1-2 saat arasında sürüyor.

 

Derslerde sizi şaşırtan şeyler oluyor mu? Çocukların felsefeyle arası nasıl?

 

Özge: Yaygın olan kanı felsefenin gelişmiş bilişsel beceriler gerektirdiği ve bu yüzden çocukların bilişsel becerilerinin felsefe yapmak için yeterli olmadığı. Bu kanı bir anlamda doğru, nihayetinde bir çocuktan Kant’ın Saf Aklın Eleştirisi’ni okumasını ve anlamasını beklememiz safça olur. Fakat felsefi düşünme, soyutlama, kavramsal sorgulama, çıkarım yapma, hayret etme gibi bir çok bilişsel beceri çocukların günlük yaşamlarında başvurduğu beceriler. Biz bunu felsefi bir probleme kanalize ediyoruz. Ve sonuç olarak oldukça şaşırıyoruz. Evren, uzay, bilim, varoluş, etik, siyaset gibi çok geniş bir yelpazede konularla ilgileniyorlar.

 

Onur: Bir de gelişimi görmek oldukça etkileyici oluyor. İlk derslerde herkes konuşmak için rekabet ediyor. Öğretmene doğru konuşuyorlar. Zaman ilerledikçe istedikleri kadar konuşabileceklerini gördükçe konuşmak için rekabet etmeyi bırakıyorlar. Kendi aralarında daha çok konuşuyorlar. Düşünme ve tartışma adabı çok hızlı değişiyor.

 

Beni ayrıca etkileyen bir konu çocukların etik bir takım problemleri korkmadan, dürüstçe tartışabilmeleri oldu. Öğretmeni etkilemek için duyulmak istenen cevabı vermeye çalışmıyorlar. Gerçekten düşündüklerini ifade edebiliyorlar. Bunun ahlaki olarak yanlış olduklarını bilseler bile, bu düşüncelerini tartışmaktan kaçınmıyorlar.

 

Uzun vadede çocuklar ne kazanıyor bu eğitimlerden?

 

Özge: Çocukların duygusal, iletişimsel ve bilişsel becerilerinin gelişmesine, toplumda daha bilinçli vatandaşlar olmalarına katkı sağlayan bir öğretim metodu. Eleştirel, yaratıcı ve özen gösteren düşünmenin ilk adımlarını atıyor çocuklar. Son on yılda akademik çalışmalar da yapılıyor bu dersin kazanımları üzerine. Bu çalışmalarda P4C’nin akademik başarıyı artırdığı gözlemleniyor. Ayrıca sınıf içinde öğretmenin konuşma zamanının azaldığı, öğrencilerin daha çok söz aldığı, öğrenci-öğrenci arası diyaloğun arttığı, öğrenci-öğretmen arası diyaloğun azaldığı yönünde veriler var. Yani öğretmenden çok çocuklar bilgiyi tartışıyor ve üretiyor. Öğrenci merkezli bir temele dayanıyor. Bunun yanında okul içi zorbalığın azaldığı, hatta devamsızlık günlerinde azalma olduğu da çalışmalarda gözlemlenmiş.

 

Onur: Şunu da ekleyebiliriz, felsefi becerilerle donanmak çocukların bilinçli vatandaşlar olarak yetişmelerini, sorgulanmamış inançlara ihtiyaç duyan türlü fanatizmlerden uzak durmalarına da hizmet ediyor. Bu tüketim konusunda da ihtiyaç duyulan sorgulanmamış inançlar olabilir, totaliter bir sistemin ihtiyaç duyduğu sorgulanmamış inançlar da olabilir. Felsefi becerileri parlatmak, körelmelerini önlemek ve eğitim sistemini bu becerilerin gelişimi üzerine inşa etmek çok çok önemli, çünkü biz yetişkinler gelecekte nasıl bir dünya olacağını mevcut bilgilerimizin ne kadarının geçerli veya işe yarar olacağını bilemeyiz. Bu yüzden, sadece mevcut bilgilerimizi çocuklara aktarmak yerine çocukların yeni durumlarda ihtiyaçları olacak becerileri kazanmalarını da sağlamalıyız. Böylece gelecekte yeni durumlar karşısında yeni bilgiler üretebilirler.

 

Ya eğitmenler? Kim verebilir bu dersleri?

 

Özge: Felsefe mezunlarının felsefi problemler ve felsefi yaklaşım konusunda yetkinlikleri zaten mevcut. Bu kişiler P4C pedagojisi üzerine bir formasyon alırlarsa Çocuklar İçin Felsefe dersleri verebilirler. Sınıf ve branş öğretmenlerinin ise felsefi yaklaşım ve felsefenin temel problemleri ve sorularıyla tanışmaları ders vermeleri için gerekli. Bu yüzden daha uzun bir eğitimden geçmeleri gerek. Fakat pedagojik yaklaşım olarak öğretmenler bunu sadece felsefe derslerinde değil edebiyat, matematik, fen ve hatta beden eğitimi derslerinde dahi kullanabilirler. Biz farklı öğretmen grupları için eğitim ve sertifika programları hazırlıyoruz. 2017 başında Çocuklar İçin Felsefe öğretmen eğitimlerini başlatacağız.

 

Gelecek planlarınızdan bahsedelim biraz da. Hedefleriniz neler?

 

Onur: Tabii ki Çocuklar İçin Felsefe dersinin ulusal eğitim programına matematik, türkçe, güzel sanatlar dersi gibi zorunlu olarak yerleşmesini arzu ederiz. Ben bu gerçekleşirse daha güzel bir ülkede yaşayacağımızı düşünüyorum. İkincisi ise bu pedagojinin tüm öğretmenlere meslek içi eğitim olarak verilmesi. Tabi Dernekleşme zamanımızın geldiğini düşünüyoruz. Araştırma ve uygulama projelerini daha kurumsal bir şekilde yürütmeyi, hibeler aracılığıyla daha etkin ve yaygın çalışmalar yapmayı amaçlıyoruz.

 

Sırası gelmişken, adınız neden İngilizce? :)

 

Onur: Adımızın İngilizce olmasının özel bir anlamı yok aslında. Little thinkers’ı Türkçe düşünmüştük fakat “küçük düşünürler” hem çok fazla ü, ş, ç gibi internette alan adı almamızı zorlaştıracak harfler taşıyordu hem de “küçük düşünmek” gibi olumsuz bir anlamı da çağrıştırıyordu. Uluslararası topluluklarla da çalıştığımız için Little Thinkers Society ismini seçtik. Ama derneğin ismi Türkçe olacak. (gülüyor)

 


Son olarak bir veli çocuğuna bu eğitimi aldırmak isterse ya da, bir okul yöneticisi bu pedagojiyi okulunda uygulamak isterse ne yapmalı?

 

Özge: Okullar için danışmanlık hizmeti veriyoruz. Öğretmen eğitimi ve Çocuklar İçin Felsefe dersi müfredatı sunuyoruz. Okul dışında ise çocukların ve velilerin katılabileceği çeşitli ayölyeler düzenliyoruz. Yakın tarihteki atölyelerden biri 8 Ekim’de Göktürk’teki Jüpiter Eğitim’de başlayacak. Kasım ayında ise Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği’nde (BÜMED) 4 haftalık bir çalışma yapacağız. 9-12 yaş çocuklara yönelik bu atölyeler için bize ulaşabilirler. lts@ltsegitim.com

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

MEYDAN

YAmber Heard-Johnny Depp Davası Bir Kadın Düşmanlığı Orjisiydi
Amber Heard-Johnny Depp Davası Bir Kadın Düşmanlığı Orjisiydi

İstismar iddiasında bulunan kadınlara ne olur? Halkın önünde teşhir edilirler, profesyonel olarak kara listeye alınırlar, sosyal olarak dışlanırlar, sosyal medyada durmadan alay edilirler ve dava edilirler.

MEYDAN

YS.T.A.R. Manifesto
S.T.A.R. Manifesto

Sokak Travestileri Hareketi Devrimcileri 1970'ten sesleniyor.

KÜLTÜR

YSon Kadın Bükücü: Aka Kubi
Son Kadın Bükücü: Aka Kubi

Ataaaa! Erkill! Hızlı uçmayın, pelerininiz kırışacak çocuğum!

Bir de bunlar var

Erkek Çocuk Annesi Olmak
Memelilere Neden Memeli Diyoruz?
Reşat Ekrem Koçu’dan İstanbul Harikaları

Pin It on Pinterest